NEPAL İZLENİMLERİ/ gezi güncesi
İHH Kurban Organizasyonu ile yurt dışına görevlendirilme talebimiz geçen yıl Somali'deki iç karışıklıklar öne sürülüp iptal edilince, bu yıl Burkino Faso veya Hebeşistan alternetifleri üzerinde muhtemel ülkeler olabileceği söylendi.
Geçen yıl Ankara'ya gidip Sarı Humma aşısı olmamız ve pasaportlarımızı aylar öncesinden göndermiş olmamıza rağmen gidememe ihtimalini sürekli göz önünde bulundurarak, geçen yıl Somali, bu yıl da Burkino Faso ve Habeşistan yönlendirilmeleri doğrultusunda bu ülkelerin, sosyo politik, ekonomik ve coğrafik durumlarıyla ilgili epeyce malumat edinmiş, toparlayabildiğim kadarıyla küçük bir el kitapçıklarını hazırlamıştım bile. Burkino Faso'da konuşulan dilin Fransızca olmasından dolayı, kitapçığın sonuna, günlük kullanımla ilgili Fransızca küçük bir sözlük de eklemiştim. Bu hazırladığım kitapçıklardan Kayseri'den beraber gideceğimiz Harun Çelik kardeşime de veriyordum, her defasında 'bu son kitap' diyerek…
NEPAL'E GİDİYORUZ
Nepal'le de ilgili toparlayabildiğim bilgilerle yine kendi kullanımımız için küçük bir kitapçık hazırladım. İstanbul İHH genel Merkez'den bizimle gidecek olan Yakup Işık'ın rehberlik ve yönlendirmeleri doğrultusunda, bu ülkede yenebilecek, konserve ve kahvaltı türleri dışında, ülkenin yağmurlu olma ihtimaline karşı yağmurluklarımızı da yanımıza almamız tembih edildi. Hava alanlarında valizleri beklememek için uçağın üst bagajına sığabilecek büyüklükte çanta almamız konusunda da anlaştık.
23 Ekim 2012 Salı günü sabah, uçakla Kayseri'den İstanbul'a gidecek, oradan da akşamüzeri 19.30 THY uçağı ile Nepal'e yola çıkma konusunda programlarımız netleşti ve biletlerimizi hazırladık. Planladığımız gibi gerekli tedariklerimizi yaptıktan sonra İstanbul'a uçtuk. İstanbul İHH Genel Merkezine çantalarımızı koyduktan sonra Fatih Camiinde öğle namazını kılıp, Akdav'da arkadaşları ziyaret ederek onlarla da vedalaştık. Değerli İhsan Eliaçık'la telefonla ulaşamadığımız için planımızda olmasına ve bürosuna çok yakın olmamıza rağmen görüşme imkanımız olmadı.
İHH Genel Merkezine dönüp hazırlanan minibüsle diğer ülkelere aynı maksatla giden arkadaşlarla beraber Atatürk Havaalanına doğru yola çıktık. Bizim pasaportlarımızın Ankara Habeşistan büyükelçiliğinde olduğunu ve oradan birazdan uçak kargo ile Atatürk Havaalanı yurtiçi kargo servisine gönderileceğini öğrendiğimizde 'inşaallah bir aksilik çıkmaz' temennisi ve ürpertisiyle havaalanına ulaştık. Havaalanında bizimle beraber Nepal'e gidecek olan, Ak Parti İstanbul Gençlik teşkilatlarında görevli de olan Muhammed Zahid Özsağır isimli İstanbul Ticaret Üniversitesi Uluslar arası İlişliler öğrencisi kardeşimizle de tanıştık. Muhammed Zahid aynı zamanda Nepal'de bize tercümanlık da yapacaktı. Sosyal, girişgen ve işbitirici aktivitesiyle, pasaportlarımız elimize geçmeden ve dahi nasıl hallettiyse uzun kuyruklarda beklemeden check-in işlemlerimizi halletti, kendisine mail üzerinden gelen pasaport fotokopilerimizle. Bir süre sonra Yakup Işık kardeşimiz de pasaportlarımıza kavuşmanın sevinciyle yanımıza geldiğinde, derin bir nefes alabildik, çok şükür.
