Başbakan'ın 10 Yılını Değerlendirdi
AK Parti İl Başkanı Ömer Dengiz, Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın Başbakan olarak seçilmesinin 10. yıl dönümünde yaptığı değerlendirmesinde, 'Türkiye dünyada kabul edilebilir bir güç oldu. Allah bunu AK Parti ve AK Parti'de görev yapan insanlara nasip etti' dedi.
AK Parti İl Başkanı Ömer Dengiz, “13 Mart Siirt’te seçimlerin yapıldığı gündü. 14 Mart’ta Başbakanlığı o zamanki başbakanımız şimdiki Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'den devraldı” dedi.
Dengiz, “10 yıl geçmiş hakikaten çok çabuk geçmiş. Genel seçimlere başbakanımız Siirt'te okuduğu bir şiir yüzünden yasak getirilmişti. Okuduğu şiir ders kitaplarında, müfredatta olan bir şiirdi. müfredatta olan bir şiire bile yasak getiren bir zihniyet ve 3 Kasım 2002 seçimlerine giremeyişi başbakanımızın yasak konulduğu için. Ama bazen diyoruz ya Allah doğrunun yardımcısıdır ve hemen akabinde Siirt'te Pervari’nin bir köyünde seçim yapılmadığından dolayı mahkeme kararıyla seçimlerin iptal edilmesi ve akabinde başbakanımızın cezası bittiği için seçimlere girip oradan daha önceki 3 Kasım seçimlerinde AK Parti 1 milletvekili çıkarmıştı. Fakat başbakanımızın girdiği 13 Mart’taki seçimlerden 3 milletvekili çıkararak çıkmıştık. Seçimlere girişi ve 14 Mart’ta Türkiye Cumhuriyetinin başına başbakan olarak geçmesi. Bunlar düşündüğümüzde kolay şeyler değil. Hiçbir şey tesadüf değil. Bunlar çalışmanın, azmin ve tabii ki Allah'ın nasip etmesinin bir sonucu” diye konuştu.
“Türkiye'nin 2002 seçimlerinde AK Parti seçimlerinden önceki dönemde başbakanımızla kıyaslamak, yani bir ölçüt olarak başbakan olmasından önceki sonraki diye değil de AK Parti öncesi sonrası olarak ele almak lazım. Çünkü başbakanımız 2003 yılında başbakan olsa da 3 Kasım seçimlerinde AK Parti hükümeti Türkiye'de başlamıştı ve Avrupa birliğiyle ilgili önemli adımlar olmuştu” ifadesinde bulunan AK Parti İl Başkanı Ömer Dengiz, değerlendirmesini şu şekilde sürdürdü:
“12-13 Aralık 2002 yılında Brüksel'deki Avrupa Birliği merkezinde Türkiye için önem arz eden ve Türkiye'nin Avrupa Birliğinde önünü açan çok ciddi anlaşmaların imzalandığı ve kabul gördüğü bir takım anlaşmalar yapılmıştı. Avrupa Birliğinin aldığı ortak kararlarla Türkiye'de birçok şeyin değiştiğine ve birçok reformun önünün açıldığına hem bürokratik hem sosyal anlamda hem de tabii ki ekonomik anlamda bir çok yönde AB kıstaslarına göre yaşam şartlarının ayarlanmasından sonra çok şeyin değiştiğine ve başlangıcı olduğuna inanıyorum. Hemen akabinde de sayın Abdullah Gül Kayseri'ye gelmişlerdi ve ilk açıklamayı burada 14 Aralık’ta burada toplantıların ilk bilgilendirmelerini yapmışlardı.
Yaptığı o konuşmalarda ben şahsım adına konuşuyorum müthiş heyecanlanmıştım. Çünkü o anda dahi bakınca tablo görülüyordu. Türkiye'nin artık nereye gittiğinin, hedeflerinin neler olduğunun sayın Abdullah Gül ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan beyefendinin Türkiye'yi AK Parti hükümetiyle nereye götürmek istediğinin ilk ışıkları orada belirmişti. İlk mesajları ben orada almıştım. Artık Türkiye çok geniş ufuklara açılıyor, daha büyük okyanuslara açılıyor kıtalar arası bir yol düşüncesi yerine okyanus düşüncesiyle hareket etmeye başlıyor diye kendi kendimize yorumlar yapmıştık ve umutlanmıştık. O günlerde biz daha büyük düşünmeliyiz çünkü Türkiye büyük düşünmeye başladı bu çok önemliydi. İnsanların öyle hissetmeye başlaması bizim içi çok önemliydi.
