'Belediyelerin nikah kıydığı başka yer var mı?'
Rasim Özdenören, Medeni kanununun 1926 yılında Türkçeye tercüme edilirken orada evlendirmenin kilise tarafından yapılması gerektiğinin yazıldığını söyledi. Bunun değiştirilmesi için kafa yoran tercüme heyetinin daha sonra evliliğin belediyeler tarafından yapılmasına karar verildiğini kaydetti. Özdenören, bu durum karşısında 'Türkiye dışında belediyelerin nikah kıydığı başka bir yer var mı bilemiyorum?' dedi.
İlim Hikmet Vakfı Konferans salonunda konuşan usta yazar Rasim Özdenören, Türkiye’de 1920 yılından sonra gelen değişikliklerin arasında milliyetçilik, halkçılık, laiklik, devrimcilik ve cumhuriyetçilik gibi kavramların bizim kültürümüze ithal edildiğini söyledi. Şuanda bu kavramların hiçbirimizi yadırgamayacak olduğunu kaydeden Özdenören; “Milliyetçilik de bugün hiçbirimizi yadırgatmayacak bir kavram. Fakat milliyetçilik İslam kültürüne ait bir kavram değil. Bu ithal bir kavramdır bu nedenle de ayakları yere basmayan, toplumsal ve siyasal düzende yeri olmayan bir kavram. Halbuki aynı kavram Hıristiyan batı toplumlarında ayağı yere basan bir kavramdır. Temelde iktisadi bir kavramdır. İdeolojik bir kavram değildir. Sanayi devrimi ile beraber İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve diğer Avrupa ülkelerinde benim malım iyidir söyleminin bir adım ötesi benim insanım daha iyidir. Bunun da bir adım ötesi ırkçılığa dönüşüyor. Bizim ülkemizde milliyetçilik söylemi iktisadi söylemden ziyade ideolojik olarak kullanılıyor. Bu söylemde o günden beri yerini muhafaza ediyor” dedi.
“Biz laiklik kavramını da ideolojik kullanıyoruz”
Laiklik kavramına da değinen Özdenören, kavramın din işlerinin devlet işlerinden ayrılması olarak öğretildiğini, ancak bunun öyle olmadığını söyledi. Kavramın dini temsil eden bir kurum olan kilisenin ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını ifade eden bir kavram olduğunu dile getiren Özdenören; “Burada çok büyük bir incelik var. Bunun pratikte de çok önemli sonuçları var. Biz din ve devlet işlerini birbirinden ayırınca bu insan kendi dini ile nizalı hale geliyor. Buna sokağa çıktığımızda adım başı rastlayabileceğimiz örnekleri görmemiz çok kolay. Batıda ise devlet ve din kurumlarının birbirinin işine karışmaması olarak uygulanır. Bu kavramda bize ideolojik olarak geliyor.
Medeni kanun 1926 yılında Türkçeye tercüme edilirken orada evlendirmenin kilise tarafından yapılması gerektiği söyleniyor. Halbuki Müslüman ülkede kilise olmayınca nikahın akdedilmesi için bir mercii lazım. Bizim Fakülteden hocamız Veli Dedeoğlu da tercüme heyetinin arasında bulunuyormuş. Bunu bize sınıfta anlatırken durumun çokta farkında olmadığını söylemişti. O tarihte de onun yaşı 25-26 yaşlarında… Tahsilini Avrupa ülkelerin birinde ikmal etmiş. Biz durumun çok farkında değildik. Kilisenin yerine ne olsun mülahazası olunca ben dedim ki diyor; ‘vilayet merkezlerinde müftüler kıysın. Köylerde de imamlar kıysın. Bana hepsi birden hücum ettiler ve sen ne diyorsun biz zaten bu dini kovma istiyoruz. Sen arka kapıdan tekrar nikahı imamlar, müftüler yapsın diyerekten işi tekrar din adamlarına tevdi ediyorsun. Diye beni azarladılar. Daha sonra anladım diyor ama tabi lafı da ağzından kaçırmış oluyor. Daha sonra aralarında ‘akıllı’ bir adam çıkıyor ve belediyeler nikâhı yapsın diyor. Türkiye’nin dışında belediyelerin nikah kıydığı başka bir yer var mı? Bilemiyorum” şeklinde konuştu.
Özdenören, konferansın ardından kitaplarını imzaladıktan ve bir süre sohbet ettikten sonra Kayseri’den ayrıldı.
Haber/Fotoğraf: Bünyamin Gültekin