TÜRKÇE'DE DEĞiŞiM iSTANBUL'UN FETHi iLE BAŞLADI

Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Argunşah, Türk Dil Bayramının 85'inci yıl dönümü ile ilgili yaptığı açıklamada, İstanbul'un fethinden sonra Türkçe'nin değişmeye başladığını, aydınların halktan kopuk daha üst bir dil kullanmaya başladıklarını söyledi.

Anadolu'da ilk kez Yunus Emre çağında yazı dili olarak kullanılmaya başlanan Türkçe'nin, 15'inci yüzyıla kadar aslına uygun biçimde kullanıldığını belirten Prof. Dr. Argunşah, özellikle İstanbul'un fethinden sonra dilde bariz bir değişimin görüldüğünü ve aydınların halktan uzak üst bir dil kullanmaya başladıklarını ifade etti.

Türkçe'de sadeleşme hareketleri ilk kez Tanzimat'la başladı
Osmanlı'da sarayın kullandığı dile ilk itirazın Tanzimat Dönemi'ndeki yazarlardan geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Argunşah, 'Çünkü Türkiye'ye gazete girdi, gazetenin dilinin sade olması gerekir ki, halka yayılsın. Yazarlar kitaplarının daha çok satılabilmesi için de halkın dilini tercih etmeye başladılar. Ama ilk defa 1911'de Genç Kalemler Dergisi (Yeni Lisancılar Hareketi) tarafından Türk dilinin prensipleri tespit edildi ve konuşulan dil yazı dili haline getirildi, halkla aydının arası özellikle edebiyatta kapatılmaya başlandı ve 1910'lu yıllarda milli bir edebiyat doğdu. O yıllarda Ömer Seyfettinler, Yakup Kadriler, Yahya Kemaller ile bir milli edebiyat oluşturuldu. Ama resmi yazışma dil çok eskiydi. Atatürk bunları görünce devlet dilinin de sadeleşmesi gerektiğini düşündü ve Türk Dil Kurumu'nun da çalışmalarından birisi buydu' diye konuştu.

Resmi dilin sadeleşmesi çalışmaları Cumhuriyet ile başladı
Atatürk'ün resmi dilin sadeleşmesine dair ilk çalışmasının, 1924 yılında kurulan İstanbul Üniversitesi TÜRKAD Araştırmaları Merkezi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Argunşah, ardından 1928 yılında Harf Devrimi yapıldığını, 1932'de de Türk Dil Kurumu'nun kurulduğunu belirtti. Prof. Dr. Argunşah, Türk Dil Kurumu'nun kuruluşundan 2 ay sonra 26 Eylül'de, Dolmabahçe Sarayı'nda yaklaşık 2 bin kişinin katılımıyla 10 gün süren ilk Türk Dili Kurultayı'nın gerçekleştirildiğini, Kurultay'ın başladığı tarihin de 85 yıldan bu yana Türk Dil Bayramı olarak kutlandığını ifade etti.

Günümüzde yüzde 90 oranında Türkçe kelime kullanılıyor
1930'larda yüzde 60'lara varan oranlarda yabancı kelime kullanılırken bugün yüzde 80-90 aralığında Türkçe kelimeler kullanıldığının altını çizen Prof. Dr. Argunşah, 'Bazen tartışma programlarında Türkçe'ye çok fazla yabancı kelimenin karıştığı konuşuluyor. Konuşanlar Türk dili uzmanı ve akademisyenler olmadığı için böyle bir algı var. Çünkü Türkiye'de üzerine en kolay konuşulan konular dil ve din. Ama muhatapları akademisyenler ve bu alanın uzmanları olmayınca herkes aklına gelen şeyi söylüyor. Bugünkü Türkçe halkın ve aydının arasında fazla farkın kalmadığı bir Türkçe. Yani bir üst dilden ve bir halk dilinden söz edemeyiz' dedi.

'Türkçe'nin sorunu yok, sorun bilinç eksikliği'
Söz konusu orana rağmen Türkçe kullanımıyla ilgili bilinç eksikliği olduğunu dile getiren Prof. Dr. Argunşah, 'Bilimsel terimlerin Türkçeleştirilmesi gerekirdi. Atatürk döneminde bu konuda iyi çalışmalar yapıldı. Ama sonra bu çalışmalar devam ettirilemedi. Özellikle 2'nci Dünya Savaşı'ndan sonra İngilizce baskısı Türkçe üzerinde de yoğunlaştı. İngilizce'den Türkçe'ye kelimeler girmeye başladı. Bilim insanlarımız yeterince duyarlı olmadıklarından terimleri Batı dillerinden olduğu gibi kopyaladılar. Türkçenin bir sorunu yok, sorun bilinç eksikliği ve dile karşı duyarsızlığımızda. Bu sadece Türk Dil Kurumu'nun yapacağı bir şey değil, bütün devlet kurumlarının aynı duyarlılığı göstermesi gerekir. Bütün devlet kurumları, özellikle Milli Eğitim, elbette aileler çocuklarına karşı Türkçe sevgisi aşılasın ki, yabancı kelimelere karşı daha duyarlı olsunlar, kendi dilimizi, bizim değerlerimizi ve kültürümüzü temsil eden dilimizi kullansınlar' ifadelerini kullandı.

Bakmadan Geçme