SEKTÖRÜNDE İLK VE LİDER KURULUŞ

Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi ÇONA: İş güvenliği konusu pek tabiiki devletin çıkaracağı mevzuat, işverenlerin bu mevzuatları işyerlerinde uygulamaları esnasında gerekecek olan finansal kaynaklarla ilgili olarak lüzumsuz gider veya israf gözüyle bakmamaları, konuya gereken hassasiyet, önem ve ehemmiyeti göstermeleri ve bu konuda duyarlı olmaları, aksi halde oluşabilecek bir iş kazası sonucunda muhatap olunacak ceza davaları, ödenecek olan tazminatlar ve Sosyal Güvenlik Kurumunun talep edeceği rücu davaları küçük ve orta ölçekli işyerlerinin iflasına sebebiyet verecek ya da onların işletme sermayelerini tüketecektir.

 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde 20 yıl Baş iş müfettişi, 7 yıl Çalışma Bölge Müdürü ve 10 yıl süre ile mahkemelerde gerek ölümlü ve uzuv kayıplı iş kazalarında ve de gerekse işçi alacakları yönünden bilirkişilik yapmakta olan Hamdi ÇONA aynı zamanda Eğiticilerin Eğiticisi belgesine sahip olan A sertifikalı iş güvenliği uzmanıdır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ÇASGEM İş Güvenliği uzmanlığı Eğitim Merkezleri Sorumlu Müdürlüğünü de yapmış olan Hamdi ÇONA, Makine Mühendisliği diploması ve TSE Dış tetkikçisi belgesine de sahiptir.
Devlet Lisan Okulu ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ait YODÇEM in düzenlediği bir yıl süreli İngilizce eğitimine katılan ve mezun olan Hamdi ÇONA Almanya da Mannheim kentindeki Goethe İnstitut de Almanca dili eğitimi almıştır.
Organize Sanayi Bölgesi 10. Cadde No:4/B Melikgazi/KAYSERİ adresindeki Çona Koza İş Dünyası Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi ve İş Güvenliği uzmanlığı eğitim kurumunun sorumlu genel Müdürlüğünü yürütmektedir.
İşyerlerine İşyeri hekimliği, İş Güvenliği uzmanlığı ve Sosyal güvenlik danışmanlığı hizmetleri veren ve sınavını ÖSYM nin yapmakta olduğu İş Güvenliği Uzmanı yetiştiren bu kurum, çapı, kapasitesi ve çalışanlarının yoğunluğu itibarıyla Ülkemizde sektörünün önde gelenlerindendir.
Bu işlerin yürütülmesinde, çoğunluğunu İş güvenliği uzmanlarının teşkil ettiği, işyeri hekimi ve diğer çalışanlarından oluşan toplam 53 sigortalı personeli ile sadece iş sağlığı ve iş güvenliği hizmeti değil, aynı zamanda da sosyal güvenlik uzmanlığı vasfı ve yasalarca talep edilen tüm periyodik kontroller ile ve 27 yıllık mesleki tecrübenin yanısıra, ilkeli, dürüst, helal rızık kazanma düsturu ile yoluna devam etmektedir.
