- Haberler
- Kültür Sanat
- Bir hafta bir YAZAR: Yaşar Adıyaman
Bir hafta bir YAZAR: Yaşar Adıyaman
Önce ismi düştü önüme yazarımızın, sonra sesi. Şiirlerini bir kanaviçe gibi işlemiş bir şair. Munis ve müşfik bir dili olan yazar. Bir taraftan hep öğrenci, bir taraftan hep öğretici. Gençleri zararlı bağımlılıklardan kurtarma adına, kişisel ve kitlesel çalışmaları olan bir aktivist.
Merhaba Yaşar Bey, önce sizleri kısaca tanıyabilir miyiz.
Merhaba öncelikle bu röportajı bizlerle yaptığınız için, gençlere ilham olacak çalışmalar için teşekkür ederim. Bendeniz Yaşar Adıyaman. Van’ın Muradiye ilçesinde doğdum. İlköğrenimimi Erciş Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nda, lise öğrenimimi ise Eskişehir Ahmet Kanatlı Anadolu Lisesi’nde tamamladım. Lisans eğitimi ise Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü bitirdim. Ayrıca önlisans olarak Hukuk Fakültesi Adalet Bölümü’nden mezun oldum. İstanbul işletme Enstitüsü "İş Hukuku Uygulamaları" eğitimini tamamladım. İstanbul İşletme Enstitüsü ‘’Yaratıcı Yazarlık Atölyesi ve Editörlüğe Giriş’’ eğitimini tamamladım. Ardından Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi’nde Bağımlılık Terapisi Uygulayıcı Eğitimi, Alkol ve Madde Bağımlılığı Uygulayıcı Eğitimi ve Bağımlılık Danışmanlığı Eğitimini tamamladım.
Araştırmacı yazar olarak hukuk konularına ağırlık vermeye başladım daha sonra sosyolojik ve toplumsal olaylara değinen, madde bağımlılığı önleme çalışmaları kapsamında çeşitli çalışmalar yaptım. Ücretsiz seminerler verdim. Okuma alışkanlığı kazandırmak için, çeşitli kitap kampanyaları düzenledim. Zararlı maddelerin insan üzerindeki etkileri alanında mücadele veriyorum. Çeşitli dergi ve gazetelerde köşe yazarlığı yaptım. Toplumun kanayan yarası uyuşturucu konularını yazmaya devam ediyorum. Toplumsal olaylara değinen çalışmalarım mevcut. STK, kurum ve kuruluşlar ile birlikte madde bağımlılığı üzerine çalışmaları devam etmekteyim. Van Şairleri ve Yazarları Birliği (VAYAB) kurucu başkanıyım ve halen üyesiyim. Simer yayınevi kurucusu ve genel koordinatör olarak çalışmaktayım. Epifiz Yayınları’nda Simer yayınevi bünyesinde faaliyet göstermektedir. Epifiz Yayınları Genel yayın yönetmeni olarak hizmet etmekteyim. Yüksek lisans ve hukuk çalışmaları alanında halen uğraşıyorum. Şu an Kayseri ilinde ikamet etmekteyim. Merkezi Kayseri’de olacak olan Anadolu Sanat ve Edebiyat Derneğinin kurucu üyesiyim. Kayseri’de eğitim sanat ve toplumsal konularda iyilik projelerini hayata geçirmek için uğraş vermekteyim.
Yazma serüveni nasıl başladı. Yazma isteği ve yeteneğinin oluşmasında kimlerin katkı ve yönlendirmesi oldu?
