Kadir Can Gökalp'ten köşe yazarımıza cevap
Sosyal Farkındalık Federasyonu Genel Başkanı Kadir Can Gökalp, yazarımız Süleyman Ekici'nin geçen hafta yayımlanan 'Gerçekten Bu İşte Bir Sakatlık Var' başlıklı köşe yazısına bir cevap gönderdi. Gökalp'in açıklaması şöyle
Ben de bir engelliyim! Kaderdaşlarımı nasıl aşağılayabilirim?
Gazetenizin 02.11.2017 tarihli Süleyman EKİCİ'nin köşesindeki 'Gerçekten Bu İşte Bir Sakatlık Var' yazısına istinaden;
Geçtiğimiz günlerde il dışından gelen ve Sosyal Farkındalık Federasyonu Genel Merkezimiz tarafından organize edilen, bu konunun uzmanı Bedensel Engelliler Sanat Eğitim Merkezi engelli kardeşlerimiz tarafından sahnelenen tiyatro oyununda, tiyatro gösterisi öncesi sunum yapmış olmak ile birlikte tarafıma da oyunda yer verilmiş ve gösterimiz yoğun bir ilgi ile izlenmiştir.
Mevcut köşe yazısında tarafıma atıfta bulunularak kader arkadaşım olan engellileri aşağıladığım ifade edilmekte ve mevcut itham şahsımı ziyadesi ile üzmüştür.
Süleyman arkadaşımız konuyu anlamadan köşe yazısına aktarmıştır. Çoğu zaman telefon ya da yüz yüze görüşerek bir çok konuda fikirlerimizi paylaştığımız ve çok değer verdiğim, saygı duyduğum arkadaşım Süleyman beyin, beni arayarak yanlış anladığı konuyu sorup benden doğru bilgileri aldıktan sonra yorum yapıp bu tür basit konuları köşesinde yayınlamamasını beklerdim.
Sahnede yapmış olduğum konuşmada Süleyman beyin dediklerinin tam tersi olarak biz engellileri yüceltmiş olup, bizlerin kayak, yelken ve hatta yamaç paraşütü bile yapabildiklerini, bir çok spor branşıyla, sanatsal faaliyetler ile uğraştıklarını ve buna istinaden empati yapalım diyerek konuya başlayıp, genel olarak dedim ki; 'Haydi hep beraber empati yapalım hani derler ya kendinizi engelliler yerine koyun diye bunun tam tersi olarak engelli olsun veya olmasın bir çok kişinin yerine kendimizi koyalım, topluma karışmamış insanları düşünelim, spor yapmamış insanları düşünelim, hayatında hiç tiyatroya gitmemiş insanları düşünelim ve biz bunlara yazık diyelim, üzülelim. Ve bunlarla ilgili bir empati yapalım, Kayseri'de yaşadıkları halde Erciyes'e hiç çıkmamış, hayatında hiç spor yapmamış insanlarımız var, hiç tiyatro-sinema gibi etkinliklere katılmamış kişilerimiz var. Sadece hayat işten eve evden işe, evden okula okuldan eve gitmek ile bitmiyor. Kendimizi sosyal farkındalığa adamamız lazım. Biz engelliler bunları çok rahat bir şekilde başarıyoruz. Biz sanatta da varız, biz sporda da varız. Bizim içimizde avukatımız, doktorumuz, öğretmenimiz de var. Bizler yılmadan hayata tutunuyoruz ve yılmadan hep birlikte çok güzel işler başarıyoruz. Bizler diğer empati yaptığımız kişilere, hayata bağlanamayan kişilere çok üzülüyoruz ve diyoruz ki hep beraber daha güçlü bir Türkiye için sanata evet diyelim.' dedim..
