'Mesleğinizi ibadet aşkıyla yapın!'

MİMMAK Yön. Kur. Bşk. Mustafa Yemlihalıoğlu, Kayseri'nin Türk ekonomisinde lokomotif olmuş bir şehir olduğunu söyledi. Mesleğini ibadet aşkıyla yapmanın önemine vurgu yapan Yemlihalıoğlu, 'Üretici olmak çok güzel bir duygu, bir annenin evladını doğurması gibi bir şey' dedi.

Organize Sanayi Bölgesi'nin yayın organı 'Marka' dergisi, son sayısında hidrofor üzerine faaliyette bulunan MİMMAK Yön. Kur. Bşk. Mustafa Yemlihalıoğlu ile yaptığı söyleşiye yer verdi.
Recep Yıldırım'ın gerçekleştirdiği, Kemal Alan'ın fotoğrafladığı söyleşi şu şekilde:
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
1935 Kayseri doğumluyum. İlk defa meslek hayatına Sanat Enstitüsü'nde başladım. Henüz 12 yaşında iken tezgh başında çalışmaya başladım, okulun eğitimi öyleydi. O dönemde bizim daha tezghlara boyumuz yetişmezdi, altımıza yükseltme koyardık. Beceri kazanmak o yaşlarda oluyor. Hatta bizim dönemde ortaokuldan sonra gelen özel kısımlar vardı. Biz bu eğitimde büyük beceriler kazandık. 1950'de girdim, 1955'te mezun oldum, Sanat Okulu'ndan. O zaman fakirdik, okul biter bitmez işe girme gayretimiz oldu. Herkes Ana Tamir'e, Hava İkmal'e girerdi. Ben de Şeker Fabrikası'na girdim. Daha fabrika montaj halindeydi. Orada herhalde muvaffak olduk ki, yüksekokul sınavına girdim, kazandım. Fakat fabrika müdürü bizzat yanıma gelerek; 'siz ayrılmayın, çalışın ben özel izin veririm sınavlara girip gelirsiniz', dedi. Fakat dinlemedik, Yıldız Teknik Üniversitesi'nin imtihanlarına gittik, orada da kazanamadık. Döndük Ana Tamir'e müracaat ettik, orada 2 sene çalıştık. Sonra tekrar imtihanlara girdik, yüksekokul olarak Eskişehir Teknik Yüksek Okulu'nu kazandık, yoğun bir çalışmayla okul bitti. Bizim çalıştığımız yer, silah montajıydı. Orayı da bitirip Kayseri'ye döndük. Askerden sonra Bayındırlık Bakanlığı'ndan tayin iste dik. Gümüşhane Bayındırlığı'na tayin edildik. Orada 5 yıl çalıştık. Bizim yaptığımız mühendislik göreviydi, keşif ve denetim işçisi diye teknik personel kararnamesiyle çalışırdık. Tekrar Kayseri'ye döndüm, 5 sene de burada çalıştık. Akşamları serbest olarak dışarıda büro tuttuk proje çizmeye başladık ve birçok projelerde katkımız oldu. O dönemde Devlet Demir Yolları'nın bloklarını ilk defa tek merkezden ısınır yaptık. Personel Kanunu değişince bizim maaşlar düştü. Ben de ayrıldım.
Devlet memurluğundan serbest hayata geçişiniz herhalde kolay olmamıştır. Hedefinizde bir projeniz var mıydı?
Vardı, ayrılınca hemen, 'Ar Ticaret' olarak tesisat malzemesi, hidrofor, radyatör gibi malzemeler pazarlamaya başladık. Hidroforu pek bilen yoktu, fakat sonradan, soranlar hidroforcu oldu. Atman Hidrofor vardı o zaman. Almanya'dan getirip 'Atman' markasını yapıştırırdı üstüne, biz de onun bayiliğini aldık. Ben de kendi kendime; 'bu hidroforu biz de üretiriz', dedim. Özdemir Atman Ağabeyime; ben bu hidroforu yapmak istiyorum', dedim. 'Yapamazsın, ben çok uğraştım beceremedim', dedi. 'Artık Türkiye'de teknik imknlar değişti, yapabiliriz belki', dedim. 'Bak', dedi; 'ben 1948-1949'lu yıl larda Amerikan Sefir Evi'nin hem müteahhitliğini, hem de şantiye şefliğini yürüttüm. O kadar işe rağmen, üretmeye çalıştım, yapamadım', diye karşılık verdi. 'Her şeye rağmen, ben yapacağım', dedim. 'Tavsiyeniz ne olur?', dedim. 'Yaparken eksiksiz çıkın piyasaya', dedi. Biz de öyle yaptık. Çok şükür resimleri, projeleri hallettik. Sanat Okulu'ndan resim öğretmeni arkadaşlardan istifade ettik. Takım olarak bütün tiplerin projelerini yaptık, üretime başladık. Organize Sanayi'ye Rahmetli Turgut Özal gelmişti; 'bunu taklit mi ettiniz?', dedi. 'Cumhurbaşkanım, biz daha iyisini yapıyoruz', dedim. Çok hoşuna gitti Rahmetlinin. Halen hidroforlarımız Türkiye'nin birçok yerinde çalışıyor. 15-20 senedir, halen bozulmayan hidroforlarımız var. Çoğu yerden telefon açarlar, teşekkür etmek için. İnanırsan başarıyorsun…
