Özhaseki'den İnce'nin adaylığına yorum
Memleketi Kayseri'de tarihi bir caminin açılış törenine katılan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Muharrem İnce'nin adaylığı için, 'Kılıçdaroğlu'nun ifadelerinden maliyeci, ekonomiye bilen, kavgacı olmayan birini bekliyordum. Tam tersi çıktı, hayretler içerisinde izliyoruz' dedi.
Kayseri Melikgazi Belediyesi tarafından restore edilen tarihi Siviş Camii'nin açılış törenine katılan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, açılış öncesinde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı olarak Muharrem İnce adını açıklamasına şaşırdığını söyleyen Özhaseki, 'Kılıçdaroğlu'nun ifadelerinden maliyeci, ekonomiye bilen, kavgacı olmayan birini bekliyordum. Tam tersi çıktı, hayretler içerisinde izliyoruz' dedi.
Ayrıca imar barışı ile ilgili açıklamalarda bulunan Özhaseki, söz konusu yasanın seçim yatırımı olmadığını vurguladı. İmar barışı ile devlet ve vatandaşın helalleşeceğini kaydeden Özhaseki, şunları söyledi:
'Bu bir imar barışı. İmar affı olduğu zaman istediğiniz gibi yıkıp yeniden yaparsınız. Ancak bu, belediyelerdeki mer'i mevzuata uyularak yapılacak bir şeydir. Biz bu gündeme gelen ve herkesin yakından takip ettiği olayı bir yıldır çalışıyoruz. Bir yıl boyunca Türkiye'de ne kadar imara aykırılık varsa hepsini tespit ettik. On civarında sorun yazdık. Bunun sadece ikisi mülkiyetten kaynaklı. Onun dışında imarla ilgili başka problemler de var. Ya zamanında ruhsatını alamamış, ya almış iskandan kaynaklı sorun yaşamış. Ya da bütün bunları aldığı halde zaman içerisinde ihtiyaç doğmuş aykırılıklar ortaya çıkmış. Bunlar konutlar için geçerli olduğu kadar, iş yeri ve fabrikalar için de geçerli. Organize sanayi bölgesi başkanları, İhracatçılar Meclisi ile görüştüğümde, şu anda üretim yapan ve içerisinde binlerce kişinin çalıştığı fabrikaların sorunlarının olduğu yönünde görüş beyan ettiler. Genellikle şöyle olur, bir iş yeri sahibi zaman içerisinde bir iki makine daha geldiğinde acele eder eklenti yapar. Biraz ihmalkarlıktan biraz da lakayt davranıştan gidip ruhsatını almamış, böyle olunca kaçak durumuna düşmüş. Görevli olan belediyelerimiz mecburen bunlara karşı işlem başlatıyorlar; para cezası yazıyorlar, yıkım kararları veriyorlar ve orada bir kavga başlıyor. Sonrasında fabrika sahibi elinde ruhsat olmadığı için, bankalardan fabrikasını ipotek vererek kredi alamıyor. Fabrika bir değer olarak görünmüyor. Milyonlarca dolar ihracat yapıyor, kredi lazım ama bankalardan kredi alamıyor. Ya da herhangi bir vatandaş kat mülkiyeti alamadığı için evini değer olarak gösteremiyor. Bütün bunları önleyebilecek bir yasa üzerinde bir yıldır çalışıyoruz. Bu yasa taslağını onun üzerinde yerde sunum olarak anlattım. Bir ara KHK ile çıkarsak mı diye düşünmüştük, oradaki komisyonlara sunum olarak anlattık. Diğer bakanlıklarla görüşmeler yaptık. Derken bir yıla kadar hazırlık yaptık. Bugünlerde tam açıklanmak üzereyken seçim kararı alındı. Şunun bir kere bilinmesi lazım; bu, alınması gereken doğru bir iştir ve benim kelimesi kelimesine bir yıl emek verdiğim bir yasadır. Akşam düşünülüp de seçim geliyor diye sabah çıkmış bir yasa değildir. Bunu herkesin bilmesi gerekiyor. Çünkü aylar öncesinde hiç seçim lafı yokken benim bu kayıtlarım internet sitelerine düştü. Vatandaşların da müracaatı vardı, defalarca bunu bize sordular. İstanbul'da İl Müdürlüğümüz elemanları günde 60-70 civarında konuyla ilgili telefon geldiğini söylüyor. Bu seçim için yapılmış değildir. Bir imar barışıdır. Devlet vatandaşıyla helalleşiyor ve barışıyor. Düşünebiliyor musunuz Türkiye'de 26 milyon bağımsız yapı var, bunun neredeyse 15 milyonunun değeri bilinmiyor. Devlet buna bir çözüm bulmak zorunda. Siyaset kurumları çözüm bulmakla yükümlü. Bunun da üzerinde hassas bir vaziyette çalışarak bugünlere getirdik. Bunun bir sevinç dalgası oluşturduğunu görüyorum. İstanbul'da bir çok belediye beni aradı. Onların da görüşlerini alarak sadece İstanbul boğazı ile tarihi yarımadanın bir bölümünü kapsam dışında tuttum. Bu da herhalde biraz daha adaletli oldu diye düşünüyoruz. Bundan sonrası için de yeniden yapıma devam edilecekse, sert cezaların getirilmesi. Artık bugüne kadar olan oldu. Buradaki en büyük suç da bizim kamu hizmetlerini veren merkezi idaremizde. Ama bugün nokta koyuyoruz, bitiriyoruz.'