İstanbul'dan havalanan THY uçağı ile Hindistan Yeni Delhi üzerinden transit olarak Nepal'e geçecektik. Uçakta bizim Nepal ekibi dışında İHH yönetiminden Ahmet Bey'le birlikte Hindistan ekibi de bulunuyordu. Yaklaşık 5 saat süren Yeni Delhi havaalanına indikten 3 saat sonra Nepal'in Katmantu başkentine uçacaktık. Yeni Delhi İndira Gandi havaalanı çok büyük ve konforlu, temiz bir havaalanı. Islak zeminler hariç, yer döşemesinin tamamı halıyla döşenmiş. Havaalanında sakallı ve Sih kıyafetli görevliler, Hindistani yöresel kıyafetli yolcular dikkat çekiciydi. Sabah namazını bir köşeye serdiğimiz seccademizde kıldıktan sonra Katmantu uçağına bindik. Uçağın içi neredeyse tamamen Nepalli yolcularla dolu. Yabancı bizden başka nerdeyse yok gibiydi. 2 Saatlik yolculukta su dışında uçakta ikram edilen yemeklerden ihtiyaden yemedik. Bulutların üzerinden ancak zirveleri görünebilen Himalayalara paralel uçuşumuzda, yemyeşil ağaçlarla kaplı balta girmemiş ormanlar, biraz düzlük alanlarda uçsuz bucaksız pirinç tarlaları, öbek öbek tarlaların kenarına konuşlanmış iğreti evler, ancak uçak inişe geçtiğinde gözükebiliyordu. Etrafı dağlarla çevrili geniş bir ova ortasına kurulmuş bulunan Başkent Katmantu'da yüksek binaların olmaması ve kentin etrafındaki düzlüklerin yemyeşil tarlalarla çevrilmiş olması sabahın ilk ışıklarında oldukça dikkat çekiciydi.
BAŞKENT KATMANTU
Uçak alana indiğinde, henüz durmadan neredeyse tüm yolcuların emniyet kemerlerini şakırtadıp açarak, koltuklarından kalkıp üst bagajlara hücum edişini taaccüble seyrettik. Hinduların 10 gün tatil olan Dashain bayramı dolayısıyla ailelerinin yanına gelen Nepallilerin kavuşma sabırsızlığı olsa gerek diye düşündük.
2012 yılından 2069 yılının yaşandığı Nepal'e geldiğimizde, 6000 km mesafeyi kat'etmiş ve 3 saat 45 dakikalık saat farkını yaşamış olduk.
Katmantu havaalanı sadeliği ve iptidailiği ile sanki küçük bir kent havaalanı. Yapı tefrişatı ve konfor bakımından alışılmış şeylerden neredeyse hiçbiri yok. İnişten sonra ülkeye giriş vizesi 25 dolar karşılığında havaalanında alındığı için pasaport, fotoğraf ve oracıkta doldurulan vize talep formu ile sıraya girmek gerekiyor. Fotoğrafı olmayanların da anında şipşak fotoğraf çektirmesi mümkün, bu mekanda. Havaalanı giriş çıkış işlemini yapan memurlar, henüz bilgisayarlı takibe geçemedikleri için, her şey elle yapılıyor, pratik mutemet usulüyle. Alanda bulunan birkaç bilgisayar da bu amaçlı kullanılmıyor henüz.
Muhammed Zahid'in Yeni Delhi havaalanı free shop'undan aldığı sigara poşetini kaybetmenin şaşkınlığı ile havaalanında işlemleri tamamladık.
Havaalanı çıkışında telefon irtibatı kurduğumuz Müslümanlar bizi karşıladılar. 55 yaşlarında Pakistani kıyafet ve takkesiyle bizi karşılayan Gulam Rasul Felahi ve aynı kıyafetli biraz daha genç Arif kardeşle ayaküstü karşılama ve tanışma faslından sonra hepimiz alacak bir araç bulma çabasına düştüler. Taksi tarzı araçlar dört kişilik ve bagaj hacmi de kısıtlı olduğu için hepimizin sığacağı sınırlı sayıda olan ufak minibüslerle pazarlıktan sonra otele gitmek üzere yola çıktık.
