KTO Başkanı Gülsoy : AB Türkiye'siz, Türkiye'de AB'siz olmaz
Kayseri Ticaret Odası(KTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger'den AB'ye tam üyelik konusunda katkı sunmasını beklediklerini söyledi. Gülsoy, 'Avrupa Birliği Türkiyesiz, Türkiye'de Avrupa Birliği'siz olmaz' dedi.
Kayseri Ticaret Odası, 'Dijital Medyada Dezenfermasyon Algısı' konulu video konferansa ev sahipliği yaptı. Kayseri Avrupa Birliği Bilgi Merkezi koordinasyonunda gerçekleştirilen tele konferansa Kayseri Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Veli Altınkaya, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyon Başkanı Büyükelçi Christian Berger, Saha Haber Ajansı Kurucusu Gazeteci Salih Zeki Sarıdanişment, Dijital Hayat Akademisi Kurucusu Bilal Eren, Uluslararası İlişkiler Uzmanı Gazeteci Yazar Benan Kepsutlu ile Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Vahit İlhan katıldı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan KTO Başkanı Ömer Gülsoy, dijital dönüşümün ticaret başta olmak üzere hayatın her kademesinde yaptığı etkiye vurgu yaparak, 'Yaşadığımız pandemi sürecinde e ticaret 3-4 aylık zamanda 3-4 yıllık hedefini yakalayarak kendi içinde yüzde 47 büyüdü. Bütün bunlar dijital değişimin-dönüşümün sonucudur. Bu teknolojik değişim, ara ara da dezenformasyon yoluyla manipülasyon yaparak, hem ticari dengelerimizi, hem de hayatımızın her kademesini olumsuz etkileyebilmektedir. Artık geldiğimiz noktada sosyal medyanın adeta tüm dünyayı etkisi altına aldığı internet uygulamaları mutlaka kontrol altına alınmalı, yani denetlenmelidir. Denetimin, kontrolün olmadığı her alanda kötülükler olabilir. O halde çok etkili ve hızlı yayılan sosyal medyanın kötülüklerini kurucularının ve devletlerin mutlaka kontrol altına alması lazım. İnternet çok hızlı, sosyal medya milyarlarca paylaşımcısı ile anında dünyayı etkisi altına alabiliyor. Geldiğimiz noktada Youtube bir dakikada 500 saatlik görüntü ve fotoğraf yükleniyorsa, yine bu sosyal medya ağının geçtiğimiz yıl itibariyle 2 milyar, Facebook'un yine aynı dönemde 2 milyar 750 milyon takipçisi varsa, hiç kimse, hiçbir ülke bu alanlara karşı kayıtsız kalamaz. Elbette değişime, dönüşümü açık olacağız, ama mutlaka denetimi de sağlayacağız' ifadelerini kullandı.
Tüm sosyal medya ağların denetlenmesi gerektiğinin altını çizen Başkan Gülsoy, 'Bu denetim asla 'özgürlüklerin kısıtlanması' olarak görülmemelidir. Dünya Sağlık Örgütü yakın bir tarihte yaptığı açıklamada sosyal medyada yaşanan dezenformasyonun virüs kadar tehlikeli olduğunu ifade ediyor. Ben de aynı kanattayım. Dün bizim toplumumuzda ' dedikodu-fısıltı gazetesi' veya geleneksel medyada 'asparagas' dediğimiz anlayışın oluşturduğu olumsuzluk, bugün sosyal medya marifetiyle milyonlarca kat daha hızlı ve etkili şekilde hayata geçebiliyor. Bu yolla oluşturulan 'Algı' insanların, toplumların, ülkelerin, hatta topyekün insanlığın yozlaşması ve zamanla da felaketi haline dönüşebiliyor. Teknolojik yeniliklere, değişime dönüşümü evet, ama bu yolla yapılacak her türlü istismara ise hayır diyorum' dedi.
Tele konferansta Büyülelçi Berger'den istekte bulunan Başkan Gülsoy, 'Avrupa Birliği Türkiye Delegasyon Başkanlığı sıfatını da taşıyan Sayın Büyükelçiye, Türkiye'nin neredeyse 60 yılı bulan AB serüveninin 'tam üyelik' ile bir an önce sonuçlanması noktasında katkılarını beklediğimi ifade etmek isterim. Avrupa Birliği Türkiye'siz, Türkiye'de Avrupa Birliği'siz olmamalı' diye konuştu.
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyon Başkanı Christian Berger'de yaptığı açıklamada şunları söyledi:
'Medyanın bir sorumluluğu var, halkın doğrularla bilgilendirilmesi çok önemli. Öte yandan pek çok yalan görüyoruz. Dezenfermasyon bir siyasi araç gibi kullanılıyor. Bu bizim çözümlememiz gereken bir sorun ve ele alınması gereken bir durum. Bu özgürlükleri de kısıtlayan bir şey. Yanlış haberler yüzünden Corana virüsünden birçok insan etkilendi. Tespitlere göre bu yanlış bilgilere insanların 3'de 2'si maruz kalmış. Burada gerçeklerin tespiti ve gazetecilerin doğru bilgileri yazması bu manada çok önemli. Avrupa Birliği olarak medyanın bağımsızlığı konusunda çabalar sarf ediyoruz. Mali destek veriyoruz. Biz paramızı doğru yerde kullanmak istiyoruz. Türkiye'de medya bağımsızlığını ve özgürlüğünü destekliyoruz. Yanlış bilgilendirmeyi ve dezenfermasyonu engellemeye çalışıyoruz. Bunun dışında gazetecilerin ekonomik durumu da önemli kaygı meselesi. Gazeteci dernekleri de bu konuda kaygılı. O yüzden gerekli iyileştirmeler yapılmalı bu insan hakları ve gazetecilik açısından önemli. Objektif ve ahlaklı gazetecilik asıl esas olan şey. '
Kayseri Gazeteci Cemiyeti Başkanı Veli Altınkaya'nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen tele konferansta Gazeteciler Salih Zeki Sarıdanişment ile Benan Kepsutlu ve akademisyenler Vahit İlhan ve Bilal Eren sosyal medyanın neden olduğu dezenformasyon ve buna karşı alınması gereken önlemler hakkında birer konuşma yaptılar.
