Azap korkusuyla gelen patlama

RAHMETİYLE MÜJDELEMEK DURURKEN: Allah'ın rahmeti yerine sürekli azabını öne çıkarmak bazı gençleri intihar bombacısı mı yapıyor? Filistin asıllı gazeteci-yazar Eymen Halid 'Yanlışlar yapan gençlerin yanında durmamız gerekirken, tam tersi onları 'azap'la korkutuyoruz. Onlar da 'bağışlanma' için bir çıkış yolu ararken kendilerini ölüme sürükleyen aşırılıkçıların kucağına düşüyorlar. Maalesef, kendilerini Allah'ın sorgusundan kurtaracak yegne yolun bu olduğuna ikna olarak birer intihar bombacısı haline geliyorlar' dedi. EN TEHLİKELİLERİ BATIDAKİLER: Halid 'En tehlikeli olanları, Avrupa, Amerika, Rusya gibi istikrarlı ülkelerden çıkan intihar eylemcileridir. O ülkelerin pasaportunu taşıyan bu gençler bir ülkeden diğerine kolaylıkla geçebilmektedir. Fransa, Belçika ve en son İstanbul patlamalarında görüldüğü üzere bu kategorideki intihar eylemcilerinin tehdidi doğrudan sivillere yöneliktir.' diye konuştu.


Kayseri’ye yerleşen Filistin asıllı gazeteci-yazar Eymen Halid “intihar eylemcileri” hakkında gazetemize özel bir demeç verdi. İslam dünyasında yüzlerce hocanın, vaaz ve hutbelerini insanı bekleyen ‘azap’ fikri üzerine kurgulamasının yanlışlığına dikkat çeken Halid “Hocalar azap vurgusunu o kadar abartmaktadır ki, küçük yaştaki gençlerin gözünde ‘rahmet’ kapılarının kapanmasına yol açmaktadırlar. Bu tutumlarına bahane olarak da şunu gösterirler: “Gençler Allah’ın cömertliğini ve bağışlayıcılığını öğrenirse ibadetlerinde gevşek davranırlar!”  

“İntihar eylemcilerinin büyük bir çoğunluğu, özellikle bazı Arap ülkelerinden gelen davetçi hocaların ürünüdür.” diyen Halid’in açıklamasının tamamı şöyle;

İntihar eylemcileri böyle üretiliyor

“Birçok Müslüman toplumda ‘intiharcı’ üretimi, aile, cami ve televizyon ortaklığıyla gerçekleştiren bir problemdir. Çok farklı seviyelerdeki akıl ve idraklere hitap eden hocaların sebebiyet verdiği bu durum uzun uzadıya açıklanmaya muhtaç bir mesele olmakla birlikte ben burada bazı düşüncelerimi kısaca paylaşmak istiyorum.

Yüzlerce hoca, vaaz ve hutbelerini insanı bekleyen ‘azap’ fikri üzerine kurgulamaktadır. Hocalar azap vurgusunu o kadar abartmaktadır ki, küçük yaştaki gençlerin gözünde ‘rahmet’ kapılarının kapanmasına yol açmaktadırlar. Bu tutumlarına bahane olarak da şunu gösterirler: “Gençler Allah’ın cömertliğini ve bağışlayıcılığını öğrenirse ibadetlerinde gevşek davranırlar!”

Elbette bu gibi yaklaşımlar son derece tehlikeli düşüncelerdir. Zira, gençleri umutsuzluğa düşürmektedir. Özellikle davranış bilinci ve farkındalığın geliştiği ilk gençlik devresinde çeşitli problemlerle karşılaşan ve doğal olarak yanlışlar yapan gençlerin yanında durmamız ve onlara destek olmamız gerekirken, tam tersini yaparak onları ‘azap’la korkutuyoruz, onlar da ‘bağışlanma’ için bir çıkış yolu arıyor ama bulamıyorlar. İşte tam bu halet-i ruhiye içerisinde, kendilerini ölüme sürükleyen aşırılıkçıların kucağına düşmektedirler. Böylece, kendilerini Allah’ın sorgusundan kurtaracak yegâne yolun bu olduğuna ikna ederek onları intihar bombacısı yapmaktadırlar.

