KÖTÜ BİR DÜNYADA İYİ BİR MÜSLÜMAN OLMAK

  Yazıma şu soruyla başlamak istiyorum. “ Her türlü ahlaksızlığın alıp başını gittiği bir dünyada, toplumda veya ortamda Allah’ın istediği gibi bir Müslüman olmak ve Allah’ın istediği bu Müslümanlığı devam ettirmek mümkün müdür?” Bu sorunun cevabı hiç şüphesiz olumludur. Dünyada İslam’ın yani Allah’ın yasakladığı her türlü ahlaksızlığın yayılması Allah’a iyi bir kul, iyi bir Müslüman olmaya engel değildir. Çünkü biz bunu İslam’ın ilk Müslümanlarında yani sahabeler de görüyoruz. İslam’ın ilk tebliğ edildiği yıllarda toplumun ne kadar kötü bir halde olduğunu, insanların Allah’tan başka her şeye kulluk ettiğini şüphesiz hepimiz biliyoruz. Ama şunu bilmeliyiz ki, toplumun bu denli bozuk olmasına rağmen İslam’ın en değerli, en şerefli, Allah ve Resulü için canını, malını, ailesini hiç düşünmeden ortaya koyan Müslümanlar bu kötü toplumdan çıkmıştır. Buradan anlıyoruz ki toplumun bozuk olması Allah’a Allah’ın istediği gibi bir kul olmaya engel değildir. Peki, Allah’a iyi bir kul olmak ve bu kulluğumuzu devam ettirmek için sadece Allah’ın emirlerini yapıp nehiylerinden kaçınmak yeterli midir? İslam’ın değerli ilk Müslümanları sadece emirleri yapıp nehiylerinden kaçınarak mı İslam’ın en şerefli Müslümanları konumuna ermiştir. Elbette hayır.
  Bizim asıl görevimiz emr-i bil mağruf nehy-i anıl münker , yani iyiliği emredip kötülükten alıkoymaktır. Efendimiz (s.a.v)’in şu hadisi şerifide bu konuya dikkat çekmektedir. “Kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin, buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin, eğer buna da gücü yetmiyorsa kalbiyle buğzetsin, ki buda imanın en zayıf noktasıdır.” İşte İslam’ın ilk Müslümanları bu hadisi şerifi kendilerine şiar edindikleri için İslam’ın en değerli, en şerefli konumuna ermiştir. Ama günümüze bakıyoruz ki insanlarda şu algı olmuş. “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.” Eğer bu kafayla gidersek o bize dokunmayan yılan elbet bir gün bizi de sokacaktır. Çağımızda, evlerde, sokaklarda, caddelerde ve meydanlarda her türlü ahlaksızlık, iffetsizlik, hayasızlık almış başını giderken ben Allah’a ve Resul’üne iman ettim diyen bir Müslüman nasıl bu ahlaksızlıklara göz yumabilir? İşte bizim en büyük eksikliğimiz yapılan ahlaksızlığa, iffetsizliğe göz yummamızdır. Eğer bu gün meydanlar hayasızlıkla dolmuş taşmışsa bir nebzede olsa kendimizi suçlu görmeliyiz. Ey Müslüman! Artık kendine gel, uyan artık, gör yapılan bunca iffetsizliği,  gör artık Müslümanlığın sadece “BEN” olmadığını. Yazımı Kur-an’ı  Kerim’den  bir ayetle bitirmek istiyorum. “Hem sizlerden hayra davet eden, iyiliği emreden, kötülüğü sakındıran bir topluluk bulunsun.(3/104)
Allah bizi kurtuluşa erenlerden eylesin. Amin.
Ali BOZKURT