Konferansın açılış konuşmasını yapan KTO Başkanı Ömer Gülsoy, dijital dönüşümün ticaret başta olmak üzere hayatın her kademesinde yaptığı etkiye vurgu yaparak, 'Yaşadığımız pandemi sürecinde e ticaret 3-4 aylık zamanda 3-4 yıllık hedefini yakalayarak kendi içinde yüzde 47 büyüdü. Bütün bunlar dijital değişimin-dönüşümün sonucudur. Bu teknolojik değişim, ara ara da dezenformasyon yoluyla manipülasyon yaparak, hem ticari dengelerimizi, hem de hayatımızın her kademesini olumsuz etkileyebilmektedir. Artık geldiğimiz noktada sosyal medyanın adeta tüm dünyayı etkisi altına aldığı internet uygulamaları mutlaka kontrol altına alınmalı, yani denetlenmelidir. Denetimin, kontrolün olmadığı her alanda kötülükler olabilir. O halde çok etkili ve hızlı yayılan sosyal medyanın kötülüklerini kurucularının ve devletlerin mutlaka kontrol altına alması lazım. İnternet çok hızlı, sosyal medya milyarlarca paylaşımcısı ile anında dünyayı etkisi altına alabiliyor. Geldiğimiz noktada Youtube bir dakikada 500 saatlik görüntü ve fotoğraf yükleniyorsa, yine bu sosyal medya ağının geçtiğimiz yıl itibariyle 2 milyar, Facebook'un yine aynı dönemde 2 milyar 750 milyon takipçisi varsa, hiç kimse, hiçbir ülke bu alanlara karşı kayıtsız kalamaz. Elbette değişime, dönüşümü açık olacağız, ama mutlaka denetimi de sağlayacağız' ifadelerini kullandı.
Tüm sosyal medya ağların denetlenmesi gerektiğinin altını çizen Başkan Gülsoy, 'Bu denetim asla 'özgürlüklerin kısıtlanması' olarak görülmemelidir. Dünya Sağlık Örgütü yakın bir tarihte yaptığı açıklamada sosyal medyada yaşanan dezenformasyonun virüs kadar tehlikeli olduğunu ifade ediyor. Ben de aynı kanattayım. Dün bizim toplumumuzda ' dedikodu-fısıltı gazetesi' veya geleneksel medyada 'asparagas' dediğimiz anlayışın oluşturduğu olumsuzluk, bugün sosyal medya marifetiyle milyonlarca kat daha hızlı ve etkili şekilde hayata geçebiliyor. Bu yolla oluşturulan 'Algı' insanların, toplumların, ülkelerin, hatta topyekün insanlığın yozlaşması ve zamanla da felaketi haline dönüşebiliyor. Teknolojik yeniliklere, değişime dönüşümü evet, ama bu yolla yapılacak her türlü istismara ise hayır diyorum' dedi.
Tele konferansta Büyülelçi Berger'den istekte bulunan Başkan Gülsoy, 'Avrupa Birliği Türkiye Delegasyon Başkanlığı sıfatını da taşıyan Sayın Büyükelçiye, Türkiye'nin neredeyse 60 yılı bulan AB serüveninin 'tam üyelik' ile bir an önce sonuçlanması noktasında katkılarını beklediğimi ifade etmek isterim. Avrupa Birliği Türkiye'siz, Türkiye'de Avrupa Birliği'siz olmamalı' diye konuştu.
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyon Başkanı Christian Berger'de yaptığı açıklamada şunları söyledi:
'Medyanın bir sorumluluğu var, halkın doğrularla bilgilendirilmesi çok önemli. Öte yandan pek çok yalan görüyoruz. Dezenfermasyon bir siyasi araç gibi kullanılıyor. Bu bizim çözümlememiz gereken bir sorun ve ele alınması gereken bir durum. Bu özgürlükleri de kısıtlayan bir şey. Yanlış haberler yüzünden Corana virüsünden birçok insan etkilendi. Tespitlere göre bu yanlış bilgilere insanların 3'de 2'si maruz kalmış. Burada gerçeklerin tespiti ve gazetecilerin doğru bilgileri yazması bu manada çok önemli. Avrupa Birliği olarak medyanın bağımsızlığı konusunda çabalar sarf ediyoruz. Mali destek veriyoruz. Biz paramızı doğru yerde kullanmak istiyoruz. Türkiye'de medya bağımsızlığını ve özgürlüğünü destekliyoruz. Yanlış bilgilendirmeyi ve dezenfermasyonu engellemeye çalışıyoruz. Bunun dışında gazetecilerin ekonomik durumu da önemli kaygı meselesi. Gazeteci dernekleri de bu konuda kaygılı. O yüzden gerekli iyileştirmeler yapılmalı bu insan hakları ve gazetecilik açısından önemli. Objektif ve ahlaklı gazetecilik asıl esas olan şey. '
Kayseri Gazeteci Cemiyeti Başkanı Veli Altınkaya'nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen tele konferansta Gazeteciler Salih Zeki Sarıdanişment ile Benan Kepsutlu ve akademisyenler Vahit İlhan ve Bilal Eren sosyal medyanın neden olduğu dezenformasyon ve buna karşı alınması gereken önlemler hakkında birer konuşma yaptılar.