Bir ziyaret, bin fitne
Amerikan Başkanı Trump'ın Suudi Arabistan'a ziyaretinin yankıları sürüyor.
380 milyar dolarlık anlaşmanın damga vurduğu zirvede Trump'ın, mutedil İslami hareketleri “terörist” olarak yaftalaması, Amerika'nın İslam dünyasına yönelik yeni stratejisini de ortaya koymuş oldu. Yeni strateji, Amerika'nın hedefinde sadece İslami hareketlerin değil, tüm Müslümanların olduğunu açık etti. Bunun ilk örneği ise bir süredir Suudi ve BAE yönetiminin İhvan ve HAMAS'a açık destek veren Katar'a karşı atağa geçmesi oldu. Amerika'nın bu “terörist” hamlesi, Arap ülkeleri üzerinden bölgede yeni bir fitnenin ateşini yakmaya çalıştığı yorumlarını beraberinde getirdi.
ABD Başkanı Donald Trump'ın 20 Mayıs'ta gerçekleştirdiği Suudi Arabistan ziyareti, ilk tohumlarını vermeye başladı. ABD'yle Suudi Arabistan arasında yapılan 380 milyar dolarlık anlaşmanın çok konuşulduğu zirvede asıl önemli olan Amerikan Başkanı Trump'ın, HAMAS gibi bir İslami hareketi DAEŞ'le aynı kefede anarak “terör örgütleri” kapsamında zikretmesi olmuştu. Trump'ın mutedil İslami hareketleri “terörist” olarak yaftalaması Amerikan politikasının artık sadece İslami hareketleri değil tüm Müslümanları ve yapılan tüm İslami faaliyetleri de terör kapsamında değerlendirdiği ya da değerlendireceği şeklinde yorumlanıyor.
Trump'ın katıldığı zirvenin asıl bilinmeyenleri ise yeni yeni ortaya çıkmaya başladı. Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) başını çektiği Arap Dünyası, Katar'a karşı yoğun bir kara propaganda sürecine girdi. Bilindiği üzere Katar gerek Müslüman Kardeşler teşkilatına gerekse de HAMAS'a verdiği destekle biliniyor.
SUUDİ VE BAE KATAR'A KARŞI ATAĞA GEÇTİ
İlk olarak 23 Mayıs'ta Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani'nin “ABD karşıtı ve İran destekleyici” sözlerinin basına yansıtıldığı haberi duyuldu. Bir askeri mezuniyet töreninde konuşan Katar Emiri'nin, Hamas ve Hizbullah'ı “direniş hareketleri” olarak andığı iddia edildi. Katar tarafından yapılan ilk açıklama, söz konusu haberlerin gerçekçi olmadığı ve bir siber saldırı ürünü olduğuydu.
Ancak bu, Katar'ın Suudi ve BAE'yi kızdıracak tek olay değildi. Saldırının yapıldığı günün akşamında Katar'daki Mısır, Suudi Arabistan ve BAE Büyükelçilerinin 24 saat içerisinde ülkeyi terk etmeleri haberi gündemde yer aldı. Ancak Katar, yeni bir açıklamayla, bunun da siber saldırı dâhilinde olduğunu ve söz konusu haberin gerçeği yansıtmadığını açıkladı.
Söz konusu olaylardan sonra ilk olarak Suudi Arabistan ve BAE, sonrasında da Mısır ve Bahreyn, El Cezire başta olmak üzere Katar'a ait sitelere erişimi engelledi.
ABD'DEN TEHDİT: ASKERİ ÜSLERİMİZİ ÇIKARABİLİRİZ!
Washington'da düzenlenen kongrede konuşan Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Ed Royce, ekonomik ve basın olarak Müslüman Kardeşler Cemaati'ni ve diğer radikal örgütleri destekleyen ülkelere karşı kongreye teklif sunacaklarını açıkladı.
Dünya üzerinde birçok ülkede askeri üssü bulunan ABD'nin en büyük askeri üssü Katar'da bulunuyor. Katar'ın Müslüman Kardeşler Cemaati'ni desteklediğini belirten Ed Royce, mevcut siyasetin değişmemesi durumunda Katar'da bulunan askeri üslerini nakil edebileceklerini söyledi.
Müslüman Kardeşler Cemaati, Hamas, Taliban ve El Kaide gibi örgütleri destekleyip hem de ABD askeri üssünü misafir etmenin mantıklı olmadığını belirten Ed Royce, Katar'ın bu siyasetinin mantıksız olduğunu ifade etti.
