"Anne şehit olursam üzülme, gurur duy, ağlama"
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Ankara Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığına düzenlenen saldırıda şehit olan özel harekat komiser yardımcısı Kübra Doğanay'ın annesi Hikmet ve babası Harun, şehit ailesi olmanın gururunu yaşarken kızlarının geride kalan fotoğraf ve üniformaları ile avunuyor.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Ankara Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığına düzenlenen saldırıda şehit olan özel harekat komiser yardımcısı Kübra Doğanay'ın anne ve babası, şehit ailesi olmanın gururunu yaşarken kızlarının geride kalan fotoğraf ve üniformaları ile avunuyor.
Kızlarından geriye kalan eşyaları evlerinin bir köşesine koyup şehidin hatıralarını yaşatmaya çalışan anne Hikmet ve baba Harun Doğanay, yaşadıkları büyük acıya rağmen evlatlarının şehitlik makamına erişmesinin haklı gururunu yaşıyor.
Ebedi hayatta şehit kızları Kübra ile buluşacakları günün hayalini kuran anne ve baba, geride kalan iki kızları için hayata tutunmaya çalışıyor.
Harun Doğanay yaptığı açıklamada, iç mimarlık bölümünü bitiren kızlarının polis olma kararını saygıyla karşıladıklarını anlattı.
Kızlarının polisliği kazandığından sonradan haberdar olduklarını belirten Doğanay, 'Bizim tek umudumuz üniversiteyi bitirip iç mimar olarak hayata atılmasıydı. Üniversitenin son senesinde komiser yardımcılığı sınavı açılmış, Kübra da sınava girip kazanınca 'Baba ben polis olacağım. Sınava girip kazandım. Bu mesleği seviyorum' dedi. Biz şok olduk çünkü Kübra'nın polis olacağı aklımın ucundan bile geçmiyordu. Üniversitenin son 6 ayında hem okula hem akademiye gitti ve başarıyla tamamladı.' diye konuştu.
- 'Benim oğlum yoktu ama al sana oğlan çocuğu'
Kızlarının sadece polis değil özel harekat da olduğundan sonradan haberleri bulunduğunu ifade eden Doğanay, şöyle devam etti:
'Mezuniyet törenine gittiğimizde arkadaşlarının yeri belli olmuştu fakat Kübra'nın yeri belirsizdi. Ben ne olduğunu sorunca 'baba ben özel harekata geçtim buranın kursuna gideceğim' dedi. 'Kızım özel harekatı filan bırak, normal polis olarak git görevini yap' dedim ama 'yok' dedi. Kızımla gurur duydum. Bugün bir kız çocuğunun özel harekat komiseri olarak görev yapması ne demek. Çok gurur verici bir duygu. Benim oğlum yoktu ama al sana oğlan çocuğu. Öyle gururlanırdım çocuğumla.'
Doğanay, kızıyla yüz yüze en son 15 Temmuz'dan 1 hafta önce dedesinin cenazesi için geldiğinde görüştüklerini kaydetti.
İzmir'deki diğer kızı ve eşinin 15 Temmuz akşamı telefonda görüştükleri Kübra'nın 'Yorgun olduğunu ve yatacağını' söylediğini aktaran Doğanay, Kübra'nın şehadet haberini ertesi gün akşama doğru alabildiklerini anlattı.
Kızının o gece çağrılmadan göreve gittiğini öğrendiğini vurgulayan Doğanay, yaşadıkları acıyı şu sözlerle dile getirdi:
'Kübra birinci patlamadan sonra üstünü giyip 'ben daireye gideceğim' demiş. Yeğenim de 'seni çağırsınlar da öyle git' demiş. Kübra 'yok benim ağabeylerim ablalarım orada gidip bakmam lazım' demiş. Cennet Yiğit ve Gülşah da Kübra'ya beraber gidelim diye telefon açmış. Üçü beraber daireye varmışlar. Bunlar 5. tim olarak tam teçhizatlı donanmış. Zırhlı araçla özel harekattan 1 kilometre uzaklıktaki polis okuluna varınca 'mühimmatınız eksik, gelin' diye telefon geliyor. Araçla daireden içeriye girerken 2. bomba tam aracın üzerine düşüyor. Şu an bizim dünyamız bitti. Artık bizim dünya ile bir alakamız yok. Biz bir an evvel ahirette çocuğumuzla kavuşmak istiyoruz.'
Anne Hikmet Doğanay da, kızı Kübra'nın hayalinin Doğu Anadolu'da görev yapmak olduğunu belirterek şunları kaydetti:
'Vatanına aşık bir evladımdı. Ramazan Bayramı'nda geldiğinde kahvaltı hazırlarken 'Anne erkek çocuğum yok diye üzülme. Ben senin hem erkek hem kız çocuğunum' dedi. Ben de 'tabii ki kuzum seni 10 erkek çocuğuna değişmem' dedim. 'Anne şehit olursam üzülme, gurur duy, dua et' dedi. Böyle deyince de üzüldüm ağzını kapatıp, 'Kübra deme böyle şeyler ne olur' dedim. 'Anne şehit olanlar anne kuzusu değil mi. Ben de şehit olursam gurur duyun. Söz ver ağlamayacak, üzülmeyeceksin' dedi. Ben de şimdi kızımla gurur duyuyorum.'
