'BAŞKA PARALELLER DE VAR'

Kayseri'de konuşan İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Türkiye'nin içerisinde başka paralellerin de olduğunu söyledi:

İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, İsrail Dışişleri Bakanı'nın "İHH İsrail için büyük bir tehdit" sözlerini sarf ettikten 2 gün sonra Kilis depolarına baskın olduğunu söyleyerek: “İsrailli bakan orada bağırıyor, burada birileri harekete geçiyor. Başka paraleller de var. Uluslararası mahkemeye bilgi göndermeyen Truva atları da var halen” ifadelerini kullandı.

“İsrail, kaybettiğini anladı”

İlim Yayma Cemiyeti Kayseri Şubesi tarafından düzenlenen ‘Adanmış Gençlik ve Şehit Furkan Doğan’ programına İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Araştırmacı yazar Ramazan Kayan, Mavi Marmara şehidi Furkan Doğan’ın babası Ahmet Doğan, İlim Yayma Cemiyeti Kayseri Şubesi Başkanı Oğuz Memiş ve çok sayıda vatandaş katıldı. Programda konuşan İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, “Sizin bu salonları doldurmanız İsrail’in oyunlarını yerle bir etti. Çünkü İsrail kaybettiğini anladı. Yapılan anket çalışmasında Türkiye’de Siyonizm karşıtlığı %86 çıktı. Mavi Marmara haklıdır diyenlerin oranı %94.7 oldu. Dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir ülkesinde Siyonizm karşıtlığı bu orana yükselmedi. Bunun sebebi de siz gençlersiniz. Bütün dünyaya bunu ilan ettiniz. İsrail şimdi başka bir heves peşinde… Sizinle anlaşma yapalım diyorlar. ‘Biz sizden özür diledik. Tazminatta ödeyeceğiz. Bu arada Doğu Akdeniz’de doğalgazımız var. Onu da sizin üzerinizden göndereceğiz. Ama biz sizinle anlaşma yapalım’ diyor. Amerika ne diyor: “Ortadoğu’da en büyük problem Türkiye-İsrail ilişkilerinin olmamasıdır. Tamam da Mescid-i Aksa’da Kur’an’ı Kerim’i kim yere attı? Ben size soruyorum gençler Mescid-i Aksa’da Kur’an’ı Kerim’i yere atan İsrail ile ilişkilerin düzeltilmesine razı mısınız? Bu kadar Filistinliyi öldürenlerin gelip Türkiye’de elini kolunu sallayarak dolaşmasına razı mısınız?” dedi.  Salondakiler Yıldırım’ın bu sorularına karşılık hep bir ağızdan hayır diye bağırdı.

“Mescid’i Aksa’yı yıkma projesini ele aldılar”

Yıldırım, İsrail’in sessiz kalacaklarını zannettiğini ve kendileriyle anlaşma yapmaya çalıştıklarını söyleyerek: “Şuanda ne yazık ki bu anlaşmayı yapmak için de kendisine 3-5 bürokrat bulmuş. Ama Allah’a şükürler olsun. Bugün Furkan Doğan Yurdu için buraya geldim. Onlar, Mavi Marmara’da 10 kardeşimizi şehit etti. Mavi Marmara’dan sonra onlarca kardeşimiz yetişti. Dünyanın neresine giderseniz gidin Gazze limanına ulaşamayan Mavi Marmara dünyanın bütün limanlarına ulaştı. Herkes İsrail’in ne olduğunu çok iyi biliyor. Şuanda Amerika’da dahil halkın %30’u Siyonizm’e karşı harekete geçti. Allah nasip ederse çok kısa bir süre içerisinde biz gerçekten Mescid’i Aksa’da özgürce namaz kılacağız. Buna tüm yüreğimle inanıyorum. Allah biz yaşarken de bunu göstersin diye dua ediyorum.

Mescid’i Aksa’yı yıkma projesini ele aldılar. İsrail’in önümüzdeki yıllarda elindeki en büyük dosya Mescid’i Aksa dosyasıdır. Kudüs dosyasıdır. Şimdi size çok önemli sevap kapısı aralıyorum. Evinizde ribat halinde olabilirsiniz. Evinizde bekleyeceksiniz. Uyuyacak, yiyeceksiniz. Telefonunuza bir mesaj geldi: ‘Mescid-i Aksa yıkılıyor. Gazze’ye saldırı var.  Hade falan yerde basın toplantısı… İşte bu ribattır. Hemen oralara doğru akacaksınız. İsrail hepsini takip ediyor. Burayı da takip ediyor. Hiç merak etmeyin… Şu kalabalığı bile takip ediyor. İsrail’in hedefi kalabalıkları azaltmak. Bu yüzden geçen sene Mavi Marmara yürüyüşünü 200 bin insanla yaptık. Bu sene daha fazla yapacağız. 31 Mayıs’a kadar hep birlikte çalışıyoruz. Ayrıca bütün şehitlerin olduğu illerde programlar yapacağız. Biz İsrail’e, Filistin halkının yanında olduğumuzun mesajını vereceğiz” ifadelerini kullandı.

