Kaçakçılık 4 Bin Yıl Önce de Varmış
Kayseri'deki Kültepe Höyüğü'nde bulunan çivi yazılı belgelerden, Anadolu'da günümüzden 4 bin yıl önce de kaçakçılık yapıldığı belirlendi.
Höyükte kazı çalışmalarının 1948 yılından bu yana sürdüğünü ve bugüne kadar 23 bin 500 civarında çivi yazılı tablet çıkarıldığını ifade eden Kulakoğlu, bunların AÜ Sümeroloji Anabilim Dalı öğretim üyeleri ile bazı yabancı Asurologlar tarafından incelenip, okunarak Anadolu'nun ilk tarihi dönemlerine ait bilgiler edinildiğini söyledi. Kulakoğlu, gün ışığına çıkarılan tabletlerden Asurlu tüccarların, Anadolu'da istedikleri gibi ticaret yapamadıklarının, Kuzey Mezopotamya'daki Asur şehir devletiyle yerel krallıklar arasında yapılan anlaşmalar çerçevesinde ticari faaliyetlerini sürdürdüklerinin anlaşıldığını kaydetti.
Bu anlaşmalar çerçevesinde yürütülen uluslararası ticaret sayesinde, Anadolu'daki şehir devletlerinin, başta kalay ve çeşitli kumaşlar olmak üzere, ihtiyaç duydukları ürünleri elde ettiklerini, Asurlu tüccarların da mallarını satabilmek için geniş bir pazara sahip olduklarını ifade eden Kulakoğlu, şöyle devam etti: 'Ancak Asurlu tüccarlar ile Anadolu sarayları arasındaki ilişkilerin her zaman olumlu yönde olmadığı, zaman zaman bazı anlaşmazlıkların çıktığı görülmektedir. Asurlu tüccarların, yerli idareciler tarafından alınan birtakım vergilerden kurtulmak ve ticareti yasaklanmış bazı malları taşıyabilmek amacıyla yasadışı yollara başvurdukları ve gümrük izni olmadan malı şehre sokmak için 'tali yol, dar yol' adı verilen yolları kullanarak kaçakçılık yaptıklarını metinlerden öğrenmekteyiz. Bir belgede, Asurlu bir tüccarın meslektaşından, kaçakçılık için kullanılan tali yolu kontrol etmesini, eğer yol uygun değilse, kalayı küçük paketler halinde elbisenin içinde gizleyerek şehre sokmasını istediğini okuduk. Metinlerden anlaşıldığı kadarıyla, Anadolu sarayları, kaçakçılık hususunda Asurlu tüccarlara karşı oldukça sert tutumlar içerisindeymiş. Kaçakçılık yaparken yakalanan tüccarları hapse atarak mallarına el koyuyorlarmış.'
Kulakoğlu, Anadolu saraylarının yönetiminde kraliçelerin de söz sahibi olduklarını belirterek, bir metinden, Anadolulu bir kraliçenin hakimiyeti altındaki şehirleri kaçakçılık konusunda uyardığının ve denetimleri sıkılaştırdığının anlaşıldığını sözlerine ekledi.