Arık'tan Bozdağ'a fıkralı tepki
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kayseri Milletvekili Çetin Arık, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'a 'Adaletin olmadığı, hukukun katledildiği bir ülkede Adalet Bakanı olmak nasıl bir duygu?' diye sordu. Arık, Bakan Bozdağ'a Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (SES) Kayseri Şube Başkanı Orhan Karakaya'nın son KHK ile ihraç edilmesini de gündeme taşıyarak, iktidarın FETÖ ile mücadele adı altında muhalefeti yok etmeyi amaçladığını iddia etti.
Adalet Bakanlığı’nın bütçesinin görüşüldüğü Plan Bütçe Komisyonu’nda söz alan CHP Kayseri Milletvekili Çetin Arık, konuşmasına bir fıkra ile başladı. Arık, Sözlerime hepinizin bildiği bir fıkra ile başlamak istiyorum. İsviçre'de bir kokteyl veriliyor. Büyükelçi Bakanı, İsviçre Bakanı ile tanıştırıyor: ‘İsviçre denizcilik bakanı’ Türk bakan şaşırıyor: ‘İyi de İsviçre'de deniz yok, nasıl bakanı olur?’ İsviçreli Bakan da : ‘İyi de sizde de adalet yok ama bakanı var!’ diye yanıt veriyor. Bugün Türkiye’de gerçekten adalet yok, hukuk yok. Sayın Bakan, gerçekten adaletin olmadığı, hukukun katledildiği bir ülkede Adalet Bakanı olmak nasıl bir duygu?”
Hiç kimsenin suç işleme özgürlüğünün olamayacağını ifade eden Arık, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Evrensel hukuk kurallarına göre bir eylemin suç olup olmadığına bakılır. Suçun kimin işlediğinin önemi yoktur. Eğer yapılan eylem suç ise bunun karşılığı olan ceza verilir. Ama sizin iktidarınız döneminde yapılan eyleme değil, suçu kimin işlediğine bakılıyor. Eğer ki, suç işleyen AKP’li ise yada AKP yandaşı işlenen suçu görmezden geliyor, Aklanıyor. Örneğin Deniz Feneri davası… Örneğin dört bakanınızın isminin karıştığı yolsuzluk davası… Alınan verilen rüşvet ortadayken, kola takılan 750 bin liralık saat ortada iken, bu bir kumpas denildi, bu bir darbe denildi işin içinden çıkıldı. Öte yandan bu güzel ülkenin milli ordusuna, bugün mücadele ettiğiniz FETÖ tarafından kumpas kuruldu. Görmezden geldiniz. Görmezden gelmenin de ötesinde bizzat destek verdiniz, yardımcı oldunuz, Adalet yerini buluyor dediniz. Bugün kırmızı bültenle aradığınız FETÖ’cü savcılara, ‘Yürekli savcılar, yiğit savcılar’ dediniz. Yetmedi, altınızdaki zırhlı araçları, bu savcılara tahsis ettiniz. Bu davaların savcısı olduğunuzu açıkladınız. Ama sizin savcısı olduğunuz davada insanlar büyük acılar çekti, senelerce zindanlarda çürüdü, hayatlarını kaybetti. Şimdi Meclis’te Sayın Mustafa Balbay’ı, Sayın Tuncay Özkan’ı gördüğünüzde ne hissediyorsunuz? Bugün FETÖ ile mücadele ediyorsunuz. Öğretmenleri, askerleri, iş adamlarını toplumun hemen hemen her kesiminden insanları FETÖ’ye destek vermekten, FETÖ’cü diyerek işlerinden atıyor, hapsediyorsunuz. Ama biz size, “Bu FETÖ’ye dikkat edin, bu bir yılan. Ülkemizi de sokacak, zehirleyecek’ dediğimizde siz bize ‘Abartmayın, Fetullah Gülen muhterem bir hoca efendi. Endişelenmeyin ne yapıyorsa, bizim hükümetimizin bilgisi dahilinde yapıyor” dediniz. Madem FETÖ her şeyi sizin bilginiz dahilinde yaptı ve bunun sonucunda 15 Temmuz hain darbe girişimi yaşandı ise yargılanması gereken siz misiniz, yoksa bir sendikaya üye olan öğretmen mi? Bunları söylerken, benim meselem sizin ve partili arkadaşlarınız Fetullah Gülen’e dizdiğiniz övgüleri yeniden gündeme getirmek değil. Benim meselem adaleti aramak, hukuku bulmak. Diğer yanda Milli Bayramlarda, 10 Kasımlarda, Belediyenin çöp arabası ile iş makineleriyle yol kesmeyi marifet sayan, milletin atasına gitmesini engellemeyi belediyecilik sanan belediye başkanı, FETÖ’nün talebi doğrultusunda şehrin imar planını değiştirerek, bu yapıya parsel parsel arsa veriyorsa, sonunda 15 Temmuz darbe gecesi bir gecekonduya sığınıyorsa, bu belediye başkanının FETÖ’ye yardım ve yataklık yapmaktan yargılanması gerekmiyor, yoksa Bank Asya’ya para yatırdığı için ihraç edilen ebe, hemşire ya da tatbikat var denilerek sokağa çıkartılan Mehmetçiğin mi? Sayın Bakan, bir kez daha hatırlatmak isterim ki, ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ Yine bildiğiniz gibi Türk Milleti egemenlik yetkisini yasama, yürütme ve yargı organları eli ile kullanır. Yargı yetkisini ise Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce… Altını çiziyorum, bağımsız mahkemelerce… Yargı hiçbir otoriteden talimat almaz, almamalıdır. Oğlanda bizim, kız da bizim diyerek güçler ayrılığını hafife alanların; oğlanın da, kızın da bu ülkenin bütününe ait ve bağımsız olduğunu artık anlaması gerekiyor”
Kurumsal Haber