ODTÜ, Kayseri için büyük şans
ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Kayseri Okulları Müdürü Kemal Nakipoğlu, büyük bir ivme yakaladıklarını belirterek 'ODTÜ Kayseri için büyük bir şans. Midye içerisindeki inci gibi yıllarca saklı kalmış. Önümüzdeki kısa süre içerisinde kentin en donanımlı, en büyük kampüsü haline geleceğiz. 250 öğrenciye ulaşabilirsek lise açmayı da düşünüyoruz.' dedi.
Kayseri'de eğitimci kişiliğinin yanı sıra siyasetçi kimliği ile de tanınan Kemal Nakipoğlu geçtiğimiz yaz döneminde ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Kayseri Okulları Müdürlüğü görevine getirilmişti.
Kayseri Gündem Gazetesi olarak Nakipoğlu'nu okullarının yer aldığı Erkilet'teki kampüste ziyaret ederek eğitim ve siyaset üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Renkli ve çalışkan kişiliği ile tanınan Nakipoğlu, ilk olarak eğitimciliğe nasıl adım attığını, zorlu ve meşakkatli geçen yılları anlattı.
Kayseri Lisesi mezunu
1951 Kayseri doğumlu olan Nakipoğlu, lise öğrenimi Kayseri Lisesi'nde tamamladığını ve bundan dolayı da gururlu olduğunu belirterek hem kendisini hem de o yılları şu sözlerle anlattı:
'Memur çocuğuyum. Babam zabıta müdürlüğünden yani belediyecilikten emekli. Liseyi bitirdikten sonra iki yıla yakın süre öğrenim görmek üzere Almanya'da bulundum. Üniversitede makine bölümüne girmek istiyordum. 1976'da bitirdim eğitimimi. Şimdiki gibi yeniden bir sınav yoktu. O dönemde öğretmen olarak mezun olduk. Dolayısıyla 1976'nın sonuna doğru bir ticari işletme açarak Kayseri'ye döndüm. Pakmaya adlı ürünün bayiliğini üstlenmiştim. Bir taraftan da Kartal Endüstri Meslek Lisesi'nde akşamları derse giriyordum. Ticareti uzun süre beceremedim. Bir ayrışım oldu ve ticareti bırakarak öğretmenliğe döndüm. İlk tayin yerim İncesu Lisesi'ydi. Orada 6 ay kadar Almanca öğretmeni olarak görev yaptım. Daha sonra Valilik kararıyla zaten akşamları ders verdiğim Kartal Endüstri Meslek Lisesi'ne geldim. 1979'un sonuna kadar orada görev yaptım. 1980 gibi karışık bir süreçte öğretmenlik yapıyorduk. Kartal Endüstri Meslek Lisesi'nin baş muavini öldürülmüştü. Okul kapanmaya yaklaşmıştı. Yeni birisi gelmişti, beni de yardımcısı yapmıştı. Müdür yardımcılığı görevimi sürdürürken, terör iyice artmıştı. Babamın tek oğluydum. Adıma istifa dilekçesi vererek beni askere gönderdi. Önce Tuzla, sonrasında kura ile İpsala sınır kapısına gittik.
Eğitimciliğin güzel tarafı
Yani 80 öncesinin öğrenciliğini ve öğretmenliğini, 1980 ihtilalinin de yedek subaylığını yaşadım. Askerlik bitince yeniden Kayseri'ye döndüm. Ticaret yapayım diye düşündüm. O dönemde yurt dışına ihracat insanı heyecanlandırıyordu. Bazı Avrupa ülkelerine giderek araştırma yaptık. Ama pek iç açıcı olmadı. O zamanki adıyla Kayseri Belediyesi kreş yapımına başlamış ama bitmemişti. Orası kiraya veriliyordu. İhale ile aldık ve hızlı bir şekilde Şirin Kreş ismiyle 1981'de açtık. Ben de böylece devlet eğitiminden özel eğitime geçmiş oldum. Bugün halen varlığını sürdürüyor ve 36. yılına girdi. 12-13 bin öğrenci büyüttük. Bu öğrencilerimizden birçoğu bugün çok iyi yerlerdeler. Üst düzey yöneticiler, avukatlar, sanayiciler var.
