Pankreas kanserinde 'Whipple' hayat kurtarıyor
Memorial Kayseri Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü'nden Doç. Dr. Türkmen Bahadır Arıkan, Whipple ameliyatları hakkında verdiği bilgilerde, hastaların yaşam kalitesinin ve süresinin arttığını söyledi.
Memorial Kayseri Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü'nden Doç. Dr. Türkmen Bahadır Arıkan, Whipple ameliyatları hakkında verdiği bilgilerde, hastaların yaşam kalitesinin ve süresinin arttığını söyledi.
Pankreas kanseri, erken dönemde belirti vermeyen ve bu nedenle ileri evrede yakalandığında yaşamı tehdit eden hastalıkların başında geliyor. Günümüzde uygun vakalarda ve deneyimli merkezlerde uygulanan Whipple ameliyatı, pankreas kanserinin tedavisinde başarılı sonuçlar sağlıyor. Pankreas başı, bu bölgeye yakın safra yolları ile onikiparmak bağırsağı tümörleri için tercih edilen Whipple ameliyatlarının ardından yapılan kemoterapi tedavisiyle, hastaların yaşam kalitesi ve süresi artıyor.
“Pankreas, vücudun şeker seviyesini düzenler “
Pankreasın insan yaşamı için çok önemli bir organ olduğunu söyleyen Doç. Dr. Türkmen Bahadır Arıkan, “İnsan yaşamı için çok önemli bir organ olan pankreas, midenin arkasından dalağa doğru uzanan ve baş kısmı onikiparmak bağırsağı tarafından sarılı bir yapıda vücutta yerleşim göstermiştir. Orta kısım “boyun” veya “gövde” olarak adlandırılır ve ince uç ‘kuyruk' şeklinde tanımlanır. Pankreas, mideden onikiparmak bağırsağına gelen protein, karbonhidrat ve yağların sindirimini sağlayan enzimleri üretir, onikiparmak bağırsağına boşaltır. Ayrıca kan şeker seviyesini kontrol eden insülin hormonudur” dedi.
“Kansere bağlı ölümlerde 4'üncü sırada”
Doç. Dr. Türkmen Bahadır Arıkan, pankreasın kansere bağlı yaşam kaybı sıralamasında 4. sırada olduğunu söyleyerek, “Pankreastaki kontrolsüz bir büyüme ve tümör oluşumu, pankreas kanseri olarak adlandırılır. Tümör, pankreasın yüzde 75 oranında baş, geri kalan kısmı da boyun veya gövdesinde ortaya çıkar. Kansere bağlı yaşam kaybı sıralamasında 4'üncü sırada yer alan pankreas kanserinin 2030 yılında 2'nci sıraya yükseleceği tahmin edilmektedir. ABD'de her yıl yaklaşık 57 bin kişiye pankreas kanseri teşhisi konulmakta ve yaklaşık 46 bin hasta hayatını kaybetmektedir” ifadelerini kullandı.
Pankreasa bağlı ameliyatlarla ilgili bilgiler veren Türkmen Bahadır Arıkan, “Pankreas kanserinde uygulanan ameliyatlar ise Pankreasın gövdesindeki ve kuyruğundaki tümörler veya kistler için, pankreasın sol tarafını (gövde ve kuyruk) çıkarmak için yapılan cerrahiye “distal pankreatektomi” denir. Bu prosedür uygulanırken operasyonda dalak da alınabilmektedir. Bazı pankreas tümörlerinde pankreasın tamamını çıkarmak gerekebilir. Buna “total pankreatektomi” denir. Pankreas olmadan insanlar yaşayabilir ancak ömür boyu insülin ve enzim replasmanına ihtiyaç olacaktır. Pankreas tümörleri yakınından geçen hayati kan damarlarını da etkileyebilir. Tümörler yakındaki kan damarlarını içeriyorsa, multidispliner konsey (onkolog, radyolog, gastroenterolog ve pankreas cerrahisinde uzmanlaşmış genel cerrah) tarafından hasta değerlendirilir, damar tutulum derecesine göre önce cerrahi daha sonra kemoterapi seçeneği gündeme gelebilir. Direkt cerrahi ile tutulan damarın çıkarılması ve tekrar dikilmesi prosedürü de uygulanabilir. Yaygın damar tutulumu olan hastalar cerrahi için uygun değildir ve kemoterapi tedavisi planlanır” dedi.