Kendim bildim bileli yazıyorum. Yaklaşık on beş yıl bir fiil yatılı okullarda okudum. Yani anlayacağınız yedi yaşımda gurbeti yaşadım. Bu özlem ve hasret beni yazmaya teşvik etti. Çünkü kendimi ifade etmenin bir yolunu bulmalıydım. Onu da böyle buldum. Daha sonra lise yıllarında profesyonel olarak yazmaya başladım, o dönemde birçok dergide şiirlerim yayınlanmaya başladı. Ayrıca edebiyat öğretmenimin yardımları ile Edebiyat dünyası ile tanıştım. 2017 yıllında ilk kitabım, çocukluğumun düşleri olan ‘’Ay Işığında Mavi Düşler’’ kitabım çıktı. Akabinde ‘’Yaşayan Şairler Antolojisi’’ derleme olarak çıktı. Sonra ‘’Ah Kanaviçe’’isimli eserimi hayatımın kırık satırı olarak nitelendirdim. Sonra ‘’Şerna’’ çıktı. Aşk, özlem, hasret ve adalet olarak beni kendisine hapsetti. Son olarak da ‘’Sufinin Aşk Nefesi’’ sufistik şiirler şuuru olarak çıktı. Ben Şems hayranı olan biriyim. Onu da bu şekilde dile getirdim. Sufizm felsefesini Şemsten öğrendim. İnsanlığın gölgesi ile insan olmanın gerekliliğini yazmaya çaba gösterdim. Diğer kitaplarımda toplumsal konuları ele aldım. Hayattan her insan bizim için ya bir imtihan ya bir öğretici veya bir ödül olabilir, hayatı yaşayarak öğrenen ve bundan etkilenen biriyim. Bu konuda da önümüzdeki dönemde kalemim uğraş verecektir, diye düşünüyorum. Birçok post modern yazardan etkilendim diyebilirim.
Yaşar Bey, yazma isteği olan her yaştaki insanlara neler tavsiye edersiniz?
Öncelikle hayatı deneyimleyen, en önemli arzu ve isteklerin gerçekleşmesi için çok okumalarını öneriyorum. Daha sonra deneyimlenen her olgu tecrübesinden ders çıkararak topluma faydalı eserlerin oluşması onları yazma mecrasına yönlendirir. Yeter ki bu yönde bir çabaları olsun diyebilirim. Zaten bizim de çabamız bu bağlamda gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmaktır. Bunun için bilim ışığında, evrensel değerler çerçevesinde insanlığı odak noktasına alarak yeniden dünyayı inşa etmenin yolunu bulmaya çalışalım. Bunun için çok okuyalım, araştıralım. Aziz Sancar gibi bu topraklarda yetişmiş bilim ve ilim insanlarını yetiştirmek için güzel ortamlar yaratalım. Okuyalım, yazalım ve olduğumuz yerde elimizdeki imkânlarla güzellikleri dile getirelim.
Son olarak kitaplarınızı/ eserlerinizin isimlerini öğrenebilir miyiz?
Müstakil kitap olarak 12 eserim var ve bunun yanında bir çok antoloji, dergi ve gazetelerde eserlerim yayınlandı. Eserlerim sırası ile
1- Ay Işığında Mavi Düşler /Şiir
2- Ah Kanaviçe / Şiir
3- Yaşayan Şairler ve Yazarlar Antolojisi-I
4- Şerna/ Şiir
5- Sufinin Aşk Nefesi / Şiir
6- Gurbetin Müntehir Duyguları/ Şiir
7- Kejê / Şiir
8- Yaşayan Şairler Antolojisi -II
9- İnsanlığın Gölgesi/ Deneme
10- Önce Sevgi Sonra Çare / Kişisel Gelişim
11- Aynı Biçimlerin Ölümü/ Öykü
12- Yaşayan Şairler Antolojisi III
son iki kitabım ise yayınevinde hazırlanmaktadır.
Son olarak Yaşar Bey, yazarlık serüveniniz de unutamadığınız bir hatıranızı paylaşabilir misiniz?
Babamın hikâyesini yazarken duygu dolu bir serüven yaşadım. Kırk gün sadece kendim ile baş başa kalmam bana başka bir boyut ve maneviyat yaşattı diyebilirim. Birde benim kendi Ben Şehit Olursam Nasıl Olur. Bu konuyu ele alırken çok etkilendim ‘’ Ah Kanaviçe’’ kitabımda bu konuyu yazdım babam ile ilgili kitabım ise hala demlenmektedir.
Yazmanın her yönü aslında hatıralarla doludur diyebilirim. Yeter ki faydalı işler yapalım kitaplarımızı okuyup bize dönüş yapan insanların hatıraları ile dolu bir heybemiz var.
Son olarak sizlere ve bu röportajda emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.
Bizlerde teşekkür eder, yeni çalışmalarda başarılar dileriz.
Röportaj: MUstafa Balaban