Yurtdışında belli bir noktaya gelenler var. Eğitimciliğin en iyi tarafı nereye gitseniz bir öğrencinize rastlıyorsunuz. Bu da beni çok mutlu ediyor. Şirin Kreş Kayseri'ye çok farklılık getirdi. Büyük kapasiteli bir kreşti. Orayı 20 yıl kadar çalıştırdım.
Ondan sonra hep hayalim olan okula dönüştürdüm. 2000 yılında ilköğretim okulu yaptım. Bu süreçten kısa bir zaman sonra da yakın bir arkadaşımla ortaklık kurduk. 15 yıl Şirin Kreş'i ilköğretim okulu, daha sonra da ilkokul ortaokul şeklinde ayrışarak aynı yerde götürdük. Bir sürü marka okullara rağmen 320 öğrenciye kadar çıkardık.
Yaşam tarzımız siyasetimizi de belirliyor
Benim işim eğitimcilikti. Okuma ve izleme anlamında karakterim çok farklı. Mesela iyi bir mimar olabilirdim aslında. Gözlemlerim, çizimim çok iyi. Mimarlık dergilerinin abonesiydim. Mimar arkadaşlarım 'Bizde yok, sende nasıl var' diye şaşırırlardı.
Uygulamalar da yaptığım için mimarlık içimde pek de ukde kalmadı. Sadece diploma ukdesi kaldı. Mesela burayı kendim dizayn ettim. Şirin Kreş'i de ben dizayn ederdim. Dolayısıyla uygulamayı yaptığım için çok ukde kalmadı içimde. Araba sevdalısıyım. Küçükken bisiklete binerdik. Yani değişimi seven birisiyim. Hep ileriyi görebilen birisiyim. Çocukken çok sinema izlerdim mesela. Sinemada sadece filmini değil, sokağı, lavaboyu, musluğu, koltuğu, insanları, her şeyi incelerdim. Dolayısıyla insanın yaşam tarzı siyasetini de belirliyor.'
SİYASET YILLARI
'İnsanları dövüştürmek yerine barıştırdık'
Kemal Nakipoğlu eğitimciliğinin yanı sıra iyi bir siyasetçi olduğunu 7 yıl Cumhuriyet Halk Partisi'nin İl başkanlığını yaparak gösterdi. Nakipoğlu parti başkanlığıyla ilgili; 'İnsanları dövüştürmek yerine barıştırdık' dedi.