 İş Kazası ve Meslek Hastalıklarını Önlenmesi hususunda yaklaşımlarımız ne olmalıdır. Avrupa'da ilk sırada olduğumuz ve dünyada 3.sırada bulunduğumuz iş kazalarını önlemeye yönelik çalışmalardan sadece mevzuat değişikliği yapmak suretiyle sonuç alınabileceği ve çözüm bulunacağı şeklindeki inanışlara katılmamız yerinde bir yaklaşım değildir.   Bu konudaki öncelikli hedefler ne olmalıdır. İş güvenliği kültürü oluşturmanın öncelikli hedefimiz olması parolasıyla yol haritasının teşekkülü ve bunun hareket noktasının toplumu oluşturan en küçük yapı olan aile bireyleri arasında başlatılmasının daha sonrasında da ilkokuldan başlamak üzere öğretim sürecinin her kademesinde süreklilik esas alınmak suretiyle devam etmesinin yararına inananlardanım.   İş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesinde tarafların görev ve sorumlulukları nelerdir. İş güvenliği konusu pek tabiiki devletin çıkaracağı mevzuat, işverenlerin bu mevzuatları işyerlerinde uygulamaları esnasında gerekecek olan finansal kaynaklarla ilgili olarak lüzumsuz gider veya israf gözüyle bakmamaları, konuya gereken hassasiyet, önem ve ehemmiyeti göstermeleri ve bu konuda duyarlı olmaları, aksi halde oluşabilecek bir iş kazası sonucunda muhatap olunacak ceza davaları, ödenecek olan tazminatlar ve Sosyal Güvenlik Kurumunun talep edeceği rücu davaları küçük ve orta ölçekli işyerlerinin iflasına sebebiyet verecek ya da onların işletme sermayelerini tüketecektir. Bu konuda; Önlemek ödemekten daha kolay, daha ucuz ve daha insancıldır. Şeklinde anlamlı bir sloganımız bulunmaktadır. Çalışanların da 'Ateş düştüğü yeri yakar' cümlesinden hareketle Allah ın kendilerine emanet mukabilinde sunmuş olduğu canı ve organları yine Allah ın bahşettiği akıl, fikir, feraset ve irade ile koruma ve kollama görevi bulunmaktadır. Bir iş kazasına maruz kalan bir işçinin, sabah sağ ve salimen çıkmış olduğu evine akşam mesai bitiminde yine sağ ve salim olarak dönememesi kendisini bekleyen aile efradını üzüntüye ve kedere boğacağından dolayı hiç kimsenin onlara bu acıyı tattırma hakkı olmadığını düşünüyorum. Kaza olaylarının meydana gelmesinde tehlikeli hareket dediğimiz kişiye bağlı hareketin  % 88 lik bir payı bulunmaktadır. İşverenlerin işyerinde çalıştırmakta oldukları işçilerine işe girişlerinde iş başı uyumu dediğimiz oryantasyon eğitimlerini, işin süreci içerisinde, yasalarda belirtildiği üzere iş güvenliğini ihtiva eden değişik konu başlıklarında iş sağlığı ve iş güvenliği eğitimlerini vermeleri, yapmakta oldukları işle ilgili olmak üzere 5580 sayılı kanun çerçevesinde yetkilendirilmiş öğretim kurumlarından mesleki eğitimlerini aldırmaları, yapmakta oldukları işin gereği olarak kullanmaları gerekli kişisel koruyucu donanımlarını zimmet mukabilinde çalışanlarına vermeleri, işyerinde gerek iş kazaları ve gerekse meslek hastalıklarına sebebiyet veren unsurları ortadan kaldırmaları, işyerinde çalışanların gözlerine hitap edecek ikaz levhalarının ve güvenlikli çalışma talimatlarının temin edilmiş olması, yasal ve idari mercilerce işverenlerin görevlerini layığı veçhile yerine getirdiklerine karine teşkil etmemekte dolayısıyla da görevlerini tam anlamıyla yerine getirdikleri manasını taşımamaktadır. İş Sağlığı ve İş Güvenliği yönünden yapılan bu çalışmalar insan odaklı olup, üretim odaklı değildir. Ancak işin doğası gereği işyerlerinde iş sağlığı ve iş güvenliğine yönelik önlemlerin alınmış olması bu bağlamda da çalışanların korunması ve gözetilmesi hususu da bilmukabele cinsinden tabiiki kalite ve verimliliğinde artmasına vesile olacaktır. Aynı zamanda bu hususların çalışanlar tarafından çalışmaları esnasında uygulanıp yerine getirilip getirilmedikleri hususunda denetim ve kontrol görevlerini de bir eksiksiz yerine getirme vazifesi de işverenlerin görev ve sorumlulukları arasında yer almaktadır. Bu konuda çalışanların eğitilmeleri, görüş ve önerilerinin alınması, katılımlarının sağlanması, çalışan temsilcilerinin belirlenmesi görevi de işverenlerin görev ve sorumlulukları arasında yer almaktadır. Kısacası, İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar.  Devlet, iş kazalarını önlemek ve çalışma hayatının düzen içerisinde yürümesini sağlamak amacıyla çalışma hayatı ile ilgili mevzuatın uygulanmasını izler, denetler ve teftiş eder. Devlet bu ödevini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bağlı ihtiyaca yetecek sayı ve özellikte teftiş ve denetlemeye yetkili iş müfettişleri marifeti ile yerine getirir.
