Majeste Murat
Niğde'de İngilizce öğretmeni Eren Erdoğan, sağlık teknikeri kardeşi Ahmet Erdoğan ile hurdalıktan aldıkları parçalarla 20 bin lira harcayarak modifiye ettikleri "Murat 124" marka otomobile "Majeste" adını verdi.
Halk arasında 'Hacı Murat' olarak bilinen 1976 model otomobili 3 bin 650 liraya satın alan Erdoğan kardeşler, evlerinin garajında 4 ayda hurda parçalarla aracı yenileyerek trafiğe çıkarttı.
Tavanı beyaz, kasasını fuşya renge boyadıkları otomobillerine 'Majeste' ismini koyan kardeşler, babaları Ahmet Erdoğan'ın (72), Almanya'ya çalışmaya giderken kullandığı 50 yıllık valizi pembeye, otomobil lastiğini ise sarıya boyayıp, aracın bagajına dekor olarak yerleştirdi.
İç dizaynındaki parçaları orijinal olan otomobilin camlarında da sinema sanatçısı Cüneyt Arkın ile ABD'li aktrist Marilyn Monroe'nin siyah beyaz fotoğrafları yer alıyor.
Eren Erdoğan, Murat 124'ün oyuncak arabalarıyla büyüdüklerini, küçükken koleksiyonunu yaptıklarını söyledi.
Gurbetçi bir ailenin çocuğu olduğunu belirten Erdoğan, 'Babam Almanya'nın Frankfurt şehrinde çalışıyordu. Türkiye'ye Murat 124 ile geliyordu. Valizi, stepnesi aracın tepesinde o şekilde seyahat ediyordu. Biz de her gelmesinde arabayı istiyorduk, vermiyordu. Kaçırıyorduk, gizli, saklı biniyorduk. İlk arabamızdı, gıpta ederek bakıyorduk. Daha sonra babam arabayı sattı. İçimizde hep uhde kaldı. Kardeşimle hep hayalini kurduk.' dedi.
'Ustalığını kardeşimle yaptık'
Hurdaya ayrılmış kasa halindeki aracı, orijinal üretilmiş aksesuarlarını kullanarak dizayn ettiklerini anlatan Erdoğan, 'Günümüzün teknolojisini kullandık ama bütün parçaları o zamanın orijinal üretilmiş 4 aracın aksesuarlarından kullandık. Bu ayrı bir klasiktir. Nasıl üretildiyse o şekilde de kullanılmaya devam edilmesi gerekir.' diye konuştu.
Erdoğan, 3 bin 650 lira olan hurda kasaya 20 bin lira harcadıklarını belirterek, '23 bin 560 liraya mal oldu, şuan paha biçilemez. Araç hurdalığa ayrılmış, trafikten düşürülmüş çekme belgeliydi. Kardeşimle aracı hurdalıktan getirdik, garaja koyduk ve operasyon başladı. Geceli gündüzlü 4 ay sürdü. Ustalığını kardeşimle yaptık. İç aksamından dış aksamına kadar sökmediğimiz cıvatası kalmadı, hepsini değiştirdik.' dedi.
Ustaların 40 yıllık bir araçla uğraşmak istemediklerini, parayla da olsa yaptıramadıklarını anlatan Erdoğan, geçmişteki tecrübeleri sayesinde kaderine terk edilmiş araçlardan kullanılmayan parçaları tekrar revizyon ederek 'Majeste'yi ortaya çıkardıklarını dile getirdi.
Erdoğan, trafiğe çıktığında 'Majeste'nin çok ilgi gördüğünü vurgulayarak, 'Yolda karşılaştığımız gelin ve damatlar Majeste'yi istiyorlar, biz de kırmayıp unutulmaz günlerinde anı olarak kalması için kiralıyoruz. Zamanında aracı kullananlar ya da sahip olanlar, 'gerçekten çok güzel, biz hayran olduk, binebilir miyiz' gibi teklifler de sunuyorlar.' ifadesine yer verdi.
Baba Erdoğan da çocuklarının hayallerini gerçekleştirdikleri için mutlu olduğunu vurgulayarak, 'Yurt dışından geldiğimde arabayı çizerler diye vermezdim. Binmelerine de izin vermezdim. Küçüklükteki hayallerini şimdi gerçekleştirdiler. Şimdi de onlar arabalarını bana vermiyorlar. Arabanın üzerindeki benim bavulum. Gidip, geldikçe evin önüne duruyorlar Almanya'ya gidip gelmiş gibi mutlu oluyorum.' sözlerine yer verdi.