***


Doğu Türkistan`da Müslüman Olmak
Zulmün Asıl Sebebi: İslam Düşmanlığı
Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı baskı ve zulmün temel nedeni halkın Müslüman olmasıdır. Çünkü; Çin için bölgedeki hakimiyetini büyük ölçüde kısıtlayan şey halkın İslami kimliğidir. Halkı, Çin’in yıldırma ve yok etme politikasında güçlendiren en büyük unsur İslam’ın birleştirici ruhudur. Bunu bilen Çin yönetimi ise yıllardan beri uyguladığı zulüm politikalarında hep halkın dinini, İslam’ı hedef almakta ve halkı dinen ve manen yozlaştırmaya çalışmaktadır.
Doğu Türkistan’da Çin yönetimi tarafından camiler yıkıldı, toplu ibadet yasaklandı, Kur’an kursları kapatıldı, okullarda dinsizlik propagandası yapıldı. Bunların yanında dini ilimlerin öğrenilmesi ve dini bilgilere sahip öncü kişilerin(şeyh, hoca, müderris…) halkı eğitmeleri ise tamamen yasaklandı. Ama bunca şeye rağmen halk dini kimliğinden hiçbir şey kaybetmedi ve aksine daha da güçlendi. Bölgedeki İslami kimlik yok edilemedi.
Günümüzde bölgedeki Müslüman halka uygulanan asimilasyon yöntemlerinden biri ise eğitim alanındadır. Bölgedeki üniversitelerde eğitim Çincedir. Bu üniversitelerde okumasına imkân tanınan Müslüman öğrencilerin oranı ise ancak %15-20 civarındadır. Ekonomik güçlükler ise, Müslüman halkın eğitim seviyesini düşüren önemli bir unsurdur. Bölgedeki standart bir Çin okulunda bile imkânlar çok gelişmiş olduğu halde bir Uygur okulunda sıra bile bulmak çok zordur. Okullarda din dersi programlarının esası ateizm üzerine inşa edilmiştir.
Çin her ne kadar Doğu Türkistanlılara asimilasyon programları uygulayıp onları dinde yozlaştırmaya çalışsa da bunda asla başarılı olamamıştır. Sezai Karakoç’un dediği gibi "Hiç kimse şüphe etmesin ki İslam`ın güneşi, Asya ufuklarında göz kamaştırıcı bir parlaklıkla yeniden yükselecektir. O güneş sönmemiştir."
(http://gencdergisi.com/5212-dogu-turkistan-da-musluman-olmak.html  sitesinden Alperen Varol'un yazısından Alıntıdır.  )

***

ÇOÇUK
Sabahın ayazında bir çoçuk
Elleri buzdan daha da soğuk
Bakışlarında bir buram yokluk
Ya Rabbim nedir bu vicdansızlık?
 
Gözler kan çanağı ağlamalı
Etrafı kırmızıya boyalı
Dostu düşmanı hepsi yaralı
Bilmem, niyedir kana susuzluk?
 
Yanlızlıktan nasır tutmuş gönlü
Solmuş sararmış gonca gülü
Vurmuşlar, yere düşmüş bülbülü
Şimdi kime dert yansada, sönse.
 
Dünü bugünü yarını kayıp
Hayali ölümle gitmiş akıp
Hangi canından bir yardım alıp
Son bulacak demeli; haksızlık
 
Isıtmak ne mümükün artık onu
Anlatmak sevgiyi, mutluluğu
Bir zamanlar var olan huzuru
Ah! inandırabilmek ne mümkün
 
Zira yalnız yürüyecek şimdi.
Uğruna can vereceği dini,
Dini uğruna kaybettiklerini
Unutmadan yükselecek Arşa...
       
İsmet MAVİ [email protected]
(Doğu Türkistan, Suriye, Filistin, Arakan ve nice mazlum coğrafyadaki çoçuklara hitaben)

***

YÜREKTEN KAĞIDA DÖKÜLENLER

·Doğu Türkistan'da, Irak'ta, Suriye'de ve Filistin'de ölen bir tek çocuğun vebalini, yedi sülaleniz alnını secdeden kaldırmasa da ödeyemeyecektir.
                                                                                                                                               ****
·Mazlumun Zalimden Öcünü Alacağı Gün, Şüphesiz Zalimin Zulmettiğı Günden Daha Çetin Olacaktır.
                                                                                                                                               HZ Ali (ra)
·İslam devleti hakim olduğunda ilk yapılması gereken, üzerine cübbe sarık giymiş caminin bir tarafında yıllarca miskin miskin oturup ''nefisle mücadele ediyorum'' diyenlerin üzerindeki o cübbeyi çıkarıp "hadi artık hareket zamanı geldi" demek olmalı.
                                                                                                                                    Şehit Seyyid Kutub
·Bizim Davamızda kimse kendi için yaşamaz, Herkes kardeşi için yaşar. Menfaati Öldürmenin en kolay yolu budur.
                                                                                                                                     Necmettin Erbakan

Bakmadan Geçme