Uçakta ve havaalanı civarında gördüğümüz orta boylu, esmer ve birazcık çekik gözlü, birçoğunun alnının ortasında, iki kaşının arasında kırmızı boyalı işaret bulunan Nepalli halkın tipolojisinden oldukça farklıydı, bizi karşılayan Müslümanların görünüşü.
Minibüsle kent merkezine doğru, dağınık ve yıkık dökük yapıların arasından, kaldırımsız ve bir bölümü asfaltsız yollardan, engebeli ve çukurlu, tümsekli ara yollardan geçerek ulaşabildik, kalmamız için rezervasyon yapılan Radisson Otele. Otel, kent ortalamasın oldukça fevkinde, yokluk, yoksulluk ve bakımsızlığın ötesinde, sanki ayrı bir dünya. Halkın ekserinin sefaletini göz önünde bulundurduğumuzda, bu konforu hak etmişliğimizin içsel çelişkisini ve muhasebesini yapmak durumunda kaldık, aynı zamanda.
Odalarımıza yerleştikten sonra, Nepalli dostlarımız akşam saat 5'te bizi almak üzere geleceklerini söyleyerek vedalaştılar. Otel odasında bir araya gelerek yediğimiz yemek sonrası dinlenmeye çalıştık.
Akşam üzeri otelden, mihmandarlarımızla beraber iki araçla akşam namazını kılmak üzere Nepal Mescidi'ne gittik. Yüze yakın cemaatın olduğu camide, bizim misafir olduğumuzu anlayan cemaat, bize dostca karşılamada bulundular. Nepal Mescidi dış avlusuyla beraber 3000 kişinin namaz kılabileceği, modern betonarme tarzında yapılmış, minareli ve hopörloründen biraz düşük volumlü ezan okunan, dışı açık yeşil renkte boyanmış, genişçe pencereleri olan aydınlık bir cami. İçi halıyla döşeli olan mescidin, secdeye denk gelen hizası ise biraz sertçe bir halıfleksle tefriş edilmiş. Hocanın namaz kıldırdığı mihrab bölümü betonla biraz girintili şekilde yapılmış ve hutbe yükseltisi bölümüne bir iki basamakla buradan çıkılıyor. Caminin üst katları da kullanılabiliyor. Mescid aynı zamanda külliye olarak da kullanılıyor. Katmantu kent merkezinde bu tarz Müslüman grupların 8 adet mescidi bulunuyor.
Cemaatın birçoğu Pakistani kıyafetli. Namazda neredeyse herkesin başı takkeli. Pantolon paçalarını ya yere değdirmiyorlar veya katlıyorlar. Mescidlerinde bile bizim bildiğimiz tesbihten kullanmıyorlar ve namaz sonrası toplu tesbihat duası yapmıyorlar. Müslümanların tamamı Hanefi. Nepal Camii İmamı Senaullah'ın kıldırdığı akşam namazı sonrası Hadis dersleri de yapılıyor bu mekanda.
İHH'nın Nepal'de çalışmalarını yürürten partner kuruluşu İslam Sangh Nepal adlı Nepal İslam Cemaatı olarak bilinen bir kuruluş. Bu kuruluşun çalışma ofisi ve Başkent Katmantudaki Nepal Camisi dışında, New Muslim Centre/Yeni Müslüman olanlar Merkezi ve HuDa /Human Devolepment Academy çalışmaları bulunuyor. Bu Cemmatın Liderliğini de bir yılı aşkın süredir, Gulam Rasul Felahi yürütüyor.
Akşam namazı sonrası Gulam Resul Felahi, bizi New Muslim Centre'e yemeğe götürmek üzere Mescidden ayrıldık. Akşamın karanlığı çökünce, Katmantu caddelerinda araçların geçici ışıkları ve yol kenarında açık olan dükkanların loş idare aydınlatmaları dikkat çekiyor. Ülkede kent merkezlerine elektrik kısıtlı olarak verildiği için cadde sokak aydınlatmasında kullanılmadığı gibi saatlerce elektrik kesintisi yaşanıyor. Küçük jeneratör veya ışıldak ve gazlı aydınlatma araçları cari olarak birçok ev ve işyerinde kullanılmakta. Karanlık, dar ve tek aracın ancak geçebileceği genişlikteki sokakların arasından yürüyerek ulaşıyoruz merkeze. Bir avlu kapısından girince üç katlı eski bir binanın zemin ve üst katı Yeni Müslüman olanların Merkezi olarak kullanılıyor. Bir girişi ve üç küçük odası olan bir daire.