Nakipoğlu eğitimcilikten, siyasete uzanan yolculuğunu şu şekilde özetledi:
'Cumhuriyet Halk Partisi kurulduktan sonra Kayseri'deki oluşumuna destek için şahsıma teklifte bulundular. Kocasinan ilçesinin sekreteri olmam konusunda teklif geldi. Böylelikle bir anda kendimi yönetimin içerisinde buldum. Benim en önemli özelliğim; elime aldığım bir şeyi asla ertelemem. Ne yapmam gerekiyorsa o anda yaparım. Sonucu doğru veya yanlış. Dolayısıyla çalışkan birisiyim. Kendi işimde bile hiç durmam. CHP'nin ilçe yönetimine girince de çok çalıştım. İmzasız bir günüm geçmemiştir. Başkandan daha çok görev başındaydım desem abartmış olmam. 1994 seçimleri yaklaşmıştı. O dönemde yeni açılmış bir partiyiz. Böyle bir süreçte bana 'Kocasinan Belediyesi'ne başkan adayı ol' denildi. Siyaset yapmak zor. Tabi biraz da maddiyat ister. 1994'te belediye başkanı adayı olarak yollara düştüm. Öyle bir çalışma yaptık ki eğitimde ün salan Kemal Nakipoğlu siyasette de ün salmaya başladı. Belediyeyi almak çok zordu, zaten kazanamadık. O dönemde siyasette elbette çekişme vardı. Ancak hangi partiden olursa olsun aramızdaki dostluk hiç kaybolmuyordu. Siyasetimiz ne kadar ayrı olursa olsun birbirimize dürüstçe davrandık. Siyasette bir yere geldik. 1995 seçimlerinde CHP baraj altında kalmıştı. Yeni bir il başkanı aranıyordu. O zaman ilçe başkan yardımcısıyım. İl başkanlığı için isim aranıyor. Bu gelişmeler yaşanırken, genel merkezden bana 'İl başkanı olarak atandınız' diye bir faks geldi. Böylelikle büyük bir yükün altına girdim. Arkadaşlarla konuşarak 'Desteklerseniz bu işi, olur' dedim. Binayı düzenledik. Kapalı olan telefonu, faksı açtırarak, 'Bismillahirrahmanirrahim' diyerek işe başladık. Gece gündüz çalışarak Kayseri'de iyi bir ivme yakaladık. Millet, Cumhuriyet Halk Partisi'ne daha farklı bakmaya başladı. Her gittiğimiz yerde saygı, sevgi gördük. İnsanları dövüştürmek yerine barıştırdık. Bayramlarda diğer partililer ile hep bir arada bayramlaşma yapardık. Aynı gün akşam bir yerde toplanarak şehrin sorunlarını konuşurduk. Yine o dönemlerde siyasi partilerin il başkanları televizyon programlarında bir araya gelirlerdi. Maalesef günümüzde bunların hiç birisi kalmadı. Oysaki insanların bir arada olması sorunlarımızın hepsini çözecektir. İnsanları yüz yüze getirmekten korkmamak lazım. Türkiye'de de, Kayseri'de de rekor kırarak CHP'de 7 yıl il başkanlığı yaptım. Farklı şeyler kattığımızı düşünüyorum. Sonuç olarak malum Türkiye'de 2002'de bir değişim oldu.
Milletvekili aday adayıydım ben. Kayseri'de son anda bir şeyler oldu. 1. sıradan Muharrem Eskiyapan atandı. Partimize hizmetimizi verdik, ağzımızı sildik, çıktık. Yani siyaset bence bir görevdir. Gelir geçer. Yaşam tarzımız, partiye olan inancımız devam ediyor. Bizim siyasi geçmişimiz bu. Halen kentte nereye gitsem 'Başkanım' diyorlar. Halbuki eğitimciliğim siyasiliğimden fazladır.'
'Midye içerisinde kalmış inci'
Kayseri'de özel okul denilince ilk akla gelen isimlerden biri olan Sağnak Koleji'nin de kurucularından Kemal Nakipoğlu, geçtiğimiz ağustos ayında ODTÜ Koleji'ne Müdür oldu.
1999-2000 eğitim öğretim yılında hizmete giren ancak belki de coğrafi konumundan olsa gerek uzun yıllar pek fazla rağbet görmeyen ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Kayseri Okulları bugün 170 öğrenci, 22 öğretmen, 6 hizmetli, 3 idareci ile hizmet veriyor. Anasınıfı, ilkokul, ortaokul bölümünden oluşan kampüsün Kayseri için büyük bir şans olduğunu belirten Kemal Nakipoğlu, 'Burası yıllardır midyenin içeresindeki bir inci gibi kalmış. Bunun farkındalığını oluşturmaya çalışıyoruz. ' dedi.
