- Haberler
- Gündem
- Bekir Yıldız: 'Düvenönü'ndeki binanın son üç katını yıkmasaydık, yaşayanlara mezar olabilirdi'
Bekir Yıldız: 'Düvenönü'ndeki binanın son üç katını yıkmasaydık, yaşayanlara mezar olabilirdi'
Kocasinan Belediyesi eski Başkanı İnşaat Mühendisi Bekir Yıldız, Şehir Kültür sanat Dergisi'nde Mustafa İbakorkmaza'a konuştu. Eski Başkan Yıldız, Kayseri'nin mimari durumu ve depreme karşı dayanıklılık konularında önemli bilgiler verdi.
Kocasinan Belediyesi eski Başkanı İnşaat Mühendisi Bekir Yıldız, Şehir Kültür sanat Dergisi’nde Mustafa İbakorkmaza’a konuştu. Eski Başkan Yıldız, Kayseri’nin mimari durumu ve depreme karşı dayanıklılık konularında önemli bilgiler verdi:
‘BEN İNŞAAT MÜHENDİSİ ve DEPREM UZMANIYIM’
Ben inşaat mühendisi olarak aynı zamanda deprem uzmanıyım. Aynı zamanda su konusunda da uzmanlığım var. İnşaat fakültesinden mezun olduktan sonra Bayındırlık Bakanlığında devlet memuru olarak zorunlu hizmete başladım. O yıllarda gerçekleşen bütün depremleri yakın plan takip ettim. Gönüllü olarak deprem bölgelerine gittim, inceleme yaptım raporlarını tuttum.
Aralıklarla yeniden gider gelişmelerini takip ederdim. Bu, zaman içinde devam etti. Deprem uzmanlığımın arka planında bu tür çalışmalar var.
‘DÜVENÖNÜ’NDEKİ BİNANIN SON ÜÇ KATINI YIKMASAYDIK, YAŞAYANLARA MEZAR OLABİLİRDİ’
Belediye başkanı olduğumda söz konusu bina ve birkaç bina ile ilgili itirazlarımıza ve yaptığımız yıkım faaliyetlerine şimdi insanlar teşekkür ediyorlar. Bahsi geçen Düvenönü'ndeki binanın yukarıdan son üç katı bizim dönemimizde yıkılmıştı. Eğer o üç kat kalsaydı Allah korusun yaşadığımız depremde içinde yaşayanlara mezar olma ihtimali yüksekti. Zaten hemşerilerimizin gördüğü gibi depremden dolayı ilk ve tek yıkılan bina oldu.
‘DEPREMİN KAYSERİ’DEKİ ETKİSİ 7’Yİ BİLE GEÇTİ’
Deprem konusunda söylenecek çok şey var ama bu son on bir vilayetimizi vuran deprem sıra dışı ve bugüne kadar deprem tarihinde rastlanmayan bir deprem, etkisi itibarıyla görülmemiş bir depremdi. Birincisi, üç defa üç ayrı merkezde aynı anda hareketlenme oldu. İkincisi yer kabuğuna yakın olması ölçeklerin tamamını alt üst etti. Daha ziyade kullanılan Ritcher ölçeği var. Farklı ölçekler var ama Ritcher ölçeği yerçekimi ivmesine yakın bir ölçektir. Fakat etki kabiliyeti Japonların tespitine göre 9'un üzerinde diyorlar. Sırf 160km uzaklığındaki Kayseri'de bile etkisi 7'yi geçti. On vilayet yerle bir oldu. Allah kolaylık versin.
‘BU YARALAR DA ANCAK BÖYLE SARILIR’
Fakat yeryüzündeki başka ülkede böyle bir felaket olsa, bu milletin bir benzerinin olacağını düşünemiyorum. Bu kadar dayanışma, bu kadar başını açıp koşma, bu kadar canı yürekten katılma takdire şayandı. Sosyal medyada gündelik konuşmalarda insanlar ahlaktan uzaklaşıyor, şöyle kötüye gidiyoruz böyle kötüye gidiyoruz diye sürekli karamsar senaryolar üretiliyor. Ama bu depremde gördük ki hâl böyle değil. Bu Z kuşağı diye anılan gençlerin bir çoğunu yollarda gördüm. Maraş'ta, Hatay'da, Adıyaman'da, Malatya'da, Antep'te bu gençlerin hepsi candan bir şekilde nesi varsa her şeyini ortaya koyarak yardıma koştu. Bu yaralar da ancak böyle sarılır. İnşallah bu yarayı böyle sararız.
