- Haberler
- BEN TARAFIM
BEN TARAFIM
Son zamanlarda da, (Allah, bizim, zalim ve mazlum ortasında tarafsız kalabilmemize izin vermiş gibi) kendini akil zanneden, ya da kendine akil süsü veren 'tarafsızlar' dikkatimi çekmeye başladı.
Tarafsızları,
1.Paralel çatışmanın hepimiz için zararlı olduğunu düşünenler,
2. “Gelen ağam, giden paşam!”cılar,
3.Tırnak çalanlar ya da gözlerinin dışı ağlayıp içi gülenler
olarak üçe ayırabiliriz. İkinci ve üçüncü maddede nitelenen insanlara anlatılabilecek fazla bir şey yok. Benim asıl takıldığım grup; bizim oy, dolayısıyla yetki ve sorumluluk verdiğimiz insanlarla yetkiyi ve sorumluluğu sınır ötelerinden alan insanların paralel çatışmadan rahatsız oldukları hâlde taraf olmayı bizim gibi ufak adamlara yakıştıranlar. Ya da mutedil olmakla ortada durmayı birbirine karıştıranlar: zalimle mazlumun, hırsızla ev sahibinin, namusluyla namussuzun… ortasında durmayı…
Onlar, bana göre, "Sizi ne kadar çok insan severse o kadar dindarsınız." diyen ataların diniyle, "Siz hakkı haykırın da sizi seven sevsin, sevmeyen sevmesin." diyen Allah'ın dinini karıştırıyor olmalılar. Nisa 140. Hud. 113. ayetlerden başka birçok ayette de peygamberlerin uygulamasında da bu husus açık. Ben, Hz. İbrahim’in ateşine su taşıyan karınca misali biraz ufak olsam da bunlara inat tarafım. Ben hep taraftım.
Hz. Ali ile Muaviye'nin mücadelesinde Hz. Ali'den tarafta, Kerbela'da Hz. Hüseyin'den taraftaydım. Hz. Hüseyin'e özetle: "Biat et, kurtul." dendiğinde Hz. Hüseyin, yine mealen ve özetle: "Bilincin ümmete, doğru ulaşması için benim ölmem gerekiyorsa ölmeliyim." demeseydi ben bu gün, bu idrakte olabilir miydim? Önce Kuran'ı saf dışı edip sonra sorgulanmayan ve birbiriyle bile çelişip çatışan bir nakiller yığını hâline getiren bir din anlayışının karşısında da İmam-ı Azam'ın: "Ya Kuran, Ya akıl?" dediğinde İmam-ı Azam'dan taraftaydım. "Siz beni giyotine göndereceksiniz, ama dünya dönmeye devam edecek." dediğinde Galileo'nun hemen yanındaydım.
Kişiliğini kuramamış insanların taraf olmasıyla vahiyden beslenen insanın taraf olması birbirine karıştırılmamalıdır. Kişiliksiz insanın tarafını bulması emeksiz ve zahmetsizdir. Dünyası yalan dünyadan ibaret olduğu için bu dünyada çıkarının nerede olduğunu takip eder. Birinci pusulası budur. Dün dediği ile çelişince de: “Dün dündür, bugün bugündür.” der, olur biter. Birinci pusulanın çalışmadığı yerlerde “B” planını, ırkçılığını çalıştırır. Amcasının oğluyla başkası dövüştüğünde amcasının oğlu haklı, amcasının oğluyla kardeşi dövüştüğünde kardeşi haklı, kardeşiyle kendi dövüştüğünde de kendi haklıdır. Bakın, ne kadar kolay.
Ben, tarafımı hep Furkan'a göre seçmeye çalıştığım için yaratılmış her şeyi bir bünye olarak algıladım. Filistinlinin kolunun kırıldığı anda benim de kolum kırıldı, kol kıran İsrailli adına da ben utandım. Ondan bana da bir günah payı olduğundan hep emin oldum. Ayağı kırılan karıncayla ben de topal oldum, kanadı koparılan kelebekle ben de uçamadım. Emekli maaşım karnımın doymasına yetecek ama Suriye’de çocuklar açken ben nasıl doyarım, yarın o çocukların yüzüne nasıl bakarım?
Zamantı Avşarlarından olduğum için acılara ve o acıların ürettiği ağıtlara gark olarak büyüdüm. “Cendermenin” dedeme vurduğu “şaplak”, benim suratımda binlerce defa şapladı. Babamın tahsildar korkusunu, anamın velet üstüne ölüm korkusunu hep ben yaşadım. Ama ben yaşamadıklarımı da yaşadım: Dersim'de Alevilerin yanındaydım. "Vahiy bundan sonra Ankara'dan gelecek." diyen Türk'ün yanında değil; "Aldırma da geç git diyemem, aldırırım/ Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım." diyen Arnavut Akif'in yanındaydım. Ermeni olduğu için öldürülen Ermeni'nin yanında, Kürt olduğu için işkence gören Kürt'ün yanında taraftım.