'İnsanlar ODTÜ'nün ücretlerinin çok fazla olduğunu sanıyor. Aslında öyle değil. Şu anda Kayseri'deki diğer okullara yakın ücretlerimiz var. Hatta bazılarından daha aşağıda ücretle bu işi yürütüyoruz.' diyen Nakipoğlu şunları söyledi:
42 yıllık eğitimci
'42 yıllık eğitimciyim. Türkiye Özel Okullar Derneği yönetim kurulu üyesiyim. ODTÜ Koleji, Kayseri için bir şans. 17 yıl önce açıldı. Belki de bulunduğu coğrafya itibarıyla biraz sıkıntı çekmiş ama bundan sonra inşallah hak ettiği yere gelecek. İnsanlar ODTÜ'yü özel üniversite sanıyor. Ama devletin üniversitesi. Dolayısıyla diğer devlet üniversitelerinden farkı yok. Tek farkı dünyada ilk 500'e girenler arasında. Gönül ister ki tüm okullarımız girsin. Özellikle bilim adamları yetiştiriyor. Böyle müthiş bir enerjinin vakıf okulu olan kolejler kuralım denmiş. İlk olarak Ankara, sonra Denizli ve Mersin. Ondan sonra da Kayseri. 1999-2000 yılında kuruldu. Kampüs olarak planlanmış 110 bin metrekarelik bir alandan oluşuyor. Farklı projelerimiz var. Bahçemiz çok büyük olduğu için çocukların ekip biçeceği bir Organik Bahçe açmak istiyoruz. Bunun onayını almaya çalışacağız Ankara'dan. Eğitimde son derece başarılı bir kurumuz. Buraya öğretmen olarak girebilmek zor, kalabilmek daha da zor. Öğretmenlere en hakkaniyetli ücreti veren ODTÜ Koleji'dir. Kayseri'de en yüksek ücreti bizim idareciler alıyor. 1 saat fazla çalışsınlar bu bile değerlendirilir. Bu kadar hassas bir kurum. Yıl sonunda eğer okullarımız para kazanmışsa oradan bile personeline pay çıkarır. Bu da bizim farklı bir yanımız. Dolayısıyla buradaki öğretmenler mutlu olur. Mesela çok az saat derse girer. Oysa özel okulculuğun mantalitesi ne kadar az öğretmenle çalışırsanız o kadar az maaş verirsiniz. Biraz acımasız olarak görülebilir belki ama kazanmak için başka da çare yok sanırım. Bizim kurumumuzda ise bir öğretmen en fazla haftada 18-20 saat derse girer. 30-40 saat girenler var. Bu öğretmenlerden nasıl bir verim alınır, bunu düşünmek lazım. Az girince ne oluyor diye sorulabilir. Bizim öğretmenlerimiz müfredatın tüm programlarını kendileri yaparlar. Bize göre burada okuyanlar şanslı çocuklar. Dileğimiz tüm özel okulların iyi bir eğitim vermesi.
Öğrencilerimize ana sınıfından başlayarak yabancı dil öğretiyoruz. Mesela 3. sınıftan bir öğrenciyi çağırsanız İngilizce sunum yapabilir. Başka özelliğimiz de test mantığıyla çalışmamamız. Bize göre çocuk konuyu özümsemeli, kavramalı ve yorumlamalı. Sadece 7. ve 8. sınıf öğrencilerimize tekniği görmeleri için ara ara uygularız. Ezbere dayalı bir sistemimiz olmadığı için öğrencilerimiz girdikleri her sınavda başarılı oluyorlar. Sosyal aktivitelerin çocuklar üzerindeki etkisini bildiğimizden sık sık yapıyoruz. Bizim için bilgisayar bilen çocuğun farklı bir önemi yok. Daha fazla bilgilerle donatmaya çalışıyoruz. Okula öğrenci alırken ciddi bir elemeden geçiriyoruz. Örneğin ilkokula alırken, sınav yapmıyoruz ama çocukla belirli davranışları kavrayıp kavramadığına ilişkin ön görüşme yapıyoruz. Eğer bunları kavramışsa kaydını yapıyoruz. Bu yıl 250 öğrenciye ulaşabilirsek lise açmayı düşünüyoruz. Bunun yanı sıra Spor Kompleksi yapmayı arzuluyoruz. Bunları gerçekleştirdiğimizde burası Kayseri'nin en büyük, en donanımlı kampüsü olacak. '
Haber-Foto: Ramazan KARAKUŞ
Kayseri Gündem Gazetesi olarak Nakipoğlu'nu okullarının yer aldığı Erkilet'teki kampüste ziyaret ederek eğitim ve siyaset üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Renkli ve çalışkan kişiliği ile tanınan Nakipoğlu, ilk olarak eğitimciliğe nasıl adım attığını, zorlu ve meşakkatli geçen yılları anlattı.
