NEFSİNİZE UYMAYIN, 3. SAYFAYA KONU OLMAYIN
İki gün önce 'Neler oluyor bize?' manşetiyle duyurduğumuz gibi toplum içindeki şiddet ve cinayet haberleri her geçen gün artıyor. Sokakta şiddet, evde şiddet derken aile içi cinayetleri de sık duyar olduk. Toplumda infiale neden olan bu durumu Uzman Psikolog ve yazarımız Efser Selamet Çelik ile Psikolog Durna Özer değerlendirdi. İnanç eksikliğinin asayiş olaylarında başlıca etken olduğuna değinen Çelik, insanların kontrol altına alamadıkları nefsi dürtülerin istenmeyen olayları ortaya çıkardığını anlattı. Durna Özer ise toplumu sağduyulu olmaya çağırdı.
Son günlerde artan üçüncü sayfa haberlerini yazarımız Efser Selamet Çelik ile Psikolog Durna Özer'e sorduk. Uzman Psikolog Efser Selamet Çelik, yaşanan olayları, bencillik ve iman eksikliği olarak değerlendirdi.
Çelik, 'Ülkemizde sürekli sıkıntılı haberler duymaya, görmeye başladık. Bunun altında insanlarda dürtüselliğin had safhada yaşanması var diyebilirim. Pek çok insan hayata dürtüleriyle bakıyor. Bizim değer yargılarımız ile düşünecek olursak, dürtüler kişinin nefsi ile hareket etmesi anlamına gelir.
İnsanın içinde eğitmesi gereken çocuktur dürtüler. Kayınvalide gelinini öldürüyor… Sebebi ne olursa olsun olaya baktığınızda gelininiz namus ile ilgili sıkıntılı bir eylem dahi yapsa, Allah'ın verdiği canı sizin almak gibi bir hakkınız, lüksünüz yok. İnsanlar olaylara bakarken İslami, ahlak değer yargıları ile bakmak yerine, 'Ben ne diyorum?' dürtüsüyle bakmaya başladılar.' dedi.
Manevi kavramlar gündemimizden mi düşüyor?
Allah'a teslimiyet, edep, haya, ahlak ve maneviyat gibi kavramların tedavülden kalkmaya doğru gittiğini kaydeden Çelik, 'Eşler birbirini aldatıyor, zina çok sıradan bir eylem haline gelmeye başladı, hırsızlık kol geziyor… Marka tescili olmadan, lisanslı bir ürünün kopyasını yapmanın haram olduğunu bile bile bir kişi bu hırsızlığı, sahtekarlığı, dolandırıcılığı yapabiliyor… Rabbinden korkmayan insandan ben korkarım. Bu sıkıntılardan kurtulmak istiyorsak şayet 'insani' değerlere dönmenin vaktidir. Yasa, kanun, tüzükler vb. bunların gözden geçirilmesi gerekiyor. İnsanlar kanunlara güvenmediği noktada kendi kanunlarını ortaya koyabiliyorlar' ifadelerini kullandı.
Sağduyulu olunmalı
Psikolog Durna Özer ise sağduyulu olunmasının olayların çözüm noktasını kolaylaştıracağını savundu. Özer, 'Yetişkin bir insan, eylemlerinin sorumluluğunu alan ve bunların sonucunda gerçekleşeceklerden de kendisinin sorumlu olduğunu bilendir. Hepimiz kendi eylemlerimizden sorumluyuz. Peki, neye göre davranırız? Davranışlarımızın temelinde neler vardır? İnsan, karmaşık davranışlar örüntüsüne sahip bir varlıktır. Bu davranış örüntüsü elbette ki tek başına var olmaz. İnsan sadece davranışlardan ibaret değildir. O yüzden karşımızdakini değerlendirirken sadece davranışlarına bakmak yetmez. İnsanı duygu ve düşüncelerinden ayırıp düşünemeyiz. İnsanı dinlerken duygu, düşünce ve davranış üçlüsünü göz ardı etmemek gerekir. Tam bu noktada devreye empati dediğimiz kavram girer. Bizler birer robot değiliz. Hiçbirimiz programlanmadık. Çoğumuz kavrama, idrak, algılama ve karar verme gibi birçok beceriye sahibiz.' açıklamasında bulundu.
