KÜLTÜRÜMÜZÜN YAPI TAŞLARINDAN HALI VE KİLİM
Türklerin geleneksel sanatı olan halı, kültürümüz içerisinde önemli bir yere sahiptir. Halı ve kilim sanatından söz etmeden önce onun hammaddesinin elde edilmesini sağlayan koyundan ve sosyal şartlardan söz etmek yerinde olur kanısındayım. Çünkü halı-kilim sanatı ile koyunun ehlileştirilmesi, göçebe hayatın şartlarından dolayı çadırların içinin döşenmesi ve çadır için gereken keçenin elde edilmesi arasında yakın ilişki vardır. Göçebe hayatta hafif ve taşınması kolay eşyalar önem arz etmektedir. Çadır ve halı-kilim bu ihtiyaca binaen üretilmişlerdir.
At ve koyun bozkır hayatının vazgeçilmez hayvanlarıdır. At manevra gücüyle savaşlarda üstünlük sağlarken, koyunda yapağısıyla giyecek ve barınacak eşyaların yapımına imkan vermiştir. Türkler koyunların yünlerinden halı-kilim yapmışlar, koç başlarını da bu halı-kilimlere damga olarak işlemişlerdir. Kendilerine has bir düğüm tekniği geliştirmişlerdir.
Dünyada bilinen en eski halı Altay Bölgesinde ki Pazarık kurganında bulunmuştur. Bu bölge en eski zamanlardan beri Türklerin yaşadığı bir bölgedir. Bu durum Türk halı sanatının geleneksel tekniğinin ve orijinal motiflerinin çok eski bir geçmişe dayandığını göstermektedir…
Bugün bütün Anadolu'da, özelliklede Kayseri, Sivas, Konya, Kırşehir ve civarı, başta Isparta olmak üzere Batı Anadolu'daki eski halı merkezlerinde (Uşak, Bergama, Kula, Gördes, Milas, Çanakkale) ve Doğu Anadolu'da bu geleneksel sanatımızın yaşatılması ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır.
Biz de Halı-Kilim sanatının önemli bir merkezi olan Kayseri de durumu tespiti yapmak ve sizlerle paylaşmak için Kayseri Halıcılar Odası Başkanı Ercan Efilti ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
KG: Sayın Efilti bize kendinizden bahseder misiniz?
Ercan Efilti: 1965 Kayseri Hacılar doğumluyum. Kendimi bildim bileli halı-kilim işinin içindeyim. Kirkit sesiyle büyüdüm diyebilirim. Halen 120 üyesi olan Kayseri Halıcılar Odasının Başkanlığını yapıyorum.
KG: Ercan Bey 'kirkit' nedir?
Ercan Efilti: Kirkit, halı-kilim dokunmasındaki en önemli aletlerden biridir. Tarak diye de ifade edebiliriz. Halının sıklaştırma işlevini sağlar. Kullanım esnasında yüksek gürültüye sebebiyet verir. Ben size kullanılan diğer aletleri ve malzemeleri de söyleyeyim: Tezgah, çözgü, atkı, yün-pamuk-ipek iplik. Yahyalı halısının tamamı yündür, Bünyan halısının ise çözgü ve atkısı pamuk, ilmeği yündür, ipek halının ise tamamı ipektir. İplerin bir kısmı doğal boyalarla boyanırken bir kısmı kimyasal boyalarla boyanmaktadır. Doğal malzeme olarak ceviz kabuğu, çamur ve çeşitli otlar kullanılmaktadır.
KG: Siz halıları dokutturuyor musunuz yoksa hazır mı alıyorsunuz?
Ercan Efilti: Ben burada görmüş olduğunuz halı ve kilimleri dokutturuyorum. Mimarsinan Kasabası'nda, Bünyan'ın Güllüce Kasabası'nda ve Eskişehir Bağları'nda tezgahlarımız var. Buralarda bizim verdiğimiz motiflere göre kadınlar dokuma yapıyorlar. Tezgahı, çözgüyü, atkıyı ve ipliği veriyoruz, halı veya kilim olarak alıyoruz.
