Rusya'nın Kırım hamlesi, Suriyeli muhaliflerin elini güçlendir(di)ecek

Prof. Dr. Berdal AraL, Rusya'nın Kırım'da şah çektiğini buna karşılık olarakta Batılıların da Suriye'de şah çekeceğini söyledi. Aral, bu durumun Amerika ve Batılı ülkelerin Suriyeli muhaliflere daha fazla destek vermesinin önünü açtığını ve şuanda bu desteği başladığını belirtti. Aral ayrıca bu yardımın artacağını kaydetti.

Bünyamin Gültekin'in söyleşisi

Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berdal Aral ile Kayseri'yi ziyareti sırasında Ukrayna'daki iç karışıklıkları, Rusya'nın karışıklıklar karşısındaki tavrını ve yeni bir oluşum içerisine giren dünya siyasal atlasında oluşacak yeni tabloyu ve Türkiye'nin bu tablodaki yerini konuştuk. Aral, yaptığı değerlendirmelerde özellikle Rusya'nın Ukrayna'daki tavrı sonrasında Amerika ve Batılı ülkelerin Suriyeli muhaliflere daha fazla destek vereceklerini düşündüğünü söyledi. Hatta şuanda bu desteğin başladığını kaydeden Aral,  muhaliflere tank ve uçaksavar yardımının yapıldığını belirtti. Bu silah yardımlarının artacağı görüşünde olan Aral, 'Rusya, Kırım'da şah çekti, buna karşılık olarak batılılar Suriye'de şah çekecekler' ifadelerini kullandı. 'Bu bizi en azından Suriye'de muhaliflerin biraz daha güçleneceği sonucuna götürüyor. Büyük bir ihtimal ile Suriye'deki denge bundan sonra muhaliflerin lehine değişebilir' şeklindeki görüşlerini bildiren Aral, bu durumun Esed rejiminin sonunu getireceğini umduğunu söyledi.

                Aral, ile yaptığımız söyleşinin ayrıntılarını söyleşimizin devamında bulabilirsiniz. Keyifli okumalar…

Dünya siyasal atlası, son olaylardan sonra (Suriye, Ukrayna v.b.) yeniden şekillenmeye başladı. Bu yeni şekillenmenin parametreleri ve Türkiye'nin bu şekillenmedeki konumu nasıl olacaktır?

                Rusya'nın Kırım'daki açılımı çok ciddi bir ulusal tepki gördü. Çünkü Kırım'a askeri müdahale uluslararası hukuka aykırı bir durumdur. Kırım'da şuanda kurulan devlet uluslararası statüko açısından olmayan bir devlettir. Çünkü self determinasyon hakkı belli bir halkın silahlı mücadelesiyle bağımsızlığa dönüşürse uluslararası hukuk açısından meşru olabilir. Oysaki Rusya'nın müdahalesinden sonra kurulan bir devletten bahsediyoruz. Sonra bu devlet Rusya'ya iltihak etti. Bütün bunların uluslararası hukuka aykırı olduğunu söylemek lazım. Türkiye bundan sonraki süreçte Kırım konusunda batılı devletlerle birlikte hareket edeceğini düşünüyorum. Rusya ile ilişkileri çok germeden bir şekilde durumdan hoşnutsuzluğunu ifade edecektir. Bu bir bakıma Ermenistan-Azerbaycan çatışması sonrasında Türkiye'nin Rusya'ya yönelik kırgınlık hissi burada da kendisini gösterecektir. Ama bu durum Türkiye'nin Rusya ile olan ilişkilerini sona erdirmesine teşkil etmez. Batı da bu konuda Rusya ile ilgili çeşitli yaptırım kararları aldılar. Ama onlar da sonuç olarak uluslararası sistemin aktörlerinden biri olan Rusya'yı tamamen dışlayıcı bir politika içerisine girmeleri mümkün değil. Çünkü Avrupa'nın doğalgaz ihtiyacının önemli bir kısmı özellikle Ukrayna'dan geçen boru hatları kanalıyla Rusya'dan karşılanıyor. Rusya yine birçok konuda Güvenlik Konseyi'nde önemli bir aktör olarak batılı devletler ile birlikte hareket edebiliyor. Bazı konularda karşı çıktığı da oluyor.

