Sağlık Bakanlığı'ndan NBŞ uyarısı!
Sağlık Bakanlığı 'Nişasta Bazlı Şekerlerin (NBŞ) Sağlığa Etkileri' hakkında bilim kurulu raporuna yönelik bir basın açıklaması yaptı. NBŞ hakkında uyarılarda bulunan Bakanlık, son zamanlarda artan obezite ve kronik hastalıklarda sofra şekeri ve NBŞ'nin etkili olduğunu belirtti.
Aşırı şeker tüketiminin insan vücudunda sebep olacağı hastalıklara değinilen ve önerilerde bulunulan raporda, her türlü şeker tüketiminin azaltılması için gerekli tüm tedbirlerin alınması, sübvansiyonların gözden geçirilmesi gerektiği ve halen yüzde 10 olan NBŞ kotasının (üretiminin) artırılmaması ve gıdalarda kullanımının sınırlandırılarak sıkı denetiminin sağlanması gerekliliği vurgulandı.
Dünyada yiyecek ve içeceklerde sakkaroz (sükroz) yani sofra şekerinden sonra ikinci büyük kullanım payına sahip tatlandırıcı türünün Nişasta Bazlı Şekerler (NBŞ) olduğunu belirten bakanlık, 'Yüksek Fruktozlu Mısır Şurubu olarak da bilinen NBŞ, en çok ve ucuz olarak mısırdan, ayrıca patates, buğday, kasava (tapioka) gibi bitkilerden elde edilir. NBŞ'in içeriğinde değişen oranlarda fruktoz ve glukoz bulunmaktadır. (yüzde 58 glikoz- yüzde 42 fruktoz veya yüzde 45 glikoz- yüzde 55 fruktoz) Sakkaroz yani sofra şekerindeki glukoz ve früktoz moleküler düzeyde bağlı iken, NBŞ'de yer alan fruktoz ve glukoz sıvı formda serbest yüzer haldedir. Son zamanlarda artan obezite ve kronik hastalıkların nedenlerini araştıran bilimsel çalışmalarda şeker metabolizması özellikle de sofra şekeri ve NBŞ'in yapısında bulunan früktoz metabolizması üzerinde yoğunlaştığı gözlemlenmektedir.' açıklamasını yaptı.
'Obeziteyi tetikliyor'
Bakanlık raporunda şu bilgilere yer verildi:
'Metabolizmada glikoz uyarısı ile salgılanan insülin tokluk hormonu olan leptini uyarır ve açlık hormonu grelini ise baskılar. Bunun sonucunda tokluk merkezi uyarılarak yeme davranışı sonlanır. Fruktoz ise insülini çok az uyarmamaktadır. Bu durumun fazla şeker tüketimine, insülin salgılanamaması, tokluk hissi gelişmemesi ve yeme davranışı devam ettiği için obeziteyi tetiklediği ileri sürülmektedir.
Fruktozun karaciğer içindeki metabolizması da glukozdan farklıdır. Fruktozun yıkımı glikozdan daha hızlıdır ve hızla yağ asitlerine dönüşmektedir. Bu durumun KC yağlanması, fibrosis ve siroz gelişebildiği yönünde çalışmalar bulunmaktadır.
Fruktoz glikoza göre daha tatlıdır ve beyinde iştah artırıcı hedonik yolakları uyaran etkisi olduğu yönünde de çalışmalar bulunmaktadır. Fruktozlu ürünlerin tüketimi özellikle bebeklik ve çocukluk yaşlarında damak tadının şekerli ürünler doğrultusunda gelişmesini kolaylaştırmaktadır.
Fruktozun barsak florası ve mikrobiyatası değişikliğine neden olduğu yönünde de çalışmalar bulunmaktadır. Fruktoz, glikozdan farklı olarak kanda ürik asit artışına da neden olmakta, gut hastalığını tetikleyebilmekte ya da var olanları şiddetlendirmektedir
'Kanser türlerinin gelişimine zemin hazırlıyor'
Şekerli(sakkaroz ve NBŞ) besinlerin aşırı tüketilmesi sonucunda gereğinden çok yeme davranışı, insülin direnci gelişmesi ve obezite, diyabet, kalp damar hastalıkları ve eşlik eden hastalıklara yol açtığı yönünde çalışmalar bulunmaktadır.
Sakkaroz ve NBŞ içeren besinlerin fazla tüketimi metabolik hastalıkların yanı sıra obezite ile ilişkili çeşitli kanser türlerinin (kolon kanseri, pankreas, karaciğer ve meme kanseri gibi) gelişimine de zemin hazırlamaktadır.
Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA), yüksek şeker alımının ve yüksek şeker içeren gıdaları kullanımının vücut ağırlığının artışına etki edebileceğini vurgulamıştır.