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı olarak Muharrem İnce adını açıklamasına şaşırdığını söyleyen Özhaseki, 'Kılıçdaroğlu'nun ifadelerinden maliyeci, ekonomiye bilen, kavgacı olmayan birini bekliyordum. Tam tersi çıktı, hayretler içerisinde izliyoruz' dedi.
Ayrıca imar barışı ile ilgili açıklamalarda bulunan Özhaseki, söz konusu yasanın seçim yatırımı olmadığını vurguladı. İmar barışı ile devlet ve vatandaşın helalleşeceğini kaydeden Özhaseki, şunları söyledi:
'Bu bir imar barışı. İmar affı olduğu zaman istediğiniz gibi yıkıp yeniden yaparsınız. Ancak bu, belediyelerdeki mer'i mevzuata uyularak yapılacak bir şeydir. Biz bu gündeme gelen ve herkesin yakından takip ettiği olayı bir yıldır çalışıyoruz. Bir yıl boyunca Türkiye'de ne kadar imara aykırılık varsa hepsini tespit ettik. On civarında sorun yazdık. Bunun sadece ikisi mülkiyetten kaynaklı. Onun dışında imarla ilgili başka problemler de var. Ya zamanında ruhsatını alamamış, ya almış iskandan kaynaklı sorun yaşamış. Ya da bütün bunları aldığı halde zaman içerisinde ihtiyaç doğmuş aykırılıklar ortaya çıkmış. Bunlar konutlar için geçerli olduğu kadar, iş yeri ve fabrikalar için de geçerli. Organize sanayi bölgesi başkanları, İhracatçılar Meclisi ile görüştüğümde, şu anda üretim yapan ve içerisinde binlerce kişinin çalıştığı fabrikaların sorunlarının olduğu yönünde görüş beyan ettiler. Genellikle şöyle olur, bir iş yeri sahibi zaman içerisinde bir iki makine daha geldiğinde acele eder eklenti yapar. Biraz ihmalkarlıktan biraz da lakayt davranıştan gidip ruhsatını almamış, böyle olunca kaçak durumuna düşmüş. Görevli olan belediyelerimiz mecburen bunlara karşı işlem başlatıyorlar; para cezası yazıyorlar, yıkım kararları veriyorlar ve orada bir kavga başlıyor. Sonrasında fabrika sahibi elinde ruhsat olmadığı için, bankalardan fabrikasını ipotek vererek kredi alamıyor. Fabrika bir değer olarak görünmüyor. Milyonlarca dolar ihracat yapıyor, kredi lazım ama bankalardan kredi alamıyor. Ya da herhangi bir vatandaş kat mülkiyeti alamadığı için evini değer olarak gösteremiyor. Bütün bunları önleyebilecek bir yasa üzerinde bir yıldır çalışıyoruz. Bu yasa taslağını onun üzerinde yerde sunum olarak anlattım. Bir ara KHK ile çıkarsak mı diye düşünmüştük, oradaki komisyonlara sunum olarak anlattık. Diğer bakanlıklarla görüşmeler yaptık. Derken bir yıla kadar hazırlık yaptık. Bugünlerde tam açıklanmak üzereyken seçim kararı alındı. Şunun bir kere bilinmesi lazım; bu, alınması gereken doğru bir iştir ve benim kelimesi kelimesine bir yıl emek verdiğim bir yasadır. Akşam düşünülüp de seçim geliyor diye sabah çıkmış bir yasa değildir. Bunu herkesin bilmesi gerekiyor. Çünkü aylar öncesinde hiç seçim lafı yokken benim bu kayıtlarım internet sitelerine düştü. Vatandaşların da müracaatı vardı, defalarca bunu bize sordular. İstanbul'da İl Müdürlüğümüz elemanları günde 60-70 civarında konuyla ilgili telefon geldiğini söylüyor. Bu seçim için yapılmış değildir. Bir imar barışıdır. Devlet vatandaşıyla helalleşiyor ve barışıyor. Düşünebiliyor musunuz Türkiye'de 26 milyon bağımsız yapı var, bunun neredeyse 15 milyonunun değeri bilinmiyor. Devlet buna bir çözüm bulmak zorunda. Siyaset kurumları çözüm bulmakla yükümlü. Bunun da üzerinde hassas bir vaziyette çalışarak bugünlere getirdik. Bunun bir sevinç dalgası oluşturduğunu görüyorum. İstanbul'da bir çok belediye beni aradı. Onların da görüşlerini alarak sadece İstanbul boğazı ile tarihi yarımadanın bir bölümünü kapsam dışında tuttum. Bu da herhalde biraz daha adaletli oldu diye düşünüyoruz. Bundan sonrası için de yeniden yapıma devam edilecekse, sert cezaların getirilmesi. Artık bugüne kadar olan oldu. Buradaki en büyük suç da bizim kamu hizmetlerini veren merkezi idaremizde. Ama bugün nokta koyuyoruz, bitiriyoruz.'