TIR BAŞINA BİR KURBAN
FETÖ yöneticilerinin 'himmet' konusunda ne kadar insafsız oldukları bir kez daha anlaşıldı. Çetenin Kayseri sorumlularının, yeni tanıştıkları bir iş adamını ziyaretlerinde 200 tırı olduğunu öğrenince 'tır başına bir kurban' talebinde bulundukları öğrenildi.
Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 71 sanıklı Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) iddianamesinde 5 numaralı şüpheli olarak yer alan Ahmet M. hakkında 'bilgi sahibi' sıfatıyla ifadesi alınan iş adamı E. B. şunları söyledi;
'H. G., A. Hoca ve Ahmet M. isimli şahıslar şirketime geldiler. Benden fitre ve zekatlarımı kendilerine vermemi istediler. Hatta beni ikna etme adına 'Senin çok sayıda tırın var. Bu hayır ve zekatlar seni büyük kaza ve belalardan korur, bereketini arttırır.' diye beyanda bulunuyorlardı. Ben zaten sürekli fitre ve zekat veren ayrıca hayır işleyen birisi olduğum için kendilerine yardım yapabileceğimi söyledim. H. G. bana yapmış olduğum ticaretin hacmini ve kaç aracım olduğunu sordu. Ben de iki yüze yakın ticari aracımızın olduğunu, iş hacmimizin de normal olduğunu söyledim. Bunun üzerine H. G. bana 'Ooo maşallah! Durumun iyiymiş, her araca bir kurban düşer!' diyerek benden her bir tır için bir kurban vermemi istedi. Ben de kendisine 'Abi ne demek istiyorsun? Ben bu kadar kazanmıyorum ki vereyim! Bizim de başımızda ve memleketimizde bir sürü fakir fukara yakınlarımız var. Ben onlara da yardım ediyorum.' diyerek teklifini kabul etmedim.'
'Çok ver ki bereketin artsın'
E. B. 'bilgi sahibi' olarak alınan ifadesinde ayrıca şu açıklamalarda bulundu;
'Şirketimiz uluslararası taşımacılık üzerine faaliyet yürütmesi nedeniyle organize sanayi bölgesinde çoğu esnaflarla irtibat halindeyiz. Çünkü bu firmaların yaklaşık % 80'ine yakınının yurt dışına yapmış olduğu ihracata ilişkin mallarını şirketimiz araçlarıyla taşımacılığını yapmaktayız. Bu suretle Kayseri Organize Sanayi Bölgesindeki firmaların sahiplerini de hemen hemen birebir tanımaktayım. Şu an hatırladığım kadarıyla 2009 veya 2010 yılında arkadaşlarımdan A. D., A. U., Ö. D. isimli şahıslarla yapmış olduğum görüşmelerde bana akşamları esnafların oturmaları olduğunu söyleyerek katılmamı istediler. Adı geçenlerle geçmişten olan arkadaşlığım ve bazılarıyla da ticaretim olması nedeniyle tekliflerini kabul ettim ve oturma gruplarına katıldım. Bu oturmalara yukarıda isimlerini saydığım bu şahısların yanı sıra F. S., A. Ö., Ahmet M., H. G., M. K., M. N.,M. B., T. K., A. G., ve İ. Ç. katılıyordu.