Whipple ameliyatlarının bir kompleks operasyon olduğunu söyleyen Doç. Dr. Türkmen Bahadır Arıkan, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Pankreatikoduodenektomi” olarak da bilinen Whipple ameliyatı, pankreasın başını, ince bağırsağın (duodenum) ilk kısmını, safra kesesini ve safra kanalını çıkarmak için yapılan kompleks bir operasyondur. Whipple ameliyatı, pankreas, bağırsak ve safra kanalındaki tümörlerle diğer bozuklukları tedavi etmek için yapılmaktadır. Pankreas başı kanserini tedavi etmek için en sık başvurulan cerrahi tekniktir. Kanser tanısı almış hastalar için yaşam kurtaran bir cerrahi yöntemdir.
Kanserin diğer organlara yayılmasını (metastaz) da durdurmak için başvurulan bir tedavi seçeneğidir. Pankreas kanseri tanısı konulmuş hastaların yaklaşık yüzde 15 ila yüzde 20'si için Whipple ameliyatı uygulanabilirken, yüzde 15 oranındaki bir hasta grubu da kemoterapi tedavisi sonrasında cerrahi için uygun hale gelmektedir. Oldukça kompleks bir cerrahi olan Whipple, ciddi riskleri de beraberinde geleceği için bu alanda deneyimli cerrah ve merkezde gerçekleştirilmelidir. Whipple ameliyatları 4-8 saat süren ve hangi tekniğin kullanılacağının, hasta ve tümörün durumuna göre karar verilen geniş çerçeveli özellikli operasyonlardır. İki şekilde gerçekleştirilebilir. Açık cerrahide yapılan ameliyat sırasında, cerrah pankreasa erişmek için karından bir kesi oluşturur. Bu, en yaygın ve en çok uygulanan yaklaşımdır. Laparoskopik cerrahide ise kapalı yani laparoskopik cerrahi sırasında, cerrah karından birkaç küçük kesi açar ve görüntüyü ameliyathanedeki bir monitöre ileten kamera da dahil olmak üzere özel aletler yardımıyla cerrahiyi gerçekleştirilir. Cerrah, operasyonu yaparken cerrahi aletlere rehberlik etmesi için monitörü izler. Laparoskopi, bir tür minimal invaziv cerrahidir. Minimal invaziv cerrahide de kan kaybı daha azdır ve komplikasyon riski de azalmaktadır. Hastanın daha kısa sürede iyileşmesini sağlayan konforlu bir yöntemdir. Ameliyat süresi uzun olmakla birlikte bazen bu prosedür minimal invaziv cerrahi ile başlayabilir, ancak komplikasyonlar veya teknik zorluklar cerrahın operasyonu bitirmek için açık bir kesi yapmasını gerektirebilir.”
Whipple ameliyatı hangi durumlarda yapılacağına dair konuşan Türkmen Bahadır Arıkan, “Pankreas kanseri, pankreas kistleri, pankreas tümörleri, pankreatit, ampulla kanseri, safra kanalı kanseri, nöroendokrin tümörler, onikiparmak(Duodonum) kanseri, pankreas veya ince bağırsak travması ve pankreas, duodenum veya safra kanallarını içeren diğer tümörler veya bozukluklar olan durumlarda Whipple ameliyatı yapılabilir” dedi.
“Whipple ameliyatı sonrası yakın takip önemli”
Arıkan, ameliyat sonrası yakın takibin önemli olduğunu söyleyerek, “Cerrahi sonrası hastanın genel cerrahi servisinde en az bir hafta süre ile yatışı gereklidir. Tüm cerrahi ekip ve hemşirelik personeli, hastanın durumunu kontrol altında tutmak için enfeksiyon veya komplikasyon belirtisi olup olmadığını izleyecektir. Diyet tolere edildiği kadar yavaş ilerleyecektir. Çoğu hasta operasyondan hemen sonra yürüyebilir. Bazı durumlarda, cerrahinin ve hastanın durumuna göre birkaç gün yoğun bakım ünitesinde yatış da gerekebilir. Yoğun bakım ünitesi doktorları ve hemşireleri, komplikasyon belirtilerini izlemek için hastanın durumunu takip edecektir” ifadelerini kullandı.