“Başka paraleller de var”

İsrail Dışişleri Bakanı'nın "İHH İsrail için büyük bir tehdit" sözlerini hatırlatan Yıldırım, "Bakan bu sözleri söyledikten 2 gün sonra Kilis depomuza baskın oldu. İsrailli bakan orada bağırıyor, burada birileri harekete geçiyor. Başka paraleller de var. Uluslararası mahkemeye bilgi göndermeyen Truva atları da var halen. Onlar da tespit edilecek inşallah. Onların o eski paralelle ilgisi yok. Türkiye'nin içerisinde başka paraleller de var. Her şeyi bir yere yüklemeyin. Bu sözüme dikkat edin. Başka paraleller de var" ifadelerini kullandı.

“İsrail’i ilk defa avucumuzun içine almıştık”

İsrail’i abluka altına aldıklarını ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’ndeki davayı kazandıklarını kaydeden Yıldırım: Uluslararası Ceza Mahkemesi şu kararı verdi; 1-Burada bir savaş suçu işlenmiştir. 2- Kasten adam öldürmüştür. Bunu kabul ettiler. 3- Kasten yaralama var. Bunu kabul ettiler. 4- İşkence yaptılar. Bu da kabul edildi fakat sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a rağmen görevli bazı bürokratlar Uluslararası Ceza Mahkemesinin Türkiye’den istediği bazı belgeleri göndermediler. Sayın Cumhurbaşkanı devamlı Uluslararası Ceza Mahkemesine ‘biz takipçisiyiz’ diyor. Sayın Başbakan’da diyor. Peki kendini sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan’dan, halktan ve adaletten üstün gören bu bürokratlar kim? Bu bilgi ve belgeleri neden göndermediler? Bu bilgi ve belgeleri göndermemelerinin sebebi çok önemli. Çünkü Uluslararası Ceza Mahkemesi oraya yazmış, ‘Türkiye bu bilgi ve belgeleri göndermedi’ diyor. O yüzden ‘işin yoğunluğu oluşmadığı için bizim yargılama alanımıza girmiyor’ diyor. İsrail’i ilk defa avcumuzun içine almıştık. İnşallah bunların hepsi deşifre olacak. Mavi Marmara Siyonistlerin ve Siyonist yandaşlarının deşifre olma alanıdır. Her tarafta deşifre olacaklar. Bizde bunun takipçisi olacağız” şeklinde konuştu.

Yusuf yüzlü haya abidesi: Furkan Doğan

Yıldırım’ın konuşmasının ardından söz alan Araştırmacı Yazar Ramazan Kayan, ise Furkan Doğan’ı anlattı. Kayan: “Dostlar bu akşam benim en zor akşamlarımdan biridir. Geride kalan 4 yıl içerisinde Furkan ile ilgili yüzlerce konferans verdim. Ama hayatımın en zor akşamı bu akşam… Karşımda Ahmet Doğan Hocam, Furkan’ın ailesi, Ali Tokluman, başkanımız Bülent Yıldırım ve gemide beraber olduğumuz dostların huzurunda Furkan’ı anlatmanın ne kadar zor olacağını siz de tahmin edersiniz” dedikten sonra Furkan Doğan ile ilk tanışmasını şöyle anlattı: “Mavi Marmara Gemisi’ne binmek için Antalya’ya gittik. Kepez Kapalı Spor Salonu bekleme alanında Türkiye’nin her yerinden sivil toplum örgütleri, cemaatlerden, tarikatlardan gönüllü kültür teşekküllerinden gelenler vardı. Dünyanın 37 ülkesinden gelen gemi yolcuları vardı. Her dinden, gruptan, ideolojiden… Geminin hareket saatini beklerken Kayseri’den temsilci dostlar geldiler. Ali abinin 10 kişilik ekibi ile salonda buluştuk. Bana dedi ki bizimle gelen genç bir öğrencimiz var. Senin kitaplarını okumuş tanışmak istiyor. Tanışmak için yanıma getirdi. Furkan ile tanışmam ilk o an oldu. Aldım kucakladım. Farklı bir sıcaklık hissettim. İlgimi çekti, içim ısındı. Sıkıca kucakladım, eğildim yüzüne baktım. Ama ben Furkan’ın yüzüne baktıkça, Furkan yüzünü eğdi. Önce anlam veremedim. Bu çocuk benimle neden yüz yüze gelmiyor. Biraz daha yüzüne bakınca şunu gördüm. Furkan, edebinden, hayasından, iffetinden başını kaldırıp da benimle göz göze gelmiyor. Şaşırdım. Yarabbi bu devirde böyle gençlerde mi vardı? Tam da nesillerden ümidimizi kestiğimiz zaman da öyle birini karşıma çıkarıyorsun ki Yusuf yüzlü haya abidesi… Ben yüzüne bakıyorum. O yüzünü önüne eğiyor. Furkan’a baktıkça herhalde Allah’ın boyasıyla boyanmak bu olsa gerek dedim.” Furkan Doğan’ı anlatırken gözyaşlarını tutamayan Kayan, Furkan Doğan ile ilgili anlattıklarıyla salondakileri de duygulandırdı.

Haber/Fotoğraf: Bünyamin Gültekin

Bakmadan Geçme