KATAR'DAN KARŞI HAMLE: KATAR-İRAN GÖRÜŞMESİ
Öte yandan İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Katar Emiri Hamad es Sani'nin telefon görüşmesi gerçekleştirdiği bildirildi. Görüşmede Ruhani, İran'ın özellikle Katar gibi komşu ülkeleri ile ilişkilerini artırmak istediğini belirterek, “Bizim dış politikadaki temel ilkemiz özellikle körfez ülkeleriyle ilişkilerimizi artırmak ve var olan sorunları bertaraf ederek kardeşlik hukukunu geliştirmektir” ifadelerini kullandı.
Katar Emiri ise Ruhani'yi Cumhurbaşkanlığı seçimlerini yeniden kazanmasından dolayı tebrik ettiği, Katar-İran ilişkilerinin geliştirilmesinde hiçbir engelin olmadığı ve ikili ilişkileri daha ileriye taşımak istediklerini vurguladığı belirtildi.
KATAR'IN İPİ Mİ ÇEKİLİYOR?
ABD Başkanı Trump'ın Suudi Arabistan'ı ziyaretinin hemen ardından yaşanan bu kriz, Amerika'nın yeni Ortadoğu vizyonu kapsamında yaşanan gelişmeler olarak yorumlandı. Suudi Arabistan'da ABD liderliğinde gerçekleşen zirveler tamamen “İran” ve “terör” üzerine yoğunlaşmıştı.
Hatırlanacağı üzere Katar, ABD ve birçok Arap ülkesi tarafından “terör örgütü” ilan edilen Müslüman Kardeşler teşkilatını, kendi terör listesine almamıştı. Katar ayrıca Trump'ın Suudi'deki zirvelerde “terör örgütü” olarak nitelendirdiği Hamas'ın sürgündeki eski liderine de ev sahipliği yapıyor.
AMERİKAYA GÖRE SADECE İSLAMİ HARKETLER DEĞİL İSLAMİ FAALİYETLER DE TEHDİTTİR
Suudi Arabistan'a ziyaretinde Amerikan başkanı Trump neredeyse bütün mesaisini “terörle” mücadeleye ayırdı. Trump terörler mücadele kapsamında DEAŞ'ı ve HAMAS'ı birlikte ve açıkça zikretti. Ama konunun bununla sınırlı olmadığını herkes biliyor. Batının başını çektiği Amerika'nın şu anki mevcut stratejisine göre; bireysel, toplumsal, siyasi, askeri, medeni bütün İslami hareketler-partiler artık bu kategoride değerlendiriliyor. Çünkü onlara göre İslam'ın her yönü sirayet edici, genişlemeci bir özelliğe sahip. Bireysel olanı tehdit olduğu gibi siyasi ve toplumsal olanı da tehdittir. Bu nedenle Amerika Halep kırsalında hiçbir ideolojisi olmayan Tebliğ Cemaati'nin camisini bile bombalamaktan geri durmamıştı.
Öte yandan Amerika'nın İhvanı “terör” listesine alma çalışmaları devam ediyor. ABD'nin bu politikayla “terörden” kastı ve hedefi; bireysel, siyasi ve medeni istisnasız bütün İslami faaliyetlerdir. Amerika artık sadece İslami hareketlere karşı değil İslami faaliyetlere de karşıdır. Yoksa tebliği cemaatinin bir İslami hareketten ziyade İslami bir faaliyet olduğunu herkes biliyor. İhvan'ın asla şiddete başvurmayan medeni bir hareket olduğunu da herkes kabul diyor. Fakat Amerika'ya göre artık sadece İslami hareketler değil İslami faaliyetler de terör kapsamındadır.
TÜRKİYE'YE ÜS BATIYI RAHATSIZ ETTİ
Son Katar olayı da bundan ayrı düşünülmemelidir. Katar'ın Türkiye ile Hamas ve İhvan'la ilişkileri bulunuyor. Bu nedenle Katar, Trump'ın Ortadoğu turunun hemen ardından bir operasyona maruz kalıyor. Bunun üzerinden dolaylı olarak Türkiye de Katar gibi ileri bir aşamada hedefe alınmış olacak. İhvan'ın ve Hamas'ın “terör” listesine alınarak böylece bu hareketlerle ilişkili olan ülkelerin teröre destek olarak nitelendirilmesi amaçlanıyor. Bunlar doğrudan hedeflenenlerdir. Bir de dolaylı hedefler vardır. O da Katar'ın Türkiye'yle ilişkilerini askeri alana da taşıması ve Türkiye'ye Üs vermesidir. Batı, bundan rahatsızlığını da körfezdeki kolonilerini harekete geçirerek gösteriyor.
Kaynak: Abuzer Atasoy, Ahmet Kurt/Doğruhaber