Bu oturmalar genelde ya bu arkadaşların bağ evlerinde veya kendi evlerinde organize ediliyordu. Oturmalara önceki tarihlerde M. Y. isimli şahıs daha sonraki tarihlerde ise soyadını hatırlayamadığım Akif isimli şahıs dini sohbetler konusunda bizleri aydınlatıyordu. M. Y. isimli şahsın ne iş yaptığını bilmiyorum ancak daha sonraki süreçte bu şahsın Gaziantep iline gittiğini öğrendim. Akif isimli şahsı ben sadece hoca olarak tanıyordum gerçekte ne iş yaptığını bilmiyordum. Oturmalarda dini sohbetlerin yanı sıra kamuoyunda Fetullah Gülen olarak bilinen şahsın kitaplarından okuyarak sohbet niteliğinde konuşmalar yapıyordu. Herhangi bir video veya görüntü izletilmedi. Yine oturmalarda bu sohbetlerin yanı sıra yapmış olduğumuz ticaretlere ve güncel konulara ilişkin bilgi alışverişinde bulunuyorduk. Ben yapmış olduğum ticaretin yoğunluğu nedeniyle toplantılara fazla katılamıyordum yine sosyal yaşantımda bu tür oturmalara çok uygun olmadığından çoğu zamanda isteyerek katılmadım ve bilerek de gitmiyordum. Yapılan bu oturmalarda benden herhangi bir bağış veya yardım istenilmedi ancak o tarihten yaklaşık dört yıl kadar önce bir ramazan ayı ve kurban bayramı döneminde H. G., A. Hoca ve Ahmet M. isimli şahıslar şirketime geldiler. Benden fitre ve zekatlarımı kendilerine vermemi istediler. Hatta beni ikna etme adına 'Senin çok sayıda tırın var. Bu hayır ve zekatlar seni büyük kaza ve belalardan korur, bereketini arttırır.' diye beyanda bulunuyorlardı. Ben zaten sürekli fitre ve zekat veren ayrıca hayır işleyen birisi olduğum için kendilerine yardım yapabileceğimi söyledim. H. G. bana yapmış olduğum ticaretin hacmini ve kaç aracım olduğunu sordu. Ben de iki yüze yakın ticari aracımızın olduğunu, iş hacmimizin de normal olduğunu söyledim. Bunun üzerine H. G. bana 'Ooo maşallah! Durumun iyiymiş, her araca bir kurban düşer!' diyerek benden her bir tır için bir kurban vermemi istedi. Ben de kendisine 'Abi ne demek istiyorsun? Ben bu kadar kazanmıyorum ki vereyim! Bizim de başımızda ve memleketimizde bir sürü fakir fukara yakınlarımız var. Ben onlara da yardım ediyorum.' diyerek teklifini kabul etmedim.
Bu konuşma sırasında iş yerime A. Ç. isimli arkadaşım ve oturmalara gelen T. K. geldiler. H. G., Ahmet M. ve Akif Hoca yukarıdaki konuşmalarımızı A. Ç. hocamızın bulunduğu ortamda tekrar dile getirdiler. Ben bu şahıslara 'sizlere geri döner bilgi veririm' diyerek geçiştirdim. O gün herhangi bir yardımda bulunmadım. Daha sonraki günlerde şahsıma ait menkul ve gayri menkullerden elde ettiğim kira gelirlerinden aldığım ve şu anda hangi bankaya ve müşteriye ait olduğunu hatırlayamadığım çekler ile nakit olarak değişik zamanlarda değişik meblağlarda H. G.'ye ve bu şahsın göndermiş olduğu şahıslara ödemede bulundum. Bu ödemelerde bir defasında 20.000 TL diğerlerinde ise 30.000 TL, büyükbaş kurban karşılığı olarak 5000 ile 7500 TL arasında değişen nakit paralar verdim. Bunları da tamamen hayrım ve zekatım olarak verdim. Yılda 30-40 bin TL civarındaydı. Bu da 2 veya 3 yıl süreyle devam etti. Bu paraları da katıldığım oturmalarda sordum. Bu şahıslar bana fakir fukara öğrencilere, kimsesizlere, yetimlere ve ihtiyaç sahiplerine sırf hayır amaçlı verildiğini söylediler. Ben de bu yüzden vermiş olduğum paraların nereye gittiğinden şüphelenmedim,
Bu şahısların toplantılarına ve davetlerine 2013 yılı ocak veya şubat ayında gitmekten vaz geçtim. Zaten benim işlerim yoğun ve sosyal yaşantılarıma da tersti. Aynı şekilde bu şahısların oturmaları da bana ters geliyordu. Zaten 17-25 Aralık süreci sonrasında da bu şahıslarla tamamen irtibatı kestim. Bu şahısların Fetullah Gülen cemaati içerisinde nasıl bir faaliyet içerisinde bulundukları hususunda yukarıda anlattıklarım haricinde bir bilgim de yoktur.' (Rıfat YÖRÜK)