                Bundan sonraki süreci siyasi ve stratejik olarak ele alırsak, Amerika ve Batılı ülkelerin Suriyeli muhaliflere daha fazla destek vereceklerini düşünüyorum. Şuanda bu desteği vermeye başladılar. Şuanda bu süreçte tank ve uçaksavarlar verildi. Ben bu silahların artacağını düşünüyorum. Rusya, Kırım'da şah çekti, buna karşılık olarak batılılar Suriye'de şah çekecekler.

Rusya'nın Kırım'a karşılık, Suriye'yi vereceğini mi söylüyorsunuz?

                Ben böyle bir şey olacağını düşünüyorum. Bu bizi en azından Suriye'de muhaliflerin biraz daha güçleneceği sonucuna götürüyor. Büyük bir ihtimal ile Suriye'deki denge bundan sonra muhaliflerin lehine değişebilir. Umulur ki bu Esed rejiminin sonunu getirir.

                Bunun yanında batılıların nezdinde Ukrayna ve Gürcistan konusundaki mevcut görüş ayrılığı daha da derinleşecek. Özellikle Amerika'ya yakın Doğu Avrupa ülkeleri ve bazı Akdeniz ülkeleri muhtemelen Ukrayna ve Gürcistan'ı mutlaka NATO üyesi yapılması konusunda daha büyük bir kararlılık sergileyeceklerdir. Bu ülkeleri batı bloğuna sokmanın çeşitli yollarını arayacaklardır. Buna karşılık Almanya ve Fransa gibi biraz daha meseleye dengeli ve Avrupa Merkezli bakan ülkeler daha itidalli olunması gerektiği yönünde bir argüman geliştireceklerdir. Almanya ve Fransa, Ukrayna Ve Gürcistan'ın NATO'ya alınmasının ne kadar yanlış bir şey olduğunu iddia edeceklerdir. Bu nedenle Ukrayna ve Gürcistan'da daha büyük bölünmelerin devam edeceğini düşünüyorum.

Rusya'nın Ukrayna olayındaki tavrı sonrasında dünyanın tekrar iki kutuplu bir hal alabileceğini söylememiz doğru olur mu?

                Benim gördüğüm kadarıyla iki kutuplu bir dünya yok. Çünkü Rusya'yı Sovyetler Birliği'nin devamı olarak göremeyiz. Birincisi Rusya, Amerika'yı kendisine bir ideolojik rakip olarak görmüyor. İkincisi Rusya'nın ithal edeceği bir devrimi yok. Daha önce ithal edeceği komünist ve Marksist bir ideolojisi vardı. Rusya aslında siyasi ve iktisadi model olarak büyük ölçüde kendisine batılı modeli eksen almış ama bunun içine biraz Rus otoriterliği ve biraz daha Rus ulusal kimliği ile doldurmaya çalışan bir ülke…

Rusya, uluslararası ilişkilerde Amerika'nın yayılmacı politikalarının bir sınırı olduğunun mesajını vermeye çalışıyor. Rusya, özellikle Ukrayna'da batılı sivil toplum örgütlerinin ve batılı ülkelerin de açık veya örtük desteği sonucu bir yapı olarak çıkarıldığını düşünüyor. Rusya, seçilmiş Cumhurbaşkanı Yanukoviç'e karşı sokak eylemlerinin aslında bir provokasyon olduğunu bir türlü batılı hegemonya anlayışının bir arayışı olarak düşünüyor. Rusya buna karşı bir adım atma gereği duydu. Rusya Ukrayna Kırım Bölgesi'nde sahip olduğu bir takım imtiyazların geleceğinde endişe de duymaya başlamıştır.

