Balkan Müslümanlarının Türkiye'den beklentileri
Gazetemiz yazarı Abdülhamid Bayırbaş, 'Üsküp'te Bayram Namazı' başlıklı gezi yazısının üçüncü ve son bölümünde Balkan Müslümanlarının Türkiye'den beklentilerini kaleme aldı.
Makedonya'da geçirdiğimiz Kurban Bayramı izlenimlerimi daha önce iki yazı ile özet olarak paylaşmıştım. İkinci yazımı bitirirken Makedonyalı Müslüman temsilcilerin zamanında İsmet İnönü ile yaptıkları bir görüşme sonucu nasıl büyük bir hayal kırıklığı yaşadıklarını, bize anlatıldığı kadarı ile aktarmıştım. (http://www.kayserigundem.com.tr/hayat/uskupte-bayram-namazi-2-h29863.html).
Yazımı bitirirken Makedonyalı Müslümanların Türkiye'den beklentilerinin ne olduğu ile ilgili müstakil bir yazı yazmanın icap ettiğini belirtmiştim. Hem İnönü hatırasının beni çok etkilemiş olması hem de Makedonya'daki sivil toplum temsilcilerinin talebi üzerine bu istek ve beklentileri kaleme almanın sorumluluğunu hissettim. Bu vesile ile izlenimlerimi aktardığım yazılarda eksik bıraktığım kısımları tamamlama imkanı da bulacağım.
Kurban Bayramının üçüncü günü bizim de içinde bulunduğumuz İHH Yardım Derneği, Makedonya'dan İyilik Başağı, Ensar Derneği ve Merhamet Derneği'nden kalabalık bir ekiple Doğu Makedonya'da yaşayan Müslüman ailelere kurban eti dağıtımına çıktık.
Türkiye'nin Üsküp’teki Büyükelçiliği'nde görevli arkadaşların elçiliğin araçları ile bu organizasyona katılmaları bizi ayrıca sevindirdi.
Dernek yetkilileri ile yaptığımız sohbet esnasında söz FETÖ'nün Türkiye'de sebep olduğu sıkıntı ve zararlara geldi. Bu münasebetle Balkanlar'daki FETÖ yapılanmasının durumunun ne olduğunu sorduk.
Üzülerek belirtmeliyim ki, bu örgüt, başta Arnavutluk, Makedonya ve Kosova olmak üzere bölgede hâlâ etkin durumdaymış. Her ne kadar bu yapının eğitim kurumlarına ilgi son yıllarda azalmış olsa da, yıllar önce bu okullardan mezun olmuş kimselerin söz konusu ülkelerde yönetim kademelerinde bulunmaları, hatta milletvekili ve bakanlık düzeyine gelmiş olmaları, bölgelerde etkinliklerinin devam etmesine yardımcı oluyormuş.
Üsküp'teki STK temsilcilerinin ifadesiyle, Türkiye hükümetinin bu ülkelerdeki FETÖ yapılanmasının engellenmesine dair girişimleri, Balkanlardaki örgüt taraftarı bürokratlar tarafından "İçişlerine müdahale" şeklinde lanse edilip, Türkiye aleyhine bir propaganda malzemesine dönüştürülüyor.
Anlaşılan o ki, bölgede bir yandan Türkiye sevgisi ve kardeşlik duyguları güçleniyor, diğer yandan bu sevgi ve sempatiyi kendi çıkarları için kullanan PDY/FETÖ örgütü Türkiye'nin imajını zedelemeye çalışıyor.
***
Özelde Makedonya olmak üzere, genel olarak Balkan Müslümanlarının Türkiye'den beklentileri ile ilgili iki önemli talep ön plana çıkıyor.
Balkan coğrafyasından Türkiye'ye eğitim ve iş imkanı için gelen Müslüman gençlerin ülkelerine dönmelerinin sağlanması dile getirilen ilk talep. Bu talebin gerekçesi, Balkan coğrafyasındaki Müslüman nüfusun azalmasını engellemek ve onları azınlık durumuna düşmekten kurtarmak...
Üsküp izlenimlerimizi aktardığımız ilk yazımızda bahsettiğimiz gibi, yıllar önce bölgedeki İslam alimleri, Müslümanların yaşadıkları bölgeleri terk etmelerinin doğru olmayacağına dair fetva vermişler. Müslümanlar, Balkanlarda, hem İslamî bilinci uyanık tutmaya çalışıyor, hem de sayısal olarak varlıklarını korumak ve artırmak istiyorlar.