Kayseri Lisesi mezunu
1951 Kayseri doğumlu olan Nakipoğlu, lise öğrenimi Kayseri Lisesi'nde tamamladığını ve bundan dolayı da gururlu olduğunu belirterek hem kendisini hem de o yılları şu sözlerle anlattı:
'Memur çocuğuyum. Babam zabıta müdürlüğünden yani belediyecilikten emekli. Liseyi bitirdikten sonra iki yıla yakın süre öğrenim görmek üzere Almanya'da bulundum. Üniversitede makine bölümüne girmek istiyordum. 1976'da bitirdim eğitimimi. Şimdiki gibi yeniden bir sınav yoktu. O dönemde öğretmen olarak mezun olduk. Dolayısıyla 1976'nın sonuna doğru bir ticari işletme açarak Kayseri'ye döndüm. Pakmaya adlı ürünün bayiliğini üstlenmiştim. Bir taraftan da Kartal Endüstri Meslek Lisesi'nde akşamları derse giriyordum. Ticareti uzun süre beceremedim. Bir ayrışım oldu ve ticareti bırakarak öğretmenliğe döndüm. İlk tayin yerim İncesu Lisesi'ydi. Orada 6 ay kadar Almanca öğretmeni olarak görev yaptım. Daha sonra Valilik kararıyla zaten akşamları ders verdiğim Kartal Endüstri Meslek Lisesi'ne geldim. 1979'un sonuna kadar orada görev yaptım. 1980 gibi karışık bir süreçte öğretmenlik yapıyorduk. Kartal Endüstri Meslek Lisesi'nin baş muavini öldürülmüştü. Okul kapanmaya yaklaşmıştı. Yeni birisi gelmişti, beni de yardımcısı yapmıştı. Müdür yardımcılığı görevimi sürdürürken, terör iyice artmıştı. Babamın tek oğluydum. Adıma istifa dilekçesi vererek beni askere gönderdi. Önce Tuzla, sonrasında kura ile İpsala sınır kapısına gittik.
Eğitimciliğin güzel tarafı
Yani 80 öncesinin öğrenciliğini ve öğretmenliğini, 1980 ihtilalinin de yedek subaylığını yaşadım. Askerlik bitince yeniden Kayseri'ye döndüm. Ticaret yapayım diye düşündüm. O dönemde yurt dışına ihracat insanı heyecanlandırıyordu. Bazı Avrupa ülkelerine giderek araştırma yaptık. Ama pek iç açıcı olmadı. O zamanki adıyla Kayseri Belediyesi kreş yapımına başlamış ama bitmemişti. Orası kiraya veriliyordu. İhale ile aldık ve hızlı bir şekilde Şirin Kreş ismiyle 1981'de açtık. Ben de böylece devlet eğitiminden özel eğitime geçmiş oldum. Bugün halen varlığını sürdürüyor ve 36. yılına girdi. 12-13 bin öğrenci büyüttük. Bu öğrencilerimizden birçoğu bugün çok iyi yerlerdeler. Üst düzey yöneticiler, avukatlar, sanayiciler var.
