Su altına aşık
Çekimleriyle insanların su altı dünyasını tanımasını sağlayan görüntü yönetmeni ve fotoğraf sanatçısı Tahsin Ceylan, ömrünün sonuna kadar dalışa devam etmek istediğini belirtti.
Su altı sporlarına 31 yıl önce can kurtarma ve ilkyardım eğitimleriyle başlayan 58 yaşındaki Ceylan, şimdiye kadar Kızıldeniz, Atlantik Okyanusu, Pasifik Okyanusu ve Türkiye karasularında sayısız dalış yaparak, çektiği video ve fotoğraflarla su altındaki dünyayı insanlara gösterdi.
Tahsin Ceylan, yaptığı açıklamada, dalmanın kendisi için tutku olduğunu, çektiği fotoğraf ve videolardan oluşan belgesel ile kitapların da kariyerini taçlandırdığını söyledi.
Bugüne kadar yaptığı dalışlarda çok sayıda ilginç anı yaşadığını dile getiren Ceylan, 'En ilginçlerinden biri, Akdeniz fokunu doğal ortamında ilk kez çekmiştim. Deniz atları yine öyle ama köpek balıkları her zaman dehşet verici ve güzel bir olaydır. Gökova'da köpek balığını çekerken deklanşöre bir kere bastım, ikinci bastığımdan sonrasını hatırlamıyorum. Kafamı direk eğmiştim, köpek balığı tam üstümden geçti.' dedi.
İnsanın doğayı tanıması ve tanıtması gerektiğini vurgulayan Ceylan, dalış sayısı hakkında bugüne kadar rakam tutmadığını ancak zamanının büyük bölümünün keşfetmekle geçtiğini ifade etti.
'Allah'ın verdiği gücü sonuna kadar kullanırız'
Sadece dalmadığını, su altındaki dünyayı görüntüleyerek bunu insanlarla paylaştığını anlatan Ceylan, şunları kaydetti:
'Kutuptan kutuba dalış yaptım. Bütün denizlerde dalış yapıyorum, sürekli dünyanın her tarafına gidiyorum. Yaşlanmadıkça bunu sürdürme çabamız devam ediyor. Bazen soruyorlar, 'Bu işi daha ne kadar yapacaksın?' diye. Allah'ın takdiridir, bize ne kadar güç verirse, o gücü sonuna kadar kullanırız. Düşünün, Türkiye'nin en güzel şehrinde, en güzel kasabasında ve en güzel plajında bir yazlığın var. Bir şezlonga uzanmışsın, orada esneye esneye ölüyorsun. Öyle bir ölümü kendime yakıştırmaktansa bir köpek balığının dişleri arasında olmak daha çok tercihimdir.'
Dalışın, sadece suya girip çıkmaktan ibaret olmadığına dikkati çeken Ceylan, 'Dalış, aynı zamanda bir kültür birikimidir. Dalışla uğraşanların büyük çoğunluğu, fizik, kimya, biyoloji ve ekolojik belirli bir bilgiye sahip oluyor, doğayı daha iyi biliyor. Her şeyi doğadan öğreniyorum ve öğrendiğimi de öğretmeye çalışıyorum.' diye konuştu.
Ceylan, 'Yeni neslimiz de doğadan işe başlarsa dalışla yetinmeyecektir. Buzun altını, üstünü, doğada evrim nasıl ilerliyor, bunu öğreneceklerdir. Böylece hayatlarını mutlu, anlamlı ve iz bırakarak geçirmeleri mümkündür. Yoksa seyirci olurlar. Hayat, iki şeyden oluşuyor. Biri yaşayanlar, diğeri de yaşayanları seyredenler. Biz, yaşayanlardanız.' dedi.
'Türkiye'de en fazla dalgıcın olduğu il Ankara'
Dalmak için mutlaka deniz olması gerekmediğini belirten Ceylan, ülkede deniz olmayan illerde dalışa müsait çok sayıda göl ve baraj bulunduğunu söyledi. Tahsin Ceylan, 'Türkiye'de en fazla dalgıcın olduğu il Ankara. Herkes İstanbul biliyor ama değil.' ifadelerini kullandı.
