Öğretmenlik vizyon programı gerçekleşti
Eğitim Bilimleri ve Sosyal Araştırmalar Derneği (Ebsad), İlim Yayma Cemiyeti Kayseri Şubesi ile birlikte organize ettiği, 'Geleceğin Öğretmenleri İçin, Öğretmenlik Vizyon Programı ' Melikgazi Belediyesi Konferans Salonu'nda icra edildi.
EBSAD ile İlim Yayma Cemiyeti Kayseri Şubesinin birlikte organize ettiği program tam bir bilgi-kültür şöleni havasında gerçekleşti. 25 Nisan Cumartesi günü Melikgazi Konferans Salonunda gerçekleşen programa yoğun ilgi olduğu gözlemlendi.
Program İlim Yayma Cemiyeti Kayseri Şube Başkanı Oğuz Memiş'in açılış konuşması ile başladı. Programda, Eğitimci-Yazar Muhammet Yılmaz, 'Etkili Öğretmenlik Tecrübeleri' başlıklı bir sunum yaptı. Muhammet Yılmaz; 'Öğretmenlik mesleğini iki farklı boyutta algılamak mümkündür. Bunlardan biri 'öğreten kişi' diğeri de 'eğiten, terbiye eden kişi' boyutudur. Öğretmenliği sadece 'öğreten kişi' boyutunda algılamak onun alanını daraltmak ve etkinliğini azaltmak anlamına gelir. Öğretmenliğin etkisini artırmak için bu mesleği 'öğreten kişi' anlayışından daha ötelere taşımaya ihtiyaç vardır. Öğretmenlik kavramı eğitim veren, terbiye eden ve öğrencilerin duygusal ve zihinsel gelişimlerinin yanında onlarda davranış oluşturan kişi, anlamlarını mutlaka içermelidir. Bu bağlamda, öğretmen sadece öğrencilerine bir şeyler öğreten değil, onların terbiyelerinden, kişisel gelişimlerinden, yeteneklerini keşfetmekten, becerilerini geliştirmekten sorumlu olan kişidir. Bunu başaran öğretmenler daha nitelikli ve etkili görev yapmış olurlar' dedi.
Öğretmenin rollerinin neler olduğunu anlatan Yılmaz; 'Öğretmenlerin; öğrenmeyi sağlama, mesleki ustalık, anne baba gibi davranma, arkadaş gibi olma, disiplini sağlama ve liderlik gibi bazı rolleri vardır. Öğrenmeyi sağlamak öğretmenin birincil rolüdür. Ancak bunu yerine getirmekle görevini tamamlamış olmaz. Çünkü öğrenmeyi sağlama sadece kendisine verilmiş olan bir program ve plan üzerinden öğrencilerini belli hedeflere ulaştırmayı ve konuyu öğretmeyi amaçlar' ifadeleri kullandı.
Nasıl bir öğretmen?
Zamanın şartlarına bağlı, Nasıl bir öğretmen olunması gerektiğini anlatan Yılmaz;' Zamanımız şartlarına uygun bir öğretmen tipi geliştirmeye ihtiyaç vardır. Bugün, öğretmenlerden beklenen davranışları göz önünde bulundurduğumuzda arkadaş gibi, öğrenciye rehberlik yapabilen, yönetim becerileri gelişmiş, biraz otoriter ama aynı zamanda sevecen bir öğretmen tipine ihtiyaç vardır. Günümüzde çocuklar, iletişimi iyi, anlayışlı, kendileriyle arkadaş gibi olabilen öğretmenlerden daha çok etkilenmektedirler' diyerek konuşmasını tamamladı.
Günün ikinci seminerini Eğitimci Yazar Sait Çamlıca, 'Eğitimde Etkili İletişim' başlıklı sunum yaptı. Sait Çamlıca; ' Nesil çok hızlı değişiyor. Çocuklar okuma yazma bilmeden bilgisayar kullanmaya başlıyor. Şimdiki nesil renkli teknolojiye ilgisi var. Bizler bu yeni nesilde iş yok deyip kenara çekilemeyiz. Biz bunu artıya çevirmeliyiz. Şuan ki neslin bilgi için bize ihtiyacı yok. İnternetten her şeyi öğreniyorlar. Bizim asıl yapmamız gereken çocuklara bilgi vermek değil çocuklara bilinç kazandırmaktır.' İfadelerini kullandı. Okumanın önemine dikkat çeken Çamlıca;' Çağın değişimi ve bilginin gelişimi için okuma yapmalıyız. Çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmalısınız. Çocukların anne babalarında eğitmeniz gerekiyor. Yoksa çocuklardan meyve almamız zorlaşıyor. İlim ilkokuldan başlayıp üniversiteyi bitirdikten sonra bitmez. Çocuğa okuma alışkanlığı kazandırmaktan daha önemli bir şey yoktur. Okumayı hayatın bir parçası haline getirin. Tuttuğunuz oruç gibi her gün namaz kılıyor gibi okuyun. Okumalarınız çeşitli olsun yoksa tek taraflı okuma dünyaya at gözüyle bakmanızı sağlar.'
'Sınıfta nöbet tutmak, sınırda nöbet tutmak kadar kutsaldır'
Çamlıca konuşmasına şöyle devam etti; 'Kitap okuma alışkanlığı kazandıramadığı bir öğrenciye, sadece sözcük türlerini ezberletiyorsa bir Türkçe öğretmeni, tuttuğu nöbetin hakkını vermiş olur mu? Bir milletin dinini yok etmek isteyenlerin, önce o milletin dilini yozlaştıracağını öğrencilerine öğretmek, nöbet tutmanın sorumlulukları arasında değil mi?
Namaz surelerini öğrencilerine ezberletip, yalan ile imanın aynı kalpte duramayacağını öğrencilerine öğretemiyorsa bir Din Kültürü öğretmeni, nöbet yerini terk etmiş olmanın hesabını Allah'a verebilir mi?
'Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim' diyen Hz. Peygamber'in ahlakını öğrencilerine aşılamadan, 32 farzı ezberletmek, nöbet anlamına gelir mi?
Bu ülke, bunca sıkıntıya rağmen hala düşman işgaline uğramışsa, sınırda ve sınıfta nöbetini tutan, tuttuğu nöbetin bilinciyle mesleğini icra edenler sayesindedir. Allah sınırda ve sınıfta tuttuğu nöbetin bilincinde olanların sayısını artırsın.' Diyerek konuşmasını tamamladı.
Öğle yemeği ikramından sonra programa Prof. Dr. Aytaç Açıkalın'nın sunduğu 'Öğretmenin İnsan ve Eğitim Felsefesi' semineri ile devam edildi. Öğretmenliğin kritik önemi olan bir meslek olduğu üzerinde duran Açıkalın, eğitime dhil olan; dijital, devlet, çevre, dil, kültür gibi unsurların hesaba katılmadan istenen verimin alınamayacağına dikkat çekti.
Prof. Dr. Aytaç Açıkalın öğrencilere zengin bir deneyim yaşattı. İlkokul öğretmenliği, milli eğitim müdürlüğü, eğitim fakültesinde hocalık gibi önemli deneyimlere ve kıymetli bilgilere sahip olan Açıkalın geleceğin öğretmenlerine ışık tuttu.
Gün sonunda programla ilgili katılımcıların görüş ve önerilerini kapsayan anket uygulandı, katılan her öğrenciye EBSAD'ın yayımladığı 'Felsefeden Tecrübeye Etkili Öğretmenlik' kitabı hediye edildi ve katılımcılara katılım belgesi takdim edildi.
Haber Merkezi