Tiyatro gösterisinde ise engelli bir boşanma avukatı rolünü oynayarak, rol icabı dedim ki; 'Ben engelli olmadan önce engellinin e.sini bile bilmezdim. Engelli kim ki zavallı, yazık diye empati bile yapamaz, yanlarına yaklaşamazdım. Sağlıklı iken yoğun iş temposu nedeniyle şuanda yapabildiklerimin hiçbirini yapamaz, sosyal hayata katılamazdım ve insanların ne kadar çok sosyal hayatın içinde olurlar ise tiyatro, sinema, müzik gibi etkinliklere ailece katılırlar ise boşanma olaylarının daha aşağı seviyelere çekileceğinden eminim.' Diyerek rolüme devam ettim. Bu cümlelerimde hiçbir şekilde engelli arkadaşlarımızı aşağılayıcı, kırıcı bir durum söz konusu değildir. Kaldı ki, ben de bir engelliyim. Kaderdaşlarımı bu şekilde nasıl aşağılayabilirim?
Kaldı ki biz engelli camiasını birbirimize bağlanmak, birbirimiz ile kenetleşip çok daha güzel ve büyük işler yapmak var iken böyle birbirimiz ile muhalefetleşip basit işler ile uğraşmanın bir alemi yok. Bu tür ayrımcılık, böyle aşağılayıcı yazılar ile biz engelliler asla bir araya gelemez ve kendimizi topluma kazandıramayız. Kim olur ise olsun engelliler yararına yapılan güzel işlerde, çaba gösterip, zaman harcayıp bir şeyler ortaya çıkarılıyor ise takdir etmek, teşekkür etmek var iken konuyu dinlemeden, anlamadan bu şekilde dile getirilmesini kınıyorum.
Süleyman bey köşe yazısında federasyonumuzu aşağılayarak demiş ki;'Kürsü almışsanız belli bir zümre adına konuşuyorsanız, gaf yapmayacaksınız. Bu hususlarda gaf yapmaya müsait bir yapınız varsa konuşma yapmak için hazırlanmadan o kürsüye çıkmayacaksınız' lakin kendi köşe yazısında kendi kendi ile de çatışmaktır. Yine kendisi diyor ki; 'Görme engelli bir birey olduğum ve sesleri de duyamadığım için oyun hakkında hiçbir fikre sahip olamadım.' sahip olamadığınız konu hakkında nasıl böyle bir ithamda bulunup yazınızı neye istinaden yazdığınızı bende anlamakta güçlük çekmekteyim. Konuyu bilip bilmeden, anlamadan köşe yazınızda bu şekilde yazmanızdan dolayı engelli arkadaşlarım adına üzgünüm.
Ayrıca tiyatromuza gelen öğrenci kardeşlerimizin hepsinin de engellilerin düzenlemiş olduğu tiyatro gösterisine gidecekleri öğretmenleri tarafından belirtilmiştir. Kesinlikle öğrencilerimize futbol maçına götürüyoruz sizleri deyip de tiyatroya gösterisine getirilmemişlerdir. Öğrencilerin tiyatro izleme kültürünü alıp almadıklarını ben bilemem ama inanıyorum ki o kültürü de almışlardır. Kaldı ki bana birçok kişiden gelen bilgiler doğrultusunda, sizin gibi büyüklerin tiyatronun sahnelendiği esnada çoğu konuya muhalefet olmayarak, hiç durmadan konuşmayarak, hiç durmadan konuşarak etrafınızdaki kişileri rahatsız etmeyerek onlara örnek olduğunuzu biliyorum.(!)
Zannedersem Süleyman bey tiyatronun yoğun ilgi ve kalabalık olmasından dolayı rahatsız olup YAZIK, ACIYORUM ve ÜZÜLÜYORUM kelimelerini cümle içinde yanlış anlamış, özellikle biz engellilere söylediğimi düşünmüştür. Süleyman beyin konuyu anlamadan yazmak yerine, daha detaylı olarak araştırıp ona göre köşe yazısında dile getirmesini dilerdim.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.'
Kadir Can GÖKALP
Sosyal Farkındalık Federasyonu
Genel Başkanı