• Haberler
  • BİR NOSTALJİ, KEŞİŞ'İN HAVUZU

BİR NOSTALJİ, KEŞİŞ'İN HAVUZU

Anılarımı neden yazdığımı, geçmişe neden bu kadar önem verdiğimi merak eden okuyucularıma Winston Churchill'in şu güzel sözü hatırlatmak istiyorum. 'Ne kadar geriye bakarsanız, o kadar ileriyi görürsünüz. Üzerine şiirler yazılan doğal havuzun öyküsü ve anılarım.

 Mustafa Başaran Hocamın havuzu anlatan şiiri;  

 Keyiş neresi bildin mi?

Havuzunda çimdin mi?

Fenese'den indin mi?

Ne güzelsin Develi.

  

 

                                   “AZİZ GREGORİ HAVUZU”   

Develi’nin (Everek)  tek doğal havuzu, kayaların içinde oyularak yapılan kaynak suyunun, yine kayalar arasında çıkarak, aynı debide azalmadan ve çoğalmadan yıllardır kaynadığı bir membaı… Çocukluğumdan beri   “Keyiş’in Havuzu” olarak bilinmiş günümüze kadar da öyle gelmiş. Keşiş (Papaz) Develi tabirinde Keyiş olarak değişmiştir. Ermeni kaynaklarında meyve bahçeleri ve bağlarla çevrili havuz, “Yeğişe” adlı Papaz tarafından restorasyonu yapılmış, adının da “Aziz Gregori Havuzu” olduğu, taşan sularla düşük kodlardaki bahçelerin sulandığı anlatılmaktadır.

Everek’in mahallesinden biri olan Fenese’de Ermeniler meyve ve şarap üretiminin yanı sıra ipekli dokumacılık ve halıcılıkla kuyumculuk, çömlekçilik, dericilik gibi zanaatlarla uğraşıyorlarmış. Bu civardaki Ermenilerin Türkçe konuşmaları ibadetlerini bile Türkçe yapmaları dikkat çekmektedir. Yıllar sonra rastladığım bir Ermeni vatandaşımızın kendini Develili olarak tanıtması da Develi’ye duyduğu özlemin bir kanıtıdır. Bülbülün altı kafeste ille de vatanım demesi gibi.

                         KEYİŞ’İN HAVUZUNA ÇİMMEYE GİDİYORUZ

Çocukluk yıllarımızda Develili gençlerin yüzmeyi öğrendiği olimpik yüzme havuzumuz Keşiş’in Havuzuydu. İç çamaşırı, külotuyla giren mi istersiniz, şortu ile giren mi istersiniz, kimseye müdahale edilmezdi. Yüzme bilmeyenler - araba lastiği- şambrel getirip onunla yüzerlerdi. Eski günlerde bir iki giyinme yeri dışında kabin filan da yoktu. Havuzun suyu, o zamanın havuz işletmecisi Duran Ağa’nın söylediğine göre haftada bir gün havuzun suyu boşaltılır, yeniden doldurulurmuş. Havuza eskisi gibi bahçe kapısından girdikten sonra, aşağı yine aynı patika yoldan iniliyor. Yöredeki eski mağaralardan, tarihi dokudan eser kalmamış. İlibe Mahallesi’nde ki doğaya ve insanalar inat ayakta kalan birkaç mağarayı (in),  eski konakları kesme taştan yapılan Develi Evleri’ni evleri saymazsak.

Kayalardan atlamak gösteri niteliği taşırdı. Çivileme atlayan mı istersiniz. Yoksa kafa üzerine balıklama atlayan mı istersiniz, bir yarış kıyasıya sürerdi. Fakat bunu da herkes cesaret edemezdi. 50 kuruşa bir gün akşama kadar yüzerdik. Suyun içine batırılmadan, su yutmadan geldiğimiz gün olmazdı.

                           

Havuza Yukarı Fenese’den evler arasından gidildiği gibi, Çay Mahallesi’nden dereden bahçeler arasından gidilirdi. Çay mahallesindeki tabakhaneleri hatırlıyorum. Çocukluğumuzda havuza ağabeylerimizle birlikte dereden giderdik. Ailemiz yalnız göndermezdi. Bazen ailemizden izin alarak mahalleden arkadaşlarımızla ile yüzmeye- çimmeye-  giderdik. Develide “çimmek” tabiri “yıkanmak” yerine kullanılır yöresel bir tabirdir.

 Develide modern yeni havuzlar yapılsa da “Keşiş’in Havuzu” birkaç misli daha genişletilerek, o zamanki doğal güzelliğinden eser kalmamasına rağmen Develi Halkı’na diğer havuzlarla beraber hizmet vermeye devam ediyor.

 

                                    ZİLE - ACISU VE KASAPSEYİT    

Develide Keşiş ’in Havuzu gibi doğal bir havuz Zile’deki Acı su da vardı. Fakat yıllarda motorlu ulaşım araçları olmadığı için o Akif Ağanın kamyonu dışında araçla gitmek mümkün değildi. Var olan otobüslerde Ankara’ya sefer yapardı. Cembellinin Chavrolet uzun burunlu arabası daha sonra Magirus ve Man marka otomobiller geldi. Jeepler ise taksiler yerine kullanılırdı. Bir iki eski model takside bir süre Develide çalıştı.

