Mehmet Görmez'in sözleri ABD kuklası Suudi Arabistan'a bomba gibi düştü!
Suudi sosyal medya kullanıcıları, eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in, "iki kıblenin hamisi olmayan iki haremin hadimi olamaz" yönündeki açıklamalarından rahatsız oldu.
Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Filistin limler Birliği ve Uluslararası Müslüman limler Dayanışma Derneği (UMAD) tarafından düzenlenen Kudüs ve Filistin için Türkiye limler Buluşması'nda önemli açıklamalarda bulundu.
limler Buluşmasında yaptığı konuşmada Mehmet Görmez, 'İki kıblenin hamisi olmayan iki haremin hadimi olamaz. Dolayısıyla öncelikle bu konularda çok daha dikkatli olmamız gerekiyor' ifadelerini kullandı.
İki Haremin hizmetkrı anlamına gelen Hdimü'l-Haremeyn unvanının Kral için kullanıldığı Suudi Arabistan'da, sosyal medya üzerinden Mehmet Görmez için ağıza alınmayan hakaretlerde bulunuldu.
'İHANET SÖZLERİ YÜKSELİYOR'
Görmez, bazı Arap ülkeleri yöneticilerini Filistin konusundaki açıklamalrı sebebiyle sert şekilde eleştirmişti. Görmez, şunları kaydetti
'Son zamanlarda bazı Arap ülkelerinde ihanet kokan sözler yükselmeye başladı. Eskiden bunu gizli söylerlerdi. Şimdi medya ortamlarında açıkça ifade ediyorlar. En yüksek seviyede yetkililerden ihanet kokan ifadeler duymaya başladık. Güya 'Yahudilerin Filistin topraklarında dini ve tarihi hakkı var gibi.' en cahilane ve hainane cümleler duymaya başladık. Bu hainane ifadeler o devletlerin zevaline işarettir. Bu hainane ifadeler, imtihanı kaybeden devletlerin zevaline işarettir. Bizim tarihimizde 'Hadimul harameyn' sıfatı bütün Osmanlı sultanları için kullanılmıştır. Fakat 'Hadimul Harameyn'den maksat sadece Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi kast edilmemiştir. Mescidi Haram ve Mescid-i Nebevi bir Mescid sayılmış, Mescidi Aksa da bir mescit sayılmıştır. Bu artık dilime pelesenk ettiğim bir cümledir, bunu üzerimde bir yetki olmadığı için daha rahat konuşuyorum: 'İki kıblenin hamisi olmayan iki haremin hadimi olamaz.' Dolayısıyla öncelikle bu konularda çok daha dikkatli olmamız gerekiyor.'
HDİM'ÜL-HAREMEYN UNVANI
Hadim'ül Harameyn, Abbsîler'den sonra kurulan bazı İslm devletleri, hükümdarlarının ve özellikle I. Selim'den (Yavuz Sultan Selim) itibaren Osmanlı padişahlarının resmî unvanlarından biridir.
İslmiyet'in iki mukaddes şehri olan ve bu sebeple Haremeyn diye anılan Mekke ve Medine'nin hizmetkrı anlamındaki bu unvanı ilk kullanan hükümdar Eyyûbî hnedanının kurucusu Selhaddîn-i Eyyûbî'dir. Bu unvana ait en eski kayıt, Kudüs'teki 589 (1193) tarihli Kubbetü Yûsuf'un restorasyon kitbesinde yer alır. Daha sonra Memlük sultanları da Hdim'ül-Haremeyn sıfatını benimsemişlerdir. şıkpaşazde'nin eserinde, Mısır sultanına Osmanlılar tarafından 'Hdim-i Haremeyn' şeklinde hitap edildiği belirtilir (s. 209). I. Baybars'a ait 659 (1261) ve 664 (1266) tarihli iki kitbede, Hdimü'l-Haremeyn unvanının sonunda veya başında muhtemelen Mekke ve Kudüs kastedilerek 'shibü (mlikü)'l-kıbleteyn' terkibi de yer almaktaydı. Ancak Memlük sultanlarının bu unvanı zaman zaman kullandıkları anlaşılmaktadır.
OSMANLIDA HDİMÜ'L-HAREMEYN UNVANINI KULLANAN İLK SULTAN
Osmanlılar'ın Suriye ve Mısır'ı ele geçirmesinden sonra Hdim'ül Haremeyn unvanı Yavuz Sultan Selim'den itibaren Osmanlı padişahları için kullanılmaya başlanmıştır. Sultan Selim bu unvanı, bir rivayete göre 1516 Mercidbık zaferinden sonra Halep'te büyük camide okunan hutbede, bir başka rivayete göre ise 1517 Ridniye zaferinin ardından Kahire'ye girdikten sonra burada kılınan cuma namazı sırasında almıştır. Bazı kaynaklarda yer alan rivayetlere göre, hutbede kendisinden 'hkimü'l-Haremeyn' diye bahseden hatibe Hdimü'l-Haremeyn demesi için müdahale eden Sultan Selim bu şekilde anılınca gözyaşlarını tutamamış, namazdan sonra hatibe ihsan ve iltifatlarda bulunmuştur.
HDİM'ÜL-HAREMEYN UNVANININ KALDIRLMASI
Mekke ve Medine'nin Osmanlı idaresinden ayrılmasından sonra da 'halife' unvanı ile birlikte Hdim'ül-Haremeyn unvanının kullanılmasına devam edilmiştir. 1922'de saltanatın kaldırılması üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından halife seçilen Abdülmecid Efendi'ye 'Halîfe-i Müslimîn ve Hdim'ül-Haremeyni'ş Şerîfeyn' şeklinde hitap edilmiştir. Ancak 3 Mart 1924 tarihinde hilfetin ilgasıyla birlikte bu unvan da kalkmıştır.
Kaynak: Milli Gazete