Ölmeye ve öldürmeye ikna yolları

Bir sonraki aşama, onları sivil insanları öldürmeye ikna etmektir. Onu da, ‘vergi ödedikleri için hükümet ve devletlerinin suçlarına ortak olmaları sebebiyle sivil insanların da ölümü hak ettiği’ şeklinde gerekçelendirmektedirler!

Son bir husus kalıyor; kadınlar ve çocuklar. Onlar da kendileriyle birlikte doğrudan cennete gidecekler!...  Böylece, intihar bombacısının önünde Allah’ın huzurunda sorguya çekileceği bir husus kalmamış oluyor!

En tehlikelileri Batıdakiler

İntihar eylemcileri iki ayrı kategoride ele alınabilir. Birincisi, kanlı çatışmalar yaşayan devletlerden çıkan intihar bombacılarıdır. Bunların sivil insanlara yönelik tehditleri sınırlıdır. Çünkü eylemlerini çoğunlukla çatışma bölgesinde gerçekleştirebilmektedirler. Zira o bölgelerde eylemlerini kolaylıkla yapabilmektedirler. Zaten, siyasi ve toplumsal baskılar başta olmak üzere onları intihar eylemine sürükleyecek gerekçeler de fazlasıyla mevcuttur.

İntihar eylemcilerinin büyük çoğunluğunun yetim gençler arasından çıkması da göz ardı edilmemesi gereken önemli bir konudur. Ailesini yitirmiş, kendilerine sahip çıkacak yeni bir aile de bulamamış olan çocukların çıkmaza girmesi ve bir çıkış yolu bulamaması onların intihar eylemcisi olmasını kolaylaştırmaktadır. Bu yüzden insanlar onların kim olduğunu ve nasıl öldüğünü pek bilmez.

En tehlikeli olanları, Avrupa, Amerika, Rusya gibi istikrarlı ülkelerden çıkan intihar eylemcileridir. O ülkelerin pasaportunu taşıyan bu gençler bir ülkeden diğerine kolaylıkla geçebilmektedir. Fransa, Belçika ve en son İstanbul patlamalarında görüldüğü üzere bu kategorideki intihar eylemcilerinin tehdidi doğrudan sivillere yöneliktir. Çünkü ülkenin hayati öneme sahip hedeflerine erişim imkânları kısıtlıdır. Bu yüzden doğrudan sivil insanları hedef seçmektedirler.

Vaiz ve hatip seçiminde azami dikkat!

Kanaatimce çözüm şudur: İslam dünyası vaiz ve hatiplerini seçerken daha dikkatli davranmalıdır. Bu hocalar onaylanmış programlar çerçevesinde irşad faaliyetlerini yürütmelidirler. Bunun için dinî yayınların ve camilerin bütünüyle devletin sorumluluğunda olması gerekmektedir. Çünkü, yanlış bir fikir siyasi şartların da zemin oluşturmasıyla hızlı bir şekilde yayılmakta, bu da Müslüman olan ve olmayan halklar arasında düşmanlık üretilmesine yol açmaktadır. Aynı şekilde bu yanlış fikirler Müslüman grupları birbirine düşman edebilmektedir.

Gerek İslam ülkelerinde gerekse yabancı devletlerde görev yapan hocaların denetim altına alınmasının vakti geldi de geçiyor. İslam dini, bu hocaların yaptıklarından beridir.

Cennet’ten yer satın alma

Şu hususu iyice kavramalıyız: İnsan, tabiatı ve yapısı itibarıyla bağışlanma arayışı içindedir. O kadar ki, insanlar orta çağda kiliseye giderek yüksek meblağlarda ödemeler yapmak suretiyle bağışlanma belgesi temin ediyor, cennetten yer satın alıyorlardı! Daha sonra bütün dünya bu uygulamanın ne kadar yanlış olduğunu görmüş ve eleştirmiştir. Peki, biz neden kendi kendimizi eleştirmeyelim? Özellikle bazı devletlerin dünyanın dört bir yanına gönderdiği davetçi hocaların gençlerin yüzüne mağfiret/bağışlanma kapılarını kapatma işlevi gördüğünü neden itiraf etmeyelim? Alternatif bir bağışlanma kapısı aramaya itilen bu gençler değil midir, cihatçı gruplara kapılıp bizimle savaşan?

İntihar eylemcileri… Onların büyük bir çoğunluğu, özellikle bazı Arap ülkelerinden gelen davetçi hocaların ürünüdür. Bu kadarını söylemekle yetinelim.”

 

Bakmadan Geçme