Küresel sermayenin emrindeki Siyonizmle Haç ittifakı, içerideki uşaklarla da birleşerek Mursi'yi içeri attığında günlerce uyuyamadım. O içerideyken sıcak yatağımda uyumayı ar saydım. Tavana dikilen gözlerim Hasan el Benna'nın, Abdülkadir Udeh'in, Seyyit Kutub'un ...acılarıyla yeniden doldu. Sonra yakın tarihimizi düşündüm: Akif, Necip Fazıl, Cemil Meriç, Erbakan Hocam, Abdurrahim Karakoç... Adını sayamadığım daha nice hocalarım, sizin yaşadığınız acıları yaşamasaydık hiç sizin öğrencileriniz olabilir miydik?
Tayyip Erdoğan kardeşimizi ( O zaman başbakan değildi.) şiir okuduğu için ceza evine koyduklarında resmini otomobilimde gezdirdim. “Sen manyak mısın? Bir gece baskınıyla seni de alırlar.” diyenlere: “Benim yıllarca okuttuğum şiiri okuyanı aldılarsa bırak okutanı da alsınlar.” dedim. İyi ki öyle yapmışım.
Psikologlar, “Onlar başkalarıdır.” psikolojisine kafayı takmakta haksız mı? Bir yurt müdürü, çocukları "yurt çocuğu" diye suçlayanlara karşı: "Siz çocuklarınızın yarın yurt çocuğu olmayacağından ne kadar eminsiniz?" diyerek tüylerimizi diken diken etmişti. İnsanlar, bizim de bir Mısır ya da Suriye olmayacağımızdan ne kadar emin. Global Sermaye ve Haçlı ittifakının içerideki paralel kullarını da kullanarak başlattığı taarruz karşısında da tabi ki tarafım. Dünyada Yahudi’nin kanı akarken “Yahudi kanı da akmamalı.” deyip onlara da dulda olan, gölge olan benim dedem değil miydi? Bak tarihin cilvesine ki dedemin kanatları altında büyüyenler, şimdi dedemin torunlarının kanıyla besleniyorlar.
Şimdi Dünya’nın her tarafında Müslüman kanı akarken, Müslüman kanıyla beslenen vampirler varken ve biz dışarıyla uğraşırken vampirlerin paralel kullarının içeriden başlattığı saldırı karşısında ben tarafsız mı olacağım? Kavga çemberinin daraldığını, daha da daralacağını göre göre… Böyle bir tarafsızlıktan Allah'a sığınırım. “Beni herkes sevsin.” diyenler varsa bilsinler ki herkesin sevdiğini Allah sevmez. Tarafsızlığı büyüklükle karıştıranlar Furkan'ı azıcık idrak edebilselerdi, tarafsızların da zulümden tarafa olduklarını görürlerdi. Zalimle mazlumun ortasında duranlar, kendi yerlerinin sabit olduğunu düşünüyorlarsa düşünemiyorlar demektir. Çünkü onlar hep ortayı bulmaya çalıştıkları için zalim zalimliğe doğru ne kadar kayarsa onlar da belli bir oranda zalimden tarafa doğru kayıyorlar/ kayacaklardır.
Muzaffer Koçer yazdı
Ağzına sağlık
hakkaten yazık, iktidara yandaşlık yapmak diye ben buna derim. bırakın cemaati, parelel yapı yalanlarını. siz bakanların evlerinde çıkan kasaları izah edin, ayakkabı kutusundaki dolarları izah edin, iranla yapılan -suriyeli mazlumların katili iran-ortak bakanlar kurulunu izah edin, mehmet metinerin öcalanla ilgili cümlelerini izah edin, kcknın doğuda atadığı hakim, savcı, polis memurlarını açıklayın. siz topu taca atıyorsunuz. düşünmüyorsunuz. başbakan ne derse doğrudur mantığındasınız. başbakan ya yalan söylüyorsa!!!!!
bu "yazık" sözü okuduğunu anlamayanlara ya da zalimden tarafta olanlara yakışır.
Dostum senin mantığından ve samimiyetinden şüphe ettim, yazıyı ve senin bu yazıya yaptığın yorumu okuyunca!
allah razı olsun, güzel bir analiz, tebrik ve teşekkür ederim.
hiç samimi bir yazı değil. belagat kaygısı ile yazılmış matıksal boşlukların olduğu bir yaranma yazısı. yazık!