Kıyam Ayı Ramazan Hoş Geldin

 HAYAT KAYNAĞIMIZDAN HAYATİ MESAJLAR

'Ey inananlar! Rükû edin, secdeye varın, Rabbinize kulluk edin, iyilik yapın ki saadete erişesiniz.
 Allah uğrunda gereği gibi cihat edin. O, sizi seçmiş, babanız İbrahim'in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır. Daha önce ve Kuran'da, peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için size Müslüman adını veren O'dur. Artık, namaz kılın, zekat verin, Allah'a sarılın. O sizin sahibinizdir. Ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır!' Hacc 77-78

Rükû ve secde etmek kulluğun gereği aynı zamanda kullukta bağlantının en kuvvetli evreleridir. Rükûumuz ve secdemiz yalnız Allah'adır. Rabbimiz O ve ibadet, O'ndan başkasına da yakışmaz.

Adımız Müslüman işimiz Allah yolunda canlarımızla ve mallarımızla cihad. Gayret bizden başarı Allah celle celaluhu'dandır.

 

PEYGAMBERDEN (SAV) İKTİBASLAR

Zeyd b. Erkam radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
'Şüphesiz ben size kendisine sarıldıkça asla sapmayacağınız iki şey bırakıyorum: Biri ötekinden daha büyük ve gökyüzünden yeryüzü ne uzanan bir ip niteliğinde olan Allah'ın Ki tabı. Diğeri Ehli beytim olan yakınlarım.
Bunlar havzuma gelinceye dek birbirinden ayrılmayacaklar Bunlar hakkında benden sonra ne yapacağınıza iyi bakıp dikkat edin!' [Tirmizî.)

İmran İbni Hüseyin (radıyallhu anhüm) anlatıyor: 'Mescidde, Rasulullah (aleyhissaltu vesselm)'ın huzuruna girmiştim. (O sırada) Benî Temim kabilesinden bir grup insan geldi. Onlara:

'Ey Benî Temim, size müjde olsun!' diyerek söze başlamıştı. Onlar hemen:

'Bize müjde verdin. Öyle ise (beytü'lmlden) iki kere bağış yap!' diye talepte bulundular. Onların bu cevabı karşısında Rasulullah (aleyhissaltu vesselm)'ın yüzünden rengi attı. Hz. Peygamber (aleyhissaltu vesselm)'ın huzuruna (Hayber'in fethi sırasında) Yemen halkından bir grup (Eş'rî) girmişti. Onlara:

'Ey Yemenliler! Benî Temim'in kabul etmediği müjdeyi siz bari kabul edin!' dedi. Onlar:

'Kabul ettik ey Allah'ın Resulü!' dediler ve arkadan ilve ettiler:

'Biz dinimizi öğrenmeye ve bu (yaratılış) işinin başı ne idi, onu senden sormaya geldik!' dediler. Bunun üzerine Rasulullah (aleyhissaltu vesselm), mahlûkatın ve Arş'ın başlangıcını anlatmaya başladı:

'Bidayette Allah vardı, O'ndan önce başka bir şey yoktu. O'nun Arş'ı suyun üzerinde bulunuyordu. Sonra gökleri ve  yeri yarattı. Sonra zikr (denen kader defterinde ebede kadar cereyan edecek) her şeyi yazdı.'

[Buhrî, Megzî, 67, 74, Bed'u'l-Halk 1, Tevhid 22; Tirmizî, Menkıb, 3946)

 

ESMA ÜL HÜSNA

 

ER-REŞİD (celle celluhu): İnsanları hayırlı yollara irşat eden. Her işi faydalı, hiçbir tedbirinde yanılmayan, hiçbir takdirinde hikmetsiz şey bulunmayan.

 

 

 

 

 

 

RAMAZAN SÖZLÜĞÜ

 

SABIR

Acıya katlanma, sıkıntı ve meşakkatlere karşı soğukkanlılıkla mukavemet etme, aklın ve dinin gösterdiği yolda sebat etme.

Sabır ruhun bir melekesidir, güzel bir huydur. Tahammülü zor ve nefse ağır gelen şeylere katlanmak ancak sabır ile olur. Bir hakkı müdafaa ve muhafaza etmek için gösterilen sebat, sabretmekle mümkündür. Allah'ın emirlerini yerine getirmek, aklın ve dinin hoş görmediği ve nefsin meşru olmayan istek ve arzularına mukavemet edebilmek, hayatta elde olmadan başa gelen ve insana büyük elem ve keder veren bela ve musibetlere karşı koyabilmek ve bunların üstesinden gelebilmek için sabırlı olmak ve sabretmeye alışmak lazımdır.

Bütün faziletlerin anası, hayatta muvaffak olmanın ve kemale ermenin sırrı bu güzel özelliktir. Her türlü rezaletin sebebi sabırsızlık veya gerektiği kadar sabır gösterememektir. Sabır her faziletin üstünde bir değer taşır. 'Şüphesiz Allah Tel sabredenlerle beraberdir' (el-Bakara, 2/153, 155).