KG: Bir anlamda fason üretim yapıyorlar sizin için.
Ercan Efilti: Doğrudur. Son birkaç yılda bu sektörde çalışmak isteyen kadınlarımızın sayısı arttı. Fakat Kent hayatı buna müsaade etmemekte. Apartmanlar da bu iş yapılamamakta. Çünkü kirkitin sesi 10.kattan 1 kata duyuluyor. Müstakil evlerde ve köylerde şuan yaptırabiliyoruz.
KG: El dokuma halısına olan talep arttı diyebiliriz sizin söylediklerinizden.
Ercan Efilti: El dokuması çok azalmıştı fakat biraz artış var. Bunu size şu örnekle anlatabilirim sanıyorum. Yahyalıda bundan 15 yıl önce çalışan tezgah sayısı 200 civarında iken bugün bu sayı 10'a düşmüştür. Halk Eğitimlerin desteğiyle sayıyı artırmak istiyoruz. Halk Eğitim merkezleri 20 tezgaha bir öğretmen vererek, kadın nüfusun ekonomiye katılımlarını sağlamaya çalışıyor. Biz bunu şuan Kayseri'de uygulayamıyoruz fakat Doğu ve Güneydoğu'da uygulanıyor. Kayseri'de ki bazı halıcı arkadaşlarımız oralarda fason üretim yaptırıyor.
KG: Ercan Bey müşteriler en çok neye dikkat ediyor? Halı ve kilim alırken renk mi, motif mi, eski olması mı daha önemli?
Ercan Efilti: Türk insanı daha çok renk ve motiflere dikkat ederken, turistler eski olmasına ve doğallığına dikkat ediyorlar. Yine de bu benim gözlemim, genele yaymak doğru olmayabilir.
KG: Biz bu el emeği göz nuruyla dokunan halıların üstüne basıyoruz, bunları kirletiyoruz. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Ercan Efilti: Veysel Bey her şey insan için. Halı ve kilimi değerli kılan da yine insan. Üstüne basacak ki o halı ve kilim değerlensin.
KG: Şu an eski ve tarihi bir mekandayız. Buraya Bedesten diyorlar. Birazda bu mekandan bahseder misiniz?
Ercan Efilti: Burası 517 yıllık bir mekan. 1496 yılında Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılmış. İpek kumaşların alınıp satıldığı önemli bir merkez Bedesten o zamanlarda. Ticaret için gelenler hanın yukarısında bulunan odalarda kalırlar ve Bedesten'de mallarını satarlar, yollarına devam ederlermiş. 42 yıl önce yapılan restorasyon çalışmalarından sonra burası halı- kilim üretici ve satıcılarına tahsis edildi. Önemli bir yer olmasına rağmen halkımız burayı bilmiyor. Tanıtım için çok gayret gösterdik ama istenilen neticeyi alamadık. Kayseri Tanıtım katalogunda olduğundan yabancı turistler buraya uğramadan gitmezler. Kısmen de olsa yerli turist gelir. Yahyalı ve Bünyan Halısı Kayserinin 7 coğrafi işaretinden ikisi. Kayseri'ye özgü bunlar. Bizde burada yaşatmaya çalışıyoruz bu geleneksel sanatımızı.
KG: Son olarak ne söylemek istersiniz KG okuyucularına?
Ercan Efilti : Bütün Kayserili dostlarımızı buraya davet ediyoruz. Bu Osmanlıdan kalma tarihi mekan da bir nefes alsınlar, tarihi solusunlar, onlara bir kahve ikram edelim.
KG: Teşekür ediyor ve size bu yolda başarılar diliyoruz.
HAZIRLAYAN: VEYSEL TÜFEKÇİ