ANTİKACI OSMAN BABA

Kayseri'deki küçük dükknında antikacılık yapan Osman Yıldırım, namı diğer Osman Baba, 67 yıldır antika eşyaları satarak geçimini sağlıyor. Osman Baba, şehrimizde az sayıda bulunan antikacıların da en eskisi.

Bu işe eski eşyalara duyduğu hayranlık sayesinde başladığını söyleyen Osman Yıldırım esnaflığa çok küçük yaşlarda babasının dükkânında çalışarak adım attığını dile getirdi. Osman baba, ilerlemiş yaşına rağmen hala; kullanımdan kalkmış antika başta olmak üzere tarım aletlerinden mutfak eşyalarına, daktilodan fotoğraf makinesine, plaktan videokasetlere, saatten gaz lambasına, eski tespihlerden tedavülden kalkmış paralara, takı tokalara kadar birçok eşyayı satarak mesleğine devam ediyor.

En antika antikacı
1934 Pınarbaşı doğumlu olan ve 67 yıldır antikacılık yapan Yıldırım, Kayseri’de bulunan az sayıdaki antikacıların en eskisi olma unvanına sahip. Şimdilerde birkaç yeni yetmenin işe giriştiğini söyleyen Yıldırım işini ilk günkü heyecanıyla icra ediyor. 
Osman Baba antikaya duyduğu sevgiyi; “Sabahtan akşama kadar burada durasım var. Hiç eve gitmek istemiyorum. Bıraksalar dükkânda yatar kalkarım. Çok ekmeğini yedim. “ sözleriyle dile getirdi. Önceleri Cami-i Kebir Vezir Han’da bulunan dükkânını restorasyon çalışmalarından dolayı şu an bulunduğu Alpaslan Mahallesi Sivas Caddesi üzerine taşımak zorunda kalan Yıldırım bu durumdan oldukça şikâyetçi.  Bu şikâyetini de “Vezir Han’ında daha çok ziyaretçim, müşterim olurdu. Orası iyiydi, hareketliydi.  Gezmeye gelen turistler mutlaka uğrardı. Şimdi burada gözden uzaktayım. Oralarda antikacı soran olursa buraya yönlendiriyorlar ama eskisi gibi gelen giden yok.  İnşaat bittikten sonra gelin dediler ama bundan sonra gider miyim bilmem.“ şeklinde dile getiriyor.

“Görür görmez anlarım “
“Dükkâna getirilen antikaların değerini görür görmez hemen anlarım” diyen Osman Baba bu yeteneğinin sırrını “Kaç senedir bu işi yapıyorum. Ustası oldum artık.“ diyerek açıklıyor. Gene de bazı antikaların tam fiyatını kestiremediğini, keşke o fiyata satmasaydım diyerek satmaktan pişman olduğu birçok eşya, tespih ve tedavülden kalkmış eski paraların olduğunu  sözlerine ekliyor.
En eskisi en değerlisi
Antikaların değerinin, üretildiği ve kullanıldığı yıllara göre belirlendiğini söyleyen Yıldırım ; “En eskileri en değerlileri olur. Ne kadar eskiyse o kadar değerlidir. Ve ne kadar eski olursa da o kadar çabuk satılıyor.” dedi.  Dükkânında bulunan en eski objenin 700 yıl öncesine ait olduğu sanılan iki adet metal Meryem Ana figürlü şamdanlar olduğunu söyleyen Yıldırım, tanesinin 2 bin liradan alıcısını beklediğini söyledi.
“Kayseri’dehiç heves yok”
Müşterilerinin çoğunun başka illerden geldiğini ifade eden Osman Yıldırım; “Kayseri’de hiç heves yok. Çoğu dışardan geliyor bir şeyler almak için... Birkaç devamlı müşterim var o kadar. Bazen de Cami-i Kebir’den tanıdığım esnaflar gönderirse, turistler geliyor alışveriş yapmaya… “  dedi. Kayseri’deki vatandaşların antika eserlerini korumak konusunda da eksiklikleri olduğuna vurgu yapan Osman Baba bu durumdan “Önemsemiyorlar, eski püskü bir şey diye atıyorlar.” diye yakındı.
Haber/Fotoğraf: Suna Bedel

Bakmadan Geçme