'Yitik Şiirler' keşfedilmeyi bekliyor!

İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi şair Osman Utkan ile ilk kitabı ' Yitik Şiirler'den yola çıkarak bir söyleşi yaptık.

Akademisyen-şair Osman Utkan, ortaokul yıllarından beri tutkusu olan şiir yazmayı bir eserle taçlandırdı. Gençlere verdiği önem ile bilinen Utkan ile fakültedeki odasında görüştük.

Sizi şiire teşvik eden nedir?

Şiire ilk defa Körfez Savaşı'nda başladım. Amerika Bağdat'ı işgale kalktı. Bombalar yağdırdı. Bu olayların olduğu gün ben ortaokul 2. sınıfa gidiyordum. Babam ile birlikte televizyondan olayları izledik. Müslüman bölgeye müdahale ediliyordu. Ben de çocuk bakışı ile tedirgin ve korkuyla 'acaba ne olacak?' diye endişe içinde olayları izliyordum. CNN televizyonunda spikerin, savaşı Nobel akşamına benzetmesi hiç aklımdan çıkmaz. Spikerin bu söylemi benim şiire başlama noktam oldu. Duygusal yoğunlukla epey düşündüm. Amerika'yı lanetleyen şiirler yazmaya başladım.  Şiirlerle derdimi rahat anlatabiliyorum diyerek devamını getirdim. Dram ağırlıklı mısralar yazdım.  90 yılından 2000'li yıllara kadar acı hayatımızın her yerindeydi. Günlük yaşantımız,  şehirlerimiz felaket düzeyindeydi.  Fukaralık, hastalık, işsizlik, ölümler fazlasıyla oluyordu.  Bu acılar hep bizi yazdırmaya itti. 'Dert adamı söyletir' bağlamında şiirler yazdım. Çevremdeki insanlar şiirlerimi beğenerek siparişte bulunuyorlardı.

'Yitik Şiirler' kitabınız hakkında bilgi verir misiniz?

115 sayfadan oluşan şiir kitabımda 70 civarında şiir yer alıyor.  Bu şiirlerin hepsinin hikayesi var. Kitap 4 bölümden oluşuyor.  Birinci bölüm 'Anneye Ağıt' adını taşıyor. Annem 2013'ün Mayıs ayında rahmetli oldu. Rahmetli olurken büyük bir dram ve acı var. Bir annenin yavrusu için yaptığını dünyada kimse yapamaz. En yakın Dostunuz, arkadaşınız, akrabanız bir annenin fedakarlığını sergileyemez. Annemin kır kardeşime böbreğini vermesinden bir hafta sonra kalp yetmezliğinden hayata gözlerini yumdu.  Bunun üzerine toplam 8 tane şiir yazdım. Bunlar da 'Anneye Ağıt' bölümünü oluşturdu.  Kitabın ilk şiiri de annemin ismini taşıyor. İkinci bölümün adı 'Yitik Şiirler' Kitabımızın ismi de bu bölümden geliyor. Allah Resulünün bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyurduğunu biliyoruz; 'Hikmet müminin yitiğidir, nerede bulsa alır.' Bu hadisten yola çıktık. Dolayısıyla biz yitik olanı koyalım, hikmeti bulan bulsun.  Üçüncü bölüm 'Lirik şiir 'adını taşıyor. Bu bölümde coşku ve gittiğim, gezdiğim şehirler yer alıyor. Erciyes dağı, Talas, İstanbul, Urfa, Mardin, Fırat türküsünü anlatan şiirler var. Kitabın son bölümünde ise 'Sevgiye Dair' şiirler yer alıyor.

Şiirleriniz ne tarzda?

Genel itibariyle koşma ve semai yazıyorum. Bunda 11'li hece ölçüsünü kullanıyorum. Bunun haricinde serbest şiirler de yazıyorum. Kaside ve gazel denemelerim de oldu.

Sırada yeni kitap var mı?

Önümüzdeki sene ikinci şiir kitabını yayınlayacağız.  Şiir ötesinde deneme kitaplarımız da basılacak. Özellikle yazdığım denemeler var. Bunlar 'iletişim ve insan ilişkileri' üzerine yazdığım denemeler. Bunları da inşallah önümüzdeki yıllarda kitaplaştırmayı düşünüyoruz.

  Şiirlerinden örnekler

Ayşem

Ayrılıp gittin ya cümle kurmadım

Yoktur konuşmaya aksanım Ayşem

Savruldum boşlukta sözde durmadım

Kaydı fırtınayla eksenim Ayşem

 

Yokluğunla kalbim ah inim inim

Dinmeyen acıya bulunmaz tanım

Hasretle atıyor şimdi sol yanım

Yaşıyorum ancak noksanım Ayşem

 

Şimdilerde özlem örseler beni

Halime acırlar görseler beni

Görse de tanımaz kimseler beni

Genç değilim sanki noksanım Ayşem

 

Ellerin bahardan güller dererdi

Gülüşün alemde sonsuz değerdi

Varlığın fakire hayat verirdi

Sevginden kokundan yoksunum Ayşem

 

Neden Geldin Ey Kış

neden geldin ey kış

bilmiyor musun üşüdüğümü

sıcak bir yuvam vardı

bombalarla yıkılıncaya kadar

korkutmazdı karakış beni

kar yağdığında eğlenirdim

yağmuru camdan seyrederdim

şimdi çok uzaklarda

bilmediğim diyarlarda

meydanlarda çok üşüyorum

 

Neden Geldin Ey Kış

neden geldin ey kış

bilmiyor musun üşüdüğümü

ellerim ve ayaklarım titriyor

rüzgar bulvarlarda kükrüyor

soğuk hücrelerime işliyor

ağlasam gözümde yaşlar üşüyor

üşüyor nefes aldığımda ciğerlerim

sığındığım bir oda yok

içinde yanan bir soba yok

örteceğim bir yorgan yok

sıcak olacak bir gün yok

 

neden geldin ey kış

bilmiyor musun üşüdüğümü

parklarda uyuduğumu

ayaklarımın çıplak olduğunu

zemheride elbisem incecik

bedenim daha küçücük

bereketsin bilirim ey kar

ama dışarıda çocuklar var

sokaklar acır halime

dilimde üşür kelime

çenemde titrer sözlerim

ben küçük bir mülteciyim

 

neden geldin ey kış

bilmiyor musun üşüdüğümü

neden geldin… neden…

Haber- Fotoğraf: Veli Gögebakan - M. Safa Asaroğlu                           

Bakmadan Geçme