Nepal Hükümeti İslami isimlere sıcak bakmadığı için, resmiyette Human Devolepment Academy /HuDa çatısı altındaki New Muslim Centre'nin resmi başkanı olarak İrfan Pokharel görünüyor. Dernek olarak ifade edebileceğimiz bu merkezde sekreterya ve müdürlük görevini Muhammed Eyyub isminde bir genç yürütüyor. Bu merkezde yeni Müslüman olan Hindu genç kızlara, İslami derslerin yanı sıra dikiş nakış kursu, bilgisayar kullanım kursu gibi eğitimler de veriliyor. Hindu genç kızlar Müslümanlığı tercih etmede daha öndelermiş. Aile ve toplum baskısından dolayı yıllarca Müslümanlığını gizleyenler bile varmış. Özellikle bu tercihlerinden dolayı ailelerinden ağır işkence ve baskı görüyorlarmış. Bu merkez bunlar için hem bir sığınak hem de dinlerini öğrenmek için bir mekan konumunda. İngilizce, Arapça ve Urdurca'nın da öğretildiği merkezde 2 muallime görev yapıyor.
Yemekte bir tepsi üzerindeki pirinç yemeği yanında özel yeşil soslu haşlama et ve baharatlı fırında pişmiş tavuk ikram ettiler. Biz misafirlere özgü özel tabaklar ve kaşıklarla servis yapılsa da diğerlerinin yemeği elleriyle yiyor olmalarından dolayı biraz zorlansak ta ikram edilen yemekleri afiyetle yedik. Arkadaşlardan birinin istediği kürdan yerine getirilen ıslak odun parçası başımıza bela olsa da fark ettirmedik. Yemek sonrası meyve olarak muz ve dilimlenmiş elma ikram ettiler. Her ne kadar dilimlenmiş elmalar üzerine tuz serpeleseler de biz daha çok elmaların tuz değmeyen bölümlerinden yemeye çalıştık. Yemek sonrası da bol şekeri karıştırılmış açık çayımızı yudumlarken, merkezin faaliyetleri ile ilgili bilgiler aldık.
Nepal'de Müslüman Olmak
Katmantu'daki ikinci günümüzde bayramın ülkemize göre 2 gün sonra olmasından dolayı, gezilmesi ve görülmesi gereken yerleri görmek için iyi bir fırsattı. Mihmandarımız Gulam Resul bizi otelden alarak İslamic Sangh Nepal'in ofisine götürdü. Ofis, şehir merkezinde cadde üzerindeki Keşmiri Cuma Mescidi'nin hemen bitişiğindeki dar bir geçitten girilen üç katlı bir binada bulunuyor. Ofiste Nepal İslam Cemaati lideri Gulam Resul Felahi karşıladı. Ofise geçmeden önce birinci katta bulunan ve 2011 Eylül'ünde cami çıkışında şehid edilen Faizan Ahmed'in çalışma odasını gösterdi. Yatağında bulunduğu küçük odada dağınık vaziyette, dosyalar, yazışmalar ve ilmi kitaplar bulunuyor.
Nepal Müslümanları geçimlerini ve iaşelerini tarımdan elde ettikleri için, henüz kentlere ailelerini getirememişler. Onun için kent merkezinde İslami faaliyetlerde sorumluluk alan Müslümanlar bile bu tarz yerlerde bir şekilde hayatını devam ettiriyorlar. Şehid Ahmed Faizan'ın da, Gulam Resul'ün de aile ve çocukları, 500 km uzaktaki Birednegar şehrinin bir köyünde yaşamını sürdürüyorlar. Ailenin kent merkezine getirilmesi demek, altından kalkılacak bir yük olmadığı gibi tarımsal iaşeden de yoksun olmak anlamına geliyor ki, sanayileşmemiş kır kökenli toprağa bağımlı toplumlarda henüz geçiş sürecinin başında bulunuyorlar.
