Bir hafta bir yazar: Battal Çetine

Söyleşilerimiz gittikçe renklilik kazanıyor.  Bu mülakatlarda sadece siz değerli okurlarımız değil, bendenizde Kayseri'de yaşayan ama tanımadığım renkli ve yeni insanlarla muhatap oluyorum. Battal Bey'de bu kişilerden biri. Munis ve mütevazı bir yapısı olan, yazıyı insiyaki bir vaziyet olarak gören yazarlarımızdan.

Battal Bey merhaba, önce sizleri kısaca tanıyabilir miyiz.

Merhaba Mustafa Bey. 
1971 yılında Kayseri’de doğdum. 
İlk ve ortaöğretimi Kayseri’de yaptım. Çeşitli haber sitelerinde makaleler yazdım.
Farklı firmalarda üst düzey yöneticilik yaptıktan sonra Kayseri’de kendi firmamızı kurdum, İmalat ve üretim alanında çeşitli ödüller almış oldum.

Yazma serüveni nasıl başladı. Yazma isteği ve  yeteneğinin oluşmasında kimlerin katkı ve yönlendirmesi oldu?
 
Yazma serüvenim bazı İnternet sayfalarına köşe yazıları yazarak başladı. Sonra kitap yazmak istedim. Kimsenin yönlendirmesi ile değil, tamamen kendim yönlendim bu teşvikime kimseden bir katkı almadım.

Battal Bey, yazmaya meraklı her insan yazma deneyimi olandan tecrübe ve önerilerini duymak ister. Pekala sizler yazma isteği olan her yaştaki insanlara neler tavsiye edersiniz?

Yazmak için eğitim almak zorunlu değildir. İç güdüsel olarak insanı iç alemi yazmaya teşvik eder kimi insan hayalini kimi insan geçmişini, geleceğini, hayallerini vb yazar. Bir insanda bu iç güdü bu yenetek var ise genç yaşlı fark etmeksizin her yaşta insanın yapması gereken bir eylem bence. Endişe etmeden, hayallerini, düşüncelerini ertelemeden, gönlünüzden geldiği gibi ön yargısız olun ve çok kitap okuyun. Kendinizi motive edin, bitirememek gibi bir düşünceyi aklınızdan çıkartın!

Şimdi de sizlerin kitaplarınızın/ eserlerinizin isimlerini öğrenebilir miyiz?

CANÖZÜ şiir kitabı
ARAYIŞ öykü kitabı
ve muhtelif internet sitelerinde makalelerim var.

Battal Bey son olarak yazarlık serüveniniz de unutamadığınız bir hatıranızı okuyucularımızla paylaşabilir misiniz?

1987 yılında bir arkadaşıma şiir yazmıştım o yazdığım şiiri Kayseri'de bulunan aşıklar meclisi vardı orda 3-5 tane aşık oturmuş saz çalıp atışma yapıyorlardı atışmaları bittikten sonra onlara Size yazdığım şiiri okuyum da dinleyin olmuş mu yazdığım şiir aynen şöyleydi;

Canımı canına feda ederim
Kalbimi kalbine taht eylerim
Aşkın uğuruna ölür giderim
Sen beni böyle sevdikten sonra

Bu dünyada senin için dururum 
Ben sana kul köle olurum
Sevginle uğraşır yorulurum
Sen beni böyle sevdikten sonra

Ayrılamam senden yüce sevginden 
Ölürüm yaşayamam sensizlikten
Her gün anlatırım sana dertli kalbimden
Sen beni böyle sevdikten sonra

Bu şiiri okudum oradaki aşıklar meclisinde büyük abilerden biri sen bu şiiri kime yazdın diye sordu.

Sevdiğim bir arkadaşıma yazdım, dedim. O’da hadi be bu Allah'a yazılmış bir şiir, demişti.

Röportaj: Mustafa Balaban

Bakmadan Geçme