Atamalarda riyakat değil liyakat esas olmalı

Türk Eğitim Sen Kayseri 1'nolu Şube Başkanı Muharrem Çolak:

Türk Eğitim Sen Kayseri 1’nolu Şube Başkanı Muharrem Çolak, Kayseri’de en çok okullardaki sendikal ayrımdan şikâyet aldıklarını belirterek, “Sendikalar yükselmek için basamak olarak kullanılıyor. Bugün özellikle kırsal kesimlerdeki atamalarda sadece bir sendikadan üyeler var. Mülakatın sonucu riyakat oldu “dedi.
75. Yıl Cumhuriyet Anadolu Lisesi’nde coğrafya öğretmeni olarak görev yapan Muharrem Çolak 3 ay önce Türk Eğitim Sen Kayseri 1’nolu Şube başkanlığına seçildi. Evli ve iki çocuk babası Çolak, gazetemize Türkiye ve Kayseri’deki eğitim sistemini değerlendirdi. 
Türk Eğitim Sen’in devlet memurları ve çalışanların haklarını en doğru şekilde savunduğunu düşündüğü için bu sendikaya üye olmaya karar verdiğini belirten Çolak, “Biz devletin ve milletin birliği ve beraberliği noktasında düşünce yapısına sahibiz. Sendikacılık yapacağız diye devlete zarar vermek gibi bir niyetimiz yok. Devletin yöneten insanların doğru şeyleri yapmaları noktasında anayasal çerçevede mücadele eden bir kuruluşuz.” dedi. 

“Bakanlık yaz tatilini uyuyarak mı geçirdi?”
Milli Eğitim Bakanlığının günübirlik çalışmalara kurban edilecek bir kurum olmadığını söyleyen Çolak,”Milli eğitimin temel amacı vatansever, vatanına milletine faydalı insanlar yetiştirmektir. Eğitimi iyi vermek lazım. Bu noktada da günübirlik değişiklikler maalesef çok büyük zararlar veriyor. 18 milyon öğrencimiz ve 1 milyondan fazla eğitim çalışanımız var. 20 milyona yakın bir nüfustan bahsediyorum. Aileleriyle birlikte bütün Türkiye’den bahsediyoruz. Siz bunu günübirlik ‘ben yaptım oldu değiştiriyorum’ dediğiniz zaman 80 milyon insan etkileniyor. Karşılığını da bulamadığınız zaman 3-4 yıl sonra ‘bu sistemi de değiştireyim’ dediğinizde kuşakları kaybediyoruz. Biz fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmek zorundayız. Üniversiteye ve liseye giriş sınavlarında değişiklik oldu. Ancak bu değişiklikler Eylül- Ekim ayında yapıldı. Bakanlık yaz tatilini uyuyarak mı geçirdi? Eğitim çalışanlarına da ‘biz bu sistemi getiriyoruz hadi uygulayın’ dediler. Paydaşlardan kimseye sormadan bunu yaptılar. Çoğu Milli Eğitim Müdürünün haberi bile yoktu. Bunun sıkıntısını da en çok öğrenci yaşadı, soru sayıları, konu dağılımları değişti. Öğrenci daha önce ‘16 soru çıkacaktı şimdi 5 soru çıkacak çalışmama gerek yok’ diyor.” şeklinde konuştu. 

“Talas’ta okul sayısı yeterli değil”
Değişen her eğitim sisteminin hem öğrencileri hem de velileri tedirgin ettiğini belirten Çolak “TEOG’da biliyorsunuz nitelikli okul uygulaması var. Bu nitelikli okul neye göre belirleniyor. Belirlenme kriterleri açıklanmadı. Kayseri ‘de birçok okulun nitelikli okul sınıfına girmemesi durumu var. Adrese dayalı sistemi getirdiler ama bunu zor şartları var; mesela Talas’ta okul problemi var. Talas’ta nüfus çok yoğun okul sayısı yeterli değil. Bir yığılma oluşacak. İnsanlarda ‘nitelikli okul olunca çok iyi, nitelikli okul olmayınca çok kötü’ gibi bir algı oluştu. Buna tatmin edici bir cevap vermeleri gerekir. Herkes tedirgin bu konuda. AK Parti iktidarında 6 milli eğitim bakanımız değişti ve 6 kere de eğitim sistemi değişti. Bakanlara göre eğitim sistemi değişmemeli, milli eğitim milli olmalı” dedi.