Yurtdışında belli bir noktaya gelenler var. Eğitimciliğin en iyi tarafı nereye gitseniz bir öğrencinize rastlıyorsunuz. Bu da beni çok mutlu ediyor. Şirin Kreş Kayseri'ye çok farklılık getirdi. Büyük kapasiteli bir kreşti. Orayı 20 yıl kadar çalıştırdım.
Ondan sonra hep hayalim olan okula dönüştürdüm. 2000 yılında ilköğretim okulu yaptım. Bu süreçten kısa bir zaman sonra da yakın bir arkadaşımla ortaklık kurduk. 15 yıl Şirin Kreş'i ilköğretim okulu, daha sonra da ilkokul ortaokul şeklinde ayrışarak aynı yerde götürdük. Bir sürü marka okullara rağmen 320 öğrenciye kadar çıkardık.
Yaşam tarzımız siyasetimizi de belirliyor
Benim işim eğitimcilikti. Okuma ve izleme anlamında karakterim çok farklı. Mesela iyi bir mimar olabilirdim aslında. Gözlemlerim, çizimim çok iyi. Mimarlık dergilerinin abonesiydim. Mimar arkadaşlarım 'Bizde yok, sende nasıl var' diye şaşırırlardı.
Uygulamalar da yaptığım için mimarlık içimde pek de ukde kalmadı. Sadece diploma ukdesi kaldı. Mesela burayı kendim dizayn ettim. Şirin Kreş'i de ben dizayn ederdim. Dolayısıyla uygulamayı yaptığım için çok ukde kalmadı içimde. Araba sevdalısıyım. Küçükken bisiklete binerdik. Yani değişimi seven birisiyim. Hep ileriyi görebilen birisiyim. Çocukken çok sinema izlerdim mesela. Sinemada sadece filmini değil, sokağı, lavaboyu, musluğu, koltuğu, insanları, her şeyi incelerdim. Dolayısıyla insanın yaşam tarzı siyasetini de belirliyor.'
SİYASET YILLARI
'İnsanları dövüştürmek yerine barıştırdık'
Kemal Nakipoğlu eğitimciliğinin yanı sıra iyi bir siyasetçi olduğunu 7 yıl Cumhuriyet Halk Partisi'nin İl başkanlığını yaparak gösterdi. Nakipoğlu parti başkanlığıyla ilgili; 'İnsanları dövüştürmek yerine barıştırdık' dedi.
Nakipoğlu eğitimcilikten, siyasete uzanan yolculuğunu şu şekilde özetledi:
'Cumhuriyet Halk Partisi kurulduktan sonra Kayseri'deki oluşumuna destek için şahsıma teklifte bulundular. Kocasinan ilçesinin sekreteri olmam konusunda teklif geldi. Böylelikle bir anda kendimi yönetimin içerisinde buldum. Benim en önemli özelliğim; elime aldığım bir şeyi asla ertelemem. Ne yapmam gerekiyorsa o anda yaparım. Sonucu doğru veya yanlış. Dolayısıyla çalışkan birisiyim. Kendi işimde bile hiç durmam. CHP'nin ilçe yönetimine girince de çok çalıştım. İmzasız bir günüm geçmemiştir. Başkandan daha çok görev başındaydım desem abartmış olmam. 1994 seçimleri yaklaşmıştı. O dönemde yeni açılmış bir partiyiz. Böyle bir süreçte bana 'Kocasinan Belediyesi'ne başkan adayı ol' denildi. Siyaset yapmak zor. Tabi biraz da maddiyat ister. 