Maskeli Modernlik- Mehmet AYMAN

Modern bir kent de her karış toprağı büyük mimarlar tarafından son derece özenle ölçülüp, planlanıp, hesaplanarak yapılmış kocaman siteler veya pahalı villaların, tertemiz cadde ve sokakların oluşturduğu kentlerdir. Bu tür kentlerde mutlaka eğlence merkezleri, pahalı markaların satıldığı, büyük mağazalar ve alış veriş merkezleri vs bulunmalıdır. Tabii ki Türkiye'de ya da Avrupa'da böyle tanıma uygun modern bir kent çok azdır.

 Daha önce bu köşede yayınlanan modernite'yle ilgili birkaç makale okuyuculardan yoğun ve beklenmedik bir ilgi gördü. Doğrusu konuyla alakalı olarak daha fazla yazmayı düşünmüyordum. Gösterilen yakın ilgi birkaç makale daha yazmamızı gerekli kıldı.

Bu günkü makalemizin konusu da yine modernite'yle alakalı.

Daha önceki denemelerimizde modernite 'nin olumsuz birkaç yönüne dikkat çekmiştik. Fakat bu diğer taraflarını olumladığımız anlamına gelmemeli. Çünkü bizce modernite diye bize yutturulmaya çalışılan sistemin olumlu hiçbir yanı olmayıp, olumlu gibi gösterilen ve bizimde öyleymiş gibi gördüğümüz yüzü maskeli yüzüdür.

İşin doğrusu modernite diye bildiğimiz şeyin bizzat kendisi maskedir. Seküler batının maskesi. Adı yağma ve talanla anılan batının kendini şirin göstermek için taktığı maske.

İnsanlık tarihin başlangıcından bu yana nice savaşlar, hastalıklar, doğal felaketler yaşadı. Bu felaketler sonunda uğradığı mal can kayıplarının miktarı belki ölçülemez.

Ne gariptir ki yaşanılan bu felaketlerin sebep olduğu hasar ve kayıpların yaraları er, geç sarıldı ve tarihin sayfalarına gömüldü. Fakat Sekülerizm'in açtığı yaranın sarılacağı pek mümkün görünmüyor. Hatta işin gidişatına bakılırsa bu yara gittikçe kronikleşiyor, derinleşiyor da birkaç sancılı yüreği saymazsanız, kimse bunun farkına bile varmıyor.

Neden kimse farkına varmıyor? Çünkü çoğu kimse maskenin göz alıcı güzelliğine meftun olmuş da büyülenip kalakalmış. Maskenin arkasındakine bakacak takati kalmamış.

Her zaman yaptığımız gibi iddiamızı ispatlamak için örneklendirmek ve delillendirmek lazım.

Sizce modernite 'nin ilk göstergesi nedir?

Mesela bir kimse veya bir toplumun modern bir kimse ve modern bir toplum olduğunun ilk elden göstergesi nedir? Tabii ki bize anlatılan o toplumun maddi anlamda gelişmişlik ve kalkınmışlık seviyesidir. Onun göstergesi de maddi zenginliğidir. Yani gelişmiş, kalkınmış ve zengin toplumlar modern toplumlardır. Ya da tersinden Modern toplumlar gelişmiş ve kalkınmış toplumlardır.

Daha anlaşılır bir şekilde söyleyeyim. Mesela hiç kimse, İstanbul veya Ankara'ya kıyasla Hakkri' yi modern bir şehir olarak kabul etmez. Ya da İstanbul sosyetesinden bir kimseye kıyasla, köyünde tarlada çalışan bir çiftçiyi veya mera da hayvan otlatan bir çobanı modern bir insan olarak kabul etmez. Çünkü zihnimize yerleştirilen ve yer eden modernlik algısı buna izin vermez.

Modern insan; muhakkak pahalı ve lüks kolejlerde modern bir eğitim almış insandır. Çocukları asla devlet okullarında ve halkın çocuklarının arasında okumaz. Öğretim için de sadece Avrupa veya Amerika'ya giderler. Birkaç batı dilini de iyi bilirler.

Yine modern insan lüks bir yaşam tarzına sahip, takım elbiseli, kravatlı, ayakkabısı cilalı vs insandır. Kocaman plazalardaki lüks ofislerde, masa başında çalışır, onlara 'Ceo', 'Koç' filan denir. Balolarda Partilerde gece kulüplerinde falan eğlenir .. Itri, Dede Efendi veya Hacı Arif Bey'den haz etmez ama Beethoven, Çaykovski ve Vivaldi'nin müziğine bayılırlar. Halay çekmez, Vals veya Tango yaparlar. Türkü yerine pop dinlerler. Neşet Ertaş ustayı tanımazdan

gelir ama Tarkan'ın tüm şarkılarını ezbere bilirler. Markalı olmayan hiçbir eşyayı kullanmaz, hiçbir yiyeceği tüketmezler. Futbol yerine golf, kriket vs oynarlar, hafta sonları alışveriş için Paris'e veya Londra'ya gidip doğumlarını Newyork hastanelerinde yaparlar. Son derece steril sitelerdeki evlerde, ya da devasa apartmanlarda 'Residence'lerde yaşarlar, vesaire vesaire.

Modern bir kent de her karış toprağı büyük mimarlar tarafından son derece özenle ölçülüp, planlanıp, hesaplanarak yapılmış kocaman siteler veya pahalı villaların, tertemiz cadde ve sokakların oluşturduğu kentlerdir. Bu tür kentlerde mutlaka eğlence merkezleri, pahalı markaların satıldığı, büyük mağazalar ve alış veriş merkezleri vs bulunmalıdır. Tabii ki Türkiye'de ya da Avrupa'da böyle tanıma uygun modern bir kent çok azdır.

Dikkat edilirse bu tanımlamaların hepsi modernliğin zahirde görünen tarafıyla ilgilidir. Zaten insanımızın modernlik algısı da bu düzeydedir. Yani insanın modernliğinin ölçüsü olarak tanımlanan şeyler hep görüntüyle yani maskeyle ilgili olan taraftır. Görünürdeki lüks binalar koca koca, geniş geniş daireler onların içlerindeki darlığın/ gönül darlığının maskesidir. Evleri büyük ama yürekleri küçücük adamların evlerinde bir yoksul gecelemez, sofralarında bir yoksulun karnı doymaz.

Kocaman devasa hastaneleri var ama orada insanlar bir çift güzel söz duymadan, yoğun bakım ünitelerinde yalnız ölürler. Modernliğin göstergesi kocaman hastane binaları, içinde ölen yüzlerce insanı ve bunların yaşadığı trajedileri gözden uzak tutar, gizler. Çünkü modern mimari maskedir.

Yine modern teknolojinin göstergesi kocaman caddeler, son model, lüks araçlara bakınca gözlerimiz kamaşır, aygın baygın onları seyrederiz ama, o caddelerde o arabaların yaptığı kazalarda ölen binlerce insanı çok hatırlamayız. Çünkü maskedeki/lüks araçlardaki çekicilik/cazibe bizi büyüler, biz de kazalarda ölen binlerce ailenin yürek acısını hatırlamaz oluruz. Sözü daha fazla uzatmayayım. Sanırım maksat hasıl oldu.

Maskenin arkasındakini görenlerin çok olması dileğiyle.

Bakmadan Geçme