KAYSERİ DÜĞÜN ADETLERİ (2)
Geleceğin inşaası geçmişin hazinesinde yatar. Bizler o hazineleri aramak, bulmak ve sunmak zorundayız. Aksi durumda bizi helakın sınırına getiren o modern anlayışın ahlaksızlığına teslim oluruz. Biz bu teslimiyete karşı geçmişi hatırlatıyor ve bu niyetle siz değerli okuyucularımız için hazırladığımız 'Kayseri Düğün Adetleri'nin ikincisini paylaşıyoruz.
Kadınlar kendi aralarında anlaştıktan sonra, işe kesinlik kazandırmak için oğlanın babası amcası ve bir-iki yakın akrabası hemen ertesi gün kızın babasının işyerine işyeri yoksa ya da müsait değilse akşam evine giderler. Kız babası misafirlere oldukça rağbet gösterir. İkramda bulunmak için birçok şey teklif eder. Fakat misafirler ille de kahve içmek isterler. Kızın babasının babası yoksa annesinin babası kahveyi dedenin vermesi için misafirlere çay ve meyve gibi ikramlarda bulunur. Misafirlerde dedenin varlığını bildikleri için kahve içmekte fazla ısrar etmezler. Fakat her iki dede de hayatta yoksa kız babasından kahveyi almadan yani kahve içmeden gitmezler. Dede varsa hemen ertesi gün yine oğlanın babası, amcası, dayısı dedeye giderler. Çok önceleri yanlarına bir de imam ve her iki tarafın tanıdığı saygınlığı olan birini daha alırlarmış. Dededen yine kahveyi isterler. Dede de ısrar etmelerini bekler. Böylece güya kızı ağıra satmış olur. Misafirler kahveyi içmeye muvaffak olunca kızı resmen kendilerine bağlamış ve söz kesmiş olurlar. Kahveler içildikten hemen sonra varsa imam yoksa bulunanların en yaşlısı Kur'an okur, dua eder. Diğer ikramlardan sonra büyük kahvenin günü tespit edilir. Bu gün genellikle en yakın cumartesi günü olur.
Türkiye'nin hemen her yerinde kız isteyene 'Verdim' demek ayıp sayılır. Birçok bölgede olduğu gibi Kayseri'de de 'kahve verilir. Böylece muhatap olumlu cevap almış olur.
Kahve
Bu toplantı kız evinde olur. Toplantıda kız ve oğlan evinin uzak-yakın bütün akrabalarıyla, oğlanın arkadaşları katılır. Ev çok kalabalık olur. Kız ve oğlan evi birkaç gün önce akrabalarına haber göndererek 'Cumartesi akşamı kahveye buyuracaksınız' dedirtir. Bu davet yalnız erkekler içindir ve bu davete damat adayı katılmaz.
Oğlan evi Cuma veya cumartesi günü öğleden önce gereğinden fazlaca toz şeker ve pastayı ailenin diğer erkek çocuğuyla yoksa yakın akrabalardan birinin oğluyla kız evine gönderir. önceleri kız evi toz şekeri eriterek şerbet yapardı. Sonraları toz şekerin yerini hazır meyve suyu, yaş pasta veya rulo pasta aldı. Bu gönderilenlerin arasında kahve yoktur. Fakat nişanda dağıtılacak olan nişan şekeri vardır. Kız evi hediyeleri getiren çocuğa ya mendil ya kravat ya da 100 ile 500 lira para verir.
Akşam namazından sonra bütün davetliler gelmeye başlarlar. İlk önce yaşlılardan başlanarak fincan fincan kahve taşınır. Bundan sonra büyük ve geniş şerbet tepsisi odanın ortasındaki bir sehpanın üzerine konur. Tepsinin içi bardak dolu. Üstü bir tülle kapalı, tülün üstünde de bir ipek mendil vardır. Tepsi ortaya gelince bir hafız Kur'an okur. Çiftlerin mutluluğu için dua eder. Duanın akabinde damat adayının en yakın bekar akrabasından biri tepsiye doğru ilerler, hemen mendili cebine koyar. Tülü açıp birine verir. (Bu tül sonra sürahiye sarılacaktır.) Tepsiyi alıp bir-iki misafire ikram ettikten sonra kız evine mensup bir gence devreder. Şerbetin ya da meyve suyunun yanında kurabiye yaş pasta ya da rulo pastalarda ikram edilir. Oğlan evi gençleri kız evi mensuplarına fark ettirmeden evden bazı eşyaları geri verilmek üzere çalıp damat adayına götürerek bahşiş alırlar. Bunlar basit bardak, bardak altı, kül tablası olduğu gibi, sedir yastığı, vazo, saksı, sandalye, çerçeve gibi hacimli eşyalar çalmaya muvaffak olanlar da görülebilir.
Misafirlere en son şeker ve çikolata ikram edilir. Bu sırada bir sürahi şerbet veya meyve suyuyla doldurularak tüle sarılır, kurdeleyle bağlanır. Bu sürahiyi damat adayına veren genç, damat adayı tarafından mükafatlandırılacağı için, sürahi kız evindeyken damat adayının arkadaşları tarafından kapışılır.
Misafirler giderken oğlanın babası ve amcası kız evine verilmek üzere, kapıda yolcu edenlerden birine 'kahve parası' verirler. Verilecek para konusunda daha önce anlaşırlar. Örneğin baba bin lira vermişse anne 500 lira verir.
Dini Nikah
Dini nikah önceleri düğün haftası içinde yapılırdı. Bu yüzden nikahları kıyılmamış gençler de İslam dinince birbirlerine haram ve namahrem oldukları için genellikle gerdeğe kadar görüşemezlermiş. Fakat bu anlayış giderek kaybolarak günümüzde hiç kalmamıştır. Şimdi dini nikah söz kesimi ve kahveden hemen sonra yapılıyor. böylece birbirlerinin helalleri sayıldıklarından aylarca nişanlılık devresi yaşayabiliyorlar.
Dini nikah genellikle kız ve oğlan olmadan onların vekilleriyle yapılır. Vekiller genellikle ikişer erkek olur. Vekiller kadınsa bir erkeğe iki kadın olması lazımdır. Vekillerin aklı başında ve kötülük yapmak istemeyecek güvenilir insanlar olması lazımdır. Nikahın kıyılması esnasında daha çok oğlanın düşmanları (kızın da olabilir) gerdek gecesinde oğlanı iktidarsız kılmak için sihir ve büyü yaparak oğlanı bağlarlar. Bu bağlanmalar çeşitli yollardan yapılabilir. Duvara veya tavana çivi çakmak bir tipi düğümlemek ağzı açık bir çakı bıçağını kapamak gibi… Bu gibi büyüsel hareketler hep nikah arasında olacağı için, nikah kıyan hoca herkesin elini dizinin üstünde görmek ister. Nikahın kıyılacağı zaman ve mekan hoca ve vekillerden başka hiç kimseye bildirilmez. Bu gelenek hala devam eder ve nikahlar gizli kıyılır.
Hazırlayan: Bünyamin Gültekin