Avrupa Birliği tarafından sağlıklı beslenmenin teşvik edilmesi ve özellikle endüstrinin şeker azaltma yolunda reformülasyon yapması önerilmektedir.
Obezite ve ilişkili hastalıklar tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemiz için de giderek artan bir problemdir. Ülkemizde 15 yaş üzeri yetişkinlerde obezite sıklığı yüzde 32, fazla kilolu birey sıklığı yüzde 34.8 ve diyabet prevalansı yüzde 12.1 (STEPS 2017, ön sonuçlar) bulunmuştur. Çocukluk çağında obezite oranı 7-8 yaş grubunda yüzde 9.9, fazla kilolu çocuk oranı aynı yaş grubunda yüzde 14.6 iken, ortaokul çocuklarında obezite sıklığı yüzde 12.4'e ve fazla kilolu çocuk sıklığı yüzde 21'e yükselmektedir.
'Türkiye Beslenme Rehberi'nde ve DSÖ ile diğer uluslararası önerilerde; tüm serbest şekerlerden alınan enerjinin, günlük enerji (kalori) miktarının yüzde 10'unu geçmemesi ve bazı ülkelerde ise daha da azaltılması önerilmektedir.
Öneriler
Yapılan değerlendirmeler ışığında Bilim Kurulu tarafından geliştirilen raporda aşağıdaki öneriler kamuoyu dikkatine sunuldu:
Her türlü şeker tüketiminin azaltılması için gerekli tüm tedbirlerin alınması sübvansiyonların gözden geçirilmesi, vergilendirme, bilgilendirme ve farkındalık girişimleri vb.)
Halen yüzde 10 olan NBŞ kotasının (üretiminin) artırılmaması ve gıdalarda kullanımının sınırlandırılarak sıkı denetiminin sağlanması,
Yiyecek ve içecek etiketleri üzerindeki şeker içeriğinin, elde ediliş kaynağı ve früktoz oranı belirtilmek suretiyle Türk Gıda Kodeksi şeker tebliğine uygun şekilde 'şeker', 'glikoz şurubu', 'yüksek früktozmısır şurubu', 'invert şeker' vb şeklinde açık olarak yazılmasının sağlanması,
Sağlıklı beslenmenin teşvik edilmesi çalışmaları kapsamında; endüstri tarafından reformülasyon yapılarak, yüksek fruktozlu mısır şurubu kullanım miktarının asgari düzeye indirilmesine destek olunması,
Toplumumuzda şeker tüketiminin azaltılması için tüketicinin bilgilendirilmesi, tüm topluma bebeklik ve çocukluk çağından itibaren sağlıklı beslenme kültürünün tesis edilmesi konusunda dengeli beslenme politikaların geliştirilmesi,
Sağlık Bakanlığı'nın koordinatörlüğünde ilgili tüm sektörlerle ve kamu kuruluşlarıyla işbirliğinin sağlanması gerekmektedir. (saglik.gov.tr)
Dünyada yiyecek ve içeceklerde sakkaroz (sükroz) yani sofra şekerinden sonra ikinci büyük kullanım payına sahip tatlandırıcı türünün Nişasta Bazlı Şekerler (NBŞ) olduğunu belirten bakanlık, 'Yüksek Fruktozlu Mısır Şurubu olarak da bilinen NBŞ, en çok ve ucuz olarak mısırdan, ayrıca patates, buğday, kasava (tapioka) gibi bitkilerden elde edilir. NBŞ'in içeriğinde değişen oranlarda fruktoz ve glukoz bulunmaktadır. (yüzde 58 glikoz- yüzde 42 fruktoz veya yüzde 45 glikoz- yüzde 55 fruktoz) Sakkaroz yani sofra şekerindeki glukoz ve früktoz moleküler düzeyde bağlı iken, NBŞ'de yer alan fruktoz ve glukoz sıvı formda serbest yüzer haldedir. Son zamanlarda artan obezite ve kronik hastalıkların nedenlerini araştıran bilimsel çalışmalarda şeker metabolizması özellikle de sofra şekeri ve NBŞ'in yapısında bulunan früktoz metabolizması üzerinde yoğunlaştığı gözlemlenmektedir.' açıklamasını yaptı.
'Obeziteyi tetikliyor'
Bakanlık raporunda şu bilgilere yer verildi:
'Metabolizmada glikoz uyarısı ile salgılanan insülin tokluk hormonu olan leptini uyarır ve açlık hormonu grelini ise baskılar. Bunun sonucunda tokluk merkezi uyarılarak yeme davranışı sonlanır. Fruktoz ise insülini çok az uyarmamaktadır. Bu durumun fazla şeker tüketimine, insülin salgılanamaması, tokluk hissi gelişmemesi ve yeme davranışı devam ettiği için obeziteyi tetiklediği ileri sürülmektedir.
