Kişisel verilerimiz DNA'mızdır

Sosyal medyanın vazgeçilmezlerinden biri haline gelen Twitter ve Facebook uygulaması hemen hemen herkes tarafından sıkça kullanılıyor. Ancak bu uygulamaların yoğun kullanılması bazı sıkıntıları da beraberinde getiriyor. Konuyla ilgili olarak Avukat Şirin Yarımçam,' Kişisel verilerimiz farklı bir çeşit DNA'mız diyebiliriz. Bu hayati verinin güvenilir ve doğru amaçlarla kullanılmasında sorgulayıcı bir tutuma geçmek zorundayız.' dedi.

Gönüllü olarak bir anket uygulaması indirerek, kayıt olan kişilerin haberi olmadan 50 milyonu aşkın kullanıcının ve Facebook arkadaşlarının kişisel bilgilerini, politikacıların propaganda kampanyasını gerçekleştiren Cambridge Analytica'ya satan Facebook, skandalın etkilerini hisse senetlerindeki rekor düşüşlerle yaşamaya devam ederken, özel hayatın gizliliği konusu da yeniden gündeme geldi.
Türk Ceza Kanununun 243. maddesine göre; 'Bilişim sistemine girme, bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri, yok etme, haberleşmenin engellenmesi, gizliliğinin ihlal edilmesi, bilişim sistemleri kullanılarak yapılan dolandırıcılık' gibi pek çok suç hem bilişim hem de ceza hukukunu ilgilendiriyor.
Konuyla ilgili olarak Avukat Şirin Yarımçam, insanlar üzerinde uygulanan algı yöntemini, insanların bilgisi dışında yönlendirilmesini, sosyal medya da başlatılan ''Delete Facebook'' kampanyası ve bu gibi ihlal durumlarında kullanıcıların ne gibi önlemler alması gerektiğine yönelik açıklamalarda bulundu.
'Sorgulayıcı bir tutuma geçmek zorundayız'
Günümüzde insanların iradeleri dışında bir şey yapmaya veya yapmamaya yönlendirilebildiklerini ya da bir konuya dair varacakları kanaatin ciddi şekilde etkilenebildiğini söyleyen Av. Şirin Yarımçam, ''İnsanların etki altında kalmaksızın karar verebilmeleri ve bunu dışa vurabilmeleri temel haklarıdır. Ancak geldiğimiz noktada bilinçli internet ve teknoloji kullanıcısı olmak zorunluluğu doğmuştur. Şirketlerin sizin kişisel verilerinizle ne yapacağını, hangi sürede bu verileri kullanacağını, bu verileri hangi kurum veya uygulamalar ile paylaşacağı gibi sorular ile hizmet politikalarına daha bilinçli bir gözle değerlendirmeye tabi tutmalıyız. Kişisel verilerimiz farklı bir çeşit DNA'mız diyebiliriz. Bu hayati verinin güvenilir ve doğru amaçlarla kullanılmasında sorgulayıcı bir tutuma geçmek zorundayız. Bu noktada hukuki destek almaktan da çekinmemeliyiz'' şeklinde konuştu.
''Hesapların kapatılması yeterli bir çözüm değil'
Facebook'un Cambridge Analytica şirketine, kullanıcılarının bilgilerini satması üzerine sosyal medya da gündem olan ''Delete Facebook'' kampanyasıyla da ilgili olarak konuşan Yarımçam şunları söyledi:
''Kullanıcıların hesaplarını kapatmaları yeterli çözüm getirmemektedir. Facebook gizlilik politikalarının yer aldığı klozu açıp onay verdikleri kişisel verilerin kullanım şartlarını değiştirmeleri gerekmektedir. Bu işlemi gerçekleştirdikten sonrası için kullanım sınırlanmış olacaktır. Kişilerin sosyal medya hesaplarında paylaştıkları genel bilgiler, rızalarının dışında ve kendi paylaştıkları amaç dışında kullanılamaz. Bu olayda kişilerin şahsi eğilimleri bir şirkete satılarak seçimler için nitelikli bir veri elde edilmesi söz konusudur. Yani burada tekil bir kullanıcı, hesabında paylaştığı bilgileri seçim için taraflardan birinin lehine bir sonuç doğurması amacıyla paylaşmamıştır. Hem Facebook hem de Cambridge Analytica şirketi ciddi şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal etmiş bulunmaktadır''
'İstenmeyen reklamlara karşı önlemler'
Kullanıcıların takip ettiklerine veya beğenilerine yönelik reklamların, onlara her ortamda tekrar tekrar sunulmasının ticari etiğe uygunluğu tartışmaları sürerken buna önlem olarak Yarımçam, '' 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi hakkında kanun ile ticari elektronik iletilerin hangi usul ve esaslar kapsamında gönderileceği belirli şartlara bağlanmıştır. Buna göre; Ticari elektronik iletiler, alıcılara ancak önceden onayları alınmak kaydıyla gönderilebilecek'' dedi.
Yarımçam, onay alınmaksızın gönderilen e-posta ve kısa mesajlar ile yapılan otomatik aramalara ilişkin şikyetlerin nasıl yapılacağını ve sürecin nasıl işleyeceğini de şu şekilde özetledi:
''Şikyet başvuruları, alıcının ikametghının bulunduğu yerdeki Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İl Müdürlüğüne yapılır. Şikyet edilen hizmet sağlayıcının sicile kayıtlı merkezinin başka bir ilde bulunması halinde, bu başvuru ilgili İl Müdürlüğüne gönderilir. Yazılı olarak ıslak imzayla veya elektronik ortamda e-Devlet kapısı üzerinden güvenli elektronik imza ya da mobil imza yoluyla İl Müdürlüğüne yapılabilir.''

Haber: Fatma Ural- Zeynep Özdemir


Bakmadan Geçme