Hayatında her şeyin suyla başladığını ve suyu çok sevdiğini vurgulayan Ceylan, insanların denizlere çok şey borçlu olduğunu dile getirdi.
AA
Tahsin Ceylan, yaptığı açıklamada, dalmanın kendisi için tutku olduğunu, çektiği fotoğraf ve videolardan oluşan belgesel ile kitapların da kariyerini taçlandırdığını söyledi.
Bugüne kadar yaptığı dalışlarda çok sayıda ilginç anı yaşadığını dile getiren Ceylan, 'En ilginçlerinden biri, Akdeniz fokunu doğal ortamında ilk kez çekmiştim. Deniz atları yine öyle ama köpek balıkları her zaman dehşet verici ve güzel bir olaydır. Gökova'da köpek balığını çekerken deklanşöre bir kere bastım, ikinci bastığımdan sonrasını hatırlamıyorum. Kafamı direk eğmiştim, köpek balığı tam üstümden geçti.' dedi.
İnsanın doğayı tanıması ve tanıtması gerektiğini vurgulayan Ceylan, dalış sayısı hakkında bugüne kadar rakam tutmadığını ancak zamanının büyük bölümünün keşfetmekle geçtiğini ifade etti.
'Allah'ın verdiği gücü sonuna kadar kullanırız'
Sadece dalmadığını, su altındaki dünyayı görüntüleyerek bunu insanlarla paylaştığını anlatan Ceylan, şunları kaydetti:
'Kutuptan kutuba dalış yaptım. Bütün denizlerde dalış yapıyorum, sürekli dünyanın her tarafına gidiyorum. Yaşlanmadıkça bunu sürdürme çabamız devam ediyor. Bazen soruyorlar, 'Bu işi daha ne kadar yapacaksın?' diye. Allah'ın takdiridir, bize ne kadar güç verirse, o gücü sonuna kadar kullanırız. Düşünün, Türkiye'nin en güzel şehrinde, en güzel kasabasında ve en güzel plajında bir yazlığın var. Bir şezlonga uzanmışsın, orada esneye esneye ölüyorsun. Öyle bir ölümü kendime yakıştırmaktansa bir köpek balığının dişleri arasında olmak daha çok tercihimdir.'
Dalışın, sadece suya girip çıkmaktan ibaret olmadığına dikkati çeken Ceylan, 'Dalış, aynı zamanda bir kültür birikimidir. Dalışla uğraşanların büyük çoğunluğu, fizik, kimya, biyoloji ve ekolojik belirli bir bilgiye sahip oluyor, doğayı daha iyi biliyor. Her şeyi doğadan öğreniyorum ve öğrendiğimi de öğretmeye çalışıyorum.' diye konuştu.
Ceylan, 'Yeni neslimiz de doğadan işe başlarsa dalışla yetinmeyecektir. Buzun altını, üstünü, doğada evrim nasıl ilerliyor, bunu öğreneceklerdir. Böylece hayatlarını mutlu, anlamlı ve iz bırakarak geçirmeleri mümkündür. Yoksa seyirci olurlar. Hayat, iki şeyden oluşuyor. Biri yaşayanlar, diğeri de yaşayanları seyredenler. Biz, yaşayanlardanız.' dedi.
'Türkiye'de en fazla dalgıcın olduğu il Ankara'
Dalmak için mutlaka deniz olması gerekmediğini belirten Ceylan, ülkede deniz olmayan illerde dalışa müsait çok sayıda göl ve baraj bulunduğunu söyledi. Tahsin Ceylan, 'Türkiye'de en fazla dalgıcın olduğu il Ankara. Herkes İstanbul biliyor ama değil.' ifadelerini kullandı.
Hayatında her şeyin suyla başladığını ve suyu çok sevdiğini vurgulayan Ceylan, insanların denizlere çok şey borçlu olduğunu dile getirdi.
AA