Yazarımız Hacı Yakışıklı'ya, Ümraniye'den Ödül
Yazarımız Hacı Yakışıklı, İstanbul Ümraniye Belediyesi tarafından düzenlenen 颼. yılına girerken Çanakkale' isimli uluslararası şiir yarışmasında mansiyon ödülüne layık görüldü.
İstanbul Ümraniye Belediyesi'nin düzenlediği 'Çanakkale' konulu 10.Şiir Yarışması'nda seçici kurul tarafından 'mansiyon' ödülü almışız. Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can'a ve seçici kurula teşekkür ediyoruz. Jüri heyeti Prof. Turan Karataş, Şair Nurullah Genç, Prof.Mustafa Uzun, Prof.Hasan Aksoy, Şair Cahit Koytak, A.Vahap Akbaş, Nurettin Durman gibi isimlerden oluşuyor. Maksat şiirleri yarıştırmak değil elbette, hem genç şairleri yüreklendirmek hem de şiirin önemine vurgu yapmak amaçlanıyor. Umarım maksat hasıl olmuştur. Çanakkale Savaşı üzerine söylenecek çok söz var. Gerçekten de Çanakkale'nin geçilip geçilmediği bile sıhhatli tartışılmadı henüz. Sonuçta orada şehit olanlar bizim vatanımızın öz evlatlarıydı! Akan kan ümmeti kanıydı! Şehitlerimizle cennette buluşmayı Allah tüm müminlere nasip etsin! Aziz hatıralarına yazdığımız şiirdir:
MASA'LARDA KAYBEDİP MASAL'LARDA KAZANAN
Siz çok güzel yaşayın diye
Biz çok güzel öldük
Perdeler uçmadı bu yaz, çünkü rüzgarlar
Duaları götürmek için köylerden uzaklara
Adamlarla beraber yoksul duvarların
Rüzgarları da gitti..!
-kavaklar bu mevsim
ilk defa salınmadı-
Kurşunlar, kağnı, çökelik
ve çarık da gitti
Bebeğin höllüğü, maması, ninnisi de!
Hiçbir bebe ağlamasın diye
Aşermiş analar da acıkmadı
Köyün ebabilleri
evlerin taşlarını yüklendi Batı'ya doğru
Filistin Batı'ya doğru,
Hindikuş dağları,
Kudüs, Yemen Batı'ya doğru
Dul olmayı tevekkülle kabul etmiş
kadınlar
Kızları yaşasın diye, toprağa gömülmesin,
giysisi kirlenmesin diye
Kadınlar merhamet abidesi,
'feragat'
anlatamaz ç/ekileni!
hiçbir harbin mağlubu yoktur,
annenin gözyaşı toprağa değmişse,
üstelik galibi de!
Masa'larda kaybetmek umrumuzda değildi
Masal'larda kazan(ıl)mış kahramanlardık
Masalar,
monşerler,
kirli çıkı, bir avuç sarı lira
Toprağımın tozundan daha temiz değil
matmezelin eldiveni
Alnımıza yazılan ufku
biz 'buğdayla' çizdik
Tarlamızın keseğini, dağların suyunu,
şimdi ince bir 'kan' kokusu sarsa da
(ki evvelce gül kokardı buralar
Üzülme yiğidim
elbet yine bu dağları
Gül kokusu sarar)
Biz çizdik, çizdirmeyiz serhattin ufkunu
ecnebi çizmenizle
köleler taşıdınız
Alfabeler,
şapkalar,
latin dansları,
şatafatlı dö piyesler taşıdınız.
Biz çizdik, cetvel hükümsüz gönül sınırında
Çiğnetmeyiz
başağı, yumurtayı, yarpuzları, yol türkülerini
ecnebi çizmenizle
Yüreğimizde elem yok,
bakma sen bozlaklara
Dedemin anlattığı hikaye buymuş demek anladım
Nasıl ölünürmüş gülerek ve sadakatle
Dünyadan giderken bile toğrağı avuçlamış
adamlar gördüm
Serpmek için hürriyete, duayı taşıyan tekere
'Güzel öldüler'
desin,
eziklik hissetmesin
yetim,
yollarına halel gelmesin
ezanı dinmeyen memleketimin!
Biz çok güzel öldük
Kumaş zayi olmadı,
Toprak dam, ak süt, beşik zayi olmadı,
hoyrat zayi olmadı
Hükümsüz değil artık bir 'hükmü' var
Hükümsüz değil artık bir 'mührü' var
Ben şimdi gitsem de
her şeyin
'bir'
Sahibi var
Siz çok güzel yaşayın diye
Biz çok güzel öldük!