- Haberler
- AŞURA İLAHİ ELİN YERYÜZÜNE MÜDAHALESİ
AŞURA İLAHİ ELİN YERYÜZÜNE MÜDAHALESİ
Kur'an ayetleri ve İslam tarihi okuyucularına ve inananlarına sunduğu bilgiler ışığında Allah (cc)/ilahi el tarihe farklı zaman dilimlerinde müdahale etmiştir. Bazı peygamberler bizzat bu ilahi müdahalelere tanıklık ettikleri gibi peygamberlerin tanık olmadıkları, yani onların dışında farklı zaman dilimlerinde de ilahi el sosyal yaşama müdahil olmuştur.
Kur’an ayetleri ve İslam tarihi okuyucularına ve inananlarına sunduğu bilgiler ışığında Allah (cc)/ilahi el tarihe farklı zaman dilimlerinde müdahale etmiştir. Bazı peygamberler bizzat bu ilahi müdahalelere tanıklık ettikleri gibi peygamberlerin tanık olmadıkları, yani onların dışında farklı zaman dilimlerinde de ilahi el sosyal yaşama müdahil olmuştur.
Aslında peygamberlerin varlığı -ilk insanın ilk peygamber olarak yeryüzünde rol alması; çünkü Âdem’in (a) peygamberlik öncesi diye bir hayatı yoktur- sosyal hayata müdahaledir. Bununla birlikte insanlar azgınlaştığında, toplumlar bozulduğunda ve adalet ortadan kalktığında; Allah nebi/resuller göndererek onların üzerinden yine tarihe müdahale etmiştir.
Ancak her ne kadar tüm şirk sistemlerinin karakteristik özelliği olan ama 18.yy.da adı Deizm olarak adlandırılan felsefi bir akım ortaya çıkmıştır. Deizm “Tanrıya inanmakla beraber belli bir dinin naslarını ve esaslarını inkâr eden, Tanrının evreni yarattıktan sonra onu kendi yasasına göre işlemek üzere kendi haline bıraktığını ileri süren felsefi akımı İfade eder.” Günümüzde varlığını sürdüren bu akım aslında laikliğin bir türevi olarak ta karşımıza çıkar. Bu anlayışa göre Allah vardır, yaratmıştır ama evreni ve içindekileri doğal olarak insanları kendi hallerine bırakmıştır. Ne ahiretle ne de insan hayatı ile ilgili kurallar koymamıştır. Dolayısıyla Allah sosyal hayata/tarihe müdahil değildir. Tabi ki bu anlayış Cebrail’i (a), risaleti ve vahyi yok sayan bir anlayıştır ki; İslam ile taban tabana zıttır.
İlahi iradenin tarihe müdahalesini ikiye ayırabiliriz. Peygamberlerin rol aldığı müdahaleler ve peygamberlerin rol almadığı müdahaleler. Birincisine Nuh’a (a) çölde sıcak kumların üzerinde gemi yaptırılması ve yeryüzünün denize dönüştürülmesi, İbrahim’in (a) atıldığı ateş alanının gül bahçesine çevrilerek ateşten kurtarılması ve Musa’ya (a) kızıl denizin yarılarak yol olması örneklerini verebiliriz.
İkinci olarak; Yemen valilerinden olan Ebrehe’nin Kâbe’yi yıkmak için Fil orduları ile Mekke’yi işgal hareketi. Ancak Allah güçlü orduları ile Mekke önlerine kadar gelen Ebrehe ve askerlerini Ebabil kuşları ile durdurmuş, Beytini korumuş ve bu şekilde tarihe müdahale etmiştir. Ve yine şehvet düşkünü ve tapkını olan bir topluluğa İtalya’nın Pompei kentine Miladi takvimin ilk yıllarında müdahale ederek; kenti her şeyi ile birlikte yanardağının küllerinden ve taşlarından oluşan bir tabaka ile toprağa gömmüş, şehir; içindeki tüm canlı varlıklar ve eşyaları ile birlikte mezarlığa dönüşmüştür.
