Asıl Ermeni soykırımı budur!

Türkiye askeri ve sivil bütün arşivlerini dünyaya açmayı düşünürken, Ermenistan neden arşivlerimizi dünyaya açalım diyemiyor. Amerika’da taraf olduğu için soykırım yapılamadığına dair ilan yayınlanmıyor. İlanın yayınlanmamasına ilişkin New York Times’dan yapılan açıklamada, "11 Eylül saldırıları, Holokost, ABD'deki kölelik uygulaması, Ermeni soykırımı, İrlanda'daki açlık gibi tarihi gerçekleri reddeden veya önemsizleştiren reklamlar yayınlanmaz" ifadelerine yer veriliyor.

Türk Amerikan Milli Yönlendirme Komitesi Eş başkanı İbrahim Uyar, "Biz Amerika'yı basın özgürlüğünde gerçekten özgür bir ülke biliyorduk. Tarafsız bir medya anlayışı var ve her kesime söz hakkı veriyor biliyorduk. Bunun böyle olmadığını gördük" diyor.

Papa neden soykırımı tanıyor. Ermeni diasporası ve Ermeni lobileri neden bu konulara insancıl yaklaşmıyor. Türkiye’de yaşayan Ermeni vatandaşlarımızın birçoğu olaylara fanatik Ermenilerin gözüyle bakmıyorlar.

Bir bilim adamının Haçında Mağarada yüzlerce Müslüman halkı işkenceyle öldürmesi elbette soykırımdır. Bunu yapanlar soykırımı yapanların ta kendileridir.

YILDIZ HANIMLA KİTAPLARI HAKKINDA KONUŞTUK

Yıldız hanımla “İkinci Ergenekon”, “Babam ve Ben” kitapları üzerine konuşurken babam vahşet, soykırım gibi şeyleri mümkün olduğu kadar konuşmaktan kaçınırdı. Dedi. Mağara olayını bana anlatan kişi “İkinci Ergenekon” adlı kitabında bu konuyu neden yazmadığımızı sorması üzerine sağlığında bu konuyu babama teyit ettirdim. Böyle bir olayın olduğunu doğruladı.

Yıldız hanım bir müjde daha verdi. Okul anılarını anlattığı üçüncü kitabının yayına hazır olduğunu söyledi.  

Neydi bu vahşet ve işkence şimdi onu Babam ve Ben kitabında Yıldız Yeğeneğanın kaleminden okuyalım.

ÇOLAK HALİL VE MAĞARA OLAYI

Zaman zaman babam bana, savaşta yaşadığı acı olayları anlatırdı. Bunları dinlemek için çok gençtim, etkisi bende derin izler bırakırdı, ama bilemiyorum belki de savaşın getirdiği felaketleri, savaşın acımasızlığını göstermek için bana anlatıyor olabilirdi. Bir mağara olayı vardı ki en güçlü, en acımasız insan bile onu ürpermeden dinleyemezdi.

İŞTE ASIL SOYKIRIM BUDUR

Haçın’da (Saimbeyli) bir gün Coşkun Osman askerleriyle bir bölgeden geçerlerken burunlarına ağır, pis bir koku gelir. Bir askere kokunun nereden geldiğini araştırmasını söyler. Asker kokunun geldiği mağarayı bulur, girer ve çığlıklar atarak geri döner, kusmaya başlar. İkinci bir asker gönderir, o da aynı şekilde geri gelir. İçlerinde en cesuru olan Çolak Halil’e: “Halil sen gir bakalım, içeride neler olmuş, her giren delirmiş gibi çıkıyor” der. Halil gider, diğerlerinden biraz daha uzun kalır. Çıkışında bir kayaya tutunup kusmaya başlar. Babam meraklanıp: “Bir de ben bakayım içeride ne var” deyince Halil: “Kumandanım sakın girme” diye bağırır. Babam dinlemez girer. Ne görsün! Tanrım, iki yüz kadar kadın, erkek Türk işkenceyle öldürülmüşler. Hepsi de çıplak. Kiminin derisi yüzülmüş, kiminin gözleri oyulmuş, hamile kadınların karınları deşilmiş, ceninler ortada ezilmiş, genç kızların ağızlarına erkeklerin cinsel organları kesilip sokulmuş, erkeklerin ağzına da kadınların memeleri. Dayanamamış, o da diğerleri gibi dışarı fırlayıp kusmaya başlamış. Halil bir kayanın dibinde: “Emmimin oğlu, halam, komşularım hep oradalardı” diyerek acı gözyaşları döküyor, bir yandan da “hain gâvurlar bunun acısını almazsam dünya bana haram olsun” diyormuş.

Coşkun Bey askerlerini alıp oradan uzaklaşmış. Karargâhta olayı anlatıp ne yapmaları gerektiğini konuşmuşlar. Daha fazla köylünün o manzarayı görüp üzülmemesi için mağara girişini duvarla ördürtmeye karar vermişler.

KOLEJİN MÜDÜRÜ DENEY YAPMIŞ

Bu arada gelen ihbarlarla, bu felâketin faili olan Haçın Koleji’nin Amerikalı müdürünü yakalayıp getirmişler. Müdür gayet soğukkanlılıkla olayı kendisinin yaptırttığını, bir insanın acıya ne kadar dayanabileceğini ölçmek istediğini anlatıyor ve ekliyor:

—Ben bir bilim adamıyım, beynelmilel (uluslararası) bir profesörüm. Bana dokunamazsınız, beni bütün dünya korur. Benim yaptığım iş geleceğe yararı olacak deneylerdi. Askerler:

—Bu ne diyor komutanım, beynelmilellikte ne demek oluyor? Diye soruyorlar. Coşkun Bey:

—Beynelmilel, bütün dünyaya ait demektir. Götürün, siz de bu adamı bütün dünyaya ibret olacak şekilde öldürün.

Babam bunları anlatırken gözleri büyümüş, göz bebekleri su içinde yüzer gibi oynuyordu, aynen annemin vefat ettiği günkü gibi. Bir daha askerlerine Amerikalı profesöre ne yaptıklarını sormamış, öğrenmek de istememiş. Yalnız, askerlerden çeşitli sesler geliyormuş. Hepsi bir fikir yürütmeye başlamış:

 —Komutanım! Onu da mağaraya atıp duvarı öyle örelim, deneylerine orada devam eder.

—Hayır, hayır. Beynelmilelmiş, beynine mil çakalım.

—Olmaz! Beynelmilellik bütün dünyaya ait demekmiş. Biz de onu parça parça edip ait olduğu ülkelere her bir parçasını yollayalım.

Babam asla gerçeği öğrenmek istememiş, öğrenmemiş.

Türklerin soykırım yaptığını ifade edenlere cevap olarak bu örneği yazdım. Mübadele sırasında karşılıklı yaşanan acı olayları kimse inkâr edemez. Her iki tarafta da yaşanan acılar müştereken paylaşılmalıdır. Bu dünya o kadar büyük ki herkese yeter. Yeter ki Barış, kardeşlik ve huzur olsun.

M. Orhan Cebeci yazdı...

Bakmadan Geçme