Gulam Resul'ün çalışma ofisinin alt katında bir de kütüphane bulunuyor. Gulam Resul, kartvizit bilgilerinde her ne kadar kendini president, başkan, genel sekreter olarak ifadelendirse de Nepal'deki Cemaati İslami'nin lideri, imamı konumunda. Sevk ve idare kabiliyeti, ilmi yeterliliği ve karizması, etrafında bulunan Müslümanlar tarafından kabullenilmiş durumda. Daha önce bu sorumluluğu Şehid Ahmed Faizan yürütüyormuş.
Gulam Resul'ün ikram ettiği özellikle tembih ettiğimiz şekersiz çaylarımızı yudumlarken, ülke ve ülke Müslümanlarının durumuyla ilgili bilgiler alıyoruz.
Nepal'de Cemaati İslami dışında sufi eğilimli Dorebendi tarikatınının bağlıları ve Selefi eğilimli Müslüman gruplar da bulunuyor. Katmantu kent merkezinde 8 adet mescid bulunurken, Cemaati İslami'ye bağlı ülke genelinde 30'dan fazla cami ve okul/medrese faaliyetini yürütüyor. Ülke Müslümanları, Hindistan, Pakistan, Bangladeş ve Keşmir'le yakın ilişki içindeler. Müslümanlar üzerinde Pakistan ve Hindistan'lı Müslüman oluşumların etkisi oldukça fazla. Nepal'in tamamı Hanefi olmasına rağmen, Nepal'de yaşanan Hanefilik, ülkemizde olduğu gibi 'ilmihal müslümanlığı'ndan çok 'Hadis merkezli' Selefi bir tesir altında. Halkın konuşma dili Nepalce olmasına rağmen, bu ülkede bulunan Müslümanlar 'din dili' olarak Urdurca'yı kullanıyorlar. Temel İslami eserleri Urdurca üzerinden okuyorlar.
Geçtiğimiz yıllarda ilk kez, İHH öncülüğünde, Nepalli bir müslümanın evini satıp parasını bu işe ayırmasıyla, Nepalce Meal basılmış. Özellikle Hindularla olan irtibat ve tebliğ çalışmalarında oldukça önemli bir boşluğu doldurmuş.
On yıl önce bir mescid yakılması olayını yaşadıklarını belirten Gulam Resul Felahi, 2008 yılında yıkılan Hindu Krallığından sonra, %5 azınlık olarak yaşadıkları Nepal'de ciddi bir sorunla karşılaşmadıklarını, Hindu Krallığının yıkılmasında Maocu gerillaların oldukça etkili olduğunu ve Nepal Halkının da bu konuda onlara destek olduğunu ifade etti. Yeni oluşan parlamenter sistemin demokrasi ve sekülerizm üzerine kurulmaya çalışıldığını söyledi.
Tüm partilere eşit mesafede olduklarını ve hiçbir siyasi partiyi desteklemediklerini belirten Nepal İslam Cemaati lideri Gulam Resul Felahi, 'İslam'ın elbette siyasi bir görüşü vardır. Fakat bizler demokrasi yelpazesinde bir çalışma düşünmüyoruz. Politikaya uzak duruyoruz. Aday olmak veya aday göstermek şeklinde bir gayret içinde de değiliz. Elbette Müslümanlar olarak bizim de bir siyasetimiz vardır. Bizim siyasetimiz İslami davettir. Biz Nepal'de Müslümanların, sosyal, kültürel, ilmi ve ekonomik olarak gelişmesini istiyoruz.' şeklinde konuştu.
Davetçi Müslümanların, birebir ziyaret ederek İslama davet çalışması yaptıklarını, insanları ziyaret ederek, onlarla dostluk kurarak bu çalışmaları yürüttüklerini de sözlerine ekledi.
Ülkedeki diğer Müslümanlarla zaman zaman görüştüklerini, aralarında bir problemin olmadığını belirten Felahi, Katmantu'da 2002 yılından beri eğitim veren Meridyen isminde bir özel Türk Okulu olduğunu, ara sıra ziyaret ettiklerini ve öğrenci ücretlerinin çok yüksek olmasına rağmen, şehid Faizan Ahmed'in iki çocuğunu ücretsiz okuttuklarını ifade etti. Çok istememize rağmen ülkedeki uzun süreli resmi tatilden dolayı Türk Okulu'nu ziyaret edemedik.