AA
Tavanı beyaz, kasasını fuşya renge boyadıkları otomobillerine 'Majeste' ismini koyan kardeşler, babaları Ahmet Erdoğan'ın (72), Almanya'ya çalışmaya giderken kullandığı 50 yıllık valizi pembeye, otomobil lastiğini ise sarıya boyayıp, aracın bagajına dekor olarak yerleştirdi.
İç dizaynındaki parçaları orijinal olan otomobilin camlarında da sinema sanatçısı Cüneyt Arkın ile ABD'li aktrist Marilyn Monroe'nin siyah beyaz fotoğrafları yer alıyor.
Eren Erdoğan, Murat 124'ün oyuncak arabalarıyla büyüdüklerini, küçükken koleksiyonunu yaptıklarını söyledi.
Gurbetçi bir ailenin çocuğu olduğunu belirten Erdoğan, 'Babam Almanya'nın Frankfurt şehrinde çalışıyordu. Türkiye'ye Murat 124 ile geliyordu. Valizi, stepnesi aracın tepesinde o şekilde seyahat ediyordu. Biz de her gelmesinde arabayı istiyorduk, vermiyordu. Kaçırıyorduk, gizli, saklı biniyorduk. İlk arabamızdı, gıpta ederek bakıyorduk. Daha sonra babam arabayı sattı. İçimizde hep uhde kaldı. Kardeşimle hep hayalini kurduk.' dedi.
'Ustalığını kardeşimle yaptık'
Hurdaya ayrılmış kasa halindeki aracı, orijinal üretilmiş aksesuarlarını kullanarak dizayn ettiklerini anlatan Erdoğan, 'Günümüzün teknolojisini kullandık ama bütün parçaları o zamanın orijinal üretilmiş 4 aracın aksesuarlarından kullandık. Bu ayrı bir klasiktir. Nasıl üretildiyse o şekilde de kullanılmaya devam edilmesi gerekir.' diye konuştu.
Erdoğan, 3 bin 650 lira olan hurda kasaya 20 bin lira harcadıklarını belirterek, '23 bin 560 liraya mal oldu, şuan paha biçilemez. Araç hurdalığa ayrılmış, trafikten düşürülmüş çekme belgeliydi. Kardeşimle aracı hurdalıktan getirdik, garaja koyduk ve operasyon başladı. Geceli gündüzlü 4 ay sürdü. Ustalığını kardeşimle yaptık. İç aksamından dış aksamına kadar sökmediğimiz cıvatası kalmadı, hepsini değiştirdik.' dedi.
Ustaların 40 yıllık bir araçla uğraşmak istemediklerini, parayla da olsa yaptıramadıklarını anlatan Erdoğan, geçmişteki tecrübeleri sayesinde kaderine terk edilmiş araçlardan kullanılmayan parçaları tekrar revizyon ederek 'Majeste'yi ortaya çıkardıklarını dile getirdi.
Erdoğan, trafiğe çıktığında 'Majeste'nin çok ilgi gördüğünü vurgulayarak, 'Yolda karşılaştığımız gelin ve damatlar Majeste'yi istiyorlar, biz de kırmayıp unutulmaz günlerinde anı olarak kalması için kiralıyoruz. Zamanında aracı kullananlar ya da sahip olanlar, 'gerçekten çok güzel, biz hayran olduk, binebilir miyiz' gibi teklifler de sunuyorlar.' ifadesine yer verdi.
Baba Erdoğan da çocuklarının hayallerini gerçekleştirdikleri için mutlu olduğunu vurgulayarak, 'Yurt dışından geldiğimde arabayı çizerler diye vermezdim. Binmelerine de izin vermezdim. Küçüklükteki hayallerini şimdi gerçekleştirdiler. Şimdi de onlar arabalarını bana vermiyorlar. Arabanın üzerindeki benim bavulum. Gidip, geldikçe evin önüne duruyorlar Almanya'ya gidip gelmiş gibi mutlu oluyorum.' sözlerine yer verdi.
AA