Ben giderim Batum'a, kuruyan batağına… (2)

 Gürcistan Dostluk Derneği Başkanı Ali Rıza Altunel ve bazı dernek yöneticileriyle Batum’da buluşuyoruz. Başta “Yeryüzü Doktorları” olmak üzere birçok hayır kuruluşundan gelen gönüllü doktorlar ve sağlık ekibiyle de tanışıyoruz. Ancak artık gelenekselleşerek 4.sü yapılan dev sünnet organizasyonu; Tiflis, Batum, Hulo, Ahıska (Adıgen), Rustavi, Kobuleti ve Thinvala’da yani toplam 7 bölgede birden gerçekleştirildiği için ekibin tamamıyla tanışmak mümkün olmuyor.

 

Merkezi İstanbul’da olan Gürcistan Dostluk Derneği ile Batum’daki Türkiye Dostluk Derneği’nin örnek işbirliği sonucu başarıyla gerçekleşen sünnet programlarına katılan Gürcü aileler mutluluklarını dile getirerek emeği geçenlere teşekkür ediyorlar.

 

…………………………………

 

Vardım seyreyledim Acaristan’ı…

 

Buradan Batum’a kadar yol boyunca çift sıralı okaliptüs ağaçlarını görüyoruz. Kaptanımız, türküde geçen sahildeki bataklıkların bu ağaçlarla kurutulduğunu zira yetişkin bir ağacın yılda 100-250 tona kadar su emdiğini belirtiyor. Daha sonra yaptığım araştırmalarda bu bilgilerin doğruluğunu teyid ediyorum. Ağaçlandırma çalışmalarının Çarlık Rusyası döneminde başladığını ve Gürcü kökenli Stalin döneminde devam ettiğini öğreniyorum. Hatta Stalin, ülkesini ziyarete gelen Arnavutluk’un komünist lideri Enver Hoca’ya da ülkesindeki bataklıkları kurutması için bu ağaçlardan hediye etmiş.

Batum’u gördükten ve bu bilgileri öğrendikten sonra meşhur türkünün sözlerini “ben giderim Batum’a, kuruyan batağına”, tekrarında ise “ben giderim Batum’a, okaliptüs yatağına” diye değiştiriyorum. Böylece, Gürcistan denince aklıma ilk gelen asırlık Sinop türküsünün sözlerini değiştirmek de ilk defa buraları gören bana yani bir Yörüğe nasip oluyor. Bu vesileyle oldukça hareketli bu türkünün sözlerini yeni kuşaklara hatırlatmakta yarar var diye düşünüyorum;

 

Ben giderim Batum’a

Batum’un batağına

Bahçenizden içeri

Al beni otağına

 

Nazlı yarim geldim sana

Fistanını toplasana

Kemençeler çalınıyor

Bize horon oynasana heyy…

 

Köşke serdim yatağı

Gel derdimin ortağı

Yataklar diken oldu

Senden ayrı yatalı

(Nakarat)

 

Bıldırcınım uçuyor

Kanadını açıyor

Bıldır ki sevdiceğim

Bu yıl benden kaçıyor

(Nakarat)

 

Çoruh bizi yalnız bırakmıyor

 

Batum’a varmadan bir nehrin üzerine kurulmuş köprüden geçiyoruz. Yol arkadaşlarımız, Artvin’den gelen Çoruh nehri olduğunu ve biraz geride Acara Suyu ile birleşerek buradan Karadeniz’e döküldüğünü söylüyorlar. Doğu Karadeniz’in erimiş karlarıyla ve bol yağan yağmurlarıyla beslenen Çoruh, dünyanın debisi en yüksek nehirleri arasında yer alıyor. Üstelik, dağlarımızdan-taşlarımızdan selam getirerek bizi bu ülkede de yalnız bırakmıyor.  Gürcüler, 350 kilometresi Türkiye’den, 26 kilometresi de Acara içinden akan bu nehre Çorohi diyorlar. Zaten birçok yer ismini Gürcülerle ortak kullanıyoruz. Sadece sonuna bir “i” harfi ekliyorlar. Batum/Batumi, Sarp/Sarpi, Şavşat/Şavşati, Çoruh/Çorohi gibi…

 

Üç asırlık Osmanlı izleri    

 

