Tarih eğitimimiz fanatik bir nesil yetiştiriyor

Araştırmacı-yazar Mustafa Armağan, okullarımızda hainler ve kahramanlar şeklinde bir tarih anlatımı olduğuna dikkat çekerek, bu durumun Küfürden ve hakaretten başka bir şey bilmeyen fanatik bir neslin yetişmesine sebep olduğunu söyledi.

Söyleşi: Bünyamin Gültekin

Araştırmacı-Yazar Mustafa Armağan, Dünya Ticaret Merkezi'nde düzenlenen 2. Kayseri Kitap fuarında okurlarıyla buluştu. Burada okurlarıyla sohbet eden Armağan, sevilen kitaplarını okurları için imzaladı. İmza programı sürerken görüştüğümüz yazar Armağan ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Kayseri Kitap fuarını nasıl buldunuz?

Her geçen gün Kayseri'yi biraz daha gelişmiş görüyorum. Kitap fuarı, Kayseri adına sevindiğim bir hadise. Kayseri'yi kitap okuyan bir şehir olarak biliyoruz. Fuarda bu duruma katkı sağlayacak. Birkaç saatlik uykuya rağmen fuara katılım sağladım.

İnsanların tarihe olan ilgisinden memnun musunuz?

Çok yüksek bir ilgi var. Şuanda yeni bir kitap çıkarmamış olmama rağmen böyle bir ilginin olması beni şaşırttı. Çıkardığım 'Derin Tarih' dergisinin de bunda çok büyük bir katkısı var. Şuanda dağıtım şirketi magazin dergilerinin satmadığını ama tarih dergilerinin satıldığını söylüyor. Yeni eserler satılmıyor, eski eserler satılıyor. Çünkü yeni olan her şeyi insanlar hemen öğreniyor. Ama Melikşah'ın, Nizamülmülk'e ne söylediğini bilmiyorlar. Onu da ancak biz yazarsak öğreniyorlar. Dolayısı ile yeni olan eski, eski olan yeni kalıyor.

Siz tarih konusunda ezberleri bozuyorsunuz. Resmi tarihinin dışında bazı şeyleri kaleme alıyorsunuz. İnsanların bu konudaki teveccühünü nasıl buluyorsunuz?

Türkiye'de üniversiteler ve okullar çoğaldı. Eğitim seviyesi yükseldi. Yabancı dil bilen sayısı arttı. Düşünen ve internet sayesinde dünyayı tanıyan bir kitle oluştu. Buna paralel olarak tarih ders bilgileri yükselemedi. Yükselemeyince kitleler arasındaki uçurum durdurulamaz hale geldi. Dolayısıyla bizim gibi kişilerin yazdıkları, insanlara bir anda yeni bir dünya açtı.

Sultan Abdülhamit döneminde 3 bin KM demiryolu yapıldığını Atatürk döneminde buna bin KM eklendiğini söylediğimiz zaman insanlar buna da şaşırıyor. Osmanlı döneminde yapılan demir yolları Cumhuriyet döneminde yapılan demir yollarından çok daha fazlaydı. Bu bilgiler insanlara çok ilginç geliyor. Bunları ilkokuldan beri duya duya ezberlemişler ve kanıksamışlar. Yeni bir yaklaşım olduğu zaman hemen dikkat kesiliyorlar.

Son zamanlarda ders kitaplarında bazı değişiklikler yaşandı. Bu değişiklikleri nasıl buluyorsunuz?

Kısmen Osmanlı tarihi bölümleri düzeldi. Ama 1918 sonrası için neredeyse hiçbir düzenleme yok. Çanakkale bundan 70 sene önce nasıl anlatılıyorsa bugün yine öyle anlatılıyor. Yine kurtuluş savaşı nasıl anlatılıyorsa bugün öyle anlatılıyor. Kurtuluş Savaşı'nda Kazım Karabekir'in ismi 2 yerde geçiyor. Birisinde pasif olarak Mustafa Kemal'in doğu cephesine tayin ettiği kadar. Kendisinden dolayı değil, Mustafa Kemal'den dolayı ismi önemli. İkinci olarakta Kars ve Gümrü antlaşmasını imzaladı. Peki Kars'ı kurtardığını niye yazmıyorsunuz? Niçin Ermenileri yendiğini yazmıyorsunuz? Orada da ahlaksızca bir şey yapılıyor. Deniliyor ki Kars'ı Mehmetçik kurtardı. Kazım Karabekir olunca Mehmetçik kurtarıyor. Ama İnönü olduğu zaman İsmet İnönü kurtarmış oluyor. Bu ahlaksızlığı bir şekilde kaldırmak lazım. Eğer orada Mehmetçik kazandıysa; İnönü, Dumlupınar, Başkomutanlık da Mehmetçik tarafından kazanılmıştır. Ama işine gelmeyince Mehmetçik işine gelince Atatürk ve İnönü kazandı. Bunlar artık yakışmıyor.  İnsanlar bunu görüyor. Bizim de uyarmamızla daha iyi görmeye başladılar. Bunu görmeye başladıkları için de ders kitaplarına olan inançları kalmadı.

Keşke yavaş yavaş revize etmeye başlasaydık

Ankara'da İnkılap Tarihi Enstitüsü'nü ziyaret ettim. Oranın başkanı bana şunu söyledi: 'Hocam öyle bir şey yapıyorsunuz ki bizim inkılap tarihi binası bir enkaza dönmüş durumda. Bir enkazın altındayız. Derse giriyoruz. Öğrencilerin yüzde onu Kemalist bir kafa yapısına sahip. Onlar bizim söylediklerimize yüzde yüz iman ediyor. Yüzde on da her söylediğimizi inkar eden bir kesim. Ama ortada bir yüzde seksen var ki; bunlar hiçbir şeye inanmıyor. Ne anlatırsak anlatalım hiçbir şeye inanmayan bir kitle var. Ne yapalım.'

Biz bu kadar uzun süre direnmemiş olsaydık. Bu tarihi yavaş yavaş revize etmeye yanaşsaydık. Bugün bu olmayacaktı. Şimdi ayıkla pirincin taşını… Bundan sonra yapılacak şey; bütünüyle yeni bir mantıkla tarih eğitimi vermek. Burada tek bir görüşün değil; farklı görüşlerin de haklı olabileceğini… Çünkü demokraside tek kişi haklı değildir. Haklılığın belli bir oranı vardır. Orada da Karabekir'in, İnönü'nün, Fevzi Çakmak'ın ve Mustafa Kemal'in de haklı olduğu bir şekilde anlatılırsa insanlar fanatik düşünmekten kurtulur.

Bu eğitim sisteminden fanatik bir kitle çıkıyor. Küfürden ve hakaretten başka bir şey bilmeyen bir nesil gelişmiş. Halbuki demokratik toplumlarda tepkiyi göstermenin bir yöntemi var. Gördüğünüz gibi tarih neyi etkiliyor. Siyah ve beyaz şekilde hainler ve kahramanlar şeklinde bir tarih anlatırsan insanlar da hakaret ve küfre yönelirler. Tarih öğretimi, sadece tarih öğretmek değil, bir toplumun demokratikleşmesinin önünü açmak olduğunun altınız çiziyorum.

Bakmadan Geçme