1994'te belediye başkanı adayı olarak yollara düştüm. Öyle bir çalışma yaptık ki eğitimde ün salan Kemal Nakipoğlu siyasette de ün salmaya başladı. Belediyeyi almak çok zordu, zaten kazanamadık. O dönemde siyasette elbette çekişme vardı. Ancak hangi partiden olursa olsun aramızdaki dostluk hiç kaybolmuyordu. Siyasetimiz ne kadar ayrı olursa olsun birbirimize dürüstçe davrandık. Siyasette bir yere geldik. 1995 seçimlerinde CHP baraj altında kalmıştı. Yeni bir il başkanı aranıyordu. O zaman ilçe başkan yardımcısıyım. İl başkanlığı için isim aranıyor. Bu gelişmeler yaşanırken, genel merkezden bana 'İl başkanı olarak atandınız' diye bir faks geldi. Böylelikle büyük bir yükün altına girdim. Arkadaşlarla konuşarak 'Desteklerseniz bu işi, olur' dedim. Binayı düzenledik. Kapalı olan telefonu, faksı açtırarak, 'Bismillahirrahmanirrahim' diyerek işe başladık. Gece gündüz çalışarak Kayseri'de iyi bir ivme yakaladık. Millet, Cumhuriyet Halk Partisi'ne daha farklı bakmaya başladı. Her gittiğimiz yerde saygı, sevgi gördük. İnsanları dövüştürmek yerine barıştırdık. Bayramlarda diğer partililer ile hep bir arada bayramlaşma yapardık. Aynı gün akşam bir yerde toplanarak şehrin sorunlarını konuşurduk. Yine o dönemlerde siyasi partilerin il başkanları televizyon programlarında bir araya gelirlerdi. Maalesef günümüzde bunların hiç birisi kalmadı. Oysaki insanların bir arada olması sorunlarımızın hepsini çözecektir. İnsanları yüz yüze getirmekten korkmamak lazım. Türkiye'de de, Kayseri'de de rekor kırarak CHP'de 7 yıl il başkanlığı yaptım. Farklı şeyler kattığımızı düşünüyorum. Sonuç olarak malum Türkiye'de 2002'de bir değişim oldu.
Milletvekili aday adayıydım ben. Kayseri'de son anda bir şeyler oldu. 1. sıradan Muharrem Eskiyapan atandı. Partimize hizmetimizi verdik, ağzımızı sildik, çıktık. Yani siyaset bence bir görevdir. Gelir geçer. Yaşam tarzımız, partiye olan inancımız devam ediyor. Bizim siyasi geçmişimiz bu. Halen kentte nereye gitsem 'Başkanım' diyorlar. Halbuki eğitimciliğim siyasiliğimden fazladır.'
'Midye içerisinde kalmış inci'
Kayseri'de özel okul denilince ilk akla gelen isimlerden biri olan Sağnak Koleji'nin de kurucularından Kemal Nakipoğlu, geçtiğimiz ağustos ayında ODTÜ Koleji'ne Müdür oldu.
1999-2000 eğitim öğretim yılında hizmete giren ancak belki de coğrafi konumundan olsa gerek uzun yıllar pek fazla rağbet görmeyen ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Kayseri Okulları bugün 170 öğrenci, 22 öğretmen, 6 hizmetli, 3 idareci ile hizmet veriyor. Anasınıfı, ilkokul, ortaokul bölümünden oluşan kampüsün Kayseri için büyük bir şans olduğunu belirten Kemal Nakipoğlu, 'Burası yıllardır midyenin içeresindeki bir inci gibi kalmış. Bunun farkındalığını oluşturmaya çalışıyoruz. ' dedi.