İş Müfettişlerinin denetimlerinin yoğunlaştığı ve pek çok işyerinin kapatıldığını biliyoruz. Bu hususlardan bahsedermisiniz.
İş Kazalarının önlenmesi konusunda iş müfettişleri bu alanda en deneyimli kamu görevlileridirler. İş müfettişleri bugüne kadar iş kazalarının önlenmesi için bilgi birikimlerini işçi ve işverenlerle paylaşarak kazaların önlenmesinde büyük rol oynamışlardır. İşverenler ve işçiler müfettişlerin görevlerini layığı veçhile yerine getirebilmeleri hususunda kendilerine gereken yardım ve kolaylığı sağlamakla yükümlüdürler. Müfettişler de bu görevlerini yerine getirirken, tecrübe ve bilgi birikimlerini bir rehber ve yol gösterici sıfatıyla işverenlere ve işçilere yardımcı olmak zorundadırlar. Tabiki denetlenmek hissi hoş bir his değildir, ancak maksat amaca uygun olduğu müddetçe denetlenmekten ve değerli müfettiş arkadaşların ücretsiz olarak sunmakta oldukları müşavirlik hizmetinden istifade etmeleri işverenlerin ve çalışanların kendi menfaatleri gereğidir.
Ancak şu hususunda unutulmaması gerekir ki iş müfettişlerinin de daha önce denetimlerini yaptıkları işyerlerinde daha sonrasında olası bir iş kazasının meydana gelmesi halinde yargılandıkları ve ulusal basın ve medya tarafından topa tutuldukları da malumlarınızdır. Bu sebeple iş müfettişlerinin özellikle son aylarda yaptıkları teftiş ve incelemelerde hiç taviz vermemeleri, eksik ve noksanların armudun sapı incirin çöpü cinsinde de olsa tutanaklarında belirtmekte oldukları ve en fazla ölümlü iş kazalarının meydana gelmekte olduğu İnşaat ve maden sektöründe de işyerlerini kapatmakta oldukları malumlarınızdır.
İş Kazalarını ve meslek hastalıklarını ortadan kaldırmanın en önemli adımlarından birisi nedir.
İş Kazalarını ve meslek hastalıklarını ortadan kaldırmanın en önemli adımlarından birisi katılımcı bir yaklaşımla risk değerlendirmesi ve acil eylem planı yapılması ve buna ilaveten de yapı işlerinde sağlık ve güvenlik planı ve maden işyerlerinde de sağlık ve güvenlik dokümanının hazırlanması hem zorunluluk arz etmekte ve hem de proaktif yaklaşımın bir gereği olarak yapılması zorunluluk arz etmektedir.
Tehlike ve Risk faktörleri aynı şeylermidir.
Tehlike; İşyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek, çalışanı veya işyerini etkileyebilecek zarar veya hasar verme potansiyeli olarak tanımlanabilir.   Risk; Tehlikeden kaynaklanacak kayıp, yaralanma ya da başka zararlı sonuç meydana gelme ihtimali olarak tanımlanabilir.   Bu bağlamda; İş kazalarının meydana gelmesinde % 10 oranında etkinliği olan tehlikeli durumun katılımcı bir yaklaşımla, işyerindeki makinelerden, kullanılan kimyasallardan ve işyeri müştemilatından kaynaklanabilecek olumsuzluklardan kaynaklanabilecek iş kazası ve meslek hastalıklarını proaktif yöntemler kullanılmak suretiyle önlemek veya kabul edilebilir seviyeye indirme amaçlanmalıdır.   Bunun için de önce hangi durumların tehlike arz ettiğinin ve ihtimal ve şiddet skalası ile hesaplanması, bilinmesi ve öncelik sırasına konulması gerekmektedir. Risk değerlendirmeleri bunun için yapılır. Riski oluşturan unsurlar tespit edilerek riskleri ortadan kaldıracak çözümler geliştirilir. Bu çözümlere uygun olarak, alınan güvenlik önlemlerinin yerinde ve yeterli koruma sağlayıp sağlamadığı test edilir ve sürekli kontroller yapılır. Eğitim, ikaz, denetim ve uyarı sistemleri ile de alınan önlemler pekiştirilir. Süreklilik Arz edecek şekilde kültür haline getirilir.