Bu yola çıkarken olmazsa olmazlarınız nelerdi?
Alıp satarken de para kazanıyorduk, ancak; 'neden biz üretmeyelim, neden dışarı bağlı kalalım?' dedik. Olmazsa olmazımız buydu, kendimiz üretecektik.
İşe aldığınız gençlerde ne gibi özellikler ararsınız?
Sanat Okulları'ndan bize staja gelenler olur, onlar içinden seçip burada çalıştırırız. Çok büyük bölümü muvaffak oldu.
Sektörünüzün bugünkü geldiği nokta ile geleceği hakkında neler söylersiniz?
Bizim ürettiğimiz pistonlu pompalı hidroforlardır. Ayrıca, Alman hidroforlara da yedek parça veriyoruz. Bunlarda bazı aksaklıklar oldu. Ortağımıza da model kalıp yaptırdık, o da devam etti üretime, ama o bizim hassasiyetimizi sürdüremedi. Milimetrelik ölçümlerle yapılmaya başlandı. Gelişi güzel kişiler, servislere çıktı, fakat hassasiyetle yapılmış olsa 15-20 senelik hidroforlar var. Mesela Latif Bostancı'da var; bir gün Bostancı bana; 'Siz nasıl para kazanıyorsunuz? 15 yıldır arı- za vermeden çalışıyor', dedi. Kilim Mobilya, buraya fabrikayı kurdu. Zemin suluydu, 'ne yapacağız?' diye sordular. Kuyuya hidrofor kurduk, fabrikaya hat çektik, Kilim'in suyunu halen o hidrofor çeker.
Üretici olmak nasıl bir duygu?
Üretici olmak çok güzel bir duygu, bir annenin evladını doğurması gibi bir şey! Bir projeyi hayata geçiriyorsunuz, ortaya bir eser çıkıyor, getiriyor, çalıştırıyorsunuz. En büyük zevkiniz onun orada görev yapıyor olması!
Çalışma hayatında sizi en çok neler etkiledi?
Sanat Okulu'ndan çıkan büyük başarılar göstermiş arkadaşlar beni çok etkiler. Örneğin Mimar Arif Doğan çok büyük projelere imza atmıştır.
Başarılı olmaktaki en önemli kriterler nelerdir?
İnanarak çalışmak, mesleğinde ibadet aşkı ile çalışmak!
İş hayatınızda pes ettiğiniz zamanlar oldu mu?
Gümüşhane'ye tayinimiz çıktı. Erzincan'da yakınımızın evinde 1 gün kaldıktan sonra Gümüşhane'ye gittik. 2 dağın arasında, dar bir yer. Ben çok sıkıldım, 1 hafta sonra tekrar Erzincan'a döndüm. Amcama, 'ben çalışmayacağım orada', dedim. Rahmetli amcam; 'oranın valisi, savcısı, her türlü memuru var, hepsi duruyor da, sen niye duramıyorsun?', dedi. Sabrı bilmek lazımmış, baktım ikazında haklı, direndim ve tayinim çıkasıya kadar çalıştım.
Bir işletme nelere dikkat ederse başarılı olur?
Finansmanlarının kuvvetli olması lazım!
Kayseri'nin Türkiye ekonomisindeki yeri nedir?
Kayseri ekonomisi, ticari çalışmalar ve ticari gayretleri üzerine kuruludur. Bu bakımdan Kayseri, Türk ekonomisinde lokomotif olmuş bir şehirdir.
Türkiye'de sizi en çok etkileyen neler olmuştur?
Türkiye Sanat Okulları'nı kurmuş, benim hayal ettiğim hizmet alanları için işbilir elemanlar yetiştirmek istemiş. Size saydığım elemanlar, sanayiyi ayakta tutanlar özellikle Sanat Okulu mezunları.
Nasıl bir eş ve babasınız?
Kayseri efendisi nasıl olursa ben öyleyim.
Sizce mutlu bir evliliğin sırrı nedir?
Sabır ve sebattır.
Deneyimli bir iş adamı olarak neler tavsiye edersiniz?
Her işi tekniğine uygun şekilde yapmalarını tavsiye ederim. Ticari ve sanatkr ahlkı olması lazım! Ürettiğiniz malzemede güven sağlarsanız, işiniz sizi ilerilere taşır. Bize zaman ayırdığınız için OSB adına sizlere çok teşekkür ederim. Bundan sonraki sohbetlerimizde buluşuruz inşallah. Ben de teşekkür eder, hayırlı çalışmalar dilerim.
(OSB Marka)

Bakmadan Geçme