Bunun ne kadar doğru ve gerçek olduğunu, ütopik bir düşünce değil de gerçekleşebilecek bir plan olduğunu geçtiğimiz 10 yılda yaşadık. Hemen öncesinde 2001 yılında şubat ayındaki kriz neticesinde batan iflas eden daha doğrusu çöken bir ülke sosyal anlamda insanların birbirlerine dahi güvenmediği, babanın oğluna, oğlunun kardeşe dahi güvenmediği bir Türkiye, mahkemelere güvenin azaldığı, uzun mahkeme süreçlerin yaşandığı, uzun uzun yüksek yargının yaşandığı ve bir türlü neticeye gidilemeyen yargının, hukukun oluştuğu bir Türkiye idi. Ama tüm olumsuzlukların içinde bir anda nasıl oldu da Ak Parti hükümetiyle kısa sürede kurtuldu bu bir planlama bir hayal etme ve o idari güçle, o yönetim tecrübesiyle de bütün bunları uygulamaya koymayla alakalıydı. Bütün bunların birleştiği bir yapıdan bahsediyoruz. Türkiye hem sosyal anlamda hem ekonomik hem de hukuki alanda olan gelişmeler müthiş derecede çok büyük mesafeler alınan gelişmeler. Yani hayale dahi sığdırılamayacak gelişmeler. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Türkiye'de rekorlar kırdığı dünyada bir numara olduğu başvuru nezdinde tamamen AİHM'nin bıktığı bir ülkeden bahsediyoruz. AİHM bizi özel izleme çerçevesinden çıkartıp gelişmiş ülkelerle aynı seviyede standart bir hale getiriyor. AİHM'ye başvurular artık düşmüş durumda. Bu çok önemlidir, bu Türkiye'ye itibarla alakalıdır. İnsanların kendi devletine, kendi mahkemelerine, kendi yargısına güvenmediğinin bir göstergesidir. Bu itibardır. Siz öyle bir devletsiniz ki kendi insanınız size güvenmiyor. Benim ülkemde benim devletimde bunlar nasıl yaşanabilir demiştim. bütün bunlar çok küçük görülebilir. Arkasına bakıldığında çok önemli çok derin ifadeleri olan şeyler.
Aynı zamanda batmış iflas etmiş ekonomilerden bugün geldiğimiz yerlere bakıyoruz, batmış ekonomi dediğimiz yerden artık IMF'ye borcu kalmamış, 5 milyar dolar borç verebilecek bir konuma gelmiş, hazinesinde 125 milyar dolar stoku bulunan merkez bankasında bir ülke konumuna geliyoruz. Gayri safi milli hasılasını üçe katlamış, ekonomisini 3'e katlamış, ihracatını 5'e katlamış bir ülkeden bahsediyoruz. Dünyada kabul edilebilir bir güç olmuş bir Türkiye'den bahsediyoruz. Çok konuşmaya gerek duymuyorum bütün bunların herkes farkında. Bu gelişmeleri biz hep beraber yaşıyoruz. Günlük işlerimizin içinde olan şeyler bunlar. Bunların verdiği rahatlıklar, güç, moral, motivasyonu Türk halkı olarak hepimiz hissediyoruz. Sadece biz hissetmekle de kalmıyoruz bütün dünyada bizimle beraber olan bizimle aynı düşünen, bizi seven insanlar hatta ve hatta mazlum devletler, halklar da bizim bu halimizden mutluluk duyuyor ve motive oluyorlar. Biz sadece kendimizi bu konuma getirmekle kalmıyoruz, onlara da örnek teşkil ediyoruz, moral kaynağı oluyoruz. Allah'ım bunu Ak Partiye ve AK Parti’de görev yapan insanlara nasip etti.”