Batum, Gürcistan’ın üç özerk bölgesinden biri olan ve kendi içinde de Khelvachauri, Kobuleti (Çürüksu), Keda, Shuakhevi ve Khulo (Hulo) olarak beşe ayrılan Acara Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti. Şehir,16. yüzyılda Osmanlı hakimiyetine geçişinin ardından 1877-1878 Osmanlı-Rus harbi sonrasında Çarlık Rusya’nın eline geçti. Birinci Dünya Savaşı sonrasında ise bağımsız bir sancak olarak Osmanlı yönetimine geri verildi. İhtilaflı durumuna rağmen, 1. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin oluştuğu dönemlerde Misak-ı Milli sınırları içerisinde sayıldığı için Batum’u 5 milletvekili temsil etti. Akif Sümer, Ahmet Fevzi Erdem, Ali Rıza Acara, İmamzade Edip Dinç ve Hahutzade Ahmet Nuri Efendi, Batum milletvekilleri olarak ilk meclis çalışmalarına katıldılar. Mondros Mütarekesi’yle yönetim önce İngiltere’ye ardından da Gürcistan’a bırakıldı. 1918 yılında kurulan Demokratik Gürcistan Cumhuriyeti sınırları içerisinde kalan Artvin ve Ardahan geri alınırken; Batum, Moskova antlaşması gereğince Bolşevik orduları tarafından ele geçirilen Gürcistan’a bırakıldı. Kent, 16 Temmuz 1921'de kurulan Acara Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin yönetim merkezi oldu. Kısacası, Gürcistan’ın üç bin yıllık tarihinin üç yüzyılında Osmanlı damgası var.

 

Kafkasya’nın yerli halklarından ve dünyanın en eski milletlerinden olan Gürcüler,  nüfus bakımından en kalabalık ve siyasal geleneği en köklü Kafkas halkı. Gürcistan değişik toplumlarca farklı isimlerde ifade ediliyor. Avrupalılar Georgia, Ruslar Gruzia, Müslüman milletler ise Gürcistan diyorlar. Ülkenin Gürcüce ismi Sakartvelo. Ülkemizde de çoğu Doğu Karadeniz’de olmak üzere yüzbinlerce Gürcü kökenli vatandaşımız yaşıyor.

 

Büyüklük olarak Başkent Tiflis, Kutaisi ve Rustavi’den sonra ülkenin 4. büyük şehri olan Batum’a gece 03:00 sıralarında girip, havaalanı yakınlarındaki İlim Yayma Cemiyeti’ne ait misafirhaneye geliyoruz. Burası aynı zamanda hafızlık eğitimi verilen bir Kuran Kursu. Son yüz yılda bu topraklardan çıkan ilk iki hafız da burada yetişmiş. Dolayısıyla bu sonuçla gurur duyuyorlar.

 

TİKA destekli sünnet programı

 

Odamıza çekilip birkaç saatlik bir dinlenmeden sonra kahvaltımızı yapıp başkanlığını İskender Nadiradze’nin yaptığı kardeş kuruluş Türkiye Dostluk Derneği’nin genel merkezine geçiyoruz. (Khulo Camiinde güzel bir konuşma yapan ve herkesten uzun boyuyla dikkat çeken İskender beyi geldiğim gece bir Gürcü kanalında karşılaşınca mutlu oluyorum) Binanın önünde ve balkonunda Gürcüce sünnete davet pankartları bizi karşılıyor. Aileler, Acara’nın acar çocuk ve gençlerini (Zira 18 yaşlarında birçok genç de sünnet olmaya geldi) üstteki sağlık ekibine gönül rahatlığıyla teslim ederek alt katta heyecanla bekliyorlar. Meyve suyu ve kek ikramıyla karşılanan çocuklar, sünnetten sonra orada diktirilen geleneksel kıyafet ve Gürcüce çeşitli kitaplar hediye edilerek uğurlanıyor. Merkezi İstanbul’da olan Gürcistan Dostluk Derneği ile Batum’daki Türkiye Dostluk Derneği’nin örnek işbirliği sonucu başarıyla gerçekleşen sünnet programlarına katılan Gürcü aileler mutluluklarını dile getirerek emeği geçenlere teşekkür ediyorlar.

 

Uçakla Batum’a gelen Gürcistan Dostluk Derneği Başkanı Ali Rıza Altunel ve bazı dernek yöneticileriyle burada buluşuyoruz. Başta “Yeryüzü Doktorları” olmak üzere birçok hayır kuruluşundan gelen gönüllü doktorlar ve sağlık ekibiyle de tanışıyoruz. Ancak artık gelenekselleşerek 4.sü yapılan dev sünnet organizasyonu; Tiflis, Batum, Hulo, Ahıska (Adıgen), Rustavi, Kobuleti ve Thinvala’da yani toplam 7 bölgede birden gerçekleştirildiği için ekibin tamamıyla tanışmak mümkün olmuyor. Burada tanıştığımız aynı zamanda da Küçükçekmece Belediyesi Başkan Danışmanlığı görevini üstlenen Gürcistan Dostluk Derneği Başkanı Ali Rıza Altunel, Gürcistan’da birçok bölgeye ekonomik ve kültürel yönden destek vermeyi sürdürdüklerini belirtiyor. Bu organizasyonda 750 çocuğu sünnet ettirdiklerini belirten Altunel, 4 yılda şu ana kadar 5 bin çocuğa en son teknikle işlem yapıldığını hatta sıhhi nedenlerle bazı Hıristiyan ailelerden de talep geldiğini hatırlatarak, TİKA ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın organizasyonlarına verdiği destekten ötürü teşekkürlerini sunuyor.

 

 Yazan: Rıfat Yörük

Bakmadan Geçme