Kızlarından geriye kalan eşyaları evlerinin bir köşesine koyup şehidin hatıralarını yaşatmaya çalışan anne Hikmet ve baba Harun Doğanay, yaşadıkları büyük acıya rağmen evlatlarının şehitlik makamına erişmesinin haklı gururunu yaşıyor.
Ebedi hayatta şehit kızları Kübra ile buluşacakları günün hayalini kuran anne ve baba, geride kalan iki kızları için hayata tutunmaya çalışıyor.
Harun Doğanay yaptığı açıklamada, iç mimarlık bölümünü bitiren kızlarının polis olma kararını saygıyla karşıladıklarını anlattı.
Kızlarının polisliği kazandığından sonradan haberdar olduklarını belirten Doğanay, 'Bizim tek umudumuz üniversiteyi bitirip iç mimar olarak hayata atılmasıydı. Üniversitenin son senesinde komiser yardımcılığı sınavı açılmış, Kübra da sınava girip kazanınca 'Baba ben polis olacağım. Sınava girip kazandım. Bu mesleği seviyorum' dedi. Biz şok olduk çünkü Kübra'nın polis olacağı aklımın ucundan bile geçmiyordu. Üniversitenin son 6 ayında hem okula hem akademiye gitti ve başarıyla tamamladı.' diye konuştu.
- 'Benim oğlum yoktu ama al sana oğlan çocuğu'
Kızlarının sadece polis değil özel harekat da olduğundan sonradan haberleri bulunduğunu ifade eden Doğanay, şöyle devam etti:
'Mezuniyet törenine gittiğimizde arkadaşlarının yeri belli olmuştu fakat Kübra'nın yeri belirsizdi. Ben ne olduğunu sorunca 'baba ben özel harekata geçtim buranın kursuna gideceğim' dedi. 'Kızım özel harekatı filan bırak, normal polis olarak git görevini yap' dedim ama 'yok' dedi. Kızımla gurur duydum. Bugün bir kız çocuğunun özel harekat komiseri olarak görev yapması ne demek. Çok gurur verici bir duygu. Benim oğlum yoktu ama al sana oğlan çocuğu. Öyle gururlanırdım çocuğumla.'
Doğanay, kızıyla yüz yüze en son 15 Temmuz'dan 1 hafta önce dedesinin cenazesi için geldiğinde görüştüklerini kaydetti.
İzmir'deki diğer kızı ve eşinin 15 Temmuz akşamı telefonda görüştükleri Kübra'nın 'Yorgun olduğunu ve yatacağını' söylediğini aktaran Doğanay, Kübra'nın şehadet haberini ertesi gün akşama doğru alabildiklerini anlattı.
Kızının o gece çağrılmadan göreve gittiğini öğrendiğini vurgulayan Doğanay, yaşadıkları acıyı şu sözlerle dile getirdi:
'Kübra birinci patlamadan sonra üstünü giyip 'ben daireye gideceğim' demiş. Yeğenim de 'seni çağırsınlar da öyle git' demiş. Kübra 'yok benim ağabeylerim ablalarım orada gidip bakmam lazım' demiş. Cennet Yiğit ve Gülşah da Kübra'ya beraber gidelim diye telefon açmış. Üçü beraber daireye varmışlar. Bunlar 5. tim olarak tam teçhizatlı donanmış. Zırhlı araçla özel harekattan 1 kilometre uzaklıktaki polis okuluna varınca 'mühimmatınız eksik, gelin' diye telefon geliyor. Araçla daireden içeriye girerken 2. bomba tam aracın üzerine düşüyor. Şu an bizim dünyamız bitti. Artık bizim dünya ile bir alakamız yok. Biz bir an evvel ahirette çocuğumuzla kavuşmak istiyoruz.'
Anne Hikmet Doğanay da, kızı Kübra'nın hayalinin Doğu Anadolu'da görev yapmak olduğunu belirterek şunları kaydetti:
'Vatanına aşık bir evladımdı. Ramazan Bayramı'nda geldiğinde kahvaltı hazırlarken 'Anne erkek çocuğum yok diye üzülme. Ben senin hem erkek hem kız çocuğunum' dedi. Ben de 'tabii ki kuzum seni 10 erkek çocuğuna değişmem' dedim. 'Anne şehit olursam üzülme, gurur duy, dua et' dedi. Böyle deyince de üzüldüm ağzını kapatıp, 'Kübra deme böyle şeyler ne olur' dedim. 'Anne şehit olanlar anne kuzusu değil mi. Ben de şehit olursam gurur duyun. Söz ver ağlamayacak, üzülmeyeceksin' dedi. Ben de şimdi kızımla gurur duyuyorum.'