Ayrıca ülke müslümanlarının yoksul olması ve Hac ibadetini yerine getirecek maddi durumunun olmamasından dolayı, Suudi Krallığı her yıl İslamic Sangh Nepal'den 30 müslümanı Hacc görevini yapmak üzere Suudi Arabistan'a götürüyormuş. Suudi Krallığı ve Katar Bankasının Nepaldeki bir kısım mescid ve okul yapımına önemli katkıları oluyormuş. Elbette en geniş çaplı yardımlar İHH tarafından periyodik ve organizeli bir şekilde gerçekleştiriliyor. Gulam Resul her fırsatta 'ay.eyc.eyc' İHH'ya ve Türkiyeli Müslümanların katkısından dolayı 'Hilafeti Osmani' torunlarına şükranlarını ifade etti.
Özellikle Nepalli Müslüman kadınların fosforik renklerdeki tesettür kıyafetlerinde, kollarına ve saçlarının görünmesine neden fazla özen göstermediklerini sorduğumuzda, kadınların yöresel tesir altında olduklarını, moda olarak görüp, kendilerini bu şekilde daha rahat hissettiklerini ifade eden Gulam Resul, özellikle fur'u meselelerde insanlara müftü gibi yasaklayıcı ve buyurgan davranmanın, onların İslam'dan uzaklaşmalarına neden olacağını sözlerine ekledi.
Merkezin idari işlerini yürüten Gulam Ahmed ve Basın Yayın sorumlusu Cihangir Ensari ile de tanışıyoruz, ofiste. Cihangir aynı zamanda İslami bir derginin de sorumluluğunu da üstlenmiş.
Merkezin hemen yanında bulunan Keşmiri Cuma Mescidini ziyaret edip, imam ve görevlileriyle tanıştık. Mescidin girişinde Keşmiri isimli bir zatın ziyaret yeri olan kabri de bulunuyor. Geniş bir alana kurulu bulunan mescid, büyükçe bir avlu etrafında betonarme hol şeklinde iki kat üzerine inşa edilmiş. On bin kişinin namaz kılabildiği mescide, namaz dışında bir faaliyet yürütülmüyormuş. Nepal'in en büyük mescidlerinden biri.
1000 yıldan fazla süredir Nepal'de küçük bir azınlık olarak yaşayan Müslümanlara ait, herhangi bir tarihi yapıya rastlamadık. Güçlerinin yetmediğinden veya tarih içinde üzerlerindeki Hindu baskısından dolayı bu tür dini yapılar oluşturulamamış olabilir. Geçmişte bu ülkede Müslümanların varlığına delalet edecek eserlerin olmaması ve Hinduizm'in bir ırk dini olmasından dolayı, Müslümanlar 'uzaylı' olarak nitelendiriliyorlar. Hindular, 'buralı olsalar bizim gibi olurlar, bizim gibi olmadıklarına göre bunlar başka bir gezegenden buraya gelmişler,' şeklinde tahkir ediyorlar Müslümanları.
Hicri 5. Yüzyıldan sonra bu bölgeye gelen Müslüman tüccarlar vasıtasıyla İslamla tanışan Nepal'e, kök Müslümanlar daha çok muhacir olarak gelen ve buraya yerleşenlerden yayılmış. Her gün bir iki Hindu'nun Müslüman olduğu günümüzde, ihtida etmiş kütlesel bir Hindu topluğundan bahsetmek zor, bu Müslüman fatihlerin ayak basmadığı ülkede.
Türk Sultanı Gazneli Mahmud'un 1001-1027 yılları arasında Hindistan'a yaptığı 17 seferin ve İslam topraklarının Ganj nehrine kadar genişletilmiş olmanın değerini de teslim etmek lazım. Horasan erenleri olarak bilinen alim ve talebelerinin Hindistan'a çokça gittiğini biliyoruz, Nepal'e gitmiş ve yerleşmiş olma ihtimallerini de gözden uzak tutmamak gerekir. Hintli ve Çinli tipolojik insan karakterinin dışında, Anadolu insanına oldukça benzeyen insan tiplerine de sıkça rastlamak mümkün Nepal'de.