Kasapseyit Belgeseli adlı yazımı okuyan Turan Aksu ağabey; geceleri kimse olmayınca yazın bunaltılı aşırı sıcak günlerinde Merhum Cemal Mavi ile birlikte Kasapseyitte çimerdik diye anlatmıştı.

Şimdi Kasapseyitten eser kalmamış. Çeşmenin kıymetini bilen mahalleli kalmadığı için bakımsızlıktan terkedilmiş ve harabeye dönmüş.  Develinin tarihi eski evleri, mahalleleri, caddeleri, sokakları, kiliseleri, çeşmeleri ve bahçeleri kısaca yok ettiğimiz tarihi dokusu daha sonraki yazımın konusu olacak.

                           ELBİZ VE KÖŞKPINARDAKİ FERFENELER

 İyi ki Elbiz ve Köşkpınar’ımız varmış. Köşkpınarda üzümleri dallarıyla birlikte keser kaynayan gözün içine daldırır buz gibi suda soğumasını beklerdik. Karaburcu ince kabuklu üzümlerimiz buz gibi kütür kütür olurdu.

Köşkpınarda Öğretmen Hasan Bey’in cevizinin altında hafta sonları misafirler ağırlanır. Buna da Develi tabiriyle “Ferfene”       denirdi. Maviler Camiinin karşısındaki Merhum Uzun Mustafa’nın (Delak) fırınında pişen güveçler, bahçede yapılan bulgur pilavı, ayran ve salata ile birlikte afiyetle yenirdi. Ufacık bahçede oyunlar oynanır akşama kadar hoşça vakit geçirilirdi. Öğretmen Hasan Suyolcu’nun oğulları; Yücel Ağabey, Nafiz ağabey ve kızı Öğretmen Nimet abla Develi’nin güzel insanlarıydı.

            MERHUM YÜCEL SUYOLCU’YU RAHMET ANIYORUM

 Merhum Yücel Suyolcu; Develi ve Yöresi Kültür ve Dayanışma Derneğimizin bir dönem başkanlığını yaptı. İstanbul’daki Develilere önder olmuş müteşebbis çok değerli bir işadamıydı. Dernek yönetim kurulu olarak son günlerinde hasta yattığı Kartal Devlet Hastanesi’nde ziyaret ettik. Cenazesinde de bulunduk, Küçükyalı Mezarlığındaki ebedi istiratgâhına hemşerilerimizle birlikte yolcu ettik. Makamı cennet olsun. Öldükten sonrada hayırla anılmak, adam gibi adam olmak ve unutulmamak herkese nasip olmaz. Gök kubbede hoş bir seda bırakmak ne güzel.

Nafiz Suyolcu;  lise yıllarımızda kantin işletir, aldığımız dosya kâğıdının parası beş kuruşu tahsil etmeden yakamızı bırakmazdı. Esnaf olacağı o zamandan belliydi. Evlerinin önünde ders kitabı, fotoroman, teksas,  tommiks ve eski her türlü kitap alır satardı. Merdivene oturan çocuklara kitabı kiraya vererek okuturdu. Eski yokluk günlerimizde olsa da okumayı teşvik için bence çok anlamlıydı. Nafiz Ağabey, karakteristik kişiliğe sahip, sempatik tavırlarıyla herkesin sevdiği, samimi ve güler yüzlü sevecen bir insandı. Hatırımda kalan ve bendeki bıraktığı izlenimler bu.

                                     EPÇELİ ASKER HOCA’MIN ANISINA

Geçmişimi araştırmasam belki hiç yazmayacaktım. Yazılarımı okuyan bir arkadaşım kendi ailemi yazdığımı söyledi. Develi’deki bütün iz bırakan insanların hepsi benim ailemdir.

Kayseri’den Mustafa Ağca Ağabeyim aradı (babamı) “Epçeli Asker Hocayı” ne zaman yazacaksın diye. Çarşı Caminin müezzini bizlere “elifba ve namazlık” sureler öğreten Asker Hocamızı rahmetle anıyorum.  Bilgi ve belge ulaştığında, hepsini anacağım ve yazacağım.

Develide iz bırakan topluma mal olmuş, isimleri unutulmuş, kadirşinas insanları saygıyla bir kez daha yâd ediyorum.

Nostaljiye Develili şairin Keyiş’in Havuzu için yazdığı dörtlükle nihayet veriyorum…

Keşiş’in havuzu, Elbiz’in suyu

Dağ ile çevrilmiş, yeşildir kıyı

Görünür ovalar, Sindelin köyü

Bunun için derler, Yeşil Develi.

Yazan: M. Orhan Cebeci

Yorumlar 2
numan kapusuz 28 Mart 2015 22:46

herkes okumalı çok guzel

mustafa delak 10 Ocak 2015 14:29

Mukemmel

Bakmadan Geçme