Bu çerçevede Muharrem ayının tarihe müdahale edilen bir ay olduğunu söylemek mümkündür. Özellikle Aşura günü (10 Muharrem) değişimin eksenini oluşturmaktadır. Hz. Âdem'in tövbesinin bugün kabul edildiği, Hz. Nuh’un gemisinin bugünde tufandan kurtulup Cudi dağının tepesine oturduğu, Hz. İbrahim'in bugünde ateşten kurtulduğu, İsrail oğullarının Firavun ‘un zulmünden bugün kurtulduğu, Hz. Yakup oğlu Hz. Yusuf'a bugünde kavuştuğu tarih kitaplarında yer almaktadır. Tüm bunlar insanlığa özellikle de Müslümanlara şu mesajı vermektedir; Allah yeryüzünde razı olmadığı gidişata bir şekilde müdahale ederek, gerek kendisine iman edenlere gerekse mazlumlara; tevhit ve adalet için yeni alanlar açmaktadır.
Ayrıca son nebinin (sav) Medine’ye hicret sonrası aşura gününde Yahudilerle arasında geçen diyaloğun üzerinde düşünmek gerekmektedir. Şöyle ki Hz. Peygamber “Yahudiler'in Âşûre günü oruç tuttuklarını görünce bunun ne orucu olduğunu sordu. Cevap olarak şöyle dediler: "Bugün, iyi bir gündür. Allah, İsrail oğullarını Firavun'un zulmünden bugün kurtarmıştır. Musa (a) Allah'a şükür için bugünde oruç tutmuştur. Biz de tutarız” dediler. Hz. Peygamber; "Biz Musa'nın sünnetine sizden daha yakınız, dedi ve o gün oruç tuttu ve ashabına da tutmalarını emir buyurdu."(Buhârî) Son nebi bu davranışıyla Medine’deki Yahudi algısına ve otoritesine bir müdahalede bulunmuştur. Ve Müslümanların gündemi belirleme ve takip etme anlamında sosyo-psikolojik bir tavır sergilemiştir.
İlahi iradenin yeryüzüne müdahalesi geçmişte mi kaldı sorusu akla gelebilir. Ya da bu müdahaleler yalnızca peygamberler dönemine mi aittir? Şüphesiz ki buna evet demek mümkün değildir. Allah’ın (cc) yardım vaadi kendisine ihlas ve teslimiyet içerisinde iman eden, iyiliği emreden ve kötülükten vazgeçirmeye çalışan tüm mümin/Müslümanlar için kıyamete kadar geçerlidir.
21.yy.da dünya Müslümanları her zamankinden daha çok ilahi bir müdahaleye muhtaçtır. Şairin “ilahi yok mu bu karanlık gecelerin sabahı” dediği gibi. Mazlumların rabbi olan Allah’tan (cc) bir müdahale ummak/beklemek en doğal bir durumdur. Ancak o rabbin şu buyruğu önemlidir “bir kavim kendini değiştirmediği müddetçe o kavmin değiştirilmesi sünneti ilahiye den değildir”
1436 yıl sonra bir Muharrem ayı içerisinde mahzun ve mazlum bir halde dünya
Müslümanları. Ama ilahi bir elin kendilerine ulaşması için; İbrahim’i bir duruş şarttır. Öyleyse Muharrem ayı aşura şenlikleri değişim şenliklerine dönüştürülmelidir. Çünkü tarih yeni bir müdahale bekliyor…
F. Yılmaz ALTUNÖZ
Bakmadan Geçme
Köyde mahsur kalan vatandaştan belediyeye çağrı
Çöken çatının altında mahsur kalan karı koca kurtarıldı
Hulusi Akar'dan Nevşin Mengü'ye şok dava: 100 Bin Lira tazminat talebi
Tüketiciler Birliği'nden vakıf evlerinin yüzde 900'lük kira artışına tepki
İtfaiye'den 'kar' mesaisi
257 mahallenin yolu daha ulaşıma açıldı