Maoist ve Hinduist Yönetim
Dünyanın tek Hindu Krallığı olan Nepal Kraliyet yönetiminin 2008 yılında Maoist Gerillalar tarafından yıkılmasından sonra parlamenter sisteme geçilmeye çalışılıyor. On yıl süren iç savaş ve kargaşadan dolayı 13 bin insan ölmüş, ülkede. Parlamenter sisteme henüz alışma sürecinde olan ülkedeki ilk seçimde 601 milletvekili seçilmiş. Nepal Komünist Parti (Maoist) 239, Nepal Kongre Partisi 113, Nepal (Marksist Leninist) Komünist Parti ise 109 milletvekili ile meclise girmişler. Kalan milletvekillerini de diğer 23 parti çıkarmış. 16 Müslüman milletvekili de değişik parti çatısı altında parlamentoya girmeyi başarmış.
Nüfusunun dört üçünü tarımla uğraşan köylülerin oluşturduğu ülkede, toprak reformu ve toprak ağalığına son verilmesi gibi vaadlerle, köylü desteği istenmiş ve fakat gelişen süreçte yeni milletvekili toprak ağalığının oluşması, 601 tane yeni krallığın teşekkülü olarak tepki çekmiş. Bu dört yıllık süre zarfında dört başbakan değiştirmiş ve şu anda parlementosu feshedilmiş, Maoist başbakanıyla belirsiz bir sürecte seçimlere hazırlanıyor, ülke. İç savaş ve kargaşalıklardan kurtulmuş, fakat demokrasinin azgın dalgalarının girdabında var olma mücadelesi veren bir ülke Nepal.
Halkın henüz, seçim ve parlamenter sistemin ne getirip ne götüreceğini tesbitte zorlandığı Nepal'de halkın, bu gelişmelere mesafeli durması, devrimi gerçekleştiren komünist ve sosyalist tandanslı onlarca partinin yönetimde söz sahibi olmasına neden olmuş. Anti Emperyalist, halk demokrasisini, toprağın işleyene pay edilmesini savunan Maoist Komünist Parti ve Hindistan'a yakınlığı ile bilinen Kongre partisi arasında etkinlik mücadelesi devam ediyor. Uzun yıllardır silahlı mücadele geleneğinden gelmiş Maoistlerin, köylüleri silahla tehdit ederek bu kadar oyu almış olma iddiası da, muhaliflerince dillendirilen iddialardan.
1960'lı yıllarda ülkemizde nüfusun %80'inin köylerde yaşadığı yıllarda, marjinal sosyalist ve komünist fraksiyonların, idealize edip çözüm olarak önerdiği şeylerin benzerleri şu anda Nepal'in pratiğinde. Ne var ki ideallerin, lanet olası pratikle nasıl örtüşeceğinin sınavından başarıyla çıkıp çıkmayacağını zaman gösterecek. Ülkede ulusal birliğin sağlanmasında en büyük engel ise 'etnik federasyon' talepleri yani çok sayıda etnik yapının özerklik ve etkinlik taleplerinin uyumlu bir şekilde nasıl sağlanacağı sorunu.
Halkın %80'inin Hinduizm inancına göre yaşadığı ülkede, milyonlarla ifade edilen sayıda tanrı ve tanrıça gölgesi altında, bir kısım insanların kominizm ve sosyalizmi çıkış yolu olarak görülüyor olması gayet doğal. Bizim ülkemizdeki, dinden ve halkın inanç değerlerinden alabildiğine uzak ve ters düşen sosyalist ve komünistlerin aksine, Nepalli Maoist Komünist başbakan, ülkelerinin yaşayan tanrıçası Kumari'yi seçip, kucağında taşıyarak tahtına oturtabiliyor, Hindu dininin alameti farikası olan alnındaki kırmızı tikasından vazgeçmiyor.
Nepal'da 1962-1973 yılları arasında esrarın satış ve kullanımı yasal olup hippilerin cenneti olarak kabul edilmekteydi. Ancak 31 Ocak 1972 tarihinde Nepal Krallığı'nın 10. kıralı olarak tahtına çıkan Birendra 1973'te yasakladı. Bugün de esrar satan ve kullananlar için ağır ceza verilen bir ülke.
Osman GERÇEK