Mandalina kokulu şehir: Murcıa (2)

Şehrin merkezinde geniş bir meydanda buluşan daracık sokaklar boyunca kaldırımlara eşlik eden mandalina ağaçları, sokakları turuncu ve yeşil renkleri ile şenlendirir. Şehir meydanına doğru ilerlerken Segura Nehri ile Murcia Katedrali'nin çizdiği tablo insanı nehir boyunca yürüyüşe davet eder her seferinde.

 İspanya'nın en eski 3. üniversitesi olan Murcia Üniversitesi dünya sıralamasında da 13. sırada yer alıyor. 1272 yılından bugüne gittikçe kalabalıklaşan öğrenci nüfusu ile şehrin içinde iki ayrı kampüsle öğrencilere hizmet vermeye devam ediyor.

 

Murcia'ya dair aklımda kalan dikkat çekici noktalardan birisi de yolda yürürken sık sık rastladığım dilenciler. Alışageldiğimiz dilencilerden farklı olan yanları ise üç-dört farklı dil biliyor olmaları. Eğer dilencinin biri yanınıza yaklaştı ve para istediyse turist olduğunuzu belirtip onu anlamadığınızı söylemeniz durumu daha da ilginçleştirebiliyor. İspanyolca, İngilizce ve Arapça dışında Türkçe bilenlerine de rastladığım oldu.

…………………………….

 

Baharın gelişi ile daracık sokaklarını turunçgillerle ziynetlendiren Murcia, tam merkezinde bulunan büyük katedrali, tarihi Murcia Üniversitesi ve Segura Nehri ile İspanya'da Endülüs Bölgesi'nin göz bebeklerinden biridir. İlk olarak Araplar tarafından 1. yüzyılda keşfedildiği bilinmektedir. Tarihi yapısı ve kültürel etkinlikleri bakımından zannedildiğinden daha fazla keyif verir kendisine misafir olanlara... Şehrin merkezinde geniş bir meydanda buluşan daracık sokaklar boyunca kaldırımlara eşlik eden mandalina ağaçları, sokakları turuncu ve yeşil renkleri ile şenlendirir.   Şehir meydanına doğru ilerlerken Segura Nehri ile Murcia Katedrali'nin çizdiği tablo insanı nehir boyunca yürüyüşe davet eder her seferinde. Okul çıkışında eve dönerken nehrin kenarında defalarca gün batımını izlediğimi hatırlıyorum. Yeni bir ülkeye ve okula alışma çabalarımın arasında, en yoğun günlerimin ardından nehre doğru inen merdivenlere oturup, şehrin dinlendirici yanlarının tadını bol bol çıkarttım.

İşte üniversite böyle olmalı

            İspanya'nın en eski 3. üniversitesi olan Murcia Üniversitesi dünya sıralamasında da 13. sırada yer alıyor. 1272 yılından bugüne gittikçe kalabalıklaşan öğrenci nüfusu ile şehrin içinde iki ayrı kampüsle öğrencilere hizmet vermeye devam ediyor. Şehrin merkezinden Murcia Katedrali'ne yürüyerek 10 dakika uzaklıkta bulunan, ilk ve eski olan kampüste Güzel Sanatlar ve Edebiyat Fakültesi öğrencileri öğrenim görüyorlar. Üniversitenin tarihi bina yapısı sebebi ile kampüste oluşan atmosferin,  her daim sanatla haşır neşir olan öğrencilere ilham kaynağı olduğundan eminim. Kampüsün büyük, ana kapısından içeri girdiğimde 'İşte üniversite gibi üniversite!' dedirtecek kadar etkileyici bir havası vardı Murcia Üniversitesinin…  Sanat ve edebiyat öğrencileri binanın büyülü yapısı ile hemhal olmuş görünüyorlardı. İspanya'nın köklü üniversitelerinden biri olduğu için kampüste birbirinden farklı ülkelerden gelmiş olan öğrencilere rastlamak mümkün. Böyle bir üniversitede bir dönem de olsa öğrenci olma fırsatını yakaladığım için kendimi şanslı hissediyorum.

