'anaokulunda 'ana', Huzurevinde 'huzur' Yok'
Gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak, Müslümanların birbirine 'Rahmet' vesilesi olması gerektiğini belirterek, ailelerin öncelikle hayırlı evlat yetiştirmek zorunda olduklarını bildirdi. Dilipak, ''Anaokulunda 'ana', huzurevinde de 'huzur'...
Gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak, Müslümanların birbirine 'Rahmet' vesilesi olması gerektiğini belirterek, ailelerin öncelikle hayırlı evlat yetiştirmek zorunda olduklarını bildirdi. Dilipak, ''Anaokulunda 'ana', huzurevinde de 'huzur' yok. Çocuklarını kreşe mahkum edenler, yarın o çocuklar tarafından huzurevine gönderilirler. Orada görürsünüz huzurun ne demek olduğunu'' dedi.
Dilipak, bir dizi konferans vermek için geldiği Kayseri'deki özel bir eğitim kurumunda kadınlara yönelik yaptığı konuşmada, ''Çocuğunuzun Hz. Yusuf (a.s) gibi olmasını ister misiniz? Öyle olan çocuğunuzu kardeşleri kuyuya atsa, köle tüccarı köle olarak satsa, iftiraya uğrayıp hapse atılsa canınız yanar değil mi? Ama bunlar olmadan da Yusuf olunmaz ki. Yusuf sadece biyolojik bir bebek değil. 'Öf' bile denilmemesi gereken anneye, 'Öf' derseniz, yediğiniz 'domuz' afiyet olsun. Ne afiyeti, zehir, zıkkım olsun. Biz birbirimize Rahmet vesilesi olmak zorundayız. Gelin, kaynanaya, kaynana da geline dua etmiyorsa, o evde bu dediğim hayırlı çocuk yetişmez'' ifadelerini kullandı.
Konuşmasında, ''Anaokulunda ana yok, huzurevinde de huzur yok'' diyen Dilipak, şöyle devam etti:
''Çocuklarını kreşe mahkum edenler, yarın o çocuklar tarafından huzurevine gönderilirler. Orada görürsünüz huzurun ne demek olduğunu. Etme bulma dünyasıdır bu dünya. Eee ne olacak? Kaynananıza, kayınbabanıza tahammül edeceksiniz. Dedeyle nine eve dönecek. Kur'an kursları kapanacak. Dede öğretecek torununa Kur'an'ı. Kur'an bizim için ders değil, hayattır bizim için. Bakmak zorunda olduğunuz evinizdeki 3 çocuğunuz değil, yeryüzündeki bütün açlardır çünkü yeryüzünün bütün açları, ümmetin yetimidir. Yeryüzünden hesaba çekileceğiz. Hiçbir Müslüman yeryüzünde olup biten şeyleri görmezden, duymazdan, bilmezden gelme hakkına sahip değildir. Allah sizin ellerinizle yeryüzündeki zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istemektedir. Allah rızası için bir iyilik yaparsanız, Allah size o iyiliğin 10, 100 hatta 700 katıyla geri verecektir. Suriyeliler, Somalililer ya da dünyanın başka yerlerindeki insanlar, sizin gönderdiğiniz eski elbiseleri giyiyorlar ve sizin gönderdiğiniz ekmekleri yiyorlar. Siz daha karlısınız.''
''Fatih'lerle övünerek cennete gidilmez'' diyen Dilipak, ''Babanız Peygamber olsa sizi kurtaramaz. Şeyhiniz, lideriniz, örgütünüz... Geç onları. Öyle olsa Peygamberler çocuklarını kurtarırlardı. Herkes için ancak yaptıklarının karşılığı vardır. Sizin Fatih'le övündüğünüz gün değil, Fatih'in sizinle övündüğü gün siz cennete gireceksiniz. Onun için boşa geçirecek bir günümüz yok bizim'' diye konuştu.
Yüzyıl önce Türkiye ile birlikte Orta Doğu'daki birçok devletin tek bir devlet olduğunu ancak aradaki sınırları İngilizlerin ve Fransızların çizdiğini kaydeden Dilipak, ''Sınırları biz çizmedik. Osmanlı'daki Bilad-ı Şam'ın sınırları içerisinde bugün 5 devlet var. Bu arada, sizleri Rabia selamıyla selamlıyorum. Bugün Rabia katliamının 100'üncü günü. Suriye'nin hemen hemen tamamı kutsal topraktır (Vaad edilmiş toprak). Suriye çok yakında ayağa kalkacaktır inşallah'' dedi.