                Ukrayna'nın batılı güçlerce kendi sistemlerine entegre edilmeleri Rusya açısından bir güvenlik sendromu oluşturmuştur. Buna karşı da Rusya öteden beri tuttuğu Kırım kartını sahneye sürmeye karar vermiştir. Burada Putin'in kişiliği de önemlidir. Putin, Rusya'nın batılı devletler karşısında ve eski Sovyetler Birliği topraklarında daha etkin bir rol oynamasını istiyor. Rusya, batılılara sonuç olarak kendi çıkarları doğrultusunda savaşa başvurabileceklerinin mesajını veriyor. Nitekim Rusya, 2008'de Gürcistan'a karşı askeri bir operasyon yaparak bunu ortaya koymuştur. Bu olay Rusya'nın saldırgan bir politikasıdır. Ama bunu iki kutuplu bir dünyaya dönüş olarak algılayamayız. Çünkü Rusya'nın ekonomik ve askeri olarak gücünün bir sınırı var. Bence Çin şuanda ekonomik olarak Amerika'nın en çok korktuğu ülkedir.

Çin'in batılı ülkelere rakip olmaya değil de var olan ekonomik sisteme angaje olduğu yönünde bir görüşte var. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?

                Çin'in mevcut liberal ekonomik düzeni ortadan kaldıracak bir kaygısı yok. Çin eski Sovyetler Birliği gibi ideolojik bir yönelim içerisinde de değil. Çin'in dünyaya yönelik olarak pragmatik bir yaklaşımı var. Çin, dünyanın tüm bölgelerinde etkin olmak istiyor. Tüm mevcut ekonomik ve siyasi yapının Çin'inde rahatlıkla entegre olacağı bir esneklikte olacağını düşünüyorum. Çin, yabancı yatırımları çekiyor. Çin aynı zamanda Dünya Ticaret Örgütü'nün üyesi ve Güvenlik Konseyi'ndeki rolüne de baktığınız zaman Amerika'yı sürekli dengelemeye çalışan bir profili yok. Ya Amerika ile beraber hareket ediyor. Ya da çekimser davranıyor. Suriye gibi çok istisnai durumlarda veto yetkisini kullanıyor. Bunun dışında Çin eski Sovyetler Birliği'nin çizdiği profili çizmiyor. Ancak şuna dikkat çekmek lazım: muhtemelen Çin ve Rusya arasındaki siyasi ve askeri bağlar bundan sonra daha da güçlenecektir. Bu durum bizi çift kutuplu dünyaya götürüyor demek yanlış olur. Çünkü Çin ve Rusya arasında birçok konuda uyuşmazlık var.

Çin ile Rusya'nın yakınlaşması büyük ölçüde konjonktüreldir. Amerika'nın Uzakdoğu ve Asya'da askeri ve stratejik varlığının olması bütün bunlar Çin ve Rusya'yı ister istemez pragmatik bir birlikteliğe itiyor. Bir de bunların ortak korkuları var. İslami muhalefet noktasında bunların ciddi kaygıları var. Bir de bunların İslam dünyasındaki İslami hareketlerin iktidara gelmesini engellemek için bir ortak hedefleri var. Bu anlamda da ortak menfaatler alanı var. Bu menfaat alanı kesinlikle uzun vadeli bir tür ontolojik bir yere gidiyor gibi değil. Böyle bir şey mümkün değil.

Türkiye, Avrupa Birliği'nden uzaklaşıp, Rusya'ya mı yakınlaşıyor?

Başbakanın Şangay Örgütü'ne verdiği 'Bizi bu örgüte üye yapın mesajının anlamı ne?

1915 yılında yaşanan olaylarla (Ermeni tehciri) ilgili hükümetin taziye mesajı ne anlama geliyor?

Bu soruların cevabını yarın Prof. Dr. Aral ile yaptığımız söyleşimizin ikinci kısmında bulabilirsiniz?

Bakmadan Geçme