Sabrın sonu selamettir, başarıdır. Sabır acıdır. Fakat sonucu tatlıdır. Hz. Peygamber (s.a.s); 'Sabreden başarıya ulaşır' ; 'Sabır başarının anahtarıdır'; 'Sabır bir ışıktır'; 'Sabır cennet hazinelerinden bir hazinedir'; 'Sana sıkıntı veren şeylere karşı sabretmende birçok hayır vardır' buyurarak sabrın faziletini anlatmıştır.
Sabrın sonu selmettir. Sabır, iman ve ibadetin, ilim ve hikmetin, kısaca bütün faziletlerin başıdır. Sabırlı insan iyi insandır. İyi işler yapıp birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin kurtuluşa ereceklerini Allah Tel haber vermiştir. Sabır zafere giden yoldur (el-Asr, 103/1-3).


Hz. Peygamber (s.a.s); 'Sabır, acı bir olayın yaptığı sarsıntıya karşı ilk anda gösterilen tahammüldür' (Buhrî, Ceniz, 32) sözüyle bir felaketle ilk karşılaştığı zamandaki sabrın önemini vurgulamıştır. Sabretmek, mahkûmiyete, meskenete ve zillete razı olmak, haksız tecavüzlere, insan haysiyetine gölge düşürecek saldırılara katlanmak ve bunlara ses çıkarmamak anlamına gelmez. Çünkü meşru olmayan şeylere karşı sabretmek caiz değildir. Bunlara karşı içten elem duymak ve bunlarla mücadele etmek gerekir. İnsana kendi gücü ve iradesiyle üstesinden gelebileceği kötülüklere katlanması ya da karşılayabileceği ihtiyaçları karşısında gevşemesi sabır değil, acizlik ve tembelliktir. Rasulullah (s.a.s); Ya Rabbi! Acizlikten ve tembellikten sana sığınırım' (Buhari, Cihad, 25) diye dua etmiştir.

Hz. Peygamber şöyle buyuruyor:

'Mü 'minin işi hayrete şayandır. Zira işinin hepsi onun için hayırlıdır. Bu özellik yalnız mü'mine özgüdür. Zira sevinirse şükreder. Bu ise onun için hayırlıdır. Başına bel gelirse sabreder. Bu da onun için hayırlıdır' (Riyzüs-Slihin, 1, 54).

Bizim için mutlaka hayırlı olduğuna inandığımız sabır, bütün peygamberlerin ortak sıfatıdır. Allah'ın dinini tebliğ ederken hepsi çeşitli sıkıntılara uğramış, kendilerine eziyet edilmiş, yurtlarından çıkarılmış. Hükümdarlar tarafından zindana atılmış ama onlar daima sabretmişlerdi. Kuran-ı Kerimde peygamberlerin sabrını dile getiren pek çok ayet-i kerime vardır. Rasûlüllah'ın hayatı ise baştan sona en güzel sabır örnekleri ile doludur. Bu sebeple her Müslümana düşen görev, kurtuluşun sabırda olduğunu düşünerek, Allahtan sabır dilemek ve sabırlı olmaktır.

 

 

 

ASRI SAADET'TEN İZLER

 

SAFİYYE BİNT ABDİLMUTTALIB

 

 

Safiyye, Allah'ın dinini korumak için müşrik bir erkeği öldüren ilk Müslüman kadındır.

Erkeklerin, onun hakkında binlerce hesap yaptığı bu doğru düşün­celi ve ağırbaşlı hanımefendi kimdir?

İslm'da müşrik bir erkeği öldüren ilk kadın olan bu kahraman hanım sahabe kimdir?

Müslümanlara, Allah yolunda kılıç kuşanan ilk süvariyi yetiştiren bu kararlı kadın kimdir?

Evet, bu kadın; Kureyş'in Haşim oğulları süllesinden, Rasûlüllah'ın (s.a.v.) halası Safiyye Binti Abdilmuttalib'tir.

Bu büyük hanımefendinin uzun ve bereketli ömrü o günlerde alt­mışa doğru ilerlemekte olmasına rağmen, savaş meydanlarında, tari­hin daima hayret ve övgüyle taptaze bir dille zikrettiği önemli davra­nışları vardır. Bunlardan sadece ikisi bize yeter. Birincisi Uhud'da, diğeri de Hendek'te.

Uhud'da, Allah yolunda savaşmak için Müslüman askerleriyle bir­likte bazı kadınlar da harbe katılmıştı. Safiyye su taşıyıp susayanlara veriyor, ok ve yayları düzeltiyordu.

Bunların yanında onun başka bir gayesi vardı. Bütün teferruatıyla harbi görmekti.

Bunun hayret edilecek bir tarafı yoktu! Çünkü harp meydanında kardeşinin oğlu Allah'ın Rasulü Muhammed vardı.

Allah, Safiyye bint-i Abdilmuttalib'den razı olsun. O, Müslüman kadınının nadide bir örneği idi. O, kendi kendini eğitti ve eğitimini sağlam yaptı.

Öz kardeşinin öldürülme felketi ile karşı karşıya geldi de ona güzelce sabretti.

Musibetler onu sınadığında, karşısında ihtiyatlı, akıllı ve cesur ka­dını gördü...

 Hazırlayan:Ömer Faruk Özcan

Bakmadan Geçme