Fruktozun karaciğer içindeki metabolizması da glukozdan farklıdır. Fruktozun yıkımı glikozdan daha hızlıdır ve hızla yağ asitlerine dönüşmektedir. Bu durumun KC yağlanması, fibrosis ve siroz gelişebildiği yönünde çalışmalar bulunmaktadır.
Fruktoz glikoza göre daha tatlıdır ve beyinde iştah artırıcı hedonik yolakları uyaran etkisi olduğu yönünde de çalışmalar bulunmaktadır. Fruktozlu ürünlerin tüketimi özellikle bebeklik ve çocukluk yaşlarında damak tadının şekerli ürünler doğrultusunda gelişmesini kolaylaştırmaktadır.
Fruktozun barsak florası ve mikrobiyatası değişikliğine neden olduğu yönünde de çalışmalar bulunmaktadır. Fruktoz, glikozdan farklı olarak kanda ürik asit artışına da neden olmakta, gut hastalığını tetikleyebilmekte ya da var olanları şiddetlendirmektedir
'Kanser türlerinin gelişimine zemin hazırlıyor'
Şekerli(sakkaroz ve NBŞ) besinlerin aşırı tüketilmesi sonucunda gereğinden çok yeme davranışı, insülin direnci gelişmesi ve obezite, diyabet, kalp damar hastalıkları ve eşlik eden hastalıklara yol açtığı yönünde çalışmalar bulunmaktadır.
Sakkaroz ve NBŞ içeren besinlerin fazla tüketimi metabolik hastalıkların yanı sıra obezite ile ilişkili çeşitli kanser türlerinin (kolon kanseri, pankreas, karaciğer ve meme kanseri gibi) gelişimine de zemin hazırlamaktadır.
Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA), yüksek şeker alımının ve yüksek şeker içeren gıdaları kullanımının vücut ağırlığının artışına etki edebileceğini vurgulamıştır.
Avrupa Birliği tarafından sağlıklı beslenmenin teşvik edilmesi ve özellikle endüstrinin şeker azaltma yolunda reformülasyon yapması önerilmektedir.
Obezite ve ilişkili hastalıklar tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemiz için de giderek artan bir problemdir. Ülkemizde 15 yaş üzeri yetişkinlerde obezite sıklığı yüzde 32, fazla kilolu birey sıklığı yüzde 34.8 ve diyabet prevalansı yüzde 12.1 (STEPS 2017, ön sonuçlar) bulunmuştur. Çocukluk çağında obezite oranı 7-8 yaş grubunda yüzde 9.9, fazla kilolu çocuk oranı aynı yaş grubunda yüzde 14.6 iken, ortaokul çocuklarında obezite sıklığı yüzde 12.4'e ve fazla kilolu çocuk sıklığı yüzde 21'e yükselmektedir.
'Türkiye Beslenme Rehberi'nde ve DSÖ ile diğer uluslararası önerilerde; tüm serbest şekerlerden alınan enerjinin, günlük enerji (kalori) miktarının yüzde 10'unu geçmemesi ve bazı ülkelerde ise daha da azaltılması önerilmektedir.
Öneriler
Yapılan değerlendirmeler ışığında Bilim Kurulu tarafından geliştirilen raporda aşağıdaki öneriler kamuoyu dikkatine sunuldu:
Her türlü şeker tüketiminin azaltılması için gerekli tüm tedbirlerin alınması sübvansiyonların gözden geçirilmesi, vergilendirme, bilgilendirme ve farkındalık girişimleri vb.)
Halen yüzde 10 olan NBŞ kotasının (üretiminin) artırılmaması ve gıdalarda kullanımının sınırlandırılarak sıkı denetiminin sağlanması,
Yiyecek ve içecek etiketleri üzerindeki şeker içeriğinin, elde ediliş kaynağı ve früktoz oranı belirtilmek suretiyle Türk Gıda Kodeksi şeker tebliğine uygun şekilde 'şeker', 'glikoz şurubu', 'yüksek früktozmısır şurubu', 'invert şeker' vb şeklinde açık olarak yazılmasının sağlanması,
Sağlıklı beslenmenin teşvik edilmesi çalışmaları kapsamında; endüstri tarafından reformülasyon yapılarak, yüksek fruktozlu mısır şurubu kullanım miktarının asgari düzeye indirilmesine destek olunması,
Toplumumuzda şeker tüketiminin azaltılması için tüketicinin bilgilendirilmesi, tüm topluma bebeklik ve çocukluk çağından itibaren sağlıklı beslenme kültürünün tesis edilmesi konusunda dengeli beslenme politikaların geliştirilmesi,
Sağlık Bakanlığı'nın koordinatörlüğünde ilgili tüm sektörlerle ve kamu kuruluşlarıyla işbirliğinin sağlanması gerekmektedir. (saglik.gov.tr)