“Eğitim sistemi ticaret değildir”
Eğitim sisteminin düzelmesi için sendika olarak gerekeni yapacaklarını kaydeden Çolak, “Bakanımızın üniversiteye giriş sınavıyla ilgili ‘tekliflere açığız’ diye bir açıklaması oldu. Eğitim sistemi ticaret değildir. Burada insanların hayatını etkileyecek bir konu söz konusu. 2,5 milyon insanın gireceği bir sınavdan bahsediyoruz. Bir anda değişiklik yapılmaz, yapıyorsanız bunu alt yapısını oluşturmak zorundasınız. Derslerin branşlara göre dağılımında problemler oldu. Öğretmenlerin bile artık ‘tarihe gerek yok, coğrafya ya gerek yok !’dediği bir döneme girdik. Ben Anadolu Lisesi’nde görev yapıyorum, bu sıkıntıyı görebiliyorum. Biz sivil toplum kuruluşu olarak bu sistemin düzelmesi için gerekeni yapacağız” diye konuştu.

“Öğretmene rahat çalışma sahası yaratmak gerekli”
İdeal bir eğitim sisteminin toplumun her kesimini kucaklaması gerektiğine vurgu yapan Çolak, “ihtiyaca binaen okullar açılmalı. Siyasete göre değil. Nasıl bir camii bölgenin nüfusuna ihtiyacına yapısına göre açılıyorsa bunu Milli Eğitimde de uygulamak gerekir. Buna göre bir uygulama yapılırsa en azından toplum biraz daha kucaklanmış olur. Cumhuriyetin en büyük kazanımı okuma yazma oranlarının yükselmesiydi.  Şu anda Türkiye’de okuma oranı yüzde 99. Artık kız çocuklarımız okula gidiyorlar.  Okuldaki eğitim öğretimin kalitesini artırmanın yollarını aramalıyız. Bu da eğitim çalışanlarını desteklemekle sağlanır. Eğitim çalışanlarını aşağılamakla korkutmakla, mobbing uygulamakla düzelmez. Öğretmeni rahat bırakmak ona çalışma sahası yaratmak gerekli. Böyle olursa öğretmen bu sahada öz güvenli bir şekilde çalışmalarını sürdürür.” ifadelerini kullandı. 
“Devlet, memurunu da korumalı”
Alo 147, BİMER, CİMER uygulamalarının asıl amacının devletle vatandaş arasındaki bağlantıyı kurmak olmasına rağmen amacını aştığını belirten Çolak, “ BİMER, CİMER kuruluş amacına uygun bir şekilde kullanılmıyor. Çok gereksiz şikâyetler var. Bir şantaj yapma yerine dönüştü. Öğretmenin söylediği bir cümleden rahatsız olan, kendi istenildiği olmayan okul müdüründen çalışanına kadar herkesi şikâyet edebiliyor. Bu kadar kolay olmamalı, diğer bir kötü yanı ise devletin bunu ciddiye alarak soruşturma açıyor olması… Ve bu insanlar korkarak, huzursuz bir şekilde çalışınca verim de alınamıyor. En azından bakanlığımız şikâyet eden kişiye ‘şikâyetinizin kanıtlanabilir belgesi yoksa sizin için de hukuki süreç başlatılacaktır.‘ demeli. Bizim beklentimiz bir şikâyette iftira varsa, şikâyet edenle ilgili de gerekli hukuki süreç başlatılsın. Devlet memurunu da korumalı. “  diye konuştu. 

“Ders kitapları sınavlar için yeterli değil”
Milli Eğitim tarafından dağıtılan ders kitaplarını da değerlendiren Çolak şunları söyledi;
“8’inci sınıf İnkılap Tarihi kitabında Atatürk’ün hayatıyla ilgili, bir kısım var. Selanik’te Yahudiler, Hıristiyanlar, Rumlar, Bulgarlar, Ruslar, Arnavutlar, Makedonlar, var diyor. Türkler yazmıyor. O zaman Mustafa Kemal Paşa Türk olmuyor mu? Bunu yanında bazı kitaplarda hakaretvari, argo kelimeler veya resimlerin olduğunu gördük. İnceleme komisyonunun bunları görmezden gelmesinin bahanesi olması lazım. Bu sorunların önüne geçmek için ince eleyip sık dokumak lazım. Ve bu kitaplar sınavlar noktasında yeterli olmuyor. Sınav sistemi test olduğu için öğrenciler bu kitaplara ek olarak soru bankaları alıyor. Devlet de bunu okul kurslarıyla elinden geldiği kadar kapatmaya çalışıyor. Bu yüzden kurs uygulamasını destekliyoruz. “ açıklamasında bulundu. 

