Bir hafta bir Yazar: Cafer Dalmaz

Hayat mektebinin en iyi öğrencilerinden biri. Köyde yaşayıp dünyayı içinde taşıyan bir sanatkâr. Hayatımın en münzevi döneminde yol arkadaşı olmuş iyi bir refik. Çocukların eğitimini mühim bir mesele olarak gören bir eğitim gönüllüsü.

Cafer Bey, söyleşimize sizleri tanıyarak başlayalım isterseniz.

Öncelikle bana bu güzel söyleşi fırsatını sunduğunuz için teşekkür ederim. Herkese merhaba diyerek kendimi tanıtayım. Bendeniz Cafer Dalmaz, Kayseri ilimizin Talas ilçesinin Süleymanlı köyündenim. Şimdilerde mahalle diyoruz.

Kayseri merkezde yaşıyorum. Evliyim, üç çocuğum var. Çocuklarımın hepsi üniversite okudu.  Emekliyim, serbest meslekte iştigal ediyorum. Okumayı, dinlemeyi seyahat etmeyi ve araştırmayı seviyorum. Fırsat buldukça yazmaya çalışıyorum.

Pekala yazma isteği ve yetisi nasıl oluştu?

Kimlerin katkısı ve yönlendirmesi oldu?

Öncelikle kitap okuma alışkanlığımı ilkokul öğretmenim bana kazandırdı. Ayrıca bize çeşitli konularda kompozisyon yazıları yazdırırdı ve yazmış olduğum yazıları da çok beğenirdi beni de yazmaya teşvik ederdi.  Eğitim hayatının içinde ukde kaldığı, ama her zaman okumaya ve yeniliklere açık birisi olarak elimden geldiğince gerek okul dergilerinde gerekse mahalli gazetelerde güncel ve araştırma yazıları yazdım. Serbest meslek sahibi olduğum için işim gereği çok yer gezdim, gezdiğim yerleri de not tutarak değerlendirdim ve bu güzel alışkanlığımı her zaman çok severek yapmaya devam ettim. 2007 yılında karayolu ile hacca gitme imkânım oldu. Benim gezerken not tutma alışkanlığımı bilen bir büyüğümün tavsiyesi ile hac yolculuğumu da büyük bir hevesle kaleme dökmek istedim ve asıl yazarlık serüvenim böylece başlamış oldu. 2010 yılında hac anılarımı “Köyden Kabe’ye Hac Yolculuğum/Anılarım Tavsiyelerim” adı altında  kitaplaştırdım.       

Cafer Bey, yazma isteği ve merakı olanlar için neler söylemek istersiniz?

Yazmak sorumluluk gerektirir. Konularına hakim olsunlar. Çok okusunlar. Meraklı olsunlar. Korkmasınlar. Tezata düşmesinler, insanlara faydalı olanı yazsınlar. Sırf yazmış olmak için yazmasınlar. Konuya hakim olan her insanın yazı yazabileceğini, yazar deyince Kaf Dağı’nın arkasında olunmadığını içimizden birilerinin olduğunu bilsinler.

Kitabınızın hikayesi, başka bir kitap yazacak kadar enteresan. Neydi eserinizin adı?

Haklısınız. Çok insan çok yere gider. Gezdiği, gördüğü ve yaşadığı şeyleri yazan insan azdır. Bende o azınlıkta olanlardanım. Bir hac yolcuğu, kitap yolculuğuna dönüştü. Kitabımın adı: Köyden Kabe’ye Hac Yolculuğum/Anılarım Tavsiyelerim. Herkes şaşırdı. Köyde yaşayan, inşaatta çalışan bir insan kitap yazıyor. Kitap okumama hayret edenler, yazmama inanamadılar. Ama isteyince oluyor, mesele eğitimli olmak değil mesele iyi bir şeye meyilli, meraklı olmak.

Güncel konulara ait gazetelerde, eğitim- kültür dergilerinde yazmış olduğum yazılarım var. Ayrıca yerel lehçe ve kelimeleri topladığım çalışmam devam etmekte.

Cafer Bey son olarak, yazı hayatında unutamadığınız; bizlerle paylaşmak istedikleriniz var mı?

Kitabımı yazarken o zaman imkanlar/ım şimdiki kadar elverişli değildi, köyde ikamet ediyordum ve internet erişimimiz yoktu. Fırsat buldukça yazmaya gayret ediyordum. Talihsiz bir durum yaşayarak notlarımın kayıtlı olduğu CD dosyasını kaybettim. Tam yazmaktan vazgeçecekken durumu bilen arkadaşlarım ve azmim sayesinde yeniden yazdım. Başladığım yere tekrar dönerek daha fazla emekle, daha güzelini başarmak, kitabımı çıkarmak nasip oldu.

Kitap çıktıktan sonra da unutamadığım anım ise yazmak isteyip yazamayanlar beni takdir edip, emeğimi beğenirken bazı insanlar da, “Sen mi yazdın? Hadi canım!” dercesine baktıklarını unutamıyorum. Dedim ya kitap okumama alışmışlardı zorda olsa; kitap yazmak daha şaşırttı insanları.

Anılarımı canlandırdınız, güzel bir söyleşi oldu elinize, yüreğinize sağlık Mustafa Hocam.

Cafer Bey,  sizlerde sağ olun. Bizlerde teşekkür ederiz.

Röportaj: Mustafa Balaban

      

Yorumlar 1
Aziz 03 Ekim 2022 12:18

Mustafa hocama başarılar dilerim

Bakmadan Geçme