Öyleyse kaza olduktan sonra değil, kaza olay meydana gelmeden önce çalışmalar yapılmalı ve bu konuda planlar hazırlanmalıdır. 
İş güvenliği ile uğraşanlar kaza olmadan kaza ihtimallerini ortadan kaldırmaya, ya da alınacak önlemlerle, riskleri kabul edilebilir seviyeye çekmeye yönelik çalışmalar yaparlar.
Günümüz iş sağlığı ve güvenliği anlayışı: iş sağlığı ve güvenliğinde tazmin edici değil önleyici, reaktif (sonradan şunu yapsaydık bunu yapsaydık )  değil, proaktif (önceden önlem almaya yönelik yaklaşımlar ) olmaktır. Bu anlamda, iş sağlığı ve güvenliğinde yeni yaklaşımın ana felsefesi; işyerlerinde risk değerlendirmesinin yapılması, çalışanların görüşlerinin alınması ve katılımlarının sağlanması, uzman katkısının sağlanması, tecrübe ve deneyimlerden yararlanılması, çalışanların işyerindeki tehlikeler konusunda bilgilendirilmesi, çalışanlara eğitim verilmesi, koruma ve önleme bilincinin yerleştirilmesidir.   Nitekim gelişmiş ülkelerde yıllardır uygulana gelmekte olan; iş güvenliği birimi kurma, uzman ve hekim istihdamı, iş güvenliği kurulu oluşturma, eğitim ve işyeri içi denetim mekanizmaları gibi önleyici araç ve yöntemler, zaman içinde ülkemizde de uygulanmaya başlamıştır İSG eğitimleri ile çalışanların tehlikeli davranışlarını tehlikesiz davranışlarla değiştirmesi sağlanabilir ve işyerlerinde güvenlik kültürü oluşturularak İSG bilincinin yaygınlaştırılması suretiyle güvensiz davranışlara yönelim engellenebilir ve katılımcı bir İSG yönetimi ile de riskler daha etkin bir şekilde tespit edilerek ortadan kaldırılabilir. Buradan  yola  çıkarak,  çok  tehlikeli  sınıfta  yer  alan  maden,  metal,  yapı  işleri  ve tehlikeli Kimyasallarla çalışılan sektörler veya büyük endüstriyel kazaların olabileceği işyerlerinde risk değerlendirmesi yapılmaması işi durdurma sebebi sayılacaktır.
6331 Sayılı İş Güvenliği Kanunu nun 13. Maddesinde belirtildiği üzere; Ciddi  ve  yakın  tehlikeyle  karşı  karşıya  kalma  ve  talep  edilmesine  rağmen  gerekli tedbirlerin  alınmaması  durumunda  çalışanlar,  çalışmaktan  kaçınma  hakkına  sahip olmuşlardır. Çalışanın, gerekli tedbirler alınıncaya Kadar çalışmadığı dönemin ücretini alması   ve   gerek   kanunlardan   gerek   ise   iş   sözleşmelerinden   doğan   haklarının kısıtlanmaması sağlanmıştır.
Tarafların hak ve sorumluluklarını yerine getirirken üslup ve davranışlarına azami itina göstermelerinin önemine de dikkatleri çekmek istiyorum. Aksi halde bu hususların zaman zaman çalışma barışını olumsuz manada etkileyebileceği göz ardı edilmemeli dolayısıyla da kaş yapayım derken göz çıkarılmamalı diyerek söyleşimi bitirmek istiyorum.
SÖYLEŞİ: CENGİZ TAŞTAN 
 
 

Bakmadan Geçme