'İnsanlar ODTÜ'nün ücretlerinin çok fazla olduğunu sanıyor. Aslında öyle değil. Şu anda Kayseri'deki diğer okullara yakın ücretlerimiz var. Hatta bazılarından daha aşağıda ücretle bu işi yürütüyoruz.' diyen Nakipoğlu şunları söyledi:
42 yıllık eğitimci
'42 yıllık eğitimciyim. Türkiye Özel Okullar Derneği yönetim kurulu üyesiyim. ODTÜ Koleji, Kayseri için bir şans. 17 yıl önce açıldı. Belki de bulunduğu coğrafya itibarıyla biraz sıkıntı çekmiş ama bundan sonra inşallah hak ettiği yere gelecek. İnsanlar ODTÜ'yü özel üniversite sanıyor. Ama devletin üniversitesi. Dolayısıyla diğer devlet üniversitelerinden farkı yok. Tek farkı dünyada ilk 500'e girenler arasında. Gönül ister ki tüm okullarımız girsin. Özellikle bilim adamları yetiştiriyor. Böyle müthiş bir enerjinin vakıf okulu olan kolejler kuralım denmiş. İlk olarak Ankara, sonra Denizli ve Mersin. Ondan sonra da Kayseri. 1999-2000 yılında kuruldu. Kampüs olarak planlanmış 110 bin metrekarelik bir alandan oluşuyor. Farklı projelerimiz var. Bahçemiz çok büyük olduğu için çocukların ekip biçeceği bir Organik Bahçe açmak istiyoruz. Bunun onayını almaya çalışacağız Ankara'dan. Eğitimde son derece başarılı bir kurumuz. Buraya öğretmen olarak girebilmek zor, kalabilmek daha da zor. Öğretmenlere en hakkaniyetli ücreti veren ODTÜ Koleji'dir. Kayseri'de en yüksek ücreti bizim idareciler alıyor. 1 saat fazla çalışsınlar bu bile değerlendirilir. Bu kadar hassas bir kurum. Yıl sonunda eğer okullarımız para kazanmışsa oradan bile personeline pay çıkarır. Bu da bizim farklı bir yanımız. Dolayısıyla buradaki öğretmenler mutlu olur. Mesela çok az saat derse girer. Oysa özel okulculuğun mantalitesi ne kadar az öğretmenle çalışırsanız o kadar az maaş verirsiniz. Biraz acımasız olarak görülebilir belki ama kazanmak için başka da çare yok sanırım. Bizim kurumumuzda ise bir öğretmen en fazla haftada 18-20 saat derse girer. 30-40 saat girenler var. Bu öğretmenlerden nasıl bir verim alınır, bunu düşünmek lazım. Az girince ne oluyor diye sorulabilir. Bizim öğretmenlerimiz müfredatın tüm programlarını kendileri yaparlar. Bize göre burada okuyanlar şanslı çocuklar. Dileğimiz tüm özel okulların iyi bir eğitim vermesi.
Öğrencilerimize ana sınıfından başlayarak yabancı dil öğretiyoruz. Mesela 3. sınıftan bir öğrenciyi çağırsanız İngilizce sunum yapabilir. Başka özelliğimiz de test mantığıyla çalışmamamız. Bize göre çocuk konuyu özümsemeli, kavramalı ve yorumlamalı. Sadece 7. ve 8. sınıf öğrencilerimize tekniği görmeleri için ara ara uygularız. Ezbere dayalı bir sistemimiz olmadığı için öğrencilerimiz girdikleri her sınavda başarılı oluyorlar. Sosyal aktivitelerin çocuklar üzerindeki etkisini bildiğimizden sık sık yapıyoruz. Bizim için bilgisayar bilen çocuğun farklı bir önemi yok. Daha fazla bilgilerle donatmaya çalışıyoruz. Okula öğrenci alırken ciddi bir elemeden geçiriyoruz. Örneğin ilkokula alırken, sınav yapmıyoruz ama çocukla belirli davranışları kavrayıp kavramadığına ilişkin ön görüşme yapıyoruz. Eğer bunları kavramışsa kaydını yapıyoruz. Bu yıl 250 öğrenciye ulaşabilirsek lise açmayı düşünüyoruz. Bunun yanı sıra Spor Kompleksi yapmayı arzuluyoruz. Bunları gerçekleştirdiğimizde burası Kayseri'nin en büyük, en donanımlı kampüsü olacak. '
Haber-Foto: Ramazan KARAKUŞ