“Sendikacılık yapacağız diye kırıp dökmemeye çalışıyoruz”
Kayseri’de Türk Eğitim Sen olarak; Kocasinan, Yahyalı, Yeşilhisar, Sarıoğlan, Felahiye ve Özvatan ilçeleri KYK, İl Milli Eğitim ve Erciyes Üniversitesi’nde sorumlu olduklarını belirterek sendika çalışmaları hakkında bilgi veren Çolak sözlerini şöyle sürdürdü;
“8 Mart Dünya Kadınlar Günü’yle ilgili 4 Mart Pazar günü Tuana Restoran’da sendika üyelerine bir program yapmayı düşünüyoruz. Yahyalı ilçesinde bir istişare toplantısı yaptık. 3 Mayıs’ta Sabancı Kültür Sitesi’nde bir şiir dinletisi yapacağız. Temmuz- Ağustos aylarında yurt dışı Balkan gezimiz olacak. Bunların yanında belli aralıklarla okullara ziyarette bulunuyoruz. Eğitim çalışanlarının sorunlarını dinliyoruz. Bir üyemiz bir sıkıntı yaşadığı zaman hukuki destek sağlıyoruz. Ülkemiz zor şartlardan geçiyor. Afrin’de bir operasyon var. Bu şartlar altında devletimizin ve milletimizin yanında yer almak zorundayız. Sendikacılık yapacağız derken de kırıp dökmemeye çalışıyoruz.” dedi. 

“Sendikalar, bir yere gelmenin basamağı olmamalı”
 Kayseri’de en çok okullardaki sendikal ayrımda şikâyet aldıklarını belirten Çolak ”özellikle kırsal alanlarda çalışan üyelerimiz, sendikal bir ayrım olmasından çok şikâyetçi. 400 küsur eğitim çalışanının olduğu Yahyalı ilçesinde bir tane Türk Eğitim Sen’li yönetici yok. 2014 yılında yapılan idareci atamalarıyla Kayseri’de devlete yönelik değil de bir sendikaya yönelik atama yapılmış oldu. OHAL’in çıkarılma amacı terör örgütleriyle mücadeleydi. Biz bunu sonuna kadar destekliyoruz. Ancak sendikanın bir baskısına dönüştürmek eğitim çalışanlarını korkuya düşürüyor. Bizim derdimiz OHAL’le değil, OHAL’i bir sopa gibi göstermeye çalışan işgüzar yöneticilerle” açıklamasını yaptı. 
Çolak “Görevde yükselmeyle ilgili yeni bir yönetmelik çıktı. Bize de bir taslak gönderdiler. Bu taslakta gördüğüm şey daha önce atanan müdür ve müdür yardımcılarının korunmasına yönelik çıkmış gibi. 2014 yılındaki atamaların liyakatle mi, riyakatle mi yapıldığını herkes biliyor. Yüzde 90’ın üzerinde bir sendikadan atanma yapılacak. Sonra da ‘atama yönetmeliği bellidir’ diyeceksin. Atama yönetmeliği belli ise kimse de sendikal ayrım yapmadan devlete millete hizmet edecek kişileri atasınlar ama mülakatı riyakata çevirdiklerini görüyoruz. Aynı şey Kredi yurtlar Kurumu’nda da var. Orada çalışan insanlarında sendikal ayrımla alındığını yükseldiğini görüyoruz. Sendikalar müdürlüğün, şefliğin, bir yere gelmenin basamağı olmamalı. Hak eden gelmeli.” ifadelerini kullandı. 

Osman Elmalı’ya teşekkür
Kayseri’de il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin çalışmalarından dolayı sendikası adına teşekkür eden Çolak, sözlerini şöyle tamamladı;
“İl Milli Eğitim’de görevlendirme uygulamasını gerçekçi ve doğru yaptıkları için İl Milli Eğitim Müdürümüz Osman Elmalı’ya ve Kocasinan ilçemize Spor Lisesi ve Fen Lisesi kazandırdığı için Kocasinan İlçe Milli Eğitim Müdürü Yaşar Öztürk’e teşekkür ediyorum. 1,5 milyonluk bir şehir de Spor Lisesi yoktu. Ve nitelikli okul uygulamasına bu liseler de dahil oldu. En azından bir şeyler doğru yapılmaya çalışıyor. Bunun için de ben sendikam adına kendilerine teşekkür ediyorum” 
Haber. Tuba Köksal
Fotoğraf: Metin Yiğit

 

Bakmadan Geçme