Düşündüklerimize dikkat etmemiz gerektiğini kaydeden Özer sözlerini şöyle sürdürdü;
'Düşüncelerin kelimelere, daha sonra eyleme dönüştüğünü bilmeliyiz. Yani 'elimizden kaza çıkmasın' istiyorsak ona göre düşünüp, hareket edelim. Ve belki de en önemli noktalardan birisi de duygularımızı yönlendirmeye çalışmak. Her şeyden önce kendimizi, yaşamımızı ve sahip olduğumuz diğer her şeyi kabullenmeyi öğrenelim. Kabullenirsek değiştirebiliriz. Kötü diye adlandırdığımız şeyleri dışlamak kolaydır, önemli olan ise sahip çıkıp, kabullenip; iyiye, güzele çevirebilmek için elden geleni fazlası ile yapmaya çalışmaktır. Hayat zorluklarla doludur. Ve işte tam da bu yüzden imtihan dünyasıdır'
Kayseri Gündem
İnsanın içinde eğitmesi gereken çocuktur dürtüler. Kayınvalide gelinini öldürüyor… Sebebi ne olursa olsun olaya baktığınızda gelininiz namus ile ilgili sıkıntılı bir eylem dahi yapsa, Allah'ın verdiği canı sizin almak gibi bir hakkınız, lüksünüz yok. İnsanlar olaylara bakarken İslami, ahlak değer yargıları ile bakmak yerine, 'Ben ne diyorum?' dürtüsüyle bakmaya başladılar.' dedi.
Manevi kavramlar gündemimizden mi düşüyor?
Allah'a teslimiyet, edep, haya, ahlak ve maneviyat gibi kavramların tedavülden kalkmaya doğru gittiğini kaydeden Çelik, 'Eşler birbirini aldatıyor, zina çok sıradan bir eylem haline gelmeye başladı, hırsızlık kol geziyor… Marka tescili olmadan, lisanslı bir ürünün kopyasını yapmanın haram olduğunu bile bile bir kişi bu hırsızlığı, sahtekarlığı, dolandırıcılığı yapabiliyor… Rabbinden korkmayan insandan ben korkarım. Bu sıkıntılardan kurtulmak istiyorsak şayet 'insani' değerlere dönmenin vaktidir. Yasa, kanun, tüzükler vb. bunların gözden geçirilmesi gerekiyor. İnsanlar kanunlara güvenmediği noktada kendi kanunlarını ortaya koyabiliyorlar' ifadelerini kullandı.
Psikolog Durna Özer ise sağduyulu olunmasının olayların çözüm noktasını kolaylaştıracağını savundu. Özer, 'Yetişkin bir insan, eylemlerinin sorumluluğunu alan ve bunların sonucunda gerçekleşeceklerden de kendisinin sorumlu olduğunu bilendir. Hepimiz kendi eylemlerimizden sorumluyuz. Peki, neye göre davranırız? Davranışlarımızın temelinde neler vardır? İnsan, karmaşık davranışlar örüntüsüne sahip bir varlıktır. Bu davranış örüntüsü elbette ki tek başına var olmaz. İnsan sadece davranışlardan ibaret değildir. O yüzden karşımızdakini değerlendirirken sadece davranışlarına bakmak yetmez. İnsanı duygu ve düşüncelerinden ayırıp düşünemeyiz. İnsanı dinlerken duygu, düşünce ve davranış üçlüsünü göz ardı etmemek gerekir. Tam bu noktada devreye empati dediğimiz kavram girer. Bizler birer robot değiliz. Hiçbirimiz programlanmadık. Çoğumuz kavrama, idrak, algılama ve karar verme gibi birçok beceriye sahibiz.' açıklamasında bulundu.
Düşündüklerimize dikkat etmemiz gerektiğini kaydeden Özer sözlerini şöyle sürdürdü;
'Düşüncelerin kelimelere, daha sonra eyleme dönüştüğünü bilmeliyiz. Yani 'elimizden kaza çıkmasın' istiyorsak ona göre düşünüp, hareket edelim. Ve belki de en önemli noktalardan birisi de duygularımızı yönlendirmeye çalışmak. Her şeyden önce kendimizi, yaşamımızı ve sahip olduğumuz diğer her şeyi kabullenmeyi öğrenelim. Kabullenirsek değiştirebiliriz. Kötü diye adlandırdığımız şeyleri dışlamak kolaydır, önemli olan ise sahip çıkıp, kabullenip; iyiye, güzele çevirebilmek için elden geleni fazlası ile yapmaya çalışmaktır. Hayat zorluklarla doludur. Ve işte tam da bu yüzden imtihan dünyasıdır'
Kayseri Gündem