‘15 KATLI BİR BİNAYI GERİ BEŞ KATA İNDİREMİYORSUNUZ’
Bundan beş yıl kadar önce hükümet 4+1'de karar kıldı. Yani TOKİ bu hususta çalışıyor, ülkedeki binalar beş katı gecikmesin diye. Fakat daha önceki imar planlarında çok kat verildiği için müktesep hakların geriye dönüşü çok zor. Yani 15 katlı bir binayı geri beş kata indiremiyorsunuz. Ama bu depremde anlaşıldı, her insan fert fert anladı. Konuşurken anlamak ve yaşarken anlamak çok farklı. Yaşarken anladığın zaman öyle bir kalın çizgiyle çekiliyor ki hafızandan bir daha çıkması mümkün değil. Şimdi Kayseri'de çok katlı bir eve kimse dizleri titremeden giremiyor. İnsanlar tedirginlik içerisinde, bu da insani olan bir yapılaşmaya doğru tabii olarak bir yönelmeye yol açıyor.
Biz vaktiyle belediyede yatay mimariye yönelik çalışmalar yaptık. Mesela Güneşli'de 700 tane kadar, bir başka bölgede 500 tane bahçeli nizam yerleşimler planlayıp halka arz etmeye başlamıştık. Bu çalışmalar depremden önce başlamıştı. Aynı zamanda Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyon Başkanlığı yapıyorum. Kayseri'nin her yerindeki imar durumu önümüze geliyor.
‘KAYSERİ’DEKİ BİNALAR İNSANLARI KORUDU’
Yaşadığımız deprem ağır bir depremdi. Buna rağmen Kayseri’deki binalar insanları korudu. Görevini yaptı. Aynı gün üç kez şiddetli sarsıntı yaşadık. Bu üç sarsıntıda da binalarımız yıkılmadı.
Kayseri'nin şöyle bir avantajı var. İnşaat mühendisi olarak söylüyorum bunu. Birincisi Kızılırmak. Çok uzun yıllar, binalarda kullanılan çakıl Kızılırmak'tan çıkarıldı. Bu çakıl betonarme açısından son derece kaliteliydi. Şu andaki hazır beton firmaları dahi bunu kolay kolay sağlayamaz. İkincisi, beton yüksek katlara çekilmeye başlayınca doğulu betoncular gelirdi Kayseri'ye. Bu ustalar işlerinin gerektirdiği teknik sebeplerle çimentodan kısmak gibi bir yola girmediler. Bu da betonun istenen beton olması için gereken çimentoyu fazlasıyla verdi. Bir de Kayserili statik hesapçılar demirden yana hiç tedirgin olmadılar. Emniyet katsayılarnı yüksek tuttular. Kayseri'de birkaç müteahhit hariç demirden çalma cihetine giden müteahhit olmadı. Deprem yönetmeliği çıktıktan sonra da inşaat sektörü daha disiplinli hâle geldi.
‘BU DEPREM, BÜTÜN DEPREM TEORİLERİNİ VE DEPREM YÖNETMELİKLERİNİ ALT ÜST ETTİ’
Daha orijinal bir şey söyleyeyim. Bu deprem bütün deprem teorilerini ve deprem yönetmeliklerini alt üst etti. Artık Türkiye deprem yönetmeliğini güncellemek zorunda. Hatta sadece Türkiye değil, komşuları da şimdiden deprem yönetmeliklerini yenileme çalışmasi yapıyorlar. Deprem ve diğer doğal afetlerle tarihten itibaren muhatabız. Biliyorsunuz Kur'an'da depremle ilgili müstakil bir sure de var. Yaşadığımız bu felaketle birlikte depremle bir kez daha yüzleşmiş olduk. Bu günlerden edindiğimiz tecrübe sonrası için önemli olacak.’