Şehrin sembolü katedral

            Murcia denildiğinde ilk akla gelen ve neredeyse şehrin sembolü haline gelen Murcia Katedrali, şehrin tarihinin ne kadar eskilere dayandığının en canlı kanıtı. İspanyolca adı ile 'Iglesia Catedral de Santa Maria en Murcia' (Murcia Kutsal Meryem Kilisesi) olarak bilinen Murcia Katedrali, Rönesans ve Barok mimarisinden izlerle süsler 'Plaza de Cardenal Belluga' Meydanını. İspanyollardan önce Murcia'da yaşayan Müslümanlar tarafından inşa edilen 'Merkez Camii'nin  kiliseleştirilmesi ile oluşmuş ve yapımı 16.-18. yy. arasında birkaç aşamada tamamlanmıştır. Katedral ile aynı meydanda bulunan  'Piskoposluk Sarayı' ve 'Gloriata' olarak bilinen ana belediye binası Segura Nehri kıyısında bulunmaktadır. Bu üç tarihi yapının arasında kalan üçgen şeklindeki meydan festivallerde ve bayramlarda büyük organizasyonlar için şehirdeki en önemli toplanma yerlerinden biridir.

Kilitlerin köprüsü

            Şehrin tarihi ve güncel yapılarını kıvrımlı bir çizgi şeklinde ikiye bölen Segura Nehri üzerinde iki yakayı birbirine bağlayan onlarca köprü varken bunlardan en eski ve en meşhur olanı 'Puente de los Peligros' olarak adlandırılan eski bir köprüdür. Köprüden karşıya geçerken üzerinde isimler ve kalpler bulunan büyüklü küçüklü kilitler, Murcia'da yaşayan veya yolu Murcia'dan geçen çiftlerin aşklarını ölümsüzleştirmek için bıraktıkları izlerden birisi. Köprüden rahatça görülebilen ve yıllandıkça şehre ayrı bir dokunuşta bulunan Katedral Çan Kulesi ile üzerinde simgesel olarak birbirine bağlandığına inanılan isimlerin yazılı olduğu kilitlerin uyumuna diyecek söz yok. Sembolik olarak araya girebilecek olan engellere rağmen, iki gönül arasında güçlü bir köprü inşa edebilmekse aşk, bu köprüde Murcia'nın dünü ile bugününü birbirine bağlayan en önemli kilitlerden bir tanesi diyebiliriz. Kilitlerin üzerine adını yazan çiftler hayal ettikleri gibi birlikte yaşlanırlar mı bilinmez ama bu şirin kilitlerin şehre ayrı bir hava kattığı kesin.

4 dil bilen evrensel dilenciler

Bütün bu tarihi meknları ile birlikte büyük alış-veriş merkezleri ve iki büyük doğa parkına sahip olan Murcia, öğrenci nüfusunun yoğunluğu sebebi ile eğlence kültürünün de baskın olduğu bir şehir. Murcia'ya dair aklımda kalan dikkat çekici noktalardan birisi de yolda yürürken sık sık rastladığım dilenciler. Alışageldiğimiz dilencilerden farklı olan yanları ise üç-dört farklı dil biliyor olmaları. Eğer dilencinin biri yanınıza yaklaştı ve para istediyse turist olduğunuzu belirtip onu anlamadığınızı söylemeniz durumu daha da ilginçleştirebiliyor. İspanyolca, İngilizce ve Arapça dışında Türkçe bilenlerine de rastladığım oldu.

Murcia'yı tarihi yapısı ile birlikte popüler bir Endülüs şehri yapan özelliklerden birisi de, şehirde düzenli olarak gerçekleştirilen festivaller ve bayramlar. Özel günlerde şenlikli bir gösteri alanına dönüşen sokaklarda, genç-yaşlı her kesimden insan ilginç kostümlerle dans edip, şarkı söyler. Murcia'da milli gelenek ve dini ritüellerin bolca denk geldiği bahar aylarını bir sonraki yazımda sizlerle paylaşacağım. 

Yazan:Huri Eloğlu

Bakmadan Geçme