'Katılım bankaları sağlam bir zeminde çalışmıyorlar'
Anadolu Öğrenci Birliği tarafından organize edilen Düşünce Akademisi seminerlerinde bu hafta 'İslam ve Bankacılık' konuşuldu.
Kayseri İlim Hikmet Vakfı Konferans Salonunda gerçekleştirilen konferansın konuşmacısı İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam İktisadı ve Finansı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Servet Bayındır oldu.
İslam'a göre meşru olmayan işlemlerin yapıldığı faizle çalışan bankaların yerini dolduracak alternatif kurumlara ihtiyaç duyulduğu için, faizsiz finans kurumlarının, özel veya kamu katılım bankalarının kurulduğunu ifade eden Bayındır, bu kurumların 2005 yılındaki bankacılık yasasına göre faaliyet yürüttüğünü, bu bankalarda vadeli hesap yerine katılım hesabı kullanıldığını, teoride parasını kendisinin çalıştırması mümkün olmayanların ve paralarını da faize bulaştırmak istemeyenlerin, mudaraba/emek sermaye ortaklığı yöntemiyle paralarını kar-zarar sözleşmesiyle, katılım bankalarına yatırdıklarını, bundan maksadında emek sermaye ortaklığını kurmak olduğunu belirtti.
Katılım Bankalarının topladığı para ile, rutin bankacılık hizmetlerinin yanı sıra, kendisinin bizzat ticaret yapması veya ekipman kiralama yapması veyahut da senem ile çiftçiye destek vermesi vs. yatırım alanlarında kullanarak ve çalıştırabilecek insanlarla ortaklıklar kurarak, sermaye emek ortaklığını gerçekleştirmelerinin beklendiğini belirten Prof. Bayındır, bu teorik alanlara maalesef çok az riayet edildiğini, insanların zihnindeki şüpheleri giderecek sağlam bir zeminde çalışmadıkları sürece insanların rağbetini sağlamanın mümkün olmadığını ifade etti.
2005'de çıkan Bankacılık Kanununun tamamen faizli bankacılığa yönelik bir kanun olduğunu, sadece katılım hesabı ve katılım bankası ayrıcalığının ismen belirtildiğini ifade eden Bayındır, yaptıkları ve yapması gerektiği yatırım işlemlerinin hiçbirinin belirtilmediğini, toplumun talepleri ve baskılarıyla bu katılım bankalarının sağlam bir zemine taşınmalarının gerektiğini sözlerine ekledi.
İHA
İslam'a göre meşru olmayan işlemlerin yapıldığı faizle çalışan bankaların yerini dolduracak alternatif kurumlara ihtiyaç duyulduğu için, faizsiz finans kurumlarının, özel veya kamu katılım bankalarının kurulduğunu ifade eden Bayındır, bu kurumların 2005 yılındaki bankacılık yasasına göre faaliyet yürüttüğünü, bu bankalarda vadeli hesap yerine katılım hesabı kullanıldığını, teoride parasını kendisinin çalıştırması mümkün olmayanların ve paralarını da faize bulaştırmak istemeyenlerin, mudaraba/emek sermaye ortaklığı yöntemiyle paralarını kar-zarar sözleşmesiyle, katılım bankalarına yatırdıklarını, bundan maksadında emek sermaye ortaklığını kurmak olduğunu belirtti.
Katılım Bankalarının topladığı para ile, rutin bankacılık hizmetlerinin yanı sıra, kendisinin bizzat ticaret yapması veya ekipman kiralama yapması veyahut da senem ile çiftçiye destek vermesi vs. yatırım alanlarında kullanarak ve çalıştırabilecek insanlarla ortaklıklar kurarak, sermaye emek ortaklığını gerçekleştirmelerinin beklendiğini belirten Prof. Bayındır, bu teorik alanlara maalesef çok az riayet edildiğini, insanların zihnindeki şüpheleri giderecek sağlam bir zeminde çalışmadıkları sürece insanların rağbetini sağlamanın mümkün olmadığını ifade etti.
2005'de çıkan Bankacılık Kanununun tamamen faizli bankacılığa yönelik bir kanun olduğunu, sadece katılım hesabı ve katılım bankası ayrıcalığının ismen belirtildiğini ifade eden Bayındır, yaptıkları ve yapması gerektiği yatırım işlemlerinin hiçbirinin belirtilmediğini, toplumun talepleri ve baskılarıyla bu katılım bankalarının sağlam bir zemine taşınmalarının gerektiğini sözlerine ekledi.
İHA