Makedonyalı Müslümanların Türkiye'den ikinci talepleri, Türk işadamlarının bölgeye yatırım yapması ve özellikle AB ülkelerine ihracat yapan firmaların bu yatırımlara öncü olmaları...
İlk bakışta çok makul görünen bu yatırım talebine, iş dünyasının penceresinden bakarak cevap vermek gerekiyor. Zira yatırımcının, yatırım yapacağı yerde aradığı bir takım kriterler olduğunu, bunları üç maddede toparlamanın mümkün olduğunu söylüyor ve bu üç kritere bölgesel cevaplar arıyoruz.
Bir müteşebbis, yatırım yapacağı bölgede ilk önce enerji kaynaklarını düşünür. Enerjiyi kendisi mi üretiyor, yoksa başka ülkelere mi bağımlı? Bu sorunun Makedonya açısından müspet bir cevabı yok. Bölge enerji açısından dışa bağımlı.
Bir müteşebbisin, yatırım yapacağı bölgede aradığı ikinci özellik hammadde kaynaklarına sahip olması… Oysa Makedonya, Türkiye'den gidecek yatırımcıya sunabileceği hammadde kaynaklarından mahrum bir ülke.
Öğrenebildiğimiz kadarı ile Makedonya mermer ocakları ile meşhur ve kalite mermer yataklarına sahip. Bu mermer yatakları çoğunlukla İtalyanlar tarafından işletiliyormuş. İtalyanlar bu mermerlerin tamamına yakınını Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkelerine ihraç ediyormuş.
Makedonya'nın yatırımcılar için belki de en cazip tarafı, AB ve Türkiye şartlarına kıyasla iş gücünün kolay bulunması ve iş ücretlerinin düşük olması.
Bu durumu kısa seyahatimiz esnasında biz de gözlemlemiştik. Mesela İHH'nın bölgede görevlendirdiği imamlara 250 Euro ücret ödediğini ve bu miktarın insanların geçimini sağlayacak bir miktar olduğunu öğrenmiştik.
Bölgede yatırım yapmayı düşünen işadamlarının Türkiye Üsküp Büyükelçiliğinin ticaret ataşeliği ile görüşerek söz konusu ettiğimiz konularda daha sıhhatli bilgiler alabilmelerinin mümkün olduğunu belirterek ekonomik beklentiler ile ilgili konuyu sonlandırıyoruz.
***
Beş gün süren Makedonya seyahatine dair izlenimlerimizi şu notlarla sonlandırmak istiyorum.
Gerçekten İHH bölgede hem sayılıyor, hem seviliyor. Faydalı ve hayırlı hizmetler yapıyorlar.
İHH'nın yurtdışında yürüttüğü hizmetlerini, 2015 yılı Kurban Bayramı'nda 9 gün süren Bangladeş seyahatimizde ziyaret ettiğimiz Arakanlı mülteci kamplarında da müşahede etmiştim.
Üsküp'te Muratpaşa Camii Müslüman için adeta bir mektep. Bu camide görevli imam-vaiz Süleyman BÂKÎ (daha önce soy ismini sehven Kâfî olarak yazdığımız için özür diliyorum) bu mektebe güzel Türkçesi ile öğretmenlik yapıyor.
Öğretmenliğin hakîkî vasıflarını taşıyarak bu işi yapan, izzet ve gayret sahibi tüm eğitimcilerin hem orada hem de buralarda az da olsa emsallerini görmek sevindiriyor bizleri. Balkan Müslümanlarına bilgece liderlik yapmış, izzet ve onurla Avrupalı emperyalistlere karşı iman mücadelesi vermiş merhum Aliya İZZETBEGOVİÇ'in şu harika sözünü hatırlatmak istiyorum:
"Yeryüzünde öğretmenlik yapacak olanların, gökyüzünün öğrencisi olmaları gerekir."
Rabbimden, Balkanlardaki Müslümanların ve yeryüzündeki tüm Müslümanların yâr ve yardımcısı olmasını diliyorum.
Makedonya'da aynı ekipte bulunduğum Emin Emin, Nuh Kemal Aydoğan, İsmail Temiz ve gördüğü tüm güzellik ve nimetlere karşı " Elhamdulillahi rabbilalemîn" diyerek hamd eden Abdülmetin Ülkü Uysal abiye yol arkadaşlıkları için teşekkür ediyorum. Rabbim hayırlarda yarışanlardan eylesin hepimizi.
Selam ve hürmetle…
(SON)