Bir hafta bir yazar: İdris KALKAN

Sanki yarım kalmış bir dostluğun devamı gibi hasbihale açık sıcak bir insan. İnsanlarla hemhal olmayı seven mütebessim bir çehre. Öğrencilerle sadece sınıfta değil her yerde olan bir öğretmen. Mütevazı bir kelam sahibi. Sosyal duyarlılığı olan bir aktivist.

İdris hocam önce sizleri tanıyabilir miyiz?

Bendeniz İdris Kalkan.1992 yılında İstanbul'da doğdum. İlk ve ortaöğrenimimi İstanbul'da tamamladıktan sonra Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldum. Üniversite yıllarında, aylık yazılar yayımlayan çevrimiçi dergi "Mübtedi Kalemler"in kurucularından biri oldum ve üç yıl boyunca başkanlığını yürüttüm. Ancak mezuniyet sonrası dergiyi kapatmak zorunda kaldık. Ülkemizin çeşitli edebiyat dergilerinde yazılarım yayımlandı ve halen çevrimiçi platformlar ile sosyal medya mecralarında yazılarımı paylaşmaya devam ediyorum. Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde, halihazırda Erciş Sosyal Bilimler Lisesi'nde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak görev yapmaktayım. Evliyim ve Ömer Selim adında bir emanetim var.

Sayın hocam sizlerin yazma serüveni nasıl oldu? Kimlerin telkini ve teşviki oldu?

Yazmak, hayatımda benimle birlikte büyüyen bir çocuk gibiydi. İlkokul yıllarında arkadaşlarımla birlikte yazdığımız tiyatro oyunlarını sınıfta veya okulda sahnelerdik. Lise hayatımda ise yazma tutkum şiire dönüştü; çünkü her şey daha duygusal bir hâl almaya başlamıştı. Hatta bazen toplumda hoşuma gitmeyen durumlar için yeni fikirler üreterek deneme yazıları yazardım. Yazmamda birilerinin etkisi oldu mu bilmiyorum, ama derdimi elime aldığım kalemle beyaz sayfalara yağmur gibi yağmak beni mutlu ediyordu. 

İdris hocam her yaş grubundan yazma isteği olanlar. Yazarlık yolunda olan bu kişilere neler tavsiye edersiniz?

Okumak, okumak, okumak ve okuduğunu kalemle güçlendirmek... Kalem, keskin bir silahtır; bazen de olayları yatıştıran serin bir meltem. Hep şunu söylerim: Bize inen ilk ayet "Oku" diye başlar, ama "Kalem" ile devam eder. Okumak ve yazmak, yeryüzü ve gökyüzü gibidir; biri olmadan diğeri var olamaz. Hayranı oldukları yazarların kitaplarını okusunlar. Hayal güçlerini geliştirmek için film izlemelerini tavsiye ederim. Bir şehirde, bir mahallede gezerken sadece bakmasınlar, görsünler ve basiretle nazar etsinler. Çünkü bu, herhangi bir şey yazmak isteyenler için ilham kaynağı olabilir. Bazen de tek başlarına sahil/yol boyunca yürürken kendi iç dünyalarına açılabilsinler. Şunu da eklemek isterim: Her kitap, sadece bir okuma değil, aynı zamanda bir derstir. Derslerine iyi çalışsınlar.::)

Kitaplarınızın ve eserlerinizin isimlerini öğrenebilir miyiz?

"Hayat Aşk ve Ölüm" adında yayımlanan bir romanım var. Şiir tadında bir roman. Çünkü roman olmasına rağmen içinde yüze yakın şiire yer verdim. Şu sıralar yazmak yerine farklı bir alanda kalem kullanıyorum. Arkadaşlarımla birlikte kurduğumuz Hira Yayınları'nda TYT, AYT ve LGS için sorular yazıyor ve konu özetleri hazırlıyorum. Ayrıca, "Profesyoneller Karması" adı altında Türkiye genelinde denemeler yapıyoruz. İnşallah çok yakında bu alanlarda soru bankası kitaplarımız da yayımlanacak.

Hocam yazarlık serüveninde unutamadığınız bir hatıratınızı paylaşır mısınız?

Değerli hocam, aslında beni etkileyen birkaç serüven var, ama en çok etkileyeni Erzurum'da bir yardım kuruluşunda gönüllü olarak çalışırken karşılaştığım bir olaydı. Bu olaya "Hayat Aşk ve Ölüm" romanımın "Yaşamak Neydi" adlı bölümünde yer verdim. Birkaç arkadaşla birlikte ihtiyaç sahibi evleri görmek için önceden tespit yapmaya giderdik. Bir gün, iki oğluyla birlikte yaşayan bir kadının evini ziyaret ettik. Erzurum'un kışında karşılaştığım manzara beni derinden etkiledi; "Ne hallerde yaşam varmış" dedirten bir yerdi. Bu olayı romanımda detaylı bir şekilde anlattım, merak edenler oradan okuyabilirler. Bana, "Yokluk ne de çok varmış," dedirtti. Kendi halimize, "Ne kadar da az şükrediyoruz," diye düşündürüyor insana.